Sosyalist Barikat Bütün
YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda |
|
|
|
|
Merhaba
|
Yoğun bir gündemin içinden geçerek
"merhaba" diyoruz sizlere. 3. sayımızda
bir periyod oturtmaya çalıştığımızdan sözetmiştik.
Elinizdeki sayı Mart-Nisan sayısı olarak hazırlanmıştır.
Bu sayımızla birlikte her ayın 1'inde bayilerde
olmak gibi bir hedefi önümüze koyduk. Tabii artık
şunu belirtmeyi gereksiz buluyoruz; bu hedefin başarı
ayaklarıdan birisi de sizlersiniz. Ancak sizlerin
katkılarıyla her yeni sayıda kendini aşmış bir Barikat
yaratılabilir.
3. sayımız yine komik gerekçelerle toplatıldı. Derginin
17. sayfasında yer alan "Zafer Yanılgılarımızı
Aştığımız Yerdir" adlı yazıda kullanılan resimden
yola çıkarak yazının bütünüde "silahlı devrim
propagandasının yapıldığı ve Türkiye'nin bir bölgesindeki
halkın 'Kürdistan halkı' diye tanımlandığı"
söyleniyor.
Zor bir süreçten geçiyoruz. Devlet yine olanca gücüyle
saldırıyor ve o kadar pervasızlaşıyor ki; sendikasını
isteyen memurlara bombalar, coplar ve panzerlerle
karşılık veriyor. Bu gaddarlık memurların direnişiyle
püskürtüldü ve hükümet yasa tasarısını tekrar inceleyeceğini
söyledi. Memurların tüm eylemliliklerine karşın
tasarı yasalaştı. Artık sendiklar birer dernek.
Ama memurlar mücadelelerini sürdürmekte kararlılar.
Bize düşen bulunduğumuz her alanda bu mücadeleye
omuz vermek.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü.... Kadının özgürleşme
mücadelesinde bir mihenk taşı. 1857'de Amerika'da
10 saatlik işgücü için greve giden tekstil işçilerine
saldıran polis, o günü kana bulamıştı. Daha sonra
Clara Zetkin'in önerisiyle 2. Enternasyonel'de Emekçi
kadınların mücadele günü olarak belirlenmişti. Göğü
fethetmekten hareketle, o gün alanlardaydık hepimiz.
Mart süreci yoğun bir gündemle dolu, Gazi Katliamı,
16 Mart Katliamı.. Ama aynı zamanda direniş ve başkaldırının
da tarihi mart ayı.
12 Mart 1995'te İstanbul Gazi Mahallesinde kontrgerilla
çetelerinin bir kahveyi taramasıyla başlayan olaylar
Gazi halkının direnişiyle karşılığını buldu. Polisin
kitlenin üzerine ateş açmasıyla birlikte 16 kişini
öldüğü bu katliamın üzerinden 3 yıl geçti. Davası
şu anda Trabzon'da görülüyor. Eli kanlı katiller
önce bulunamadılar, daha sonra göstermelik bir şekilde
teslim oldular. Bizler bu yargılama sürecinin bir
sonuç vermeyeceğini biliyoruz.
16 Mart 1978, yine bir katliam, yine devlet eliyle.
İstanbul Üniversitesi Ezacılık Fakültesi önünde,
okuldan çıkan öğrencilerin üzerine ateş edilmesi
sonucu 7 kişi katledildi.
Ve yine 16 Mart tarihi başka bir katliama denk düşüyor.
1988 yılında Saddam Hüseyin'in kimyasal silahlarla
saldırması sonucu Güney Kürdistan'da yaklaşık 5.000
Kürt katledildi.
21 Mart... Bir halkın zulme başkaldırısının adı.
Demirci Kawa'nın yaktığı ateşi bugün bir halk yakıyor.
Halkların kardeşliği ve mücadele günü Newroz. Devletin
tüm resmileştirme çabalarına karşı halkların yoğun
coşkusuyla kutlandı. Alanlarda halkların kardeşliği
haykırıldı. Devletin oyunu boşa çıkarıldı.
Ve 30 Mart 1972. Devrimci çizginin nasıl yaşama
geçirileceğinin, iktidar perspektifine sahip bir
partinin nasıl davranması gerektiğinin en güzel
örneklerinden biri. Oradan aldığımız geleneğimizle
bugünümüzü yeniden örmeliyiz. Hepimiz Mahir, hepimiz
On'lar olmalıyız. O militan ruhu, o kararlı başkaldırıyı
bugüne taşımalıyız. Tarihin sayfalarına tertemiz
bir yaprak olarak düşen 30 Mart 1972'yi, bir anma
günü olarak değil ama oradan çıkarılacak derslerle
yeniden yeniden düşünmeliyiz. Kızıldere Şehitleri'ni
ve tüm devrim şehitlerini saygıyla anıyoruz.
Geçen sayımızda elimize ulaşamayan "Tartışalım-Yürüyelim,
Yürüyelim-Tartışalım" adlı yazıyı yayınlamaya
devam ediyoruz.
Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle.
|
|
|
|
|
|
|
|