Serpil
Polat'la Birlikte Kürdistan'ın Kurtuluşu İçin
Kürdistan Coğrafyasında Savaşa Omuz Vermiş Bir
THKPC/MLSPB Gerillasının Anılarından
Serpil'in Anısını, Dağlardan Selamlamak
Hüseyin Kıroğlu
|
Sevgili Yoldaşım;
Düşün ki şimdi Amed'deyiz.
Gorse'den çıkmışız yola, Su Noktası'na ulaşarak tamamlamışız
nokta değişimimizi. Hava kararmak üzere, yaktığımız
büyük gerilla ateşinin közü üzerinde demlemişiz çayımızı.
Közün etrafında şehit Besse, şehit Melsa, şehit Helin'ler,
sen, ben ve diğer yoldaşlar.
Bir moral gecesi düzenleyelim demişiz.
Kimimiz türküler söylemiş, kimimiz marşlar, kimimiz
de şiirler okumuşuz...
Bana da, Serpil Heval'i anlat demişler.
Sen, elindeki çubukla közü karıştırıyorsun, dalgın dalgın.
Arada bir havalanan kıvılcımlarda, karşılaşıyor bakışlarımız.
Gülümsüyoruz birbirimize ve ben başlıyorum anlatmaya:
"Serpil Heval yoksul bir Kürt ailesinin kızıdır.
Tam bir proleterdir. Kimi zaman tarlada çalışmıştır,
kimi zaman tütün işlemiştir fabrikada, kimi zaman da
pazarlarda satış yapmıştır. Hiçbir iş yabancı değildir
ona. Tutumludur hevalim, hatta çoğu zaman cimri diye
takılmışızdır O'na. Ama biriktirdiği paralar ya bir
eylem hazırlığında ya birinin zor durumunda ya da bir
yer değiştirmede koşmuştur imdadımıza...
Kitle ilişkileri kurmada çok yeteneklidir. Gecekondu
mahallelerinde dolaşıp, hiç tanımadığı evlerde kendisine
zorla çay demlettikten sonra, akşam yemeğine gönüllü
davet edildiği çok olmuştur.
Çok çalışkandır hevalim, atom karınca gibidir. Yorulmak,
üşenmek, karşılığı olmayan kelimelerdir onun dilinde.
Bir bakmışsınız bir eylemdedir, bir bakmışsınız gecekondu
yıkım direnişinde... Aynı ciddiyetle ve içtenlikle,
onu; yaşlı bir teyzenin yardımına koşarken de görebilirsiniz.
İnatçıdır yoldaşım; 'olmaz, yok' nedir bilmez.
Olmalıdır, oldurulmalıdır.
Yapılmalıdır mutlaka...
Sessizliği, hareketsizliği, eylemsizliği yediremez kendisine.
En kötü, en olumsuz durumlarda, eylem planları sıralı,
çıkıverir karşınıza.
Direngendir, direnişçidir.
Bingöl sorgularında nasıl direndiyse, sustuysa düşmanına,
konuşkandır dostlarıyla, sevgi doludur...
Çocuklarla çok iyi anlaşır, oyuncaklar dağıtır, oyunlar
icat eder.
Tiyatroya sevdalıdır hevalim. Biz yeteneğinin olmadığını
düşünsek de, her fırsatta doğaçlama oyunlarını zorla
seyrettirir bize. En son sevdası da şiir yazmaktır.
Mutlaka bir yerde yakalayıp okumuştur size de şiirlerini.
Ağabeyi Spartaküs'ü anlatır şiirlerinde. Gülmeyin sakın,
ağabeyi gerçekten Spartaküs'tür. Devrimcidir yoldaşım.
Ellerini, bilincini, sesini, tüm hünerini kavgasına
vermiştir. Enternasyonalisttir yoldaşım. Kürdistan ve
Anadolu topraklarının yiğit evlatlarından biridir. Kimi
zaman "Kompa" demişizdir ona, Latin Amerikalılar
gibi. Kimi zaman "Heval", kimi zaman "Yoldaş".
Hepsidir O, yani devrimcidir..."
