Toprağa,
Olanca gücünle bas
ilk adımlarını atan
Bir bebeğin heyecanıyla,
Sıkıca...
Gökyüzüne,
Öyle bir dik ki,
Gözlerini;
En güçlü haydutlar
Dolunay altında toplansa,
Yaşamdan koparamasınlar seni.
Varoluşu, yaşamı ve toprağı
Ve yıldızları savunmak
Yani direnmek
Sadece direnmek,
ilerlemektir şimdi.
Depremler ölüm hızıyla sarsıyor yeryüzünü
Yangınlardan kurtulan selviler
Yalnızlıktan çıldırmış,
Ve bir tek çınarlar kalmış
Yarınların cennetine tomurcuk salan...
Seller dostları ve dostlukları
Katıp önüne
Kuru dallar gibi sürükleyip götürmüş
Etna, Vezüv zayıf kalmış patlayan
Ve yakan
Ve yıkan yanardağlar yanında.
Akrep zehiri kusmuş hanımelleri,
Sarmaşıklar darağacı urganlarına dönmüş.
Dünya yakılmış bileceğin
Ve şimdi direnmek, ilerlemektir.
Çoğaltmaktır suyu,
Yangınlar sönsün
Yeşillemektir toprağı,
Depremler dinsin.
Açmaktır sürgülü kapıları birer birer
Özgürlüğe yürünsün.
Direnmek
Direnmek ve sadece direnmek...
Ki azalsın yalnızlıklar,
Azalsın çocuk çığlıklarının yankısızlığı.
Ölmeye alışanların yazgısı değişsin,
Yaşamaya alışılsın daha çok...
Ve hem de güzeli yaşamaya.
Kırmızı karanfillerle süslenen
Kendini türkülerde çoğaltan.
Limandan kalkan gemileri
Garların kasvetli gurbet trenlerini
Denklerin tıkıştırıldığı otobüsleri
Yani gidenleri,
Hep gidenleri değil;
Kavuşmaları, sevişmeleri, merhabaları
Köyün, kasabanın, kentin selamlarını
Boğulmaları değil kurtulmaları
Meyhane ağıtlarını değil kurtuluş ıslıklarını
Yani getirsin dünü değil yarınları
Yani rüzgarın unuttuğu tohumları...
Su küflenir mi?
Sessizliğin gürültüsü insansız örülür mü?
İnsansız ölünür mü?
Bu çağda dramlar yağmursuz yaşanır mı?
Sen, herşeye rağmen sıkı bas ayaklarını
Toprak, en az yanıltandır insanı,
Tekil bırakma barikatları.
Biliyorsun ki sensin av, sensin avcı.
Direnmek, nergislemektir böylebir kışı,
Direnmek, ilerlemektir kısacası...
ayşe hülya
|