YAŞASIN 1 MAYIS!-BİJÎ 1 GULAN!

KAPİTALİST FELAKETİN İÇİNDE YEGANE UMUT 1 MAYIS BAYRAĞINI TAŞIYAN İŞÇİLER, EMEKÇİLER VE DEVRİMCİLERDİR!

Özgürlük ve insanca yaşam mücadelesinin bayrağı 1 Mayıs’ı kapitalizmin yarattığı ağır felaket koşulları içinde karşılıyoruz.

Yaşamakta olduğumuz korona virüs pandemisi bu felaketlerin en ağırlarından biri olsa da, ne ilki ne de sonuncusudur. 20. yüzyılın ağır yıkımlarının ardından, 21. yüzyılı da giderek daha da ağırlaşan kriz ve felaketlerle yaşıyoruz. 2008 ekonomik krizi, giderek artan işgal ve savaşlar, El Kaide, IŞİD gibi din tüccarı faşist örgütlerin başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyanın başına musallat olması, iklim krizi, korona virüs pandemisi felaketi ve dünya ölçeğinde ekonomik ve toplumsal kriz… Üst üste yığılan bu kriz ve felaketler, daha şimdiden 21. yüzyılın kapitalizmin yarattığı bir felaket yüzyılı olacağını apaçık gösteriyor. Ezilen halklar ve sömürülen sınıflar bu barbarlığa ya boyun eğecek ya da kapitalizmin üstesinden gelerek, kurtuluş için; sınıfsız, sınırsız sömürüsüz özgür bir dünya ve insanca yaşamı inşaa edecek.

Hiç kuşkusuz, dünya kapitalist sistemi, onun sadık bekçileri olan devletler, medya ve diğer unsurlar bugün yaşadığımız kriz ve felaketleri doğal koşullara, sistemdeki şu veya bu aksamaya bağlayarak açıklamaya, ya da kötü insan veya insan gruplarının veya bir/birkaç devletin kötü niyetlerine, komplolarına bağlayarak açıklamaya çalışıyorlar.

Hayır! Tümüyle yalan ve aldatmacadır bunlar… Tek ve gerçek sorumlu bir bütün olarak dünya kapitalist sistemidir. Doğal felaket, hastalık vb. olarak isimlendirilen iklim krizi ve korona pandemisi, kapitalizmin yarattığı doğa yıkımının, doğal alanların kapitalist talana açılmasının doğrudan sonucudur.

Tek hedefi, tek güdüsü kar, daha fazla kar olan bir avuç kapitalistin ve bunlara hizmet eden devletlerin olduğu günümüz dünyasında, doğanın, insanın, özgürlüğün, yaşama hakkının, sağlık hakkının, tüm haklarının anlamı ve değeri kapitalistlerin karlarını arttırdığı ölçüde ve en minimum düzeyde vardır. Korona pandemisi felaketi bunu apaçık gösteriyor; kapitalist dünyanın efendilerin korunaklı yaşamlarını sürdürürken, işçiler, emekçiler, halklar milyonları bulacağı söylenen ölümlerle yüzyüze yaşıyor. Devletlerinin tek kaygısı büyük şirketlerin karlarını korumak… Açıklanan yardım paketlerinde dünyanın her yerinde emekçilere kırıntılar düşüyor. Hiçbir yardım paketinde sağlık hizmetlerinin bütçesinin iki, üç yada beş katına çıkarılacağı ilan edilmiyor. Milyarlarca işçi, emekçi ölümle burun buruna çalışmak zorunda kalırken, ölürken, devletler utanmazca “evde kal” kampanyaları yürütüyor. Peki nasıl? Buna yanıtları yok!

Pandemi için ilaç ve aşı bulunması için yapılan çalışmaların dünya çapında birleştirilmesi ve tek merkezden yönetilmesi durumunda çok daha hızlı ve kesin sonuç alınacağı açık olduğu halde bu yapılmıyor. İlaç ve aşı çalışmaları kapitalist kar amacıyla şirketlerin insafına bırakılmış durumda ve emperyalist devletler ilacı yada aşıyı bulan ilk ülke olma, patentini alma, buradan prestij kazanma derdine düşmüş durumdalar. Emekçi insanlık ağır bir felaketi yaşarken, onlar felaketten kar ve güç yaratma peşindeler.

Bütün gerçekler apaçık göstermektedir ki, şu veya bu krizden yada felaketten bahsetmek giderek anlamını yitirmektedir. Kapitalist sistemin kendisi, bütünü bir felaket haline gelmiştir.

