Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

 

Kimsin sen diye, genç delikanlıyı durdurdu şeytan. "Ben doğuştan bir toprak kölesiyim, ve tüm yoksullar benim kardeşimdir. Ne kadar çirkin yeryüzü ve ne kadar mutsuz insanlar."
Bunu söyleyen genç delikanlı, mağrur sıkılmış yumruklarıyla, henüz merdivenin ilk basamaklarında duruyordu. Pembe damarlı beyaz mermer merdiven, tüm görkemiyle bulutları delerek gökyüzüne değin yükseliyordu.
Bakışlarını uzaklara doğrultmuştu delikanlı. Orada, uzaklarda, taşkın nehrin bulanık suları gibi çığlıklar koparıyordu yoksulluğun gri sürüleri... Heyecanlanıyorlardı. Bir an için kara kuru elleri orman oluyordu, isyan dolu vahşi çığlıkları her yerde yankılanıyordu ve uzaktan gelen top atışları gibi, gürleyerek, ağır ağır dönüyordu.
Kalabalıklar büyüyordu.
Sarı toz bulutları içerisinden geliyorlardı. Genel gri fon üzerinde, git gide siluetler daha fazla belirginleşmeye başlıyordu.
Yere kadar eğilmiş, sanki gençliğini arayan bir ihtiyar geliyordu. Lime lime olmuş elbisesine yalın ayak bir kız çocuğu yapışmış ve kır çiçeği mavisi gözleriyle, uslu uslu, yükselen merdivene bakıyordu.
Bakıyordu ve gülümsüyordu.
Onların ardından, üstleri başları perişan daha da kuru figürler geliyordu. Ve koro halinde ağıtlar yakılıyordu. Birisi kurumuş ve çatlamış dudaklarını büzüştürerek, acı acı ıslık çalıyordu, bir başkası ellerini cebine sokmuş, vahşi çığlıkları sonucu kısılmış zavallı ve kısık sesiyle kahkaha atıyordu. Gözlerinde ise, bir derinlik vardı.
"Ben doğuştan bir toprak kölesiyim ve tüm yoksullar benim kardeşimdir. Ne kadar çirkin yeryüzü ve ne kadar mutsuz insanlar. Hey! Siz orada, yukarda olanlar, siz!"
Bunu söylüyordu genç delikanlı, mağrur başı ve sıkılmış yumruklarıyla...
"Siz yukarıdakilerden nefret mi ediyorsunuz?" Yumuşak ve sinsi bir ses tonuyla sordu şeytan, delikanlıya kurnazca yaklaştı.
"Prenslerden ve beylerden intikam alacağım. Acımadan intikamını alacağım kardeşlerimin. Kardeşlerim ki, yüzleri kum gibi sarı ve inlemeleri aralık fırtınalarından daha acı ve daha korkunç. Bak gör onların kanamış çıplak ellerini. Duy onların inlemelerini, onların intikamını alacağım, bırak beni."
Şeytan gülümsedi, "Ben yukardakilerin koruyucusuyum ve rüşvetsiz onları ele veremem."
"Benim altınım yok, hiçbirşeyim yok ki. Ben yoksul bir delikanlıyım fakat bu yolda başımı vermeye hazırım." Şeytan yine gülümsedi. "Hayır, ben o kadar çok şey istemiyorum, bana sadece kulaklarını ver."
"Kulaklarımı mı, seve seve veririm, ama asla hiçbir şey duyamayacağım."
"Sen yine duyacaksın." Şeytani sesiyle sakinleştirdi şeytan ve yol verdi, " hadi geç."
Delikanlı koştu birden ve üç basamak tırmandı, fakat şeytanın eli, onu durdurdu. "Yeter, dur! Ve dinle, kardeşlerin nasıl inliyor aşağıda."
Delikanlı durdu ve dinledi. Nedense, aşağıdakiler mutlu şarkılar söyleyip tasasızca gülüyorlardı, hayret!
Delikanlı yine koştu, şeytan tekrar durdurdu. "Üç basamak daha ilerlemen için gözlerini istiyorum." Delikanlı, çaresiz elini savurdu. "Ama ben o zaman ne kardeşlerimi görürüm ne de düşmanlarımı."
Şeytan, "sen yine göreceksin, ben sana daha güzel gözler vereceğim." Delikanlı üç basamak daha geçti ve aşağı baktı. Şeytan hatırlattı, "onların kanayan çıplak etlerine bak."
Aman tanrım, bu çok ilginç, nasıl başardılar böyle güzel elbiseler giymeyi! Kanlı yaralar yerine rengarenk güller açmıştı. Her üç basamakta, şeytan küçük rüşvetler alıyordu. Buna rağmen delikanlı yürüyordu. Herşeyini vermeye hazırdı. Yeter ki oraya, yukarıya varabilsin ve o besili beylerden ve prenslerden intikamını alabilsindi...
İşte bir basamak, sadece bir basamak daha ve o yukarıda olacak. Artık kardeşlerinin intikamını alacak.
"Ben doğuştan bir toprak kölesiyim. Ve tüm yoksullar benim..."
" Delikanlı, bir basamak daha, sadece bir basamak daha ve intikamını alacaksın. Ama bu bir basamak için her zaman çifte rüşvet alırım. Bana kalbini ve belleğini ver."
Delikanlı ellerini hırsla savurdu. "Kalbimi mi? Ama bu çok acımasızca." Şeytan, otoriter çatlak sesiyle bir kahkaha attı, "Ben o kadar acımasız değilim. Ben sana onların yerine altın gibi bir kalp ve yepyeni bir bellek vereceğim. Eğer kabul etmezsen, sen bu basamağı asla geçemezsin. Ve kardeşlerinin intikamını alamazsın. Kardeşlerin ki, yüzleri kum gibi sarı ve inlemeleri aralık fırtınalarından daha acı ve korkunç."
Delikanlı, şeytanın alaycı yeşil gözlerine baktı. "Fakat ben dünyanın en mutsuz insanı olacağım, sen insancıl olan herşeyimi alıyorsun."
"Tam tersine en mutlu! Fakat kabul ediyor musun sadece kalbini ve belleğini vermeyi."
Delikanlı düşünceye daldı, kara bir gölge düştü yüzüne. Kırışmış alnından birkaç damla bulanık ter aktı. Yumruklarını hırsla sıktı ve dişlerinin arasından; "Olsun, al onları."
Bir yaz fırtınası gibi kızgın ve küskündü. Son basamağa geçerken, siyah saçları esen rüzgara karşı dalgalanıyordu.
Zirvedeydi!
Birden yüzünden bir gülümseme belirdi. Gözleri suskun bir sevinçle parladı ve yumrukları çözüldü. Keyif çatan beylere baktı, aşağıya baktı ama yüzünde bir kas bile titremedi.
Aydınlıktı, şenlikti, mutluluktu. Aşağıda bayramlık elbiseler giymiş kalabalıklar görüyordu. İnlemeler şarkı olmuştu onun için.
Kimsin sen?
Merdivenin başındaki soruyu tekrarladı şeytan, çatlak sesiyle.
"Ben doğuştan bir prensim ve tüm tanrılar benim kardeşimdir. Ne kadar güzel yeryüzü ve ne kadar mutlu insanlar." (Hristo Smirneski)
Peki, siz kimsiniz?

 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92