Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Çev. Cemil AVUS

Haydi yola çıkalım
şafağın ateşli peygamberi,
gizli patikalardan inerek
sevgili yeşil ülkeni özgürleştirmeye.

Che Guevara

 

Aşağıdaki çeviri, Newsweek Dergisi'nin 21 Temmuz 1997 tarihli sayısında yayınlanan, Roma'dan Rod Nordland, Vallegranda'den Jashua Hammer tarafından yazılan yazılardan özetlenmiştir.
Komutan Che ile ilgili olarak dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde ve değişik siyasal görüşlere sahip insanlar tarafından yazılan yazılar içerisinde, devrimin ve devrimcilerin bile kapitalizmin çıkar ve kar hesapları yönünde nasıl kullanıldığını betimlemek açısından çarpıcı bilgiler içermektedir. Yazının en önemli cümlesi, dönemimizin tanımlanması ile ilgili olan son cümledir: "Bunlar, eski bir sosyalistin destanının, çok sansasyonel bir ticari meta olabildiği günlerdir."
Yoldaş Che, rahat uyu. O güzel ve soylu idealizminle yaşadığın ve yarattığın sosyalizm, 2000'li yıllarda dünyaya, bir daha sökülüp atılamayacak, artık çok iyi öğrenilmiş ve tarihten son derece kalıcı dersler çıkarılmış devrimlerle yerleşecek...
Devrimin ve devrimciliğin korku ve tehdit olmaktan çıktığı bu yıllar ve bu kepazelik değişecek. Belki senin resmini ve ismini yasaklayacaklar yine birçok ülkede. Sen o yıllarda, kuşkusuz çok daha huzurlu uyuyacaksın.
Yeni şafaklarda buluşmak üzere yoldaş!.. Türkiye'de, Kürdistan'da, Kongo'da, Guetemala'da, ve özellikle Bolivya'da...

 

