Sosyalist Barikat Bütün
YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda |
|
|
|
|
Sömürü,
Soykırım, Grizu, Radyasyon... Halkı Katledenler
Hesap Verecek
|
İHD İstanbul Şubesi
tarafından düzenlenen "Radyasyonu Gizleyenler
Yargılansın" mitingi 16 Ocak'ta Gaziosmanpaşa
Meydanı'nda yapıldı. Başka sorunlarla ilgili mitinglere
oranla çok geniş katılımlı olmayan miting yine de
coşkulu sayılabilirdi.
Radyasyon olayının öyküsü aslında üstüne kitaplar
yazılacak denli boyutludur. Oligarşik siyasal sistemin
halka zerre kadar değer vermeyen işleyişinin tipik
bir örneği bu olayın sürecinde yaşanmıştır. Tam
bir "organize yalancılık" ve "sahtekarlık"
olayıdır sözkonusu olan. Ve bir anlamda 12 Eylül'ün
yardakçılarının en açık rezaletlerinden biridir.
Çernobil olayı belki tartışılabilir. Kazanın çeşitli
cepheleri incelenebilir. Ama sorunun daha önemli
yanı, bir şekilde yaşanmış olan kazadan sonra gelişen
olaylardır. O günler anımsanınca, aynı kaza sonrasında
farklı ülkelerde yaşananlar bir, alınan önlemler
ve ülkemizde yaşananlar bir film şeridi gibi gözler
önünde canlanıyor. Düpedüz radyasyon bulutu sözkonusu
olduğu halde iğrenç bir dalkavuklukla devlet yöneticileriyle
işbirliği yapan "bilim adamları(!)" olayı
gizliyor, burjuva basın susuyordu. "Devlet
büyükleri" ise binbir çeşit şaklabanlıkla halktan
olayın boyutunu gizliyordu. TV'ye çıkıp "işte
ben de çay içiyorum" diye poz veren Evren,
olayı kurcalamak isteyenleri "münafıklık"la
suçlayan Özal, dönemin şöhretleriydi.
Sonuçta binlerce, milyonlarca insan iğrenç şekilde
kandırıldı; milyonlarca insan radyoaktif etkilenme
altındaki besinleri kullandı, binlerce çocuk kirli
süt ürünleriyle beslendi. Ve kanser olaylarında
gözle görülür bir artış bütün bunları izledi.
Bugün gelinen noktada manzaranın vahameti çok daha
net anlaşılabiliyor. Örneğin YÖK tarafından resmen
genelge gönderilerek bilim adamlarına susmalarının
emredildiği ve onların da akıl almaz bir dalkavuklukla
bu emre uydukları açığa çıkıyor. Önlem almak bir
yana, yapılabilecek şeylerin de fiilen engellendiği
anlaşılıyor.
Yaşanan tipik bir düzen manzarasıdır. Üst düzey
devlet yöneticilerinden sözden öğretim üyelerine
dek bütün düzen kurumları boylu boyunca pisliğin
içine batmıştır ve çırpındıkça da daha fazla batmaktadırlar.
İHD'nin organize ettiği miting, bu rezaletin boyutları
açısından, konulması gereken tepki açısından belki
çok zayıftır ve yetersizdir. Ama yine bir adım olarak
hiç önemsiz sayılmamalıdır.
Belki burada daha önemli bir konu olarak solun tutumundan
sözedilebilir. Kanımızca, 16 Ocak mitingi çok daha
kalabalık ve güçlü olmalıydı. Ama nedense gözlenen
devrimci hareketlerin bu konuya sınırlı bir ilgiyle
baktığıdır. Kuşkusuz bir dizi başka önemli konu
vardır ve onlar da önemlidir. Ama ortada düpedüz
bir siyasal skandal dururken, düzen son yıllardaki
en rezil çukurların içine yuvarlanmışken bu konuya
ilgisiz kalmak zor anlaşılır bir tutumdur.
*
Radyasyon olayının önümüzdeki günlerde daha da boyutlanarak
büyüyeceği kesindir. Devrimci güçlerin görevi ise
konunun örtbas edilmesine izin vermemek, tam tersine
şu anda henüz açığa çıkmamış yönlerinin de üzerine
gitmektir.
|
|
|
|
|
|
|
|