Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

 


Egemenlerin ve onların hükümeti, halklara karşı geniş, uzun süreli ve sert bir saldırı dalgasını yeniden başlatmıştır. Bu saldırının arkasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist kuruluşlarla başını ABD ve Avrupalı emperyalistlerin çektiği emperyalist devletlerin olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yeni saldırı dalgasının adı “İstikrar Programı”dır. “İstikrar Programı”nın mimarı emperyalist kuruluşlar ve emperyalist devletler ise, uygulayıcısı da yerli işbirlikçiler, onların hükümeti ve faşist devlettir. Bunun için gün geçmiyor ki, faşist devlet bir kısmımızın karşısına askerini, polisini, jandarmasını, sivil-faşist çetelerini çıkarmasın.
Özelleştirmeye karşı çıkan işçiler, karşılarında polis jopunu, jandarma kurşununu buluyorlar. Daha iyi ve insanca yaşama yetecek kadar ücret için sokağa çıkan kamu emekçileri, polisin meydan dayağı ile karşılaşıyorlar. Avukatların, doktorların, mühendislerin mesleki ilkelerine, insanlık onurlarına saldırıyorlar. Aydın ve sanatçılar ya devletten, baskıdan, sömürüden yana olmak ya da işkence görmek, hapise atılmak tercihiyle karşı karşıya bırakılıyorlar.
Sendikaların karşısına barajı, grev ve dayanışma grevi hakkının kullanılmasının karşısına polis ve askeri çıkarıyorlar. Örgütlenme hakkını kullanmak isteyen işçiye işten atmayla, gösteri ve yürüyüş hakkını kullanmak isteyene polis ve jandarma dayağı ile yanıt veriyorlar. Kürt halkının en ufak bir özgürlük talebi kan ve gözyaşı ile boğuluyor. Köylüler yıkım, sefalet ve iflasa karşı seslerini çıkardıklarında daha büyük felaketlerle karşılaşacaklarını biliyorlar. Halklarımızın özgürlük tutkusunu yoketmek, açlığa, sefalete, kölece bir yaşama mahkum etmek için saldıran egemenler ve onların faşist devleti, devrimci tutsaklara da aynı amaçla saldırıyor. Dün Buca’da, Ümraniye’de, Ölüm Oruçları’nda, Diyarbakır zindanlarında, Ulucanlar’da onlarcamızı katleden faşist devlet, en son olarak hepimizin bildiği Burdur vahşetini yarattı.
½imdi, bütün bu saldırıların özeti olan, onlardan daha kapsamlı daha planlı ve daha uzun vadeli yeni bir saldırıya hazırlanmaktadır. Bu saldırının adı “F Tipi” hücre cezaevleridir. Bu, kapsamlı ve uzun vadeli bir saldırıdır çünkü, emperyalistler, egemenler ve faşist devlet bununla devrimci tutsakları sadece fiziki olarak yoketmek değil, aynı zamanda ruhsal olarak siyasal olarak, kişilik olarak teslim almak ve ortadan kaldırmak istemektedir. Bununla devrimci tutsakları teslim alarak halkları korkutmak ve sindirmek istemektedr. Bununla, sadece devrimci tutsakların değil, bütün emekçi halkların, işçi ve emekçilerin kurtuluşundan yana olan bütün toplumsal güçlerin özgürlük ve daha güzel bir gelecek tutkusunu öldürmek istemektedir. Fakat, nasıl ki, bütün bir halkı teslim almak mümkün değilse, devrimci tutsakları teslim almak da mümkün değildir. Devrimci tutsaklar bu gerçeği, 12 Eylül faşizmi sırasında “asmayalım da besleyelim mi” tehditleri altında idam sehpalarından ve ateş çemberlerinden geçerek kanıtladılar. Buca, Ümraniye, Diyarbakır, Ulucanlar katliamlarında “diz çökerek yaşamaktansa ayakta ölmek yeğdir” diyerek, ölüm karşısında halaya durarak kanıtladılar. Burdur vahşetinde bu gerçeği bir kez daha kanıtladılar.