Efsanevi gerilla lideri Ernesto (Che) Guevara'nın en son gizli sırlarının iadesi için, Bolivya dağlarının yarılması hemen hemen 30 yıl sürdü. En son geçen ay, Vallegrande'nin ufak bir kasabasında, çamurlu bir köy yoluna varmadan, Küba ve Arjantin'li bilim adamlarından oluşan ekip, derin bir mezardaki yedi tozlu iskelet önünde diz çöktüler. Onlar, kemiklerin 09.10.1967 tarihinde Bolivya Ordusu tarafından idam edilen Guevara'nın kayıp kalıntıları olduğuna pratik olarak emindiler. Tıp adamlarına göre, yüzü koyun yerde uzanmış 2 nolu iskelete ait olan ve Che'nin esir alınışından sonra çekilen fotoğrafında üzerinde olan giyisilere çok benzer zeytin yeşili bir askeri parka ile sarılmış kafatası, onunkine uymaktadır. Çok daha tüyler ürpertici bir başka ipucu var : İskelete ait her iki el de, ortadan kaybolmuş. Yiğit devrimcinin gerçekten öldürülmüş olduğuna inanmayanlara delil olarak, Che'nin elleri kesilmiş ve alıkonulmuştu.
İkinci olarak, kafatasının sergilenmesi için yeşil parkasının kaldırılmasından önce, bir Kübalı Jeofizikçi, saygılı bir el hareketiyle Che'nin başını tuttu. Seyretmek için toplanan yerel halk ve gazeteci kalabalığı sessizliğe büründü. Sonra incelediler; İki bilim adamı birbirini sıkıca kucakladı. "Sadece Kübalılar değil, herkes duygusallığa büründü" sözlerini, kazı grubunda olan üç Arjantinli antropologdan biri olan Patrica Bernardi söylüyordu. "Che mitolojik bir figürdü ve onun vücudunun ne olduğu konusunda yüzlerce farklı görüş vardı. 30 yıl sonra, şimdi, sır çözüldü ve son bölüm yazıldı."
Bu, gerçekte ölmeyecek olan bir efsanenin en son menkıbesidir. Guevara'nın uzun süredir beklenildiği gibi kemiklerinin bulunuşu, ironik bir anlamla, dün-
yanın her yerinde, devrimciliği politik olmasa da ticari olarak gündeme getirdi. Che, birdenbire yeniden moda oldu. Che'nin ölüm yıldönümü, çok acele yazılmış yeni kitaplar ve dökümantasyonlar, Fidel Castro'nun korkusuz "compenero"'suna ilişkin olarak üretildi.
Genç yaşta ölen diğer büyüleyici yıldızlar gibi Che de, idealizmin ve devrimciliğin uzun süreden beri sembolüdür ve herzaman öyle kalacaktır. Fakat bugünlerde, sürekli tüketici kültürüne uyum kabiliyetiyle, eski devrimci bu kez de bir reklam unsuru olarak zuhur ediyor. Şu an Che imajı, Rock müzik ve tasarımcıların giyisilerinden, swatch saatleri ve Fischer Kayakları'na kadar herşeyi satmak için kullanılmaktadır. Simpsons adlı bir TV dizisinde de "Che Guevara" adlı bir gece klubü gösterildi. Gerçekten de, "Che Viva"...
Che'ye ait kalıntılar, ailesi ve Castro'nun, özel askeri seramoni ile karşıladıkları Küba'ya, perşembe gecesi geri döndü. Bu kalıntılar, Ekim'e kadar (ölüm yıl dönümünde) Havana'da kalacak ve daha sonra kendisi için inşa edilen 23 tonluk mozelenin bulunduğu Santa Clara'ya taşınacak. Che'nin dönüşü, devletin anma kutlamalarını güçlendiriyor.
Onun reklamasyon malzemesi yapıldığı bir popüler eşya da; "sürekli dizleri üzerinde yaşamaktansa, ölmek daha iyidir " sloganını taşıyan Che tişörtü. Bu tişört, 13,95 $'dır. Bu rakam, ortalama Kübalılar'ın aylığından çok daha fazladır ama turistler, onları kararlılıkla ve çabucak satın alıyorlar.
1959 yılında Küba'daki devrimci başarıdan sonra, Che direkt olarak birçok kararın icrasına iştirak etti ve 1962 Füze krizinde, Nükleer Konfrontation için ısrar eden radikal bir sesti. Che'nin cazibesi, geçmişin uzlaşmasız, hatasız ideallerine olan nostaljik özlemden geliyor. Devrimin ilk yıllarında, Che'nin en yakın arkadaşlarından biri olan Orlanda Bergoro "Vahşi rekabet ve tüketim dünyasında, insancıl bazı unsurlar, hala çeşitli değerlere sahip bir kahraman arıyor..." diyor. "Che özel bir örnek: Son derece onurlu ve dürüst, tamamıyla egosunu yenmiş ve sürekli kişiliğini mükemmelleştiren bir insan." Che onun için geçerli başka özelliklere de sahipti. O bir devrimciydi, genç yaşta (39) öldü ve oldukça güçlü gözüküyordu.
Che'nin bu sürecte kapikalizm için de bu denli revaçta olmasının nedeni, onun devrimci ideallerinin, soğuk savaş sonrasında artık bir tehdit durumunda olmamasıdır. Aradan geçen 30 yıl, anti emperyalist kaplanı evcilleştirdi ve Che'yi pençesiz ber devrimciye çevirdi.
