Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
 
4 (65). Sayı
Arşiv
Makale Dizini

Şehitlerimiz
ALP ATA AKÇAÖZ
HALİL DUCAN
CENAP DİZDAR
ZEKİ YUMURTACI
SERPİL POLAT
ARİF YILMAZ
BEDİR ALİ AKARSU
FEHMİ GÖKÇEK
ATİLLA ERMUTLU
DOĞAN ÖZZÜMRÜT
TAMER ARDA
ERCAN YURTBİLİR
NURETTİN GÜRATEŞ
ÖMER ÇİMEKEN
TAMER TABAK
KASIM AKKURT
HAKKI KOLGU
NURETTİN YEDİGÖL
CAN TEKELİ
BEDRETTİN ŞINNAK
NAZIM KURU
AHMET SANER
KADİR TANDOĞAN
HALUK KÖYLÜOĞLU
SUAT İĞLİ
FEHMİ ATIŞ
CEBRAİL DİNÇ
HASAN KARATAŞ
ÖMER SAÇLI
HALİL ASLAN
NEŞE DEĞİRMENCİ
GÜLER ÖZDURAN
DİDAR ŞENSOY
GÜRKAN ÖZDEMİR
YÜKSEL PARILTI
MİTHAT KOÇULU
İBRAHİM ÖZALP
DAVUT GÜNAY
İSMAİL YİĞİT
MUSTAFA MİTAŞ
HÜSEYİN BİLİR
MEHMET ÖNSOY
ŞEVKET ÖZCAN
RECEP GÜVELOĞLU
MUSTAFA ŞAHİN
MUSTAFA ŞENPINAR
OSMAN HAZNEDAR
YAŞAR BİLGİN
TALİP YILMAZ
AKİLE YEŞİLYURT
TALİP KARASANSAR
ALİ KONUK
BETÜL ALTINDAL
SABRİ DURA
UĞUR ESENKAYA
ERDAL ALTINÖZ
İBRAHİM YALÇIN
OĞUZ DEMİR
TURGUT SERBEST

 

 

 
YAŞIYORLAR
SAVAŞIYORLAR

ALP ATA AKÇAYÖZ

19 Aralık operasyonu sürecinde 22 Aralıkta Ümraniyede şehit düşen Alp Ata Akçayöz yoldaşımız 1971’de Kars merkeze bağlı Çakmaklı köyünde dünyaya geldi. Demokrat denilebilecek bir aile ortamında büyüdü. Daha çocukken İstanbul’a gelen Ata, öğrenimini lisede bırakmasına rağmen aile ortamının da etkisiyle birçok üniversite mezununu geride bırakacak bir kültürel birikime sahipti. Oldukça genç yaşta atıldığı çalışma hayatında devrimci çevrelerle buluşması fazla sürmedi.

Kısa bir süre Kar-Der’e gidip geldi. Hareketimizden kopan THKP-C Savaşçıları grubuyla çalışma hayatında tanıştı ve ilk örüigütsel faaliyetleri burada oldu. ‘91 sonrasında devrimci sosyalist harekete katıldı. Maltepe Tekstil İşçileri Derneğinin kuruluşunda ve daha birçok alanda çalışma yürüttü. ‘96’da yediğimiz bir operasyon sonrasındaki kimi gelişmelerden dolayı bağlantımız koptu. Bu süreçte esnaflık yapan Ata ulaşabildiği tüm devrimcilere her türlü desteğini-yardımını sunarak, devrim cephesine hiçbir zaman uzak durmadı. ‘99’da bir DHKP-C operasyonu ile Ümraniye cezaevine geldiğinde hareketimizle yeniden bağ kurdu. Kısa sürede tahliye olmasına rağmen ilk operasyonun uzantısı niteliğindeki ikinci bir operasyonla yeniden yakalandı.

19 Aralık operasyonunun üzerinden 2 yıl geçti. Yani 2 yıldır Ata, aramızda yok. Oysa boşluğunu her an hissedebiliyoruz. Kahkahasını, esprilerini, sevecenliğini, bilgisini, tecrübelerini, duygu yoğunluğunu, çalışkanlığını... ya da tüm bunların ve çok daha fazlasının toplamı olarak Ata’yı özlememek mümkün mü?