Kapitalist felaketin coğrafyamızdaki adı asalak çarpık Türkiye kapitalizmi ve AKP faşizmidir. AKP faşizmi, Ergenekoncu ve Avrasyacı kontrgerilla müttefikleriyle birlikte yarattığı büyük ekonomik yağma ve çöküşle halklarımızı genel bir toplumsal kriz ortamına sürüklerken, korona pandemisine de yağmacı anlayışla bakmıştır. Önce inkar edip, utanmazca “Çin çöküyor, Çin’e verilen siparişler bize gelir” söylemiyle, felaketten fırsat çıkarmaya çalışarak, virüsün tüm ülke çapında yayılmasına neden oldular. Şimdi ise çaresizce ve herhangi bir plandan yoksun biçimde günlük politikalarla işin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Elbette, yine yalanla, yine gerçek ölüm ve hasta sayılarını gizleyerek, yine dünyanın en başarılı devleti biziz yalanlarını yayarak yapıyorlar.

Her gün milyonlarca işçi ve emekçi ya çalışma ya işsizlik ve açlık dayatması karşısında zorunlu olarak çalışmaya devam ediyor. Büyük şirketler için yüz milyarlık paketler açıklanırken, işçilerin, emekçilerin ücretli izin talepleri görmezden geliniyor. Daha birkaç yıl önce 301 işçinin maden katliamında yaşamını yitirdiği Soma’daki madenlerde şu anda 200’ü aşkın işçinin testleri pozitif çıkmasına rağmen, üretim devam ediyor, ücretli izin verilmiyor. Soma, Zonguldak ve diğer her yerdeki onbinlerce maden işçisi ölüme terk edilmiş durumda. Sözde önlem olarak ilan edilen sokağa çıkma yasakları son anda ilan edilip panik yaratılarak pandeminin daha da yaygınlaştırılmasının aracına dönüştürüldü. Dahası işçi ve yoksul semtlerinde vahşi bir baskı aracı haline getirildi. Adana’da 19 yaşında genç göçmen bir işçi olan Ali El Hamdan’i sokağa çıkma yasağında dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle silahsız ve yüzü polise dönük olmasına rağmen 3 metre mesafeden kalbinden vurularak öldürüldü. Ekonomik kriz ve pandemi felaketi sonucu milyonlarca işçi işsiz kalmasına rağmen AKP faşizminin herhangi bir çözümü bulunmuyor. Onlar şirketlerini kurtarma, bu koşullarda bile rant ihaleleri dağıtma gayretkeşliği içinde… Diğer yandan, işsizlik ve yoksulluk kelimenin gerçek anlamında emekçilerin ocağına ateş düşürüyor. Son bir yıl içinde sayısı giderek artan emekçilerin kendini yakma protestoları devam ediyor. En son Aksaray’da 25 yaşındaki işsiz genç telefonunu emanet bırakarak aldığı 10 TL’lik benzinle bedenini ateşe verdi…

İşçiler, Emekçiler, Kardeşler!

Yaşadığımız bu yüzyıl, ekonomik krizler, sağlık ve iklim felaketleri, sürekli bir toplumsal altüst oluş ve çöküşün yüzyılıdır.Ve artık tüm bu yaşananlarınkapitalizmin normali haline geldiğini gösteriyor. Bu, kapitalizmin tüm insanlığı barbarlık koşullarına ve yokoluşa sürüklediği yoldur. Bu yolda ne bizler için, ne de çocuklarımız ve kardeşlerimiz için onurlu ve insanca yaşamın olduğu bir gelecek yoktur. Bu yolda sadece yoksulluk, savaş, korku, sağlık ve doğa felaketlerinin yaratacağı ağır yıkımlar vardır.

Kapitalizmin yarattığı yıkımlar ve felaketler karşısında tek seçeneğimiz onu topyekün ortadan kaldıracak toplumsal devrimdir. Üretim yapmak için, paylaşmak için, doğayla uyum içinde bir yaşam için, kadınlara yönelik baskıların son bulması için kapitalizme ve kapitalistlere, onların devletlerine ve kurumlarına ihtiyacımız yok. Üreten biziz, işçilerdir, emekçilerdir. Yönetmeyi de pekala onlardan çok daha iyi yapabiliriz. Özgürlük ve insanca yaşamı, komünal bir toplumu kurmak artık varlığımızı, insan soyunu sürdürmek için bir zorunluluk haline gelmiştir. Bunu başarabiliriz, başarmak zorundayız! Kapitalizm sürdüğü her an, insanlığın yokoluşa bir adım da yaklaşması demektir.

2020 1 Mayıs’ını bu bilinç ve mücadele azmiyle karşılayalım! Kapitalizmi de, onun yarattığı felaketleri de yenebiliriz! 1 Mayıs’da bu irademizi her yerde; evlerden, balkonlardan, sokaklara 1 Mayıs eylemleri geliştirerek ortaya koyalım. Kapitalizme ve onun yarattığı felaketlere teslim olmayacağımızı gösterelim!

YAŞASIN 1 MAYIS!
BİJÎ 1 GULAN!

YA SOSYALİZM, YA KAPİTALİST BARBARLIK VE YOKOLUŞ!
TEK YOL DEVRİM!

EMEK VE ÖZGÜRLÜK CEPHESİ

1-Mayis-2020