2 sayıdır tekrarlanan dergimizin DGM tarafından toplatılma
işlemi 3. sayıda da yaşandı. 3. sayımızda çıkan "Çığ
ve Çığlık", "Faşist Barbarlık Devrimci Tutsakları
Teslim Alamayacak" "Marmaranın İsyanı"
"KUKM'de Dinmeyen Deprem Süreci" başlıklı
yazılardan Yazıişleri Müdüremiz Şehriban Çılga'ya TCK'nın
169. maddesinden dava açıldı.
Yineliyoruz! Devletin sistemli olarak yürüttüğü sindirme
ve yoketme politikaları devrimci kurtuluş yürüyüşümüzde
bizi yıldıramayacak. Sorumluluğumuzu yerine getirmeye
devam edeceğiz.
20. yüzyıla dünyayı kasıp kavuran, emperyalizmi ciddi
bunalımlara sokan devrimlerle başlamıştık. Rusya'da,
Çin'de, Küba'da, Nikaragua'da... Ve yıkımlarla, dönüşümlerle
kapadık bu yüzyılı. Ayakta kalmaya çalışan Küba'ya bin
selam. Ama hepsi bu kadar değil. "Tarihin sonu"
fetvaları vermekte acele edenlerin, yeni "Küba"larla
birlikte yaşamaya alışmak zorunda kalacakları bir yüzyıla
giriyoruz.
Peru'da, 18 Aralık 1996'da başlayan ve 126 gün süren
Tupac Amaru Devrimci Hareketinin (MRTA) Japonya Büyükelçiliği'ne
yaptığı baskın hâlâ hafızalarda. Eylemin yeri, zamanlaması,
tekniği ve etiği ile neoliberalizme karşı net bir duruş
sergiliyorlardı. Eylem, Peru Oligarşisi'nin ABD ve İsrail'den
aldığı yardımlarla kanlı biçimde sona erdirildi. Fakat
eylem süresince, gerillaların rehinelere olan davranışları
tüm dünyada olumlu bir hava yarattı. Amaçlarıyla yaptıkları
davranışlarıyla söylemleri bütünüyle örtüşüyordu. Yeni
yüzyılda, yeni eylemliliklere...
Devlet,"arınma" işlemine devam ediyor. PKK'ye
karşı, kontra olarak beslenen, kontrol altında eylemleri
desteklenen, Hizbullah'ın artık işi bitti ve tasfiye
günleri geldi. Böylece "naklen operasyon"
yöntemiyle kendi gücünü de ortaya koyan devlet, bir
taşla çok kuş vurmak istiyor. Bütün "faili meçhul"lerin
yakında Hizbullah'a yıkıldığını duyarsak hiç şaşırmayacağız.
İçimizde kanayan bir yara cezaevleri. Oligarşi tutsakları
yalnızlaştırarak yok etmeye, kimliksizleştirmeye yönelik
planlarına hücre tipi cezaevlerini tamamlayarak başlıyor.
Olayın ciddiyetini kavrayarak, dışarıda bir kamuoyu
oluşturulması gerektiğini önemle vurguluyor, duyarlı
olan tüm devrimci-demokrat insanları, dar grupçuluk
anlayışından sıyrılarak birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.
17.02.1999 tarihinde "Haklı, meşru ve mutlaka zafere
ulaşacak olan halk savaşında, Parti-Cepheyle yürümek
onuruyla, sizleri selamlamak çoşkusunu yaşıyorum. Bu
onurun çoşkusunda ateşle düşmana öfkemi kusacağım"
diyerek, Sakarya Cezaevi'nde bedenini ateşe veren Serpil
Polat Yoldaşımızı, ölümünün 1. yılında saygıyla anıyoruz.
Devrim Kartalı Rosa Lüxemburg ve Karl Liebknecht 15
Ocak 1919'da katledildiler. Katledilmeden bir gün önce
Rosa'nın kaleme aldığı "Yarından tezi yok. Kıyamet
günü kopmuşcasına, tüm tantanasıyla en ummadığınız yer
ve anda devrim, karşınıza yeniden çıkacaktır.'Vardım,
varım, varolacağım'...diyecektir" sözleri bugün
de geçerliliğini tüm sıcaklığıyla korumaktadır.
Yeni sayımızda buluşmak dileğiyle ...
|