İnformation uzayında, İtalyanca'dan Norveç'çeye kadar her dilde, yüzlerce Che sayfaları var. İnternette dolaşanlar, motivasyon için Che'ye ait notları bulabilirler ya da Helsinki'de 'Lenin' dükkanında satılan, romla harmanlanmış Che kafesini görebilirler. Geçen sene, bir İngiliz firması, bira ürünü olan "beer cooler" (daha serin bira)'a biraz daha erkeksi özellik katmayı, ürünlerinde Che resmi kullanarak denediler. Bu firmanın sloganı: "Amerika'da yasaklandı. İyi olmalı. " şeklindeydi. Bu bira, piyasalara çıktıktan kısa süre sonra, Che'nin dul eşi Aleida'nın şikayeti üzerine, Küba'da yasaklandı.
Önceleri Che'nin yüzü daha çok tişörtler v e öğrenci yurtlarının duvarları ile sınırlıydı. Fakat, ülkesinin gençliğine hitap etmesini bilen bir Newyork butiği, Che'nin askeri motifleriyle çekici hale getirilen elbise ve tişörtler yaptırarak bunları çok çabuk sattı. 29 yaşındaki elbise tasarımcısı Laura Whitcomb, "1990'ların sonunda insanlar hayatı anlamsız buluyorlar ve idealizme dönüş özlemi duyuyorlar. Che tamamen bu ruhu davet ediyor" diyor.Che'nin müsrif bir oğul olarak lanse edilği Arjantin'de dahi üniversitede onunla ilgili bir ders serisi, büyük ilgi görüyor. Devrimciliğin bugünlerde vücut bulan diğer kavramlarından biri de, onun Che Lite diye adlandırılabilecek kadar sıcak, sevimli olmasıdır.
Hiçkimse ona karşı kayıtsız değildir. Bunu ispatlarcasına, bir kitap fuarında, bir Küba'lı sürgün ayağa kalkar ve onu metaryal yapan sözde yazara bağırır: "Kitabının kapağına bu adamın (Che'nin) resmini koymak yoluyla para kazanmayı nasıl mazur gösterebilirsin."
Guevara, ölümünden otuz yıl sonra bu denli artan popüleritesini görse şaşırırdı. Fakat bu gelişmeler süpriz değildir. Esasen, O genç Ernesto Guevara'yı eğilmez , uzlaşmaz , amansız Che'ye dönüşerek, efsaneyi kendisi yarattı. O, bir Arjantin tabiri olan yoldaş, omuzdaş anlamındaki Che'yi, uluslararası bir takma ada dönüştürdü. Süreç, onun Güney Amerika seyahatiyle başladı ve onların Küba Diktatörü Fulgencio Batista'ya karşı savaşa girmeye hazırlanmaları için, Che'nın Fidel Castro'nun Meksico'daki grubuna 1955 yılında katılmasıyla hızlandı. Onlar, Ocak 1959'da Havana'ya zaferle yürüdüklerinde, Che, amaç ve sebep için ölmeye istekli, disiplinli, korkusuz yeni sosyalist insan oluşumunu tedrici olarak ilerletmişti.
Onun cazibesi, entellektüelliği ve dürüstlüğü, şimdi; sadece ölümcüllüğe bir cazibeydi. Hatta Che'yi gözetlemekle görevlendirilen bir Sovyet ajanı, milyonlarca sol görüşlü Avrupalı'nın yaptığı gibi, Che'ye aşık olma kaderini değiştiremedi.
Che'nin Bolivya'daki son günleri, idealizmin doruğuydu. O yeni insan düşüncesi çevresinde, Havana'da örnek bir bakan ve Ulusal Banka Başkanı oldu.
Che'nin efsanesini yükselten, onun esir edilişi ve infazıdır."O iyi bir biçimde öldü" diye düşünen, Che ile beraber Güney Amerika'yı dolaşan ve sonra Havana'ya taşınan Che'nin eski Arjantinli arkadaşı Alberto Granada, "bu faydasız bir ölüm değildi."demişti.
Martydom, Che'yi bir neslin sembolü ve global bir tasvire dönüştürdü. 1968 ve onu izleyen yıllarda, Meksico City'den Paris'e, Paraguay'a kadar öğrenciler, Che'nin sancağı altında yürüdüler. Buna karşın, Küba'da bir yıllık ciddi bir riayetten sonra, Che çevresinde 15 yıl süren bir sessizlik oldu. 1980'lerin ortalarında, Castro, Sovyetler'in Glastnost ve Perestroika'sına karşı Che'nin uzlaşmasızlık imajını yeniden canlandırdı.
Anderson'un belittiği gibi,"Che, devrimci Küba'nın kalıntısı niteliğindeki ruhani bir geçerlilik olarak sürekli kaldı." Arjantinli, sadece Küba Devrimi'nin bir yüzü değil, Fidel'den daha fazla ön plana çıkan kişiydi. Che, dünyevi, kutsal bir kişi olarak vücutlaştırıldı ve her sabah Kübalı okul çocukları, hep bir ağızdan, "Pioneros Coministas seramos como el Che" (komünist öncüler, biz Che gibi olacağız) dediklerinde de onlar tarafından hatırlandı.
Ticari dünyada olduğu gibi, Küba'da da yeni Che , daha yumuşak, daha sevimlidir. Kalifornia Üniversitesinde yüz elli Che posteri sergileyecek olan sanat tarihçisi David Kunzle, "Che kurtarıcı bir figürdür" diyor. Havana'da artık Che'nin silahlı resimleri görülmüyor. Arjatinli senaryo yazarı, Jose Pablo Feinmann, "Kübalı'lar, eleştirel imalara bile izin vermiyorlar." diyor.
Bunlar, eski bir sosyalistin destanının, çok sansasyonel bir ticari meta olabildiği günlerdir.

