Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Nathalie... Seni ne denli geç tanıdım Nathalie. Yaşım başıma yirmi dörtte yirmi dört kez vurmadan karşıma çıkmayacak mıydın? Masalın uyuyan sessizliği bu vuruşlarla bozulacak ve tılsım böyle mi çözülecekti yoksa? Ya yüzyıl uyuyan masal güzeli gibi olsaydı kaderim ne yapardım? Seni tanımadan uyuduğum yüzyılı tutuşturup yakardım Nathalie. İnan bana yapardım bunu. Ben seni tanıdım Nathalie. Ve aşık oldum sana. Ya seni tanımayanlar... O kadar çok ki Nathalie.
Seni Paris'in varoşlarında tanıdım Nathalie. Versaylıların azgın top atışlarının altında o barikattan bu barikata umutlar taşırken, Komünün kızıl bayrağını dalgalandırırken ve "...her şeye rağmen korurken ırzını Fransa'nın..."
Seni dört devrimin beşiği Paris'te -belki o zaman da yine ışıklar kentiydi Paris- Paris Komünarı olarak tanıdım Nathalie. (Oysa ben Paris'e hiç gelmedim, Paris'i hiç görmedim. Seine Nehri'ni de hiç bilmem. Ama Komün'de, Seine Nehri'nin kenarında, ortalığı gündüze çeviren ay ışığı altında Kadınlar Birliği Programı'nı ilk bana okumuştun. O akşam üzerinde kareli uzun bir elbisen vardı ortasından kemerli. Saçlarını salıvermiştin beline kadar uzanıyordu. Bordeaux şarabı gibi al al olmuştu yanakların, ellerin ellerime değince. Sonra oturup Bordeaux şarabı içmiştik seninle. Komün yaşıyordu ve sen savaşıyordun Nathalie.
Seine Nehri kızıl akar.
Seine Nehri neden kızıl akar Nathalie ?
Gece ... Top atışları bozuyor gecenin huzurunu. Barikatların ardında komünarlar yıldızsız gökyüzüne bakıp Seine'in neden sessiz olduğuna, neden durgun, neden ağlamaklı olduğuna şaşıp kalıyorlar. Bir sen anlıyorsun nedenini Nathalie. Bir nehir neden kızıl akıyorsa nasıl coşabilir, nasıl yakamozlarla süslenebilir ay ışığı altında? Bir nehir kızıl akmaya razı değilse Nathalie, insan onu nasıl kızıl akıtabilir, bu haksızlık ona nasıl yapılabilir ?
Evet Nathalie... Haklısın, onlar insan değil ki, onlar ekmeğin, suyun, şarabın kutsallığını nereden bilebilirler ki?
Ama onlar seni öldürmeye geliyor Nathalie. Ellerinde silahları, gözlerinde gelecek güzel günleri yaratma özlemi, yüzlerinde sımsıcak bir gülümseme. SON SÖZ'leri düşmanlarımızı hep korkuttu, korkutmaya da devam ediyor. "Düşenler geride kalmazlar" Nathalie. "Onlar emekçi halkın ruhunda, bilincinde devrimin itici sembolleri olarak yaşarlar." Nasıl ki sen benim aşkım oldun Nathalie, işte öyle.
Komünün kısacık hayatının son haftası Nathalie. 21 Mayıs'a girdik. Her şeye rağmen Concorde Meydanı'nda festivaldeyiz. Eleleyiz Nathalie. Bilmeyenler şaşırır, savaşın ortasında festivalde oluşumuza. Ama öyle... İki yandan sıkıştırılmışlığımıza rağmen - bir yanda Almanlar, bir yanda uğursuz Versaylılar- sen dans ediyorsun Nathalie, ben dans bilmem. Hem 1871'in danslarını hiç bilmem. Ama istersen davul-zurna da varken halihazırda, sana ülkemin, halklarımın en güzel halaylarını çekebilirim, istersen sana da öğretirdim Nathalie. Ama 73 günün dolmasına şunun şurasında yalnızca bir hafta kaldı. Yani "Kanlı Hafta" kaldı Nathalie. Seine Nehri daha çok kızıl akacak Nathalie!
Saldırıyorlar Nathalie. Sömürü ve zulüm düzeninin bekçileri, özgür bir dünya ve insanca yaşama ideallerimize saldırıyorlar. Almanların Paris'te ne işi vardı, neden eli kanlı Thiers'e yardım ettiler Nathalie? Amerikalıların ülkemizde ne işi var Nathalie? Neden "derelerden kan akar burada nicedir." Bu bizim mi, yoksa derelerin yazgısı mı? Yazısını bozan kişi olalım Nathalie!