Hepimizin, yani işçi ve emekçilerin kurtuluşu ve gerçek özgürlük için mücadele eden tüm güçlerin, özgürlük, mutlu ve güzel bir gelecek tutkusunu yoketmenin simgesi haline gelen “F Tipi” hücre cezaevlerine yanıtımız da aynı olacaktır. Bizi öldürebilecekler ama asla teslim alamayacaklar, diz çöktüremeyecekler, özgürlük tutkumuzu yokedemeyecekler. Bu bir savaştır ve bu savaşta özünde güçlü olan biziz. Gücümüzü davamızın haklılığından, emekçi halklarımıza bağlılığımızdan, özgür ve mutlu geleceğin bize ait olacağına dair sarsılmaz inancımızdan, halklarımızın bir parçası olarak aynı saflarda, aynı kurtuluş amacı için savaşıyor olmaktan alıyoruz. Birlikte mücadele ettiğimizde güçlü ve yenilmez oluyoruz. Emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı birlikte mücadele ettikçe gücümüz on kat, yüz kat daha fazla artacak ve o zaman zaferimiz daha kesin, daha az kayıpla ve daha kolay gerçekleşecektir. Faşist devletin yöneticileri ve hükümeti bu gerçeği gördükleri için şimdiden manevralara başvurmaya; bizi bölecek, bazılarımızı kararsızlığa, belirsizliğe, kafa karışıklığına itecek yollar aramaya başladılar, şimdilik buldukları yol “F Tipi” hücre cezaevinin “sakıncaları”nı giderecek düzenlemeler yapma sözünü vermektedir. Önce “F Tipi” cezaevleri dubleks villadır diyenler hepimizin kararlılığı ve mücadelesi karşısında bir adım gerileyerek bazı “sakıncaları”nın olduğunu kendilerinin de kabul ettiğini söylemeye başladılar. Ama bu, hücre cezaevlerini kabul ettirmek için başvurulan bir manevra ve yalandan başka bir şey değildir. Onlar, devrimci tutsakların kararlılığı; emekçi halklarımızın, aydın, yazar ve sanatçılarımızın devrimci tutsakların yanında açıkça saf tutmaları karşısında bir geri adım atmakla birlikte asıl amaçlarından vazgeçmiş değiller. Emperyalistler, yerli işbirlikçileri, faşist devlet eliyle bu amaçlarına ulaşmak için çok daha fazla çaba harcayacaklar, bunun için bir çok manevra ve yalana başvurmaktan geri durmayacaklar. Amaçlarına ulaşmak için yalan ve hilelere başvurmak, gerçeği ters yüz etmek bunların karakterleridir. Fakat bu özgürlük düşmanları ne yaparlarsa yapsınlar, hangi hile ve yalana başvururlarsa başvursunlar önemli olan devrimci tutsakların ve sizlern uyanıklığı ve kararlılığıdır. Özgürlük tutkusu ve onun bir ifadesi olarak hücre tipi cezaevlerini kapattırma amacında ısrar ettiğimiz, bu amaçtan bir milim geri adım atmadığımız sürece, bunun için mücadele birliğimizi ve mücadeledeki kararlılığımızı gevşetmediğimiz sürece zafer bizim olacaktır. Ancak, düşmanı yenmek için savaşmak yetmez, aynı zamanda onun güçlerimizi bölme amaçlı, hile, yalan, öneri ve manevralarına karşı da uyanık olmalıyız.
Değerli dostlar; Sizler bugüne kadar öncü ve önder bölüklerinizin bir kısmı olan devrimci tutsakları sahiplenmekle, egemenlere karşı tutsakların yanında saf tutmakla özgürlüğüne ve onuruna düşkün bütün halkların yaptığını yapmış oldunuz. Tıpkı, İsral zindanlarındaki tutsakları unutmayan ve “Tutsaklara Özgürlük Yoksa, Barış da Yok” diyen onurlu ve özgürlüğüne düşkün Filistin halkı gibi. Tıpkı, toplumsal devrimlerini yaparken ilk iş olarak hapishaneleri basan pek çok ülkenin özgür ve onurlu halklarının yaptığı gibi...
Türkiye’de zindanlar açlığın, sefaletin, kölece yaşamın, zulmün kaleleri; zalimlerin egemenliğinin bir ayağını oluşturmaktadır. Fakat, bu kalelerin duvarları halklarımızın özgürlük tutkusu karşısında daha şimdiden çatlamaya başlamıştır. Zafer bizim olacak, çünkü özgürlük ateşi bir kez halklarımızın yüreğine düşmüştür ve artık mutlaka sonuca ulaşacaktır.
Yürekleri tutuşturan bu özgürlük meşalesini, mücadele birliğimizi, savaşma kararlılığımızı bir milim gevşetmeden zalimlerin kalelerinin burçlarına dikene dek mücadele edelim.
“F Tipi” hücre cezaevlerini sizlerle birlikte kapattıracağız.
27 Temmuz 2000
Cezaevleri Merkezi Koordinasyonu ve Tüm Cezaevlerindeki Devrimci Yol, THKP-C/MLSPB ve TDP Dava Tutsakları

 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92