KIZILDERE GEÇMİŞTEN GELECEĞE AKAN ÖNCÜ DEVRİMCİLİK ATEŞİDİR

Kızıldere sadece yaklaşık 50 yıl önce olmuş bitmiş bir kahramanlık destanı değildir. Kızıldere 1965’lerden 1973’lere değin süren ve Türkiye ve Kürdistan’da devrimciliğin yeniden doğuşunu sağlayan bir dönemin doruğudur. Bu süreç, fabrikalardaki grevlerden, köylü işgallerinden, öğrenci boykotlarından boyveren ve görkemli devrimci eylemlerle gelişip Kızıldere’de doruğa ulaşan devrimciliği ideolojik, politik, örgütsel ve diğer her alanda yeniden kurma sürecidir. Kızıldere ne tek bir eyleme yada eylemler dizisine indirgenebilir, ne de devrimci cüret ve kahramanlıkla açıklanabilir. Kızıldere direnişi de cisimleşen şey bunlarla birlikte esas olarak bir dönemin devrimciliğini kurma noktasında izlenen yoldur. Bu yol bugünde içinde geçtiğimiz dönemin devrimciliğini inşa etmede kılavuz rolüne sahip temel adımlarla doludur. Bir başka deyişle, devrimciliği yeni inşa etmenin okulu, proleter devrimciliğin okulu niteliğindedir.

Kızıldere de cisimleşen devrimciliği yaratan, her şeyden önce 1945’lerden itibaren dünya kapitalizminin ve dünya sosyalist hareketinin yeni koşullarını görme ve devrimci çözümleme yeteneğidir. Mahir Çayan yoldaşın yazılarında somutlaşan ideolojik-teorik ve politik çözümlemeler dogmatik, ezberi ve tefsirci sosyalizm anlayışını aşarak, dönemin devrimci çizgisini yaratmaya dönük temel fikirlerini ortaya koymuştur. Marksizmi donmuş, tamamlanmış fikirler dizisi olarak ele alan yaklaşımlara karşı, yeni bir devrimci kavramsal çerçeve oluşturmak, dönemin gelişmelerinden hareketle yeni bir ideolojik-teorik ve politik düzey yaratmak esas alınmıştır. Doğmatikler, Mahir yoldaşın ortaya koyduğu yeni kavramlara ve çerçeveye “Marksizmde bunlar yok” diyerek saldırdılar. Onlar için Marksizm-Leninizm, Marx ve Lenin yazılarındaki kadardı, fazlasına yer yoktu. Devrimcilerin görevi en fazlasından bunları yorumlamak ve güncel olaylara uyarlamaktı. Mahir yoldaş M-L’in devrimci ruhunu ideolojik politik alana taşıyarak, milyonlarca devrimci için yeni bir gelişme yolu çizdi. Onun çizgisinin daha sonra Türkiye ve Kürdistan’da milyonlarla ulaşması ve öncü pratik devrimciliğin ana kulvarı haline gelmesinde, ideolojik-teorik ve politik alandaki bu devrimci yenilenmeci çizgisi belirleyici önemde olmuştur.

Kızılderede cisimleşen devrimciliği yaratan, politik ve askeri mücadelede stratejik bir planı esas alırken, günlük ve dönemsel taktik çalışmada her türlü şablonculuğu bir kenara iterek, hiç bir mücadele biçimini ve cephesini küçümsemeden, tüm mücadele biçimlerini içiçe yürütme yeteneğinin gösterilmesidir. Mahirler, Denizler, İbrahimler büyük devrimci savaşları yürütmek için kendilerini hazırladılar. Fakat bunu günlük pratik devrimci mücadeleden uzak durarak değil, tam tersine bu mücadelelerin içinde yer alarak yaptılar. Öğrenci derneklerinin ve mücadelelerinin içinden çıktılar. İrili ufaklı pek çok işçi direnişinin, grevinin birer parçası oldular. Köylülerin toprak mücadelelerine katıldılar. Kitle mücadelelerini asla küçümsemediler ve tam tersine devrimciliklerini bu mücadelelerin içinde olgunlaştırdılar. Bu mücadeleler içinde güç biriktirdiler. Tüm devrimci mücadelelerin temel amacının geniş emekçi kitlelerin devrimci mücadeleye kanalize edilmesi olduğu gerçeğini bir an bile unutmadılar. Dogmatik ve sağcı anlayışların onları eleştirirken kullandıkları “bir avuç devrimciyle devrim yapmak istediler” söylemi tümüyle gerçek dışıdır. THKP-C’nin kendisi bu iddiayı yalanlar. THKP-C’nin tüm kadroları değişik alanlardaki büyük kitle mücadelelerinin içinden çıktılar. Gençlik mücadelesinin en büyük örgütü olan DEV-GENÇ’in belirleyici gücü P-C’li kadrolardır. İşçi sınıfı ve köylülük içindeki sendikal ve diğer kadrolarıyla küçümsenemeyecek bir yapıya sahiptirler. Faşizmin baskı aygıtı Ordu içinde büyük bir subay örgütlenmesi P-C’nin parçasıdır. Aydınlar ve sanatçılar içinde küçümsenemeyecek bir örgütlenme yaratmışlardır. Bütün bu ilişkiler ağıyla birlikte ele alındığında P-C, dönemin en büyük devrimci örgütlenmesidir. Hiç kuşkusuz, henüz yolun başındaydılar. Fakat bir dönemin devrimci gücü nasıl ve hangi yollardan yaratılır? sorusuna onların pratiği güçlü bir yanıt niteliğindedir.