Son durum
CHE'nin grubu, Bolivya'daki komünistleri ve köylüleri organize etmeye çalışarak Güneydoğu Bolivya'da yolculuk yaptı. Fakat onlar, yetersiz, zayıf teçhizatlanmışlardı. Ve gerçekten de Bolivyalılar'dan destek almadılar. Yabancı devrimcilerin varlıklarının tesbit edildiği ülke alarma geçti. Bolivyalılar, Che'yi mahkum ederek yakalamaya karar verdiler. Bu arada Che ve kuvvetleri, problemler, hastalık ve talihsizliklerin tahripleriyle uğraşmaktaydılar. Fakat Bolivya Ordusu onlara yavaş yavaş yaklaşıyordu.
Eylül sonlarında, askeri birlikler, Rio Grande ve Valle Grande kasabaları arasında olan La Higuera Köyü yakınlarında, yıpranmış Che grubunu yakaladılar.
7 Ekim Gecesi, 17 insan, Yuro ya da Churo dağ geçidinin derinliği boyunca kaçtılar. Nehrin karşısında bir patetes çiftçisi, silahlarını ve sırt çantalarını taşıyan sakıllı, dermansız kalmış diğer yolculardan ayırt ediliyordu. Köylü, onların gerilla olduklarında tereddüt etmedi. O, oğlunu 5 mil uzaklıktaki Yüzbaşı Gary Prado Sclmon'un askeri komuta ofisine yolladı. Askerler vakit geçirmeksizin dağ geçidinin giriş ve çıkışına yerleşerek pusu kurdular. Yüzbaşının komuta ofisi ise yüksek bir yerdeydi.
Che'nin son kavgası başlamak üzereydi. Che, askerlerin onun grubunun varlığını farkettiğine tamamen emin olmamasına rağmen, savaş talimatlarını çoktan tebliğ etmişti. Takımını çeşitli küçük gruplara böldü, herbirine küçük, dar ırmaklar keşfetmelerini, dağ geçidinden bir çıkış yolunun olup olmadığının saptanmasını emretti. Güneş yükseldiğinde, gerillalardan Benigno ve Pacho, onların yukarılarına düşen yüksek bölgelerde düzinelerce asker olduğunun farkına vardılar.
Che'nin iki seçeneği vardı: Dağ geçidinin gerisine doğru çekilmek ve askerlerin bunu engellememesini ummak. Ya da geç olana kadar sessizce beklemek. Ordunun, onların grup grup ayrıldıklarının farkına varmamasını ummak. O ikinci düşünceyi benimsedi ve birliklerin onları keşfetmesi durumunda da savunma halinde kaldı.
8 Ekim, saat yaklaşık 1.30... Öncü, dağ geçidinin ağzında.Ordu ilk ateşini açtı. Değişik isyancı gruplar , birbirlerinden izole edildi. Az sonra, iki jet ve bir helikopter, bölge üzerinde uçtu, fakat bunlar tepeleri bombaladı. Yedi gerilladan oluşan Che'nin grubu, dağ geçidi içlerine doğru çekilmeyi denediler. Ordu birliklerinin uzun süreli atışlarına dayanılması zordu.
Dakikalar sonra, Guevara'nın M-1 Tüfeği işlevini yitirdi .Kısa bir süre sonra da baldırlarından vuruldu. Yaralanması, yürümesini güçleştirdi. Willi ya da Simon Cuba, onu küçük bir dağ sırtı boyunca sürükleyerek çektiler. Bir elinde silahı, diğer eliyle de yapabildiği en iyi şekilde komutanlarını destekliyordu. Prado'nun grubundan üç asker, yaklaşanları gördülür, ufak kayaları tırmananları beklediler, onları gördüklerinde de bağırdılar: "Silahları bırakın ve ellerinizi kaldırın."
Che ateş edemiyordu; tabancası ve tüfeği artık işe yaramıyordu. Willi, ya tek eliyle ateş edemediği için ya da mantık bu yolu gösterdiği için, ateşi kesti. Bazı raporlara göre, Che o zaman yüksek sesle konuştu: "Ateş etmeyin, ben Che Guevara. Sizler için canlı halim, ölü halimden daha değerlidir." Daha inandırıcı bir başka öykü, iki askerin sinirli ve tükenmiş olduklarını gördüğünde silahını aşağıya atan ve sesini yükselten Willi, yaptıkları hakkında kararsız görünerek: "Bu komutan Guevara ve saygıyı haketti" diye bağırdı.
Yüzbaşı Gary Prado, derhal Che'nin esir alındığı dağ geçidinin aşağılarına doğru hareket edilmesi düşüncesindeydi. Yüzbaşı Che'nin kimliğinin saptanması için hızla birkaç kontrol yaptı. Onun sırt çantasına el koydu ve heyecanlı bir biçimde 8. Ana Tümen Karargahı'na telsizle bildirdi: Che ele geçirilmişti...