"Kendi özgürlüğünüz ve toplumsal eşitlik için savaşıyorsunuz. Sizin zaferiniz, tüm halkların kurtuluş yolunu açacaktır. Yaşasın Dünya Cumhuriyeti! Yaşasın Komün!"(*)
Nathalie, bu sözleri benden önce söyleyeni -açık yüreklilikle belirtiyorum- kıskandım. Bu sözleri keşke ben söyleseydim sana. Ama fark etmiyor, o da bizden biri sonuçta. (Ama keşke ben söyleseydim Nathalie.) Şimdi sana, sizin zaferiniz tüm halkların kurtuluş yolunu açtı, demek bana düşüyor. Komün yaşıyor Nathalie. VlVE LA COMMUNE!
Seni sokak barikatlarında tanıdım Nathalie, yine sokak barikatlarının birinde yitirdim. Seni yitirdim mi Nathalie? Bu soruyu binlerce kez sordum kendime. Ama yanıt hep "HAYIR"dı. Kısa, yalın, kesin. Paris komünarları yitirilmedi, dedim ya, "Düşenler geride kalmazlar." Geride kalmadınız Nathalie. İşte elimizde en son senin elinden kaptığım kızıl bayrağımız.(Diğerini Lenin aldı, sonsuz uykusunda ona sarılı şimdi. Eminim sıcacık düşler içerisinde, Komünün en ateşli savunucularından biri olarak barikatların en önünde çarpışıyordur. ) Dilimizde özgürlük şarkılarınız, elimizde barikat silahlarınız ve adım adım, her geçen gün daha da yaklaştığımız o büyük özlem. Çığırı açtınız Nathalie, bize de yürümek düştü, yürüyoruz. And olsun Nathalie, yürüyeceğiz.
Bana inanmıyor musun Nathalie? Seni sevdiğimi söylerken ne denli içten, kararlı ve doğruysam, bunu söylerken de o denli içten, kararlı ve doğruyum. Sen arkadaşın Marks'a inanmazlık etmezsin değil mi? Bak arkadaşın Marks, sizden sonra size ilişkin ne yazdı:
" ... Komünü yaratan işçi Paris, yepyeni bir toplumun hazırlayıcısı olarak ebediyen anılacaktır. Komün'ün kurbanları, işçi sınıfının engin yüreğine gömülmüştür. Komün'ü mahvedenlere gelince, tarih bunların iğrenç içyüzünü daha bugünden ortaya çıkarmış bulunmaktadır ve suratlarındaki bu sonsuz lekeyi, bütün papazların bütün duaları da bir araya gelse silmeye yetmeyecektir."
Yaşadığın 73 günlük Komün bir mit oldu, hiç olmadı Nathalie. Bu 73 günü seninle yaşamak için neler vermezdim. Başka zamanda değil, başka biriyle değil. Bu 73 günlük komünümüzde, senle... Nathalie, yeni komünler yaşadık, yeniden yeni komünler yaşayacağız. Ülkemin komününde ben de olacağım. O zaman sen bana gel, bana deneyimlerini anlat, bana güç ver. Bari bu komünü beraber yaşayalım, kesintisiz, kanla bastırılmadan, sonuna kadar. Birlikte haykıralım: " Vive la Commune" YAŞASIN KOMÜN! Kızıl bayrağımızı birlikte taşıyalım, daha yukarı!
Sevgili Komünarım, Komünün yiğit kızı, senin gibi bir insan sevilmeli sevilecekse ve benim gibi sevmeli. Çünkü "anlayarak seviyorum/delice anlayarak allı'nın kızı"
Seine Nehri kızıl akmasın Nathalie. Kızıldere de , Kasaplar Deresi de...
Senin tarihini yazmak isterdim Nathalie. Ama elim varmiyor, sana daha çok sevdalanıyorum, alıp götürüyorsun beni. Beni alıp götürme Nathalie, ayaklarımın yere basması, ülkemin topraklarına basması gerek. Ülkemin bana ihtiyacı var Nathalie. Anla beni!
Tarihini yazmak için kaleme ihtiyacım var. Ama Nathalie, tarihi yazan kalemler mi? Yoo Nathalie, yoo, tarihi yazan kanlarımız.
Seine Nehri kıpkızıl akar.

* Savaş delegesi Delecluze'nin komünarlara ilişkin bildirisinden

Not : Elimize geçen bu komün güzellemesinin yazarını ne yazık ki bilmiyoruz. Oysa çok bilmek isterdik. Capcanlı bu güzellemeyi yine de yayınlamamamız bir eksiklik olurdu-

BARiKAT


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92