Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

Emek ve Özgürlük Cephesi
8. No'lu Açıklama
emekveozgurluk09@gmail.com
avrupa.emekozgurluk@googlemail.com

Düzen Saldırıyor;
Hepimize ve Hiç Renk Ayırmadan!

18 Aralık 2009

Dört gündür polis tam kapasite çalışıyor. Coğrafyamızın hangi köşesinde kim hakkını arıyorsa, kim ekmekten ve özgürlükten söz ediyorsa, Kürt-Türk fark etmiyor. Coplar inip kalkıyor, gaz bulutları ortalığı kaplıyor, Aralık soğuğunda panzerlerden su fışkırıp duruyor.
Bir yanda işçi sınıfının son süreçteki tarihine geçecek olan bir dirayetle demiryolu emekçilere 25 Kasım eyleminden dolayı işten atılan sınıf kardeşlerine sahip çıkıyorlar; trenleri durduruyorlar, rayları kilitliyorlar.
Polis devrede!
Gecenin bir vaktinde, sabahın köründe çevik kuvvet orduları tren istasyonu basıyor, sendikacıları gözaltına alıyor, yetmiyor usulsüz biçimde trenleri yola çıkarma işini üstleniyor. Ellerinden gelse sivil/resmi polis ekiplerinden makinist kadrosu icat edip bizzat tren sürecekler!
Sonra taşeron acısını çeken itfaiyeciler ortaya çıkıyor. Yaptıkları şey, gayet basit, gayet anlaşılır. İşlerini istiyorlar, güvence istiyorlar…
Polis devrede!
Üstelik bu kez polis tereciye tere satıyor; itfaiyecilere su sıkıyor! Yetmiyor gaz kullanıyor; yetmiyor coplar konuşuyor.
Ve Tekel işçileri… Dört gündür Ankara'yı kuşattılar. Tekel'e bağlı fabrikaların kapatılması ve işten atılmalara karşı eylem yapıyorlar. Kış, yağmur, çamur, fark etmiyor onlar için, kararlı ve öfkeli bir kitleyle ısrarla, inatla iktidarın karşısında duruyorlar.
Polis devrede!
AKP Genel Merkezi'ni korumayı en birinci vazifesi sayan Ankara polisi her gün saldırıyor, emekçiler buz gibi suların içine yuvarlanıyor, sonra yine ayağa kalkıp hakları için direnmeye devam ediyorlar. İkinci gün yapılan saldırıdan sonra üçüncü gün, bu kez gaz bulutları havada yine, Ankara'nın soğuğunda günlerdir direnen emekçiler yerlerde sürükleniyor. Ankara polisi arada milletvekili bile dinlemiyor. "Canlı bomba istihbaratı aldık" diyor Emniyet Müdürü; sanki dünyada açlıktan daha büyük bir bomba varmış gibi…
Peki bütün bu olaylarda işçiler, tek bir kişinin burnunu kanatıyorlar mı? Tek bir insan bu eylemlerden ötürü canından, malından oluyor mu? Hayır!
Peki Bursa'da ne oluyor?
Bursa'da 19 maden işçisi aç gözlü maden patronu üç kuruşluk önlemleri almadığı için iş cinayetine kurban gidiyor; hatta cinayet de değil artık, katliam gerçekleşiyor.
Olaydan sonra yazlığına çekilen maden patronu, işçi ve sendika düşmanı Nurullah Ercan tam sekizinci gün zahmet edip ortaya çıkıyor ve savcılığa gidiyor; ifadesini veriyor, serbet bırakılıyor.
Peki Dolapdere'de ne oluyor?
Elde silah sokak kovboyları gibi DTP'lilerin üstüne ateş eden ırkçı serseriler, savcılığın bir kapısından girip öbür kapısından kahraman gibi çıkıyorlar.
Peki Tuzla'da kaçıncı ölümdeyiz?
Sayısını bilen var mı artık? En son Ercan Sancar'ı yitirdi Tuzla işçisi; yine bir "normal" kazada…
Ve öte yanda, ağzı zehir saçan ırkçılar ırkçısı bir parti genel başkanı: Deniz Baykal…
"İşçilerin üstüne saldırılıyor ama öte yanda PKK bayrakları açanlara kimse ses çıkarmıyor" diye kusuyor içindekini. Sanki haftalardır onlarca DTP'li tutuklanmamış gibi, sanki Kürt illerinin cezaevleri çocuklarla dolu değilmiş gibi, sanki Diyarbakır'da, Bulanık'ta katledilenler insan değilmiş gibi, sanki yirmi beş yıldır binlerce Kürt katledilmiyormuş gibi…
Aklı sıra Tekel işçileri üzerinden üç kuruşluk bir prim yapmak istiyor, öte yandan en tiksinti verici katliamların akıllarını veriyor.

Ya Gözümüzü Açacağız Ya Gözümüzü Oyacaklar!
Gerçekten başka bir şansımız yok. Kim bu ülkede hakkını arıyorsa onun tepesine çöküyorlar. Elinde sarı-kırmızı-yeşil bayrak da olsa saldırıyorlar, kırmızı-beyaz bayrak olsa da saldırıyorlar!
Kürde düşman olursak eğer, bu bize saldırılmayacağı, ekmeğimizin çalınmayacağı anlamına gelmiyor. Kürde saldıranın sırtındaki üniforma ile bize saldıranın sırtındaki üniforma aynı; gaz aynı gaz, cop aynı cop!
19 cinayetten sanık Nurullah Ercan'ı rahat ettirmek için elinden geleni yapanlar, Şemdinli'de de, Ankara'da da aynı azgınlıkla saldırıyorlar.
Türkiye'nin gerçeği budur; ucuz politikacıların ırkçı gevezelikleri değil, bilmem hangi emekli generalin bilmem nerede nasıl ifadesinin alındığı değil; Türkiye'nin gerçekleri işte budur!
Artık ya gözümüzü açacağız; ya da gerçekten gözümüzü oyacaklar.
Ya örgütlü olarak bizi ezenlere haddini bildireceğiz ve Şemdinli'nin çocuklarını da İstanbul'un itfaiyecilerini de kardeşimiz bileceğiz; ya da onlar bizi böyle sokaklarda sürükleyip duracaklar.
Yalanlara son artık!
Bizi kandırmalarına izin vermeyelim!
Bu coğrafyada yaşayan bütün yoksullar, bütün emekçiler kardeştir!
Türkiye nüfusunun beşti biri bugün düpedüz açtır ve biz hepimiz o beşte birin içindeyiz!
Gözümüzü açalım, gözümüzü oydurmayalım!
Ancak birlikte mücadele edersek kazanacağız; başka şansımız yok!

Yaşasın İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği
Kahrolsun Sömürücüler ve Onların Faşist Yardakçıları
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm

18 Aralık 2009
Emek ve Özgürlük Cephesi



 
 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul