Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Son dönemlerde islami gericiliğe karşı aldığı tavırlarla dikkatleri (ve tabii tehditleri) üzerine çeken Bangladeş'li kadın yazar Teslime Nesrin'le "Women and Revolution" dergisinin yaptığı röportajı sunuyoruz.
5 Kasım 1994'te "Kadınlar ve Devrim" dergisi Teslime Nesrin ile İsveç'ten, telefonla bir röportaj yaptı. Aşağıda Nesrin ve "Kadın ve Devrim" dergisi editörü Amy Rath'ın arasındaki görüşmenin yayınlanmış kopyalarından birini sunuyoruz sizlere.


K.D. : Öncelikle sizinle bu görüşme fırsatını elde etmişken, yazdıklarınıza tepki duyanlar ve size karşı köktendincilerin baskısına teslim olan Bangladeş Hükümeti karşısında verdiğiniz mücadelede sizinle dayanışma içinde olduğumuzu açıklamak istiyorum. Partizan Savunma Komitesi de, siz sığınmak ve ülke dışına güvenli bir çıkış yapmak amacıyla saklanırken, Bangladeş Hükümeti'ne protestolar gönderdi.
NESRİN: Size ve birçok organizasyona, insan haklarına ve ifade özgürlüğüne inandığınız için minnettarım.

K.D. : Kendinizi ve işinizi nasıl tarif edersiniz? Politik açıdan kendinizi nasıl tanımlarsınız ?
NESRİN : Kadınların, din, toplum, devlet ve gelenekler tarafından baskı altına alındığını gördüm; bu yüzden de bu baskının her çeşidine karşı yazmaya başladım. En çok ırk, cins ve dine dayalı ayrımcılık çeşitlerine karşı yazdım.
Ben politik bir İnsan değilim, sadece sıradan bir insanım, müslüman bir ailede dünyaya gelmiş bir fizikçiyim. Babam bilimsel bir bakış açısına sahip olduğundan, yüksek tahsil yapma konusunda sıkıntım olmadı. Dürüst bir insan olarak, toplumda birçok ayrımı gördüm ve bunları protesto etmek amacıyla yazmaya başladım. Hiçbir siyası ya da toplumsal örgütle ilişkili değilim, yalnızdım ve bugünde yalnızım. Çünkü gördüm ki, yürekten inandığım şeyleri, benimle birlikte çok az insan paylaşabilir.


K.D. : Yazar olmanızda size yol gösterenin; bir bilim insanı olarak deneyimleriniz olduğunu mu düşünüyorsunuz?
NESRİN : Hayır, ben henüz öğrenciyken yazmaya başladım. Bir tıp öğrencisiyken ve hizmet verirken de bu devam etti.


K.D. : Bangladeş'teki kadınlar, toplumun gelenekçi yapısını sürdürmek isteyen İslamcı mollaların, devamlı ve artan saldırısıyla karşı karşıyalar. Kadınların taşlanması, dövülmesi, kız okullarının yakılması ve hükümetin doğum kontrol programına karşı bir dizi gerici hareket ile ilgili olayların geçtiği yazılar okudum. Geleneksel toplum anlayışına karşı bir tehdit olan değişikliklerin sembolüsünüz ve bu da dincilerin size karşı kampanyalarının nedeni.
NESRİN : Bu doğru, köktendinciler kadınların gelişmesine asla izin vermeyeceklerdir ve kadınlar benim kitaplarımı okuyarak bilinçlenmeye başladılar. Köktendinciler benden korkuyorlar, bunun için de yazmamı engellemeye, beni öldürmeye çalışıyorlar.