Kızıldere’de cisimleşen devrimcilik, devrimci ideolojik teorik ve pratik çizginin yaratılmasında devrimci yenilenmeciliği esas alan ve devrimci partiyi ve stratejik pratik çizgiyi inşada kendi pratiğiyle, kitle mücadeleleri içindeki günlük pratiği birleştiren genç öncülerin, deneyimsizliği ve çoğunlukla eski kuşakların yarattığı egemen statükocu atmosferi yeneme yeteneğinin göstermesidir. Her türlü çalışmada olduğu gibi, devrimci faaliyetlerde de deneyim önemlidir. Ancak deneyimsizlik, ürkmenin, geri çekilmenin, hareketsiz kalmanın bahanesi olamaz. Deneyimsizlik, pratikle aşılabilir. Ve deneyimsizlik her yeni başlangıcın kaçınılmaz bir parçasıdır. 71 devrimci atılımı, deneyimsizlik duvarını aştıkları gibi, dönemin statükocu sağcı ve “deneyimli” kadro ve örgütlerini de aşmayı başardı. Özgücüne güven ve yaratıcı militanlık bütün engelleri aştı…
Kızıldere’de cisimleşen devrimcilik farklı örgütlerden devrimcilerin coşkulu direnişçi birliğidir. THKP-C ve THKO’nun birbirlerine oldukça yakın duruşa sahip olmalarına karşın, kuruluş süreçlerinde birbirleriyle ciddi bir birlik arayışı içinde olmamaları en büyük talihsizliklerden biridir. Bir dönemin devrimciliğini inşa ederken, benzer arayışlara ve çabalara sahip olan devrimci güçlerin ideolojik, politik, pratik ve örgütsel birliğini sağlamak hayati önemdedir. Ayrıca inşa ve başlangıç süreçleri her açıdan nispeten en zayıf olunan dönemlerdir. Bu zayıflıkları en aza indirmek için bir araya gelebilecek tüm devrimci sosyalist güçleri bir araya getirmek, tüm bilgi, birikim, kadro ve diğer olanakları birleştirmek zorunludur. Bu görevlerin başlangıç süreçlerinde yerine getirilememiş oluşu, küçümsenemeyecek bir zayıflık yaratmış olsa da, THKP-C ve THKO kadroları sıcak savaşın içinde mücadele birliğini tereddütsüz ve güçlü biçimde sağlayarak bu yolda ilk temel adımı atabildiler.

Bugün devrimci sosyalizm yeni bir kuruluş dönemindedir. 71’in devrimci atılımı Türkiye’de ve Kürdistan’da sonraki bütün süreçleri belirleyen büyük bir devrimci çıkış olarak, bugünkü görevlerimiz açısından önemli derslerle doludur. Yukarıda ifade ettiğimiz dört ana nokta bugünkü görevlerimiz bağlamında 71 devrimciliğinin başlıca dersleridir.

Bu bağlamda;
Düşünsel üretkenlikte asla dogmatizmin, yeni dönem açısından açıklayıcı olmayan eski fikirlerin esiri olmadan ideolojik-teorik ve politik açıdan dönemin yeni düşüncelerini üretme cesareti göstermek…

Bir yandan devrimci sosyalist öncü hareketin inşasının özgül görevlerine yoğunlaşırken, diğer yandan işçi sınıfı ve emekçi halk kitlelerinin günlük mücadelelerine güçlü biçimde katılmak, öncülük yapmak, stratejik görevlerle güncel taktik görevleri birleştirmek ve asla devrimci ve demokratik kitle mücadelelerinden kopmamak…
Dünya kapitalist sistemine, onun ülkemizdeki uzantısı oligarşiye meydan okuyan devrimciler olarak başarabileceğimiz, özgücümüzle engelleri aşabileceğimiz noktasında tereddütsüz olmak, deneyim ve daha pek çok eksikliği, birilerini bekleyerek değil, kendi özgücümüzle aşabileceğimiz bilinciyle hareket etmek…

Bugün benzer perspektiflerle hareket eden devrimci güçlerle, içinde bulunduğumuz dönemin devrimci sosyalist hareketini inşa etmek için tereddütsüz biçimde ortaklaşma/birlik yönünde hareket etmek, olası sorunlardan hareketle asla yüz geri etmemek ve birleşik güçlerin dinamizmini gücünü sonuna değin harekete geçirmek…
Bu noktalar, devrimci sosyalist hareketini inşa etmek için Kızıldere direnişinde cisimleşen 71 Atılımının en önemli dersleridir.

Her devrimci, her Devrimci Kurtuluşçu pratiğini bu temelde geliştirmelidir. Kızıldere’yi tarihten günümüze taşıyan halkalar, daha pek çok şeyin yanı sıra, bugün esas olarak noktalarda somutlaşmaktadır.

Bu bilinçle, bu tarih ve gelecek perspektifiyle günümüzün görevlerine yaklaşıyoruz. Ve Kızıldere’nin ışığıyla mutlaka kazanacağız!

KIZILDERE SON DEĞİL SAVAŞ SÜRÜYOR!
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!

THKP-C  MLSPB
30-Mart-2021