Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Hücre Tipi Cezaevi ve İzolasyon yanlızca bize özgü bir uygulama değil. CIA tarafından geliştirilen ve dünyanın birçok ülkesinde siyasi tutsaklara uygulanan bir metod. Aynı metodu İngiltere IRA militanları, ABD BLA militanları ve Almanya RAF militanları için uyguladı ve hâlâ uyguluyor. Bunlar sadece birkaç örnek. Latin Amerika ve dünyanın pek çok başka yerinde de başka örnekler mevcut. Bugün Almanya'da RAF kendisini feshettiği halde izolasyonda tutulan 9 militan var. Aşağıdaki röportaj 10 yıl tecritte
kalan eski RAF militanı Andreas Thomas Vogel ile yapılmıştır.

Çağla TEBRİZ

Kendinizi bize tanıtır mısınız ?
Adım Andreas Thomas Vogel. 1974'de gerilla mücadelesine katıldım. 1976'da yakalandığımda 2.5 yıldır gerilla mücadelesindeydim. Şimdi Uluslararası Tutsaklarla Dayanışma örgülü olan Libertad diye bir kuruluşta çalışıyorum.
Almanya'daki uygulamasıyla izolasyon nasıl başladı? Önce elit kadrolardan mı yoksa toptan bir uygulama mı oldu? Tam izolasyonla mı başladı?
İlk büyük RAF grubu yakalandığında, 1972 'de başladı. Bu herkes için, önder-kadro ayrımı yapılmaksızın geçerli bir uygulamaydı.
Alman kamuoyu bu uygulama karşısında nasıl bir tepki verdi? İzolasyon uygulanırken sizin buna hazırlık düzeyiniz neydi? Kamuyou için ya da kendi kendinizi hazırlamak bakımından bir çalışmanız var mıydı?
Ben 2 Haziran hareketinin mensubuydum. Daha sonraki süreçte RAF ile birleştik. I976'da benim tutuklanmamdan önce ilk tutuklananlar izolasyonda oldukları için hazırlıklıydık. Kamuoyunu duyarlı hale getirmeyi sağladık. Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde dayanışma grupları oluşturduk. Ancak bütün bunlar izolasyonun kaldırılmasını sağlayamadı.
Genel olarak Alman sağı ya da Sosyal demokrasisi bu konuda hangi tavırdaydı? Sokaktaki insan bakımından durum neydi?
İzolasyon (tecrit) sosyal demokratların iktidarda olduğu bir dönemde hayat buldu. Daha sonra bunu gerekçelendirmeye çalıştılar. Liberallerden demokratlara kadar geniş bir kamuoyu yaratıldı.
Hücre, politik kimliği yok etmek için uygulanıyor. Ama bu tamamen mümkün mü? Sizin örneğinizde tam bir izolasyon sağlayabildiler mi?
Bireyler esas alınırsa evet. Fakat hareketin tamamı açısından hayır demek mümkün. İzolasyon sistemi şantaj üstüne kuruludur. Kimliğinden vazgeçersen, koşulsuz teslim olup başkalarının teslim olmasını sağlarsan senin durumunu iyileştireceklerini söylerler. Bu teslim almayı küçük şeylerden başlatıyorlar.
İzolasyona karşı çıkmak ve savaşmak gerekli. Ama eğer bir biçimde hücre uygulaması başarılırsa, buna rağmen insan ve devrimci kalmak için ne yapılabilir? Siz nasıl yollar buldunuz? Örneğin ortak kararlar alabiliyor muydunuz?
İzolasyonda kalan tutsaklarla mutlaka bağlantı kurulmalı. En küçük bir not, mektup daha güçlenmek için mozaik parçası gibidir. İzolasyon yönetenlerin, bizi mücadelemizi bırakmaya, işbirliği ve ajanlaştırmaya dayalı başvurdukları bir yöntem. Bu bir nevi cephe. Sürekli bir savaşın içindesin. Burada savaş seni çevreleyen taş duvarlardır. En zoru ise yenilmemek için kendinle olan savaşındır. Ortak kararlar almakta zorlanıyorsun. Tek ortak yapılan şey açlık greviydi. İki arkadaşımız açlık grevinde öldü. Benim en uzun açlık grevim 76 gün sürdü. Açlık grevleri sonrasında koşullarımızda genel bir düzelme oldu. İzolasyondan çıkamadık ama 14 günde bir, bir saat diğer arkadaşlarımızla görüşme hakkını elde ettik.
