Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

Emek ve Özgürlük Cephesi
8. No'lu Açıklama
emekveozgurluk09@gmail.com
avrupa.emekozgurluk@googlemail.com

Madenlerdeki İş Cinayetleri Katliama Dönüştü
O Kan Bizim Kanımız
O Kavga Bizim Kavgamızdır

24 Şubat 2010

Madenlerdeki "iş kazaları"(!) giderek katliama dönüşürken patronların ve hükümetin yüzsüzlüğü de devam ediyor... Üstelik bu kez gerçekleşen katliam artık üstü hiçbir biçimde örtülemeyecek bir rezalet olarak ortada duruyor. Balıkesir'in Dursunbey ilçesinde 13 emekçiyi toprağa gömen grizu patlaması, ne rastlantı, ne de anlık bir ihmalin sonucu. Şentaş Madencilik Şirketi bu konuda ağır sabıkalara sahip. Aynı şirket 2006'da da üç kuruşluk önlemleri almadığı için 17 işçinin kanına girmiş ve bu olayda da şirketin hatası örtbas edilmişti. Hepsi bu kadar da değil, aradan geçen yıllar boyunca aynı madende ölümlü yaralanmalı başka kazaların da olduğu ve baskı ya da parayla bu olayların basına yansımasının önlendiği belirtiliyor. Örneğin yine aynı maden ocağında 2009 yılında, grizu riskine uygun olmayan elektrik kablolarının kullanılması nedeniyle 11 işçi yanmıştı.
Ama bu kez durum artık gizlenemeyecek kadar açık!
Türkiye'deki maden patronları kan içiyor, gözyaşıyla besleniyor!
Devlet kurumları ise "cenaze levazımatçısı" olarak hizmet ediyor!
Ölenlerin ailelerine sabır, öldürene "işinde başarılar" dilemek hükümetin temel politikası haline gelmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in söyledikleri bunun en açık kanıtıdır... "Madeni yakın zamanda denetimden geçirdik" diyor Dinçer. 2006 sabıkasından sonra durumu incelediklerini, hava girişlerinin olduğu kısımlardaki motorların anti grizulu olmadığının görülmesi üzerine yönetimi "ikaz ettiklerini" söylüyor. Aynen dedikleri şöyle: "Madeni kapatmayı gerektirecek durum yoktu. Bu motorlar, içeriye hava pompalıyor. Üretimin yapıldığı yerden uzaktalar. Madendeki diğer teknik unsurlar uygundu."
"Teknik şartlar uygun"muş!
Yani Takdir-i İlahi!
Maden patronları kanla besleniyor; hükümet elinde süngerle kan izlerini temizlemeye çalışıyor. İşbölümü aynen böyle!
Daha birkaç ay önce Bursa'da 19 emekçinin canını alan Kemalpaşa katliamı hafızamızdan silinmedi. O zaman da Bükköy Madencilik'in patronu Nurullah Ercan olaydan bir hafta sonra zahmet edip şöyle bir savcılığa uğramış, sonra da işine gücüne, yani cinayetlerine devam etmek üzere ortalığa salınmıştı.
Yalnızca madenler mi?
Bursa'da yanarak öldürülen 7 kadın tekstil işçisi, Davutpaşa'daki patlamada ölen 21 işçi, tersanelerde uzanıp giden işçi cesetleri, kapısız yük arabasıyla taşındıkları için selde boğularak ölen 8 kadın işçi, kot taşlama fabrikalarında her gün eriyen, ciğerleri kum doldurularak ölen işçiler...
Saymakla bitmiyor; saydıkça içimiz acıyla ve öfkeyle doluyor!
Peki bütün bunların karşılığı ne?
Hiç!
Kocaman bir hiç!
13 insanı katletmenin, 13 aileyi darmadağın etmenin hukuktaki karşılığı ne?
Kocaman bir hiç!
Adliyenin bir kapısından girip öbüründen çıkıyorlar! İşte olan budur?
Ankara'daki direniş çadırlarının "görüntü kirliliği" yarattığını söyleyip saldırıya hazırlanan hükümet, Balıkesir'deki kan selini umursamıyor bile. Bırakın katil patronları cezalandırmayı, maden kapatmayı bile düşünmüyor. Yüzsüzlük bu kadar açık, uşaklık bu kadar net!
Artık öğreniyoruz, öğrenmek zorundayız: İşçi sınıfının, emekçilerin, yoksulların bugünkü düzenden, bu devletten bekleyebilecekleri bir şey yok. Ne adalet, ne hukuk!
Artık öğreniyoruz, öğrenmek zorundayız: Kendi yumruklarımızdan başka güvenebileceğimiz hiçbir şey yok!
Biz bedel ödeyenler, bedel ödetmesini öğreneceğiz; başka çaresi yok.
Biz acı çekenler, öfkemizi sokaklara dökeceğiz; başka yolu yok.
Biz kanı akıtılanlar, katillerimizi kan denizinde boğacağız, başka çıkış yok.
Öğrendik, öğreniyoruz, öğreneceğiz, devlet sınıf devleti, hukuk sınıf hukukudur.
Öğrendik, öğreniyoruz, öğreneceğiz, bizim de bir hukukumuz var ve olacak.
Acıyı öfkeye, gözyaşını yumruğa dönüştüreceğiz ve ellerimizi birleştirip bu vahşi kölelik düzenini yerle bir edeceğiz.
Direniş çadırlarında Balıkesir madencileri için anma töreni yapan Tekel işçilerinin davranışı soylu bir davranıştır. Bunları çoğaltacağız; öyle çok çoğaltacağız ki, yüz binlerce, milyonlarca omuz birbirine değecek ve işte o zaman önümüzde kimse duramayacak!
Dursunbey Madencilerinin acısın kalbimize gömüyoruz.
Bu acıyı Tekel işçilerinin öfkesine katıyoruz.
Hep birlikte, omuz omuza yürüyoruz.

Yaşasın İşçi Sınıfının Birliği
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm


24 Şubat 2010
Emek ve Özgürlük Cephesi



 
 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul