ELEKTİRİK SOYGUNUNA İTİRAZ – Ruşen Ali

Neredeyse hepimiz yeni elektrik faturalarını görme şerefine nail olduk. Görenler, görmeyenler mutlaka çevrelerindeki insanlardan, komşulardan, esnaflardan yankılanan sesi duymuştur. Artık Şubat ayına girdik ve evimize – işyerimize gelen faturalar bizi gerçeklerle yüzleştirdi. Ülkenin her yerinde insanlar bireysel veya toplu olarak tepkilerini gösteriyorlar. Eylem yapanlar olduğu gibi bireysel olarak isyanını dile getirenler de her gün katlanıyor. Adıyaman’daki esnafın öfkesi ve tepkisi ise bunun en önemli ifade biçimlerinden biri.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yapılan açıklamayla 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde elektriğe % 52 ile % 127 arasında zam yapıldı. Yapılan değişiklikle kademeli fatura uygulamasına geçildi. Buna göre aylık 150 kilovatsaate kadar olan elektrik kullanımları 1,37 TL./MWh üzerinden, 150 Kwh üzerindeki kullanımlar 2,06 TL./MWh üzerinden faturalandırılacak.

Denilebilir ki 150 kilovatsaat altında elektrik kullananlar daha az fatura ödeyecek, bu da aynı zamanda enerji tasarrufu sağlayacak. Durum öyle mi gelin bir bakalım. Ortalama her ailenin evinde olan klasik elektrikli aletleri düşünün; buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, süpürge, televizyon, ütü, bilgisayar ve telefonlar, fırın ve tabi aydınlatma… İşte tüm bunlar açısından Türkiye’de tüketicilerin yüzde 90’ı aylık ortalama 150 kilovatsaat’in üstünde elektrik kullanıyor. Ortalama olarak bir ailenin tükettiği elektrik miktarını görmek için Elektrik Elektronik Mühendisleri tarafından hazırlanan tabloyu inceleyebilirsiniz. Bu hesaplama farklı gruplar tarafından farklı sonuçlara ulaşılacak şekilde yapıldı; aylık en az tüketimi 206 kilovatsaat bulanlar da var ancak hiçbir hesaplama 177 kilovatsaatin altında olmadı. Tablodan da görüleceği üzere bir ailenin asgari elektrik tüketimi aylık en az 185 kilovatsaattir. Bu anlamda % 52 zamlı elektrik kullanma “şansına” dahi sahip olmayacağız; gerçekte elektriğe yapılan zam oranı herkes için % 127’dir. Tabii bu zam oranının tek kalemde yapılan zam olduğunu, son dört yılda elektriğe yapılan zam oranının % 370 olduğunu da belirtmemiz gerekiyor. Yani EPDK tarafından yapılan 31.01.2021 tarihli açıklamada kullanılan “dar gelirli vatandaşlarımızı korumak, enerji kullanımında tasarruf ve verimliliği artırmak” ifadelerindeki yoksulu korumak ve tasarruf kısmı koca bir yalan, verimliliğin artışı ise yanıltmacadır, zira artacak olan verimlilik elektrik üretimi değil, mevcut üretimle patronlara daha çok kaynak akıtılmasıdır.

Geçerken belirtmekte fayda var; TEK’i bilenimiz çok azdır, elektrik üretim ve dağıtımını yapan devlet kuruluşu idi. Neo-liberalist yağmacı çizginin izleyicileri olan Özal’lı, Ecevit’li ve Erdoğan’lı politikalarla TEK özelleştirilerek elektrik dağıtımı bütünüyle, üretimi ise büyük ölçüde özel sektöre devredildi. Konumuzla ilgisi şu; bugün evimize giren elektriğin dağıtımı tümüyle özel şirketler tarafından yapılıyor. Haritada görüldüğü üzere Türkiye 21 farklı bölgeye ayrılmış ve bu bölgelerdeki elektrik dağıtımı Cengiz, Limak, Kolin, Enerjisa, Eksim Holding, Bereket Enerji, Alarko Holding, Akenerji, Cez Energy, Çalık Holding, Kiler Holding, Zorlu Enerji, Türkerler Holding, Aksa Enerji, Kipaş Holding, IC İçtaş Enerji adlı şirketlere verilmiştir. Tabii, nüfuz yoğunluğu itibariyle aslan payının Cengiz, Limak, Kolin ve Enerjisa’da olduğunu ekleyelim. Mesele şu ki bu “ara yağmacı çoklu çete” esaslı hiç bir katma değer üretmeden, sadece dağıtım organizasyonu için devletten 1 liraya aldığı elektriği bizlere % 600 karla 7 liraya fatura ediyor. Evet, yanlış duymadınız, özel şirketler EÜAŞ`dan kWh`ı 31.56 kuruşa aldıkları elektriği bize yaklaşık 135 kuruşa, ticarethanelere 189 kuruşa fatura edecekler. İyi ama neden, neden durup dururken sermaye gruplarına fazladan avanta sağlanıyor, bizim lokmamızın azalması karşılığında neden zenginler daha da zengin ediliyor? Bunun cevabı şüphesiz devlet – sermaye ilişkisinde ama oraya girmeyelim, şimdilik…

