Sosyalist Barikat Bütün
YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda |
|
|
|
|
En
Büyük Düşmanımız
Kendimiz
|
"..... Size şerefli bir ad
ve yapılmıs bir görev bırakıyorum. Onu koruyun ve
bu yolda yürüyün. Kendinize karşı doğru olun, o
vakit başkalarına sahte olmazsınız...."
(İdama mahkum edilen 1 Mayıs Direnişçisi Albert
R. PARSONS 'un çocuklarına son mektubundan)
Devletin Nisan sonunda devrimcilere ve demokratlara
karşı artırarak sürdürdüğü sürek avına karşın 1
Mayıs'ın coşkulu ve kitlesel geçtiğini söyleyebiliriz.
Ancak kronik hale gelmiş zaaflarımızı ve hatalarımızı
bir tarafa koyarsak.....
Topraklarımızdan yola çıkıp, giderek tüm ülkelerin
devrimcileri ve proletaryası ile kucaklaşmak iddiasını
gerçekleştirmek yolunda, giderek yükselen bir ivme
göstermesi gereken 1 Mayıslar; ne yazık ki farklı
söylemleri ön plana çıkartsalar da, aynı amaç için
yola çıkmış insanların birbirlerine karşı şiddete
varan biçimsel anlamda üstün görünme çabasından
öteye gitmemektedir.
Mücadele sürecinde esir düşebiliriz, ölebiliriz
ya da bunlardan başka sürecin geriside kalmış olabiliriz.
Bunlar mümkündür. Ancak bizim varmak istediğimiz
noktaya, tereddüt etmeden yürüyecek insarlara tutunabilecekleri
savunabilecekleri duruşlar, tutanaklar bırakmalıyız.
Kızıldere Direnişi, bir de bu yönü ile önemlidir.
Yine aynı şekilde Tupac Amura gerillalarının direnişleri
ve günümüzde yakınımızda bir avuç insanla kıvılcımı
yakan Kürt halkının öncülerinin tavırları bu yönüyle
önemlidir.
Her 1 Mayıs, bir önceki yılın yanlışlarının öğreticiliğinde
ve doğrularının kazanımında varılan bir duraktır.
Burada duruşlarımızı anlamlı kılan, yeniden harekete
geçişin ilk adımlarından itibaren, bizimle birlikte
ne kadar insanın hangi zorluklarla karışlaşabileceğini
hesaplayarak yürüyüşünü sürdürdüğüdür.
Birçok alanda ileriye yönelik gösterilen tavırlar
1 Mayıslar'da daha da kapsamlı kendisini dayatmalıdır.
Toplumun farklı kesimlerinden (işçi-memur-öğrenci,
işsiz, emekli, köylü) gelen insanlar; kendi sorunlarını
haykırmanın bir yeri olarak algıladıkları 1 Mayıs
Alanları'ndar sorunlarının kaynağı konusunda ve
çözüm yolunda kazanımlarla ayrılmalıdır. Her insan
kendini ifade edebildiği oranda alanda olur. Bu
yönüyle Antifaşist ve Antiemperyalist olan kesimlerin
istediği tek şey var: DEVRİMCİ DAYANIŞMA. Onları
ifade edebilecek tek ölçüt budur.
Alanlara gelen bütün kesimler sorunun kaynağına
yönelmeli ya da yöneltilmelidir. Açmak gerekirse;
oluşturulan bir grupta sadece öğrenciler varsa öğrenci
sorunlarının (kaynağı itibariyle) diğer kesimlerin
sorunlarıyla ne kadar içiçe olduğunu ve öğrenci
sorunlarının çözümünde diğer sorunların çözümünün
oynadığı rolün payına dikkat çekilmelidir. (Tersi
için de geçerlidir)
Devletin bütün oyunlarına karşın, işçiler, memurlar,
devrimciler her alanda birlikte hareket etmenin
koşullarını zorlayarak, eşitliğin özgürlüğün ancak
sosyalizmle mümkün olduğu düşüncesini en geniş yığınlara
yaymalı ve bunun ancak örgütlenerek kazanılacağını
kabul ettirmelidirler. Aksi taktirde (biraz karikatürize
edersek) işçilerin masum ev kızı, devrimcilerinse
onları yoldan çıkartmaya çalışanlar gibi gösterilmesi
çabası yerini bulur. Ancak bu mümkün olmuyorsa,
"Takvim devrimciliği" dediğimiz anlayışın
kanıksanmasındandır. İşçilerle birlikte hareket
etmek nedense 1 Mayıs'ın yaklaşma sürecinde kendini
dayatmaktadır. Doğası gereği devrimci bir misyona
sahip olan işçi sınıfının dışında kalarak (ya da
hep dışında olduğu için) "Devrimci tavır nasıl
olmalıdır"ı gösterme girişimi ön plana çıkıyor.
Burada eleştiri hepimizedir. Birşeyler söylemiş
olmakla aklanmak beklentisine hakkımız yok. Bu anlamıyla
bugün işçi sınıfının bulunduğu çemberin içinde ya
da dışında olmanın bir ayrıcalığı yok.
Nerede olacaksak olmamız gereken kesimlerle hepimiz
olmak zorundayız. Aksi taktirde alanlarda olmamızın
da anlamı yok.
İŞÇİ KARDEŞ
Haykırılmayan öfke
kınında çürüyen hançer
Haykır
be
Haykır ki
Son bulsun
Çürümeye giden
Çözülmeler
|
|
|
|
|
|
|
|