Prado, Che'yi iki kilometre uzaklıktaki La Higuera'ya sevk ederken, uzun bir alay oluştu. Onların arkasında diğer tutsaklar, şehit düşen asileri taşıyan katırlar, yaralı askerler ve seyirciler onları takip etti. Guevara'yı, oradaki yerel bir okulda bir odaya attılar. Willi'yi de yan odaya koydular. La Paz'daki Bolivya Yüksek Komutası'nın efsanevi tutuklular hakkında kafa yorduğu sırada, birlikler gece kazandıkları başarılarını kutladılar. Che, fiziksel olarak fazlaca önemli olmayan bir acı içindeydi. Onu öldünmektense yabancı bir saldırıya karşı kazanılan zafer sembolü olarak esir halini kullanmayı tercih edeceklerini düşündü.
Gün ağarırken, Gary Prado ve subay Andres Selich, Guevara'yı sorguya çekmeyi denediler. Bir sonraki sabah, saat altı otuz civarında, Valle Grande'den üç yolcusu ile bir helikopter uçtu. Major Ninö de Guzman, pilot, Colonel Joakuin Zenteno, 8.Tümen komutanı ve CIA'nın Küba-Amerika radyosundaki adamı olan Felix Rodriguez ... Bunlardan başka, ABD desteği için görüşleri alınacak iki kişi daha yollandı. (Rodriguez'in açıkladığı gibi). Che'nin teşhisini emniyet altına almak istemekteydiler. Rodriguez, Che'ye sorular sormak, onun not defterini ve yakalanan diğer dökümanları fotoğraflamak için görevlendirilmişti.
Ordu, büyük bir problem yaşıyordu. Bolivya'da ölüm cezası yoktu ve gerçekten Che'nin uzun bir mahkumiyet için tutulacağı yüksek güvenlikte bir hapishane de yoktu. Mahkemenin düşüncesi, Başkan Barrientos, Ordu Kuvvetleri Komutanı General Ovanda, Ordu Kuvvetleri Personel Şefi Juan Jose Torres'i dehşete düşürdü. Ülke ve Hükümet, sürekli uluslararası bir baskı kampanyası ile karşı karşıya kalacaklarını, Guevara'nın kampını terkettikten sonra Bolivyalılarca esir edilen Fransız yazar va Kübalılar'ın elçisi durumundaki Regis Debri'nin, yargılanmak için mahkumiyet altında kalırsa meşhur ve kahraman gerilla komutanı Che Guevara'nın lehine ne tür bir kampanya süreci yaşanabileceğini düşünüyordu.
Bolivya'nın herhangi bir yerindeki bir hapishanede olan Che, Küba'yı zorlamak için denenecek mükemmel bir çekiciliği tasvir ediyordu. Bilgi alınması için Che'nin Amerikalılar'a teslimi ve Panama'ya uçurulması kabul edilemezdi. Ordunun ulusal geleneği buna izin vermiyordu. Bundan başka, Hükümet böylece, Kübalılar'ın ve diğerlerinin isteyeceği (iddia edeceği) herşeyi onaylayacaktı.
Bu çaba,Yankee'lerin maskelenmiş bir müdahalesinden başka bir şey değildi. Her rapor iyi düşünülmüş ve oy birliği ile yazılmıştı. Bolivyalı yetlililer, Che'nin idam edilmesi gerekliliğine karar verdiler. Emir, sabahleyin La Paz'dan gitti. Mahkeme oturumunun çekilen bir resminden sonra askerler bir grubu götürdü ve bakımsız, bitkin, depreme uğramış kişinin işini bitirme, Teğmen Mario Teran'a düştü. Fakat hala La Higuera 'da okulun bir katında mağrur bir adam uzanmış yatıyordu. Birkaç sert Scotch Wisky'den ve Che'nin devam etme çağrısından sonra Teran Che'nin gövdesine yarım düzinelik atış yaptı; bunlardan biri, Che'nin kalbini delip geçti ve onu hemen öldürdü...
Sekizinci Tümen İstihbarat Dairesi Başkanı ve Che'nin son anlarını rapor etmekle görevli Colonel Arnaldo Saucdo'ya göre, Che'nin son sözcükleri: "Biliyorum, bana ateş edeceksin; asla canlı tutulmayacağım. Bu hatanın devrimin sonu olmadığını ve diğer başka yerlerde galip gelineceğini Fidel'e anlat. Aleida'ya (Che'nin eşi), bu olayı unutmasını, yeniden evlenip mutlu olmasını ve çocukları okutmasını anlat. Askerlerden iyi isabet ettirmelerini rica et."
Che'nin vücudu, Zenteno'nun helikopterinin yere iniş silindir ayaklarına sıkıca bağlandı.Ve Vale Grande'ye götürüldü. Orada yıkanıp temizlendikten sonra, bu hikayenin başladığı yer olan Malta'nın "Our Lady" Hastanesi'nin çamaşırhanesinde gösterime konuldu.