K.D. : Bangladeş'te kadın sorunu çerçevesinde neler olup bittiği hakkında biraz daha bilgi verir misiniz?
NESRİN : Pek çok kadın için fetvalar verildi ve bu kadınlar öldürüldüler. Kadınların ev dışında çalışamayacaklarını ilan ettiler, kendi idarelerinde olmayan kız okullarımı yaktılar, çünkü kadınların eğitim görmelerini özgüven ve ekonomik özgürlüğe sahip olmalarını istemiyorlar. Bana karşı kampayaya 1990'da başladılar. Kitaplarım aleyhine bir-çok dava dosyası hazırladılar, aleyhime gösteriler, kitap fuarında bana saldırıda bulundular ve idamımı talep ettiler. Üç dini lider, üç defa başıma ödül koydu. Hükümet ise onlara karşı hiçbir önlem almadı.
Bu yaz köktendinciler çılgına dönmüş haldeyken, hükümet de aleyhime, 100 yıllık (hatta daha da eski) bir Britanya sömürge yasasına dayanarak, "kasıtlı ve kötü niyetle toplumun çoğunluğunun dini duygularına zarar verdiğimi" iddia eden bir dosya hazırladı. Durum o kadar kötüydü ki, saklanmaktan başka alternatifim kalmamıştı, çünkü, eğer hükümet idam etmezse, dinciler beni İslami kurallara göre öldüreceklerdi, Cezaevi benim için güvenli değildi, çünkü; herhangi bir fanatik polis, fanatik mahkum beni öldürebilirdi. Bu nedenle saklandım; 60 günlük korkunç bir tecrübeydi. Durum çok kötüydü ve ülkeyi terketmekten başka hiçbir seçeneğim yoktu. Şu an İsveç'teyim ve ülkeme ne zaman geri dönebileceğimi bilmiyorum. Bugün avukatımın davanın düşmesi için çalıştığını duydum ama mahkeme, davanın devamına karar vermiş. Neler olacağını bilmiyorum.


K.D. : Geçen haziran, Dakka'da bir tekstil fabrikasından 500 kadın işçinin, Bangladeş'te size destek niteliğinde bir gösteri yaptığını öğrendik.
NESRİN
: Gazetede bir elbise fabrikasından kadınların ve birkaç kadın kuruluşunun bana destek vermek için biraraya geldiklerini okudum.
Birçok ilerici insan, köktendincileri protesto etmek için geldiler, çünkü yüzlerce, binlerce köktendinci zaten hemen hemen her gün biraraya geliyorlar. Bir keresinde bir mitingnde 200.000 kişi vardı. Ülke çapında bir genel grevi örgütlediler ve yalnız beni öldürmek için özel bir birlik oluşturdular.
Bizim ülkemizdeki problem çalışan kadınların eğitimli olmaması. Birçok çalışan kadın benim için destek grupları organize etti, fakat protestoya başladıkları zaman giysi fabrikasının sahibinin onlara işkence yaptığını ve onların da protestoyu durdurmak zorunda kaldıkların duydum. Çoğu işlerinden çıkarıldılar...


K.D. : Öyle görünüyor ki, Bangladeş'te çalışan kadınlar sizin kendileri için çalıştığınızı kabul ediyorlar. Bir Sri Lanka gazetesi olan The Island'daki bir makalede mollalara karşı olan göstericilerden birinin; "Mollalar bizim örtünmemizi ve açlıktan ölmemizi istiyorlar. Bu gibi vaazlar, bizim temel haklarımıza yönelik bir tecavüzdür ve bunlara karşı durmalıyız, direnmeliyiz". Bu durumda çalışan kadınlar, sizin kavganızın onların yararına olduğunu anlıyorlar. Kendinizi bir sosyalist olarak tanımladığınızı biliyorum...
NESRİN : Size hiçbir siyasi partiyle ilgili olmadığımı anlatmıştım. Ama öz olarak herkesin eşit mala, eşit haklara, yiyeceğe, giysiye sahip olması gerektiğine inanıyorum, hiç kimse daha çok mala sahip olmamalı, hiç kimse açlıktan ölmemeli... Bu benim naçizane inancım... Ama politika ile ilgili çok şey biliyorum. Protesto ettiğim; ufak penceremden toplumda gördüğüm ayrımcılıklar, eşitsizlikler, adaletsizlikler... Protesto etmeyi seviyorum, protesto edebileceğime inanıyorum.


K.D. : Ayrımcılığın her çeşidine karşı duyduğunuz kini tanımladığınız romanınız "Lazza"da bu çok açık zaten...
NESRİN : Evet, Suranjan'ın bir ideolojiye sahip olduğunu göstermiş oldum.


