Geçtiğimiz ay, İstanbul'daki belediye işçileri
açısından çok zorluydu. Daha doğru bir deyimle
Aralık ve Ocak ayları belediyelerde tam bir kıyım
ayları oldu.
Yerel seçimlerin ardından yeni belediyelerde sorunlar
zaten bekleniyordu. Bir açıdan beklenenler oldu.
Yeni belediyelere parçalanan Bakırköy Belediyesi
işçilerin sorunu ise en yakıcısıydı. Bakırköy
işçilerinin yeni belediyelerin arasında paylaştırılmasını
önce kabullenip resmen imza atan RP'li başkanlar
daha sonra, "geçici" olmalarını bahane
edip bu işçileri işten atıyordu. Böylece bir anda
800'e yakın insan sokağa atılıyordu. Beş yıllık,
sekiz yıllık işçilerin "geçici" olup
olmaması bir yana RP'li başkanlar zaten niyetlerini
açıkça ortaya koyuyorlardı. Bağcılar Belediye
Başkanı açıkça "ben sizi atıp namuslu insanları,
kendi seçmenlerimi alacağım" diyordu.
Bu "namus" tartışması bardağı taşıran
son damla oldu. Belediye işçileri her gün ayrı
bir belediye önünde sonuçlanan yürüyüşlerle, açlık
grevleriyle buna karşılık verdiler. Bağcılar,
Güngören, Bakırköy günlerce sloganlarla inliyor,
kendi yasallığını kendi yaratan işçi hareketi
caddeleri kaplıyordu. Bu arada Barikat'ın çevre
halkına sorunu anlatan, halkı işçileri desteklemeye
çağıran Özel Sayısı büyük ilgi görüyordu. Herhangi
bir özel çaba gerekmeden Özel Sayıyı sahiplenen
işçiler, bizzat kendileri görev edinip dağıtım
yapıyorlardı. Kocasinan ve Bakırköy'deki yürüyüşlerde
tamamen işçilerin sahiplenip halka dağıttığı Barikat
özel sayısı çevrenin de ilgisini çekiyordu.
Bir dizi eylem sonucunda şimdilik sorun çözümlenir
gibi oldu. Başkanlar gönülsüzce de olsa işçileri
yeniden işbaşı yaptırmayı kabullendiler ama yine
de bu durum gelecek için yeni tezgahların planlanmadığı
anlamına gelmiyor.
***
Ayrıca zaten, belediyelerde işçi kıyımı Bakırköy'ün
yeni konumuyla da sınırlı değildi. Aynı süreçte
Kağıthane, Tuzla ve başka bir çok belediyede yüzlerce
işçi işten atıldı ve bir bölümünün direnişleri
hala devam ediyor.
***
Küçükçekmece Belediyesi'nde ise, adeta kronik
hale gelen curcuna sürmektedir. Belediyenin ilk
kurulduğu andan itibaren çöreklenen mafyacı yönetim
anlayışı bütün sorunların gerçek kaynağıdır. SHP'nin
tepeden atadığı kadro ile ihale mafyasının işbirliği
belediye kaynaklarını, gayrimenkulleri yiyip bitirmiş,
sonuçta müflis hale düşen yönetim, işçilerin maaşlarını
ödeyemez olmuştur. Öyle ki, uzun süredir Küçükcekmece
Belediyesi'nden maaş alabilmek bir mucize gibidir.
Sendika yöneticilerinin tutarsızlıkları da buna
tuz biber ekince sorun iyice düğümlenmiş, artık
içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
Sonuçta işçilerin tepkisinin yoğunlaşması kaçınılmazdı.
Ve öyle oldu. Geçen günlerde ani gelişen ve pek
iyi organize edilmeyen bir işgal eylemi bu tür
bir tepkinin sonucuydu.
İşgal gece yarısı saat 03.00'te tam bir polis
terörüyle yanıtlandı ve bir yığın gözaltına alınan
38 kişinin hemen sonra işten atılmalarıydı. Zaten
boşluk bekleyen ve kendi beceriksizliğini, örtbas
etmek isteyen Tığlay yönetimi "17 maddeyi"
kullanarak işten atmayı gerçekleştiriyordu. Üstelik
aynı süreçte işgal eylemiyle ilgili olarak 400
kişilik bir başka işten atma listesinin varlığı
da biliniyor ve bir tehdit aracı oluyordu.
Bu koşullarda Küçükçekmece işgalcileri yayına
girdiğimiz anda da devam eden bir süresiz açlık
grevi kararı aldılar. 19 Ocak akşamı açlık grevleri
yapanları dağıtan polis, ertesi gün de yürüyüşe
saldırmayı ihmal etmedi. Sabah bakım atölyesi
önünde toplanan işçilere ve ailelerine gerçekten
gaddar bir saldırı yapıldı. Çok sayıda işçi yaralandı
ve bazı küçük çocuklar bile dayaktan nasibini
aldı. Ancak, daha sonra işçilerin kararlılığı
barikatları zorluyor ve yürüyüşçülerin önü açılıyordu.
Aileleriyle birlikte uzun kortej oluşturan işçiler
Başkanlık önündeki mitingten sonra aynı biçimde
yürüyerek geri dönme kararı olduğu halde sendika
tarafından bu karar iptal ediliyor ve kitle dağılıyordu.
Dergimiz baskıya girdiğinde açlık grevi devam
ediyordu.
Kısaca toparlanırsa, Aralık-Ocak ayları belediyeler
için hem kıyım, hem de mücadele dönemi oldu.
Mücadele ve kıyım… Belediyelerde bu iki süreç
iç içe yaşanıyor ve önümüzdeki süreçte de yaşanacak
gibi görünüyor.
Ücretli Kölelik Düzenini Yıkacağız !
Yaşasın İşçilerin Birliği !
|