Artçılarla birlikte son yaşanan 5.8 oranındaki depremi Deprembilimci Savaş Karabulut ile konuştuk. Karabulut acilen binaların incelenmesi gerektiğini belirterek asansör yönetmeliğinde olduğu gibi „Binalar incelenmeli, güvenli olup olmadığına göre mavi-yeşil- kırmızı kartlar asılmalı“ dedi
İstanbul, 24 Eylül ve 26 Eylül’de meydana gelen depremlerle sarsıldı. Avcılar, Beylikdüzü ilçeleri ağırlıklı olmak üzere, birçok hastane ve okulda hasarlar meydana geldi. Çapa Tıp Fakültesi Diş Hekimliği bölümü binasındaki hasardan dolayı öğrenciler ve hastane çalışanları boykot düzenledi.
Son olarak 5.8 olarak tespit edilen depremin ardından vatandaşlar deprem toplanma alanlarının azlığından ya da bulundukları bölgede olmamasından kaynaklı plazaların, gökdelenlerin altında beklemek zorunda kaldı. Taksim’de ise yurttaşlar, Gezi Parkı’na giderek depremin etkilerinin azalmasını bekledi.
Peki İstanbullu ne ile karşı karşıya, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener “Sona geliyoruz” derken neyi kastetti? İstanbul depreme dair sınavını nasıl veriyor? KHK ile ihraç edilen akademisyen Jeofizik Mühendisi, Deprem Bilimci Dr. Savaş Karabulut ile konuştuk.
“Artçılar halen devam ederse ana depremi tetikleyebilir”
Hocam öncelikle birkaç gündür artçılarla birlikte en son 5.8 oranında bir deprem meydana geldi. Binalarda hasarlar ortaya çıktı, siz bu tabloyu nasıl yorumlarsınız? İstanbul daha büyük bir depreme hazır mı?
Sadece İstanbul değil, Türkiye’nin hiçbir yeri hiçbir afete hazır değil. Sizinle görüşmenin hemen öncesinde Artvin’de sel meydana geldi, hasarlar mevcut. Deprem konusu gündemde olduğu için bu konuda şunları söylemek istiyorum. İstanbul’un hiçbir ilçesi depreme hazır değil. İstanbul’un ilçelerinde farklı farklı siyasi partiler var, hiçbir otorite, hiçbir belediye, İstanbul’u depreme hazırlamadı.
“7.1 ve 7.4 büyüklüğünde iki farklı deprem bekliyoruz”
Peki devam edecek mi bu depremler? Sizin öngörünüz nedir bu konuda?
Bizim beklediğimiz büyük deprem 5.8 değil, bu orta büyüklükte bir depremdir. Bizim kırılmasını beklediğimiz fay şu andaki mevcut artçı dağılımının güneyinde kalan kısım. Bu artçıların hepsi daha büyük bir depremi yaratmak için oluyor. Artçılar halen devam ederse ana depremi tetikleyebilir. Açık açık şunu söyleyebiliyorum, 7.1 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz. Bunun dışında Doğu Marmara çukurunda 7.4 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz. Yani biz iki farklı deprem bekliyoruz. Tabii ikisi de birlikte kırılırsa 7.5 – 7.6 oranında deprem de olabilir. 7.1. büyüklüğünde bir deprem olursa eğer 25 saniye sürer. Diğer söylediğim depremler ise 1 dakikadan fazla sürer, ortalama 2 depremde de 2 dakikaya yakın deprem yaşayabiliriz.
“Bu artçıların olduğu her süre büyük depremi öne çekiyor”
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener “Sona geliyoruz” dedi, bu söz için ne dersiniz?
Doğru söylüyorlar, 4.6 oranındaki deprem olduktan sonra kendi sosyal medya hesabımdan bu artçıların dağılımlarını izlemek gerektiğini yazdım. Bu artçıların dağılımları güneye doğru inerse aslında şu anda kilitte olduğu fayın üzerine enerji biniyor ve bu fayı kırmaya çalışıyor. Çay karıştırırken kullanılan plastik kaşıklar vardır ya onun ortadan kırılmaya çalışıldığını düşünün. Fayın artçı dağılımı öyle. İkisi de kuzeybatı- güneydoğu yönünde fakat iki tane birbirine paralel dağılım gösteriyorlar. Bir parmak o kaşığın üzerine iki taraftan gerilim uyguluyor gibi.
Biri de gerilmeye başlandı, plastiği ortadan bastırınca öne doğru yamulur ya bu şekilde yamulmaya başladı. Bu yamulmanın ne kadar uzun süreceği bizim için soru işareti. Buradaki süneklilik yani kırılma süresi uzarsa deprem daha uzun sürede kırılır. Fakat o fayın olduğu alan gevrek davranmaya başlarsa o zaman kırılır. Artçı depremler olur ve bir süre sonra azalır, bu depremlerin artçıları örneğin birkaç ay sürebilir. Ama şu anda bunun tam tersini söylüyorum. Bu artçıların olduğu her süre büyük depremi öne çekiyor.