K.D. : Birşey daha var; Lenin ile ilgili yazmış olduğunuz makaleyi çok beğendim. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
NESRİN : Ben bunun çok basit olduğunu düşünüyorum. Lenin'de, Lenin'in yapmış olduklarında, Marks'ın ya da diğerlerinin söylediklerinde yanlış olan bir şey bulamadım. Onların ideolojilerinin doğru olduğuna inanıyorum. Ama belki bazı liderler, bu ideolojiyi doğru uygulamamış olabilirler. Bu, Lenin ya da Marks'ın yanlış olduğu anlamına gelmez.
Avrupa'ya geldiğimde, nedenini bilmediğim bir şekilde çoğu insanın komünizmden nefret ettiğini hayretle gördüm. Evet, çok az bir destek verdiler. Ama Hindistan'da, Calcuta'da daha fazla destek verdiler.


K.D. : Afganistan'da, 70'lerin sonunda ve 80'lerin başında gerçekleşen ve Kızıl Ordu'yu, Kabil'deki ilerici, milliyetçi hükümeti, Mujahedin'e karşı destekleyen savaş, dünyadaki önemli olaylardandı. Mujahedin, CIA ve Amerikan emperyalistleri tarafından keşfedildi, desteklendi ve kazandılar. Bizim ihanet olarak adlandırdığımız Gorbaçov'un Kızıl Ordu'yu çekmesi, dünya çapında (tabii Bangladeş de dahil olmak üzere) köktendinciliğin tırmanışına zemin hazırladı.
NESRİN : Köktendinciliğin tırmanış nedenini bilmiyorum, ama tüm dünyada geliştiği kesin. Bangladeş hükümetinden destek alıyorlar ve diğer müslüman ülkelerden parasal anlamda da destek görüyorlar. Gericiler güç kazanıyorlar, sayıları artıyor ve birçok dini okulla kurumsallaşıyorlar. Yoksulluk, mahrumiyet, bunalım gibi sebeplerle birçok genç insan köktendinci partilere katılıyor.


K.D. : Doğu Avrupa'nın çöktüğüne inanıyoruz ve S.S.C.B; kürtaj haklarını mesleklerini, çocuklarına bakım olanağı ve özgür eğitim alabilme haklarını yitiren kadınlar için korkunç bur yenilgi anlamını taşıyor. Polonya'da, Katolik Kilisesi, karşı devrimin bir mızrakbaşıydı. Birleşik Devletler'de, gericiler kürtaj kliniklerin bombalıyorlar, kürtaj olmak isteyen kadınları tedirgin ediyorlar. Son olarak da Vatikan- Kahire'deki Aile Planlaması Konferansı'na karşı, köktendinciler ile birlikte hareket etti. Dini gericilik ise yalnızca İslam ülkeleriyle sınırlı olmaktan öte, dünyanın her tarafında gelişen bir güç durumunda.
NESRİN : Evet, bence gericiliğin tırmanışının nedenlerinden biri de bu kapitalizm ve gericilik sıkı ilişki içindeler. Komünizm çöktüğünde kadınlar için durum kötüleşti. Kadınlar, cinsel meta haline geldiler.


K.D. : Khomeini İran'da bir güç haline geldiği zaman bizim farklı bir konumumuz vardı. Birçok sol kesim onu bir anti-emperyalist olarak destekledi. Buna katılmasak da, "Kahrolsun Şah", "Kahrolsun Mollalar" dile haykırdık ve İran'da İslami köktendinciler halk tarafından ne kadar benimsenirse benimsensin bu onun devrimciler tarafından da destekleneceği anlamına gelmiyor, İran için gerekli olanın kapitalist sistemin kedisini, dini kurumları destekleyen gücü alaşağı eden proletaryanın öncülük ettiği bir devrim olduğunu söyledik. Bu perspektifimizden dolayı garipsendik ve yadırgandık ama şu an neler olduğu çok açıktır dinci gericilikte tüm dünyada benzer bir tırmanış var.
NESRİN : 1971'de Bangladeş'te laiklik ve anti-sömürgecilik, için savaştığımızda, köktendinciler daha azdı. Şimdi ise artmış durumdalar ve askeri hükümet bizim yapımızı, İslami devlet dini olarak yerleştirmek amacıyla değiştirdi. Bütün siyasi partiler yalnızca oy kazanmak iiçin islami çizgideler. 1971'deki lider parti şimdilerde İslamiyeti bir propaganda aracı olarak kullanıyor. Laik bir yapıya sahip olan muhalefet partisi de ; "Teslime'ye karşıyız, ateistlerden nefret ediyoruz. Teslime, Allah adına cezalandırılacaktır" diyerek gericiler ile aynı dili kullanmaktadır. Tüm dine dayalı politikalar dünya üzerinden silinmeli...

