OLİGARŞİK DİKTA DÖKTÜĞÜ KANDA BOĞULACAKTIR!
Oligarşik dikta katliamlara ve kan akıtmaya Türkiye
tarihine kara bir gün olarak geçen 12 Mart faşist cuntanın
25. yıldönümünde 12 Mart 1995'te on yıllardır oynadıkları
senaryolarına bir yenisini daha ekleyerek, onlarca insanın
ölümüne, yüzlercesinin yaralanmalarına ve tutuklanmalarına
neden olurken, saldırıya uğrayanlar sanık sandalyesine
oturtturulmuş, Demirel-Çiller pişkince polisi savunmuş
ve devletin yüceliğinden dem vurmuştur.
Bugüne kadar halka bir yandan ağır baskı, terör, işkence
ve sömürüyle, diğer yandan şovenizmi yayma, ırkçılığı
ve dinciliği körükleme politikasının dışında hiçbir
şey vermeyen dikta; Ağrı, Koçgiri, Dersim yakın tarihte
Malatya, Erzincan, Maraş, Çorum, Tokat, Lice, Şırnak
ve Sivas katliamları hala zihinlerde tazeliğini korurken,
İstanbul Gaziosmanpaşa katliamıyla doruk noktasına erişmiştir.
Kürdistan'da kirli savaşı körükleyen, emekçi halka kurşun
sıkan, özgürlük ve insanca bir yaşam için mücadele veren
ilerici ve devrimcileri infaz, işkence ve tutuklamalarla,
aydınları hapislere dolduran faili meçhul cinayet uydurmalarıyla
yok etmeye çalışan, gerçekleri dile getiren dergi ve
gazeteleri yasaklayıp, bombalayarak çalışanlarını tutuklayan,
köyleri yakıp köylüyü zoraki göçe zorlayan oligarşik
dikta zihniyeti ve anlayışıdır.
Bu oyuna neden gerek duyuldu? Bir yandan UKM ilerleyişini
engelleme, diğer yandan halkın düzene yönelik tepki
ve mücadelesinin önüne geçme, halkın muhalefetini ezerek
hedef şaşırtma isteminden kaynaklı, olmayan Alevi-Sünni
toplumlarını çatıştırmak, inanç temelinde halklar arasında
mezhepçilikle düşmanlığı yayma ve körükleme, sonuçta
sınıfsal mücadeleyi bölmeye, parçalamaya yöneliktir.
Diğer bir boyutuyla da olayın Newroz gündemine yakın
döneme denk getirilmesi, metropollerde halka gözdağı
vererek kendi istemleri doğrultusunda içi boşaltılmış
devlet destekli Newroz kutlaması yatmaktadır. Bitirdik
çığırtkanlıkları, UKM'ne yönelik sınır ötesi operasyonlara
kadar uzanan saldırılar da bu senaryonun halkalarıdır.
Sonuçta direnen halklar karşısında Kawa'nın Dehak'a
vurduğu balyoz faşist T.C'nin kafasında patlamıştır.
Bu oyunu boşa çıkaran halk karşısında sokağa çıkma yasağıyla,
kaz adımlarla faşist marşlarını nakaratlarıyla kof ve
güçsüzlüklerini maskeleyerek timsah gözyaşlarıyla herkese
Newroz müjdelenmiş ve kendi egemenliklerini devam ettirme
çabasıyla düzen partileriyle özel sermaye boyalı basınları
olayı örtbas etme telaşına düşmüşlerdir. Yıllar yılı
halkı kandıranlardan bunca zulüm ve zorbalığı reva görenlerden
kurtuluş beklemek gaflettir.
Faşist TC düzeni şunu iyi bilmelidir ki; biz M.L'ler
Şeyh Bedrettin'lerden, Baba İshaklara, Pir Sultanlara
kadar uzanan ilerici ve direnişçi bir geleneğe sahibiz.
Bütün bu barbarlıklara, katliamlara ve vahşetlere karşı
sessiz kalmak teslimiyet ve onursuzluksa ve artık ölüm
demekse biz asla susmayacağımızı bu aşağılık, provokatör
içi kokuşmuş kapitalist düzene karşı öfkemizi, tepkimizi,
duyarlılığımızı gösterelim ve onurumuza sahip çıkalım.
Yeni Maraş Ve Çorumlar, Yeni Sivas Ve İstanbullar Yaşamak
istemiyorsak Bayrağımızı Oligarşinin Burcuna Dikelim.
Faşist Katliamlar Bizi Yıldıramaz!
Yolumuz Devrim Yolunda Yürüyenlerin Yoludur!
Ya Özgür Vatan, Ya Ölüm !
Faşizme Karşı Tek Yumruk, Tek Barikat!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
ALMANYA'dan BİR BARİKAT OKURU
*
KUŞADASI NDA FAŞİST KATLİAMLAR PROTESTO EDİLDİ
Kuşadası'nda Demokratik Kitle Örgütleri bir platform
oluşturarak faşist, işbirlikçi, halk düşmanlarının gerçekleştirmiş
oldukları kitle katliamlarına bir yenisinin daha eklendiğini
söylediler.
Bir Barikat okuru insanların yaşadığı yerlerde mücadele
etmesi gerektiğini; son İstanbul katliamının asırlar
boyu süregelen sınıf mücadelesinden bir kesit olduğunu
ve sömürünün olduğu her yerde zulmün ve kanın varolacağını
belirterek "emperyalizmi döktüğü kanda boğacağız"
dedi. Ve eylemliliğin Kuşadası'nda gerçekleştirilmesini
vurguladı. Eylemin Kuşadası'nda yapılması için ortak
karara varıldı.
