2022’nin 26 Temmuz’unda, Elbette Yine Nurettin Gürateş – Hasan Oğuz Bilgen

Adı geçen yılın temmuz ayına dek, Nurettin Hoca bir başına soran gözlerle bakardı, tek ekmeği, tek gömleği ve dahi tek Samsun sigarasını bölüştüğü her birimize…

Bu kez, 2022’nin temmuz ayında, o bakış artık o bir başına bakış değil… Bu kez öyle değil! Bu kez, biricik eşi Nailan Gürateş’le birlikte bakıp soruyorlar:

A dostlar! Neler yaparsınız? Ne işler görürsünüz?

İnsanı sarsıp silkeleyen zor sorular bunlar.

Alışılagelmiş, daha doğrusu şimdilerde kolayımıza gelmiş klişe deyimle, tanıdığımız tanımadığımız her bir insan, geçim/geçinme telaşı, özetle ‘iaşe’ derdi ile, kendi mecrasında yine kendi tercihi olan yaşam biçimi ile haşır neşir.

Urla semaları. Çatalkaya… Canım Ege’nin Karaburun açıkları. Açıklar. Onca yıldan sonra, elbet değişen çok durum var. Yine de, ufuklar boz bulanık gibi… Çatalkaya’ya bakmamızı, gözümüzü oradan ayırmamamızı, bize Bahattin amcamız belletmişti.

Anadol kesiğinden yapılma, canımızı dişimize taktığımız uğraşımıza destek olsun deyi, yumurta/tavuk taşıdığımız kamyonette, bize şoförlüğü öğreten Bahattin Amca… Bizler, siyasal yaşamın dipsiz, bitimsiz, hoyrat girdaplarında boğuşurken ölüp gitmiş “… Tavukçuluk”un emekli emektarı. Bizleri anlaması, hak vermesi, daha doğrusu kimi akşamlarda Anadol kamyonetin anahtarını bize verebilmesi, “biricik Yıldız”ından ötürüydü. Yıldız kızıymış. Bizim kafadanmış; kaçakmış. Bir kezinde, patrona belli etmeden kulağımıza fısıldamış, yüzünde yasa dışı hınzır bir gülümsemeyle sırrını vermişti.

Bahattin Amca arif adamdı, bilge sözleri vardı. “Çatalkaya karardı mı, önünüze ardınıza dikkat edin… Nurettin Gürateş’i daha ilk gördüğü, onunla çok çok kısa, ilk konuştuğu gün, “Bakın bu arkadaşınız sıkı çocuk, ona dikkat edin, değerini bilin…” mealinde, kendine özgü bir çift laf etmesi, bizleri birbirimize soran gözlerle baktırtmıştı. Bahattin Amca, o siyah beyaz günlerde bizim görmediğimizi mi görmüş, bilmediğimizi mi bilmişti?! Arif olmak böyle bir şey miydi?

Nurettin Gürateş, 1978 yılının civcivli temmuzunda… Erimiş Adana asfaltında, yoldaşına “devam edin, işinize bakın” mealinde bir el hareketi ile, tartışma ve ikirciklenme götürmeyen komutunu çakıp yüzükoyun kalakaldığında…

Ve dahi, yürekleri kanırtan ol haberi Spil dağının eteklerine ulaştığında… Bahattin Amca”mız üç gün ne işe ne evine gitmiş! Ne yaptığını, nerelerde olduğunu, ne kahırlara gömülüp battığını, ne bilinmezlerde gidip geldiğini bilen, duyan, gören olmamış…

İnanmayan inanmasın!… Yakın tarihte ilk kez paylaşılan bu dizelerde anlatılmak istenen, gizemli abartılı bir güzelleme değil, bir tevatür, bir efsane hiç değil. Asla. Asıl olan hayatın gerçeği, bir devrimcinin ilk kez karşılaştığı sıradan bir halkım insanına, bir çay içimi süre içinde, yüreğinde, bilincinde ve gönlünde yatan ideali -kısa/öz- ne denli anlatabildiğidir.

Nurettin Gürateş, uğruna ölümlere gidip geldiğimiz, naçizane -çok küçük, önemsiz bir şeyler olarak- bedeller ödediğimiz, bu halkın bir öğretmeni değil, öğrencisi de olabilmenin tipik ve çarpıcı bir örneğidir. Nurettin hoca, dersini iyi bellemiş sıkı bir öğrenci, sıkı bir devrimcidir.

Diyarbakır’da Lice depreminde eşini dostunu, evini barkını yitirmiş, dünyası karamış -hem de Türkçe bilmeyen- köylünün yüreğine dokunabilen bir devrimcidir Nurettin Hoca.

Bizim canımız ciğerimiz, kahrolası talihsiz bir dikkatsizliğin bizden koparıp aldığı “keko”muz, Davut Günay’ımızın, kaçak çaylarla demlendiğimiz Suriçi gecelerinde gönlünü fetheden tek insandır Nurettin Gürateş…

A dostlar… O Çatalkaya yine kararıyor mu ne?!

Bir zamanların “beyaz Toros”larının adres adres dolaşıp insanlarımızı bilinmeze götürdüğü günlerde, Tansu hanımın “ölüm meleği” diye bilinenin, şimdilerde “Kurtar bizi Meral abla” diye anıldığı günler yaşıyoruz.

Biz, yeni yetmelere Anadol’da sürücülüğü öğreten bilge adamın dediği gibi, “Önümüze ardımıza dikkat etmemiz gereken” günler…

Bildik kapitalizmin bildik neo liberalizminin “altılı masa” illüzyonu ve dahi “güçlendirilmiş sistem” masalı ile tahkim edilmeye çalışıldığı, kararan boz bulanık günlerde, Nurettin Gürateş”imizi, Bahattin Amca”mızı, Davut Günay”ımızı anmak, anımsatmak yüreklerimize soğuk sular serpsin…

Nurettin Gürateş”e, Bahattin Amca”ya, Davut Günay”a selam olsun…

Kaynak: http://alibabadanmasallar.blogspot.com/2022/07/2022nin-temmuzunda-elbette-yine.html