K.D. : Tüm bunların ne gibi bir güce yol açacağını düşünüyorsunuz?
NESRİN : Bence de bu türden bir organizasyona ihtiyaç var, çünkü köktendinciler gün geçtikçe güçlü hale geliyorlar ye bundan dolayı bizim de güçlü mücadele ye ihtiyacımız var. Eğer beni destekleyen bu kadar insan varsa, onlarla mücadele edebiliriz. Ama temel problemimiz, ilerici insanların köktendincilerden korkması....


K.D. : Bangladeş'deki bazı feministler sizin aşırı uçta olduğunuzu söylüyorlar. Bütün bunlara şahsım adına katılmıyorum, onlara cevap olarak neler söyleyebilirsiniz ?
NESRİN : Bu tip bir dili kullanan birkaç lider var ama bütün kadın kuruluşları değil. Geçen 3 Mart'ta birçok kadın kuruluşu bir yürüyüş düzenlendi. Benim "Bu benim bedenim ve bedenim ile beynim üzerinde ben hak sahibiyim." şeklindeki sloganımızı kullandılar. Gerici gazeteler onları beni savunuyor olmak suçladılar. Asıl sorun bütün Batılı gazetecilerin birkaç tanınmış kişinin yorumlarını dikkate almaları; oysa beni en çok destekleyenlerin, sıradan kadınların fikirlerini almalıydılar.
Liderler kıskançlık duygularıyla; "Hiç kimse bizi tanımıyor ama sizi herkes tanıyor. Bizler 30 yıldır bu alanda çalışıyoruz, siz ise sadece 2 veya 3 yıl önce çalışmaya başladınız ve bizler alan çalışmaları yaptığımız halde siz yazılarınızla çalışıyorsunuz." diyorlar. Onlara benim bir yazar olduğumu, yazılarımla pekçok insana ulaşabileceğimi gördüğümü anlattım. Beni çok güçlü olmakla suçladılar ama bence gericiler benden daha güçlüler. Onları yumuşak bir tarzda uzlaşmacı bir tarzda değil güçlü bir biçimde mücadele edebiliriz. Onlar "kadın haklarının" islami yolla sağlanabileceğini inanıyorlar. Bundan dolayı onlarla asla aynı fikirde olamam. Asla kadınların herhangi bir dini rejim içinde, özgürlüklerini ya da haklarını elde edebileceklerini düşünemem. Bence kadın her zaman hangi dinde olursa olsun her din tarafından zulme uğramaktadır.


K.D. : İleride yapmak istedikleriniz ile ilgili planlarınız nelerdir?
NESRİN : Şu çok doğru; insanlık gibi kadın da özgürlüğünü, komünizmle elde edecek. Ancak bizler her çeşit eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı savaşmak zorundayız ve özellikle kadınlar için çalışmalıyız. Ülkemizde birçok komünistin; dine inandığını ve eğitimli insanlardan, dini sistemle uzaklaştıkları için desteklerini kaybettiklerini düşünüyorum. Bunun için bence bu insanlar, uzlaşmamalı ve din içindeki tüm cehalet ve hurafeye tüm karanlık ve kötülüğe karşı savaşmalıdırlar.


K.D.
: Biz bunu sosyalist devrim savaşımının bir parçası olarak görüyoruz..
NESRİN: Herkes aynı amaç için farklı yollarda mücadele edebilir. Ben politik bir düzeyde değil ama toplumda gördüklerimden yola çıkarak mücadele ediyorum. Bence sizin de varacağınız yer aynı; kadınlara özgürlük sağlamak ya da her insana eşit hak, yiyecek, mutluluk sağlamak... Ancak benim yöntemim farklı. Sizin politik çizginize sahip değilim. Ben toplumdan, ayrımcılığı söküp atmayı kendim için görev sayıyorum.


K.D. : Düşünceleriniz uğruna mücadele yolundaki cesaretinizi ve sadakatinizi takdir ediyorum. Teşekkürler.


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92