“Bırakın toplanma alanını deprem kayıt cihazlarını koyacak yer bulamadım”
Yurttaşlar acilen ne talep etmeli?
Ben hem Politeknik hem de TMMOB üyesiyim. Bu alanlarda 20 yıldır İstanbul’un depreme hazırlanmadığını yaptığımız her türlü etkilikte söyledik. Bürokratlar, “1999 depremi döneminde daha fazlaydı. Şimdi daha az ne yapalım bu saatten sonra, hata ettik, kandırıldık” diyebilirler. Ama bu sefer de 15 Temmuz sürecinde kandırıldık diyenler yine kandırıldık demesinler. Doğa tatbikat yapıyor, vatandaş parklar toplanma alanı olmadığı halde oraya gitti. Parklarda insanlar çadırlar kurdu. Planlı programlı olunamadı, toplanma alanları hazırlanmadı. Yemeğinden sağlığına, güvenliğinden barınmasına her türlü ilk yardım müdahalesine karşı tüm ekipmanları hazırlamalıydık. Şehrimize baktığımızda tüm bunları göremiyoruz.
Ben bunu 2005 yılından beri söylüyorum. Çünkü 2005 yılında doktora tezim için İstanbul Avrupa Yakası’nda bir çalışma yaparken deprem kayıt cihazlarını koyacak alana ihtiyacım oldu. Bu çalışmada ölçüm alabilmek için 250 metreye 250 metre alana ihtiyaç vardı ama şehir içinde alan yoktu. İstanbul’da 15-20 tane alan bulabildim yalnızca. Burada büyük alanların, elektrik hatlarından, yangın tesislerinden, petrol istasyonlarından uzak alanlar olması gerekiyor çünkü afette insanların hayatını riske atmayacak ve belli bir süre günlük yaşamlarını geçirebilecekleri alanlar olması gerekiyor. AFAD’ın sayfasında doğru düzgün bilgi yok.
Bu saatten sonra sorumluları teşhir etmek, sorumluların görevlerinden istifa etmesini istemek gerekiyor. Doğa sürekli tatbikat yapıyor, “kullanın bu süreyi ve önleminizi alın” diyor. Vatandaş güvensiz barınmanın hesabını sormalı çünkü artık kaçarı yok daha büyük bir deprem olacak. “Evlerimizi neden güvenli hale getirmiyorsunuz” denmeli artık.
“Bütün evlerin incelenmesi gerekiyor”
Devlet kamucu anlayışı terk etti ve kamucu olmayan her anlayış özelleştirilir ve bu özelleştirme denetimsizliği ve kontrolsüzlüğü getirir. Bir yönetim, TMMOB, belediyeler, üniversiteler gibi kurumların kamucu anlayışını terk edip paraya terk ederse karşılaştığınız tablo bu olur. Kamucu anlayışa geri dönmek zorundayız. Serbest piyasa üretimi anlayışının terk edilmesini sağlamak zorundayız. Ondan sonra bütün evlerin ücretsiz ölçüm yapılarak incelenmesi gerekiyor.
Binaların girişlerine yeşil-kırmızı- mavi kartlar asılması lazım. Yeşil güvenli, kırmızı güvenli değil, mavi onarılması gerekiyor diye. Bu işlemler ücretsiz şekilde yapılmalı aynı asansör yönetmeliklerindeki gibi.
Acil durum planı ilan edilmeli, tüm yerleşim alanlarında acil durumlarda ne yapılacağı konusunda temel afet bilinci eğitimi verilmeli. Acil durum planlarında 7/24 saat açık acil ulaşım yolları, kapalı toplanma alanları ve sığınaklar, acil iletişim telefonları, kurulu halde bekleyecek hastane, yemek ve tuvaletler hazır olarak bulunmalı.
“Ya kentleri depremlere hazırlayın ya da istifa edin”
Avcılar’da belediye başkanlığı adaylığım sürecinde “1,5 yıl imara kapatacağım, tüm binaları inceleyeceğiz” demiştim. Bugünkü koşullarda KHK ile ihraç edilmiş mesleğini iyi yapan kişi var, uyarı yapıyoruz sadece. Halkın bilgilenme hakkını savunmak zorundayız, halka yol göstermek gerekiyor.
Bizim yöneticileri bilinçlendirmemiz gerekiyor. İnsanlar normal hayatına ufaktan dönüyor, bürokratların bu yaşananları unutmadan insanların güvenli barınma hakkını düşünmesi gerekiyor. Yöneticilere sözüm, ya kentleri depremlere hazırlayın ya da istifa edin.
(28.09.2019 sendika.org)