Seni teslim alabilmek için sürekli bir psikolojik işkence var. Kendinle yüzleşebilmelisin, kendine karşı dürüst olmalısın. Seni hüceye kapatarak senin kendinle yüzleşmeni, kendini sorgulamanı istiyorlar. Sen bunu kendin yapmalısın. Kendini iyi tanımalısın.
RAF bugün yok. Ama geçmişte ciddi bir güçtü. Biz Türkiye'den bakınca RAF'ı biraz ahlaki tepki örgütü olarak gördük. Türkçe'de yayınlanan bazı yazılarda da "Emperyalizmi içten vurarak" Vietnam gibi halk savaşlarına destek verildiği söyleniyordu. Sizce RAF neydi?
Mücadelemizde aynı zamanda "Sosyal Devrim" kaygısı da vardı. Kendimizi yardımcı kuvvet olarak görmüyorduk.
O yıllar 68 kuşağının ayakta olduğu bir dönemdi. Savaş ve öğrenci hareketlerinin biraradalığı söz konusuydu. Gelişmekte olan ülkelerde devrimci hareketlerin büyüdüğü, Vietnam Savaşı'na karşı gösterilerin yoğunlaştığı ve Almanya'da devrimci hareketin yaygınlaştığı bir süreç.
İran Şahı'nın 1967 yılında Almanya'yı ziyareti esnasında yapılan gösterilerin birinde Benno Onnesoıg adlı bir öğrenci katledilmişti. Nisan ayında da öğrenci hareketinin önderlerinden biri vurulmuştu. Biz bu tarihi yani 2 Haziran tarihini hareketimizin ismi olarak kabul ettik.
İşte bu dönemde RAF oluşturuldu. Bunlar gerilla oluşumlarıydı. Biz Alman egemenliği ve emperyalizm için bir tehlikeydik. Vietnam'daki savaşa karşı silahlı eylemler yapıyorduk. Almanya'nın ABD'ye lojistik destek sağlaması, yaptığımız eylemleri meşru hale getiriyordu.
1974'te CDU'nun önde gelen adamlarından biri kaçırılmıştı örneğin. Bu adama karşı beş tutuklunun serbest bırakılması sağlandı.
Bu arada başka oluşumlar da vardı. Örneğin, 1973 yılında 3. Grup denilen yeni bir oluşum ortaya çıktı. Ortak nokta Anti-emperyalist devrimci bir tarz olarak şekillenmişti.
2 Haziran hareketi ile RAF ise 1980 yılında birleşti ve 1985'in ortalarına kadar da bu birlik ve RAF devam etti.
RAF nasıl ve ne zaman sona erdi? Gerekçesi neydi? Bu konuda RAF üyeleri arasında bir tartışma yaşandı mı?
RAF, 1985 yılında Almanya'da silahlı mücadelenin koşullarının olmadığı gerekçesiyle kendisini feshetti. Ben tasfiye kararıyla hemfikir değilim. Daha doğrusu, RAF kendini tasfiye etmeliydi; ama silahlı mücadelenin mümkün olmadığından değil, kendisini yenilemesi ve kendini yeniden bulması gerektiğinden ötürü bu böyleydi.
Her şey, geçmiş yıllarda olduğu gibi, o şekliyle devam edemezdi. Yeni bir konsept, başka bir tarz oluşturmak gerekiyordu.
RAF bugün yok. Ama RAF'a ihtiyaç yok mu? Yani bugün Almanya'da silahlı bir mücadelenin koşullarının olmadığını mı düşünüyorsunuz? SEATLE gibi protestolar o boşluğu dolduruyor mu?
Şu anda Almanya'da RAF'ın herhangi bir eylemi yok. Daha çok otonom grupların askeri eylemleri var. Ama bundan artık olmayacağı sonucunu çıkarmamak gerekiyor. Yaşanan 30 yıllık sürecin değerlendirilmesi ve şartların yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.
60'lar ve 70'ler Filistin'den Latin Amerika'ya Türkiye ve Almanya'ya kadar coşku yıllarıydı. Aynı dalga yeniden nasıl yaşanır?
Almanya'da ayaklamanın, karşı koyuşun tekrar yükseleceğine inanıyorum Ama bu eskiyi tekrarlayan bir mücadele geliştirmekle pek mümkün görünmüyor. Yaşanan yılları ve bugünü yeniden değerlendiren bir stratejiye ihtiyaç var. Almanya'da silahlı mücadele bugün için geçmişten daha gerekli. Sömürü kat kat artıyor. Sosyal haklarda gerileme yaşanıyor. Yoksullaşma devam ediyor.
Teşekkür ederiz.


 
 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92