Meselenin ayrıntılarına, teknik açıklamalarına, hikayesine, ne yapılmak istendiğine vs Elektrik Mühendisleri Odası ve Tüketici örgütlerinin açıklamaları ile Gazete Duvar’dan Önder Algedik ve Sendika.org’dan Neriman Usta’nın yazılarından ulaşılabilir. (*) Biz şimdi şu soruya cevap arayalım; çaresiz miyiz, hiç mi bir şey yapamayız… Öncelikle ve ilk iş olarak sokağa çıkmaktan bahsetmeyeceğim, biliyorsunuz iktidar ve “muhalefet” elbirliğiyle sokağa çıkmanın tehlikeli ve yasak, bu yönüyle de mutlaka kaçınılması gereken bir yer olduğunu her fırsatta hatırlatıyorlar. Gerçi hırsızların en sevdiği an sokaklardan el-ayağın çekildiği, herkesin “derin uykuda” olduğu andır ama neyse…

Ne yapabiliriz? Basit anlamda ne yapabiliriz, sorun bu… Esasen az yada çok, büyük veya küçük bir şeyler yapılıyor; basın açıklamaları, ödemiyoruz çağrıları, sosyal medya paylaşımları vs, hepsi çok kıymetli… Elimizden geldiğince bu çağrıları büyütmek, destek vermek, parçası olmak gerekiyor. Ben üç farklı işlemi içeren daha küçük bir öneriden söz etmek istiyorum. Bunların üçünü de yapabilirsiniz veya içlerinden sadece birini yada ikisini de tercih edebilirsiniz. Kabaran elektrik faturasının yanında biraz daha elektrik harcamayı göze alarak bilgisayarın başına oturup itiraz edebileceğinizi hatırlatmak istiyorum.

Tüm yurttaşlar Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun “https://tuketici.epdk.gov.tr/EPDK.BE/” internet adresine girip, yandaki görselde yer alan formu doldurup elektrik zamlarını şikayete boğabilirler. Bu yazı yayına hazırlanırken defalarca denememize rağmen şikayet veya bilgi edinme başvurusu gerçekleştiremedik. Eğer henüz bu yazı yayınlanmadan yurttaşlar siteyi şikayet yağmuruna tutmuş ve site kilitlenmişse çok güzel ancak EPDK yönetiminin şikayet başvuru sayfasını işlemez hale getirebileceği de şüphe götürmez.

Yine tüm yurttaşlar gelen yüksek faturalarla ilgili EPDK başvurusuyla birlikte veya onu yapmasalar dahi doğrudan Tüketici Hakem Heyetine Başvuru yapabilirler. Bu başvuru bulunduğunuz il ve ilçedeki Kaymakamlık veya valilik birimlerine yapılabileceği gibi elektronik ortamda e-devlet üzerinden, TÜBİS aracılığıyla (https://www.turkiye.gov.tr/tuketici-sikayeti-uygulamasi) web bağlantısı kullanılarak da yapılabilecektir. Bilgisayarınızdan e-devlet hesabınıza girdikten sonra site içerisindeki arama bölümüne “Tüketici Hakem Heyetine Başvuru” yazdığınızda sistem sizi uygun alana yönlendirecektir. Ancak “biz bilgisayar işlerinden anlamayız, duruma göre 10 – 15, olmadı 10 – 15 bin arkadaş toplanıp derdiğimizi doğrudan kaymakama anlatırız” derseniz o daha makul ve kolay bir yol… Ayaklarımızın yere basması her zaman en iyisidir.