Değişik ortamlarda, gereklilikten dolayı ya da tesadüfen hiç tanımadığınız yoldaşlarınızla bir araya gelirsiniz. Bazen tüm verili durumlara rağmen kanınız uyuşmaz. Bazen de tek bir sözcük bile etmeden kırk yıllık dost oluverirsiniz kısa sürede. İşte Alp Ata, bu ikincisinin virtüözü gibiydi. Beden dilinden bakışlara, jestlere kadar insan sevgisi, yoldaşlık duygusu taşıyan herkesi yüreğindeki sonsuz ırmağa çağırıyordu. Onun bu davetini yanıtsız bırakmak için insanlığın temel değer yargılarıyla belirgin bir açı oluşturacak kadar bürokratlaşmış olmak gerekir ancak. En sevmediği şeylerin başında gelirdi Ata’nın da; kendi amacıyla bu ölçüde yabancılaşmış yaşamlar, kişilikler, yapılar.

Bulunduğu her ortama neşe, sevinç ve moral, coşku taşıyan, sonsuz insan sevgisiyle ortamı anında ısıtan bir insandı Ata. Paylaşmaktan keyif alan, bu yüzden her konudaki şaşırtıcı bilgi birikimini sergilerken karşısındakinde en ufak bir rahatsızlık yaratmayan Ata, sadece konuşarak değil, yaparak, üreterek çalışarak paylaşmanın erdemini yaşamıyla her an yeniden üretiyordu. Yaptığı her işe sevgisini ve güzelliğini katardı. Aklın ve erdemin diyalektiğini, yaptığı her işte yeniden üretebilmeyi becerebilirdi. İdeolojik ve kültürel/yaşamsal birikimiyle bunu başarabilmesi için “kendisi olması” yeterliydi. Çalışkanlığı, birikimi ve disiplini ile bir devrimci yaşam kaynağıydı adeta.

19 Aralık operasyonu başladığında her haliyle bu niteliklerine yeni örnekler üretmeye devam ediyordu. Sibirya’dan farksız nöbet yerimiz, onun eli değdiğinden sıcacık çayların içildiği bir sohbet mekanına dönüvermişti. Sayesinde epey “son çay” içtik. Sonra Konferans salonunda gofret dağıtan bir Noel Baba gibiydi, sonra bayanlar koğuşunun yemekhanesinde günlerdir gazdan dumandan kurumuş susuz boğazımızı ıslatacak, yağmur sularından elde edilmiş suyu dağıtıyordu. En son halay çekerken o her zamanki gülümsemesiyle kaldı belleğimde. Ne oynuyorsun diye sorsam, hemen o çocuksu muzipliğiyle “kepez oyunu” deyiverecekti sanki. "Kepez” son günlerde Ata’nın deyim yerindeyse “joker kelimesi” olmuştu. Bir oyun havasında, herşeyin ismi onun dilinde “kepez”e dönüşebiliyordu...

Şimdi tüm bu yazdıklarımı okuyabilse tüm mütevaziliğiyle “yok daha neler” deyip durmaksızın güleceğini getirebiliyorum gözlerimin önüne...

Sonra o çocuk bakışlarını, gülüşlerini görüyorum yoldaşça kurulan her ilişkide. İşte o zamanlar seni aramızda buluveriyorum. O, hiç kaybetmediğimiz yerde; yani sıcacık bir yoldaş yüreğinin olduğu her yerde. Özlemini bu sıcaklıkta eritmeye çalışıyoruz, ama yine de seni çok özlüyoruz...

 
 

 

 


MAHİR ÇAYAN

HÜSEYİN CEVAHİR


ULAŞ BARDAKÇI

DENİZ GEZMİŞ

İBRAHİM KAYPAKKAYA

METE ATİLLA ERMUTLU

TAMER ARDA

sbarikat07@gmail.com
Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Şehit Muhtar Mah.
Yoğurtçu Faik Sk. No: 12-14 Kat: 4/ Beyoğlu-İstanbul