 

Bizim de dağlarımız vardır Che Guevera
Bakma şimdi durgunsa, bir şahan gibi duruyorsa
Yorgundur, savaşlar görmüştür, çeteciler barındırmıştır
Yani satılmış değillerdir hiç tüfek patlamıyorsa
Alaçamın, mor meşenin ardında silah çatıp yatmaya
Bizim de dağlarımız vardır Che Guevera

Bizim de halkımız vardır Che Guevera
Unutulmuş uzak tarlalar yalazında
Sazıyla, türküleriyle kardeşliğe vurgun
Bütün ulusların halkları gibi
Ve yanlız büyük fırtınalarla kımıldayan
Bizim de halkımız vardır Che Guevera

Bizim de ozanlarımız vardır Che Guevara
Sağ çıkmış güneşsiz loş odalardan
Yüreğiyle barışa, sevgiye yönelmiş
Çelik öfke bir yanı, bir yanı uysal mavi
Eğilmeden dimdik geçmiş demir kapılardan
Bizim de devrimci insanlarımız vardır Che Guevara

Bizim de delikanlılarımız vardır Che Guevera
Yokluklardan biyol kopup gelmiş
Üç zeytin, az ekmek üniversitelerde
Düzen çarpar önce, alkol vurur
Öfkeli dolanırlar caddelerde
Ve başkaldırırlar akılları suya erende.

Çünkü Vietnam hepimizin Vietnam'ı
Kongo hepimizin Kongo'su
Birkere özsu yürümüştür dallara
Patlayacaktır ağır sancılarla karanlıklar
Varmak için o güzel yarınlara
Bizim de dağlarımız vardır Che Guevera

Metin Demirtaş


 
 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92