Kadın düşmanı dinci faşist İran devleti 16 Eylül’de Kürt kadını Jina/Mahsa Amini’yi saçlarının bir bölümü açıkta olduğu gerekçesiyle katletti. IŞİD’li dinci faşistlerle aynı kadın düşmanı kodlara sahip olan İran’ın faşist molla devleti son yıllarda yükselen halk muhalefetini bastırmak için özellikle kadınlara giyim-kuşam üzerinden saldırılarını yoğunlaştırmaktaydı. Jina Amini’nin katledilmesi bu nedenle ne tesadüftür, ne de İran’ın dinci faşist devletinin ilk kadın cinayetidir.
2018-2019 yıllarında büyük isyanlarla ayağa kalkan İran halkları (Farslar, Azeriler, Beluciler, Araplar, Türkmenler, Kürtler), Jina’nın katledilmesi karşısında da sessiz kalmadı. Başta kadınlar olmak üzere milyonlar ayakta ve sokaklarda. Din tüccarı faşistlere karşı giderek büyüyen isyanın ateşini yakıyorlar. Kadınlar kahramanca erkek egemenliğine ve onun en vahşi biçimi olan dinci faşist devlete karşı en ön safta mücadeleyi büyütüyorlar.
İran’ın pek çok kentinde ve Doğu Kürdistan’ın bütün kentlerinde aralıksız olarak her gün büyük gösteriler düzenleniyor, yüzbinler, milyonlar sokağa çıkıyor, polisle ve diğer baskı güçleriyle çatışıyor. Doğu Kürdistan’da bütün kentlerde genel grev gerçekleştirildi. Süren eylem ve çatışmalarda ölü, yaralı ve tutuklu sayısı büyüyor. Şu an’a değin, onlarca isyancının dinci faşist devlet güçleri tarafından katledildiği bilgileri ulaşıyor. Yaralı sayısı ise yüzlerce. Binlerce kişi ise gözaltına alınmış durumda.
Ve bu kez İran’ın, doğu Kürdistan’ın emekçi halkları daha önceki isyanlarda olduğu gibi sadece düzen içi demokratik, ekonomik ve sosyal haklar talep etmiyorlar. Sokakları dolduran milyonlar doğrudan dinci faşist devleti, onun simgelerini, kurucusu Humeyni’yi, yöneticisi Hamaney’i hedef alıyorlar. Din tüccarı faşist devletin yıkılması sloganları ve hedefleriyle isyanı büyütüyorlar.
İran’ın ve Doğu Kürdistan’ın işçileri, işsizleri, emekçileri, gençleri ve öncüleşen kadınları din tüccarı faşist devleti yıkacak güce ve isyan deneyimine sahiptir.
Başta kaıdınların olmak üzere, tüm halkların düşmanı olan faşist molla rejimine karşı büyüyen halkların isyanını sahiplenmek ve Türkiye, Kuzey Kürdistan ve dünyanın her yerinde onların mücadelesiyle dayanışma içinde olmak tüm dünya işçilerinin, ezilen halklarının ve kadınların görevidir.
Unutmayalım; Türkiye’nin din tüccarı faşist diktatörü Tayyip ile İran’ın din tüccarı devleti ve yöneticileri aynı yolun yolcusudurlar. Aralarındaki farklar sadece ayrıntıdır. Hepsi kapitalizmin savuncusudur, hepsi kadın düşmanıdır, hepsi özgürlüklerin ve insanca yaşam özleminin düşmanıdır.
Bu bilinç ve mücadele kararlılığıyla İranlı ve Doğu Kürdistanlı kadınların ve emekçi halkların mücadelesiyle dayanışmayı büyütelim.