Anlatımım bittiğinde söz isteyip: "Heval abartıyor,
sadece devrimci olmaya çalışıyorum" diyorsun. Arkadaşlar
izin isteyip mangalarına çekiliyor, nöbetçiler değişiyor.
Sen ve ben kalıyoruz közün başında. Biraz daha yaklaşıyoruz
birbirimize.
"Eylem değerlendirmesi yapalım" diyorsun.
Gerçekleştirdiğin eylemle ilgili neler düşündüğümü merak
ederek, gözlerime bakıyorsun.
Ben, önce İRA'lı bir militanın öyküsünü anlatmak istiyorum.
Eksik ve yanlış anımsadığım yerler için, İrlandalı'lar
beni bağışlasın.:
Tarlakuşu, İrlanda'nın en güzel öten kuşlarından biriymiş.
Bu yüzden zengin aileler, tarla kuşunu evlerinde, kafeste
besleyip, o güzel ötüşünü sürekli duymak isterlermiş.
Ama "Tarlakuşu" doğadan ayrılmaya dayanamayıp,
yemekten içmekten kesilir ve ölmeyi tercih edermiş.
Bunun için de avcılar, Tarlakuşu'nu kafese koymadan
önce gözlerini dağlarlarmış. Buna rağmen Tarlakuşu'nun
ömrünü çok fazla uzatamazlarmış. Kod adı 'Tarlakuşu'
olan İRA militanı, çok yetenekli ve yaratıcıymış. Bir
çok güzel eylem ve örgütlemede katkısı olmuş. Fakat
bir gün düşmanın eline geçmiş. Cezaevinde bir süre kaldıktan
sonra kör olmuş, sonra da ölmüş. İrlandalılar, bir şarkıyla
ölümsüzleştirmişler onu...
"Evet, böyle hareketli bir zamanda cezaevi gibi
sınırlı bir alanda bulunmak çok zor geldi bana. Kendimi
ifade etmenin bir yolunu mutlaka yaratmak istedim."
diye devam ediyorsun. Bu gerçeklik doğrultusunda, bulunduğum
alanın sınırlılığından kaynaklı, saldırı aracı olarak,
kendimi değil düşmanı yakma aracını kullanıyorum. Bunu
anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. Size sevgim çok
büyük. Sizinle yoldaş olma isteğime, beni anlayarak
karşılık vereceğinize inanıyorum. Bedenler ateşe verilecek
yerde, savaşın tırmanarak zafer yürüyüşünün zaferle
noktalanmasına adanmalıdır. PKK'li dostların bu eylemi
noktalama isteğiyle kendimi yaktığımı duymalarını istiyor,
devrimci dayanışmayı yükseltelim diyerek hepsini selamlıyorum"
diyorsun.
Sevgili Yoldaşım, en zor koşulların, en sıkıntılı durumların,
ancak ilkelere sıkı sıkı sarılarak aşılabileceğini biliyorsun.
Çalışan minik bedenlerimizden fışkıran umulmadık büyük
ve hünerli ellerimizle örüyoruz devrimi. Oligarşi bedenlerimizin
sarstığı iğrenç düzeninin enkazında can verecek. İlkelerimiz,
var oluşumuzun ve geleceğimizin teminatıdır diyorum
ve avuçlarıma alıyorum ellerini.
Ellerin, iki ateş parçası...
Hani diyorum cezaevinde seni ziyarete gelen çocuklara;
"çıkınca size bayramlık alacağım" demiştin
ya.
Bu bayramda çocukların bayramlıklarını aldık. İçin rahat
olsun, gülümsüyorsun. Usulca kalkıp yanımdan, yürüyüp
gidiyorsun.
Kürdistan ve Anadolu toprakları:
Alın öz evladınızı, ana şevkatiyle kucaklayın.
Ağaçlarınızı, bitkilerinizi, üzerinizde yaşayan tüm
canlıları, Serpil'in özlemleri, sevdaları ve devrimci
ruhuyla besleyin.
Serpil Yoldaş,
Sen, ateşin ve güneşin ülkesinde, Kürdistan ve Anadolu
halklarının kardeşçe yaşayacağı ülkemizde, sonsuza dek
yaşayacaksın.
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Yaşasın Devrimci Dayanışma!
|