Mecliste
Faili Meçhul Kavgası
S. ÇAĞLA
|
Burjuva politikasının garip cilvelerden birine daha
geçen gün tanık olduk. Üstelik, komedi açıkça ütün kamuoyunun
önünde sergilendi. Devletin işlediği son derece belli
olan cinayetleri soruşturmak üzere aynı devletin parlamentosu
tarafından oluşturulan komisyon sonunda yaşamın gerçekleri
ile düzenin gereksinimleri arasında tam bir kaosa saplandı.
Anımsanacaktır, 1993 yılı başlarında DYP, ANAP, SHP,
RP ve CHP Grup Başkanvekilleri, faili meçhul cinayetlerin
araştırılması için TBMM'ye bir önerge sunmuşlardı. Bunun
üzerine 9 Şubat 1993'te kabul edilen ve başkanlığına
DYP Kırıkkale Milletvekili Sadık Avundukoğlu'nun getirildiği
TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu şimdiye
kadar 908 faili meçhul cinayeti araştırmıştır.
Sonuçlar biliniyor. Geçenlerde bütün gazetelerde yayınlanan
rapor bilgileri, ortalığı altüst edecek düzeydeydi.
Örneğin rapora göre
- "Köy korucuları, itirafçı ve JİTEM mensuplarının
birçok yasadışı olaya karıştığı..."
- "Koruculuk sisteminin bölgede yeni bir yasadışı
faaliyetin odak noktası olduğu ve sayıları her geçen
gün artmasına rağmen PKK'ye karşı yapılan mücadelede
etkili olmadığı..."
- "Kapatılan HEP Milletvekili Mehmet Sincar ile
ilgili iddialar ile Musa Anter'in öldürülmesi ile ilgili
iddialar ve Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili araştırmaları
devlet görevlilerinin saptırdığı..."
- "Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral ile Savcı
Ülkü Coşkun'un anlaşılmayan bir nedenle komisyonun çalışmalarını
engellemeye ve hukuka aykırı olarak Emniyet Genel Müdürlüğü'nden
gelen bilgi ve belge akışını kestiği..." anlaşılmaktadır.
Tabii ki, bütün bunların yayınlanması üzerine özellikle
kraldan çok kralcıların ayaklanması kaçınılmazdır. Öyle
de oldu. Örneğin, Komisyon üyesi DYP Milletvekilleri
İsmail Köse ve Osman Seyfi, güvenlik görevlilerine yönelik
bu gibi eleştiri ve suçlamalarla devletin yıpratıldığı
feryadını bastılar.
Öte yandan RP'li komisyon üyesi Bingöl Milletvekili
Hüsamettin Korkutata ise Hizbullah örgütü ile ilgili
değerlendirmelerin, örgütün Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da
cami imamları ile bağlantılarını ortaya koyan suçlayıcı
bölümlerinin metinden çıkarılmasını istiyordu.
Ve kralcı Milletvekilleri, "rapor taslağındaki
İçişleri Bakanlığı, güvenlik güçleri ve Ankara DGM savcılığına
yönelik ciddi suçlamaların metinden çıkarılmasını, raporun
yumuşatılmasını aksi taktirde raporu imzalamayacakları"
tehdidinde de bulundular.
Şimdilik curcuna sürüyor. Ortada öylesine çok kan var
ki gizlemek mümkün olmuyor. Ama öte yandan bu kan deryasını
bütün boyutlarıyla sergilemek de işlerine gelmiyor.
Ve tam bu noktada uyduruk bir rapor bile fırtına koparabiliyor.
|