Ve üçüncü bir yol olarak tüm yurttaşlar Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun zam kararına karşı Danıştay’da dava açabilirler. Bu konuda Tüketici örgütleri, Elektrik Mühendisleri Odası ve bulunduğunuz ildeki barodan hukuki destek alabilirsiniz. Sosyal medya hesaplarımızdan bize ulaştığınız takdirde başvuru yolları ve dilekçe örneği konusunda bizim tarafımızdan da destek sağlanacaktır.

Kuşkusuz aklınızda olan soru şu; bizim dilekçelerimizi kim dikkate alacak. Bunların her birinin birer protesto biçimi olduğunu, yasal kılıflarla korunan bu soygunun bir şekilde durdurulması, bu soyguna ortak olan idari işleyişin işlemez hale getirilmesi amacıyla yapılan öneriler olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Pek tabi ülkeyi soymak için sıkıca örgütlenmiş bir organizasyona karşı basit bir dilekçeyle sonuç alınabileceği düşünülmemeli. Böyle bir organizasyonun “yalnız kalmış beni” dikkate almayacağı kesin. Böylesi bir soygun organizasyonuna karşı kuşkusuz yapmamız gereken soyulanların, hakkı yenenlerin, emeği sömürülenlerin büyük organizasyonunu yaratmaktır. İşte önerilen şey örgütlü veya örgütsüz her bir yurttaşın bireysel olarak, sendika ve meslek örgütlerinin kurumsal olarak ve üyelerine çağrı yaparak yüz binlerce başvuru ve davayla zaten işlemeyen hukuk mekanizmasını hareket edemez hale getirmektir.

Sokak mı, her zaman bizi bekler, bazen kendiliğinden akarız sokaklara, bazen sıkı bir hazırlık yapmamız gerekir. O çağrıya kulaklarımız her zaman açık olmalı. 2022 yılına Çimsataş, Trendyol, Scoty, Hepsijet, ve Farplas çalışanlarının sokakları ve fabrikaları işgal eden eylemleriyle başladık. İşçilerin insanca çalışma koşulları ve yaşanabilir bir ücret talebiyle hep birlikte sokaklara çıkması ve direnişlerini kazanımla sonuçlandırması hepimize umut vermeli, örnek olmalı. Kaldı ki bu ve benzeri işyerlerinde çalışanlar zaten bizleriz, daha az ücret verip faturayı kabartarak daha çok soymak istiyor, bizlere açıkça “sürünerek yaşamayı” dayatıyorlar. Yapılan eylemler ve tek tek yurttaşların ortaya koyduğu tepkilerden sonra aylık 150 kilovatsaat sınırı 210 kilovat saate çıkarıldı. Ancak bu göz boyamaya izin vermemeliyiz. Birincisi Ocak 2022 faturalarıyla tüm yurttaşlardan fazladan alınan paralar derhal iade edilmelidir. İkincisi 31.56 kuruşa üretilen elektriğin evlere 135 kuruşa, ticarethanelere 189 kuruşa satılacağı gerçeği ve % 127’lik zam oranı değişmemiştir. Yapılan zamlar koşulsuz geri alınmalı, ocak 2022 faturasıyla cebimizden çalınan paralar iade edilmelidir. Bu anlamda elektrik ve doğalgaz zamları konusunda yapılan bireysel veya örgütlü her itiraza daha fazla dikkat etmeli, omuz vermeli, katılımcısı ve örgütleyicisi olmalıyız. Ve tüm bunların içerisinde mutlaka esaslı bir talebimiz bulunmalı; barınma, beslenme, ısınma, ulaşım, eğitim, sağlık ve elektrik gibi tüm temel ihtiyaçlar kamulaştırılmalı, yağmacı özel şirketler bu alandan uzaklaştırılmalı, kamusal olanaklarla üretilen enerji halka ücretsiz sağlanmalıdır.

(*) https://www.gazeteduvar.com.tr/rekor-elektrik-zamminin-anlatilmayan-hikayesi-makale-1547619

https://sendika.org/2022/01/elektrik-zammi-degil-yikim-aylik-8-milyar-tl-odenebilecekken-neden-42-milyar-odeyecegiz-642050/