Demokratik kitle örgütlerinin ortak bir basın açıklaması
yapmasının ardından 18 Mart'ta bir miting düzenlendi.
Devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.
Konuşmacılar katliamı faşistler, şeriatçı yobazlar,
polis ve devlet işbirliğiyle yapıldığını polis ve devlet
teşkilatlarının yüzde doksanının faşist ve şeriatçı
yobazlarla dolu olduğunu dile getirdiler.
FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ
İSTANBUL'UN HESABI SORULACAK
YAŞASIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZ, sloganları atılırken çeşitli
pankartlar taşındı.
Böylece Kuşadası Halkı faşizme karşı omuz omuza vererek
ilk kez tarih sayfalarına girdi.
KUŞADASI BARİKAT OKURLARI
*
VEZNECİLER'DE PROTESTO VE GÖZALTI
16 Mart katliamını ve Gazi Mahallesi'nde yaşanan olayları
protesto eden devrimci öğrenciler, Vezneciler'den Fatih'e
yürüdüler.
Vezneciler minibüs durağı önünde toplanan, yaklaşık
200 kadar öğrenci, "Faşizme Ölüm Halka Hürriyet"
pankartıyla ve sloganlarla İstanbul Belediyesi'ne doğru
yürüyüşe geçtiler.
Bu sırada Vezneciler-Fatih istikametindeki yolu trafiğe
kapatan kitle, "16 Mart'ın Hesabını Soracağız!",
"Faşizme Karşı Tek Yumruk Tek Barikat!", "Faşizme
Karşı Omuz Omuza!", "Gazi Faşizme Mezar Olacak!"
sloganlarıyla polisin uyarılarına rağmen Fatih Üst Geçidi'ne
kadar yürüdü. Daha sonra kitle ara sokaklara dağılarak
eylemini bitirdi. Olay sonrası polisin gözaltına aldığı
öğrenciler ertesi gün serbest bırakıldılar.
Eylemin belirlenen saatte başlamaması, belirlenen yerde
bitirilmemesi ve traji-komik sayılabilecek unutkanlıklar
ders alınması gereken dikkat çekici unsurlardı.
İstanbul Üniversitesi'nden BARİKAT Okurları
*
İZMİR'DE GAZİ KATLİAMINI PROTESTO MİTİNGİ
Hacı Bektaş Veli Derneği'nin organize ettiği ve bazı
DKÖ'leriyle halkın katıldığı eylem 16 Nisan Pazar günü
Konak Balık Hali önünde saat 13.00 sıralarında başladı.
Balık hali önünde toplanan yaklaşık beşbin kişilik kitle
yağan yağmura rağmen coşkulu biçimde, polisin ve devletin
katliamcı yüzünü teşhir eden sloganlar attılar. Bu yönüyle
kitlenin kararlı ve bilinçli tavrı, eylemi devlet yanlısı
kılmaya çalışanların çabasını boşa çıkardı. Özellikle
atılan "Gazinin Katili Faşist Devlettir" sloganı
kitlenin bilinç düzeyini çok iyi biçimde yansıtıyordu.
Ayrıca, "Kayıplar Bulunsun, Hesap Sorulsun",
"Faşist Ordu Kürdistan'dan Defol", "Zindanlar
Boşalsın Tutsaklara Özgürlük", "Gerici-Faşist
Eğitime Hayır", Hasan Ocak Kaybedilemez" sloganları
adeta Türkiye'nin gündemini yansıtıyordu. Bir süre Balık
Halı önünde slogan atan kitle, daha sonra Cumhuriyet
Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti. Kitlenin yürüyüş sırasında
çevredeki insanlardan da alkış aldığı görüldü.
Yürüyüş sonrasında Cumhuriyet Meydanı'na toplanan kitle
burada da coşkulu ve öfkeli sloganlarını haykırdı. İlk
kortejin toplandığı yere gidilirken polis insanları
tek tek arayarak içeri aldı. Bu sırada polis BARİKAT
pankartına el koydu. Başından beri devrimci-sosyalist
güçlerin inisiyatifinde geçen eylemde tertip komitesi
adına yapılan konuşmaya kitle ilgi göstermedi. Faşist
devleti teşhir eden sloganlarını yineledikten sonra
kitle dağıldı.
İZMİR BARİKAT
*****
İZMİR'DE PROTESTO!
13 Mart günü Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İzmir Şubesi
Gaziosmanpaşa'da halka yönelik katliamları protesto
etmek amacıyla Karşıyaka İnsan Hakları Parkı'na kadar
yürüyüş eylemi gerçekleştirdi.
Saat 12.30.'da civarında dernek önünde toplanan yaklaşık
500 kişilik kitle Karşıyaka caddesi çıkışına kadar alkışlarla
protesto ederek yürüdü.
Caddeye çıkışın ardından "Katil Devlet, Kahrolsun
Faşizm, Sıvasın Hesabı Sorulacak, İstanbul'un Hesabı
Sorulacak, Tek Yol Devrim, Devrim Şehitleri Ölümsüzdür."
gibi sloganlar atıldı. İnsan Hakları parkında dernek
başkanının yaptığı konuşmada "Biz bu ülkede Alevisi-Sunnisi-Türkü-Kürdü
hepimiz kardeşiz ve kardeşçe yaşamak istiyoruz. Bu saldırılar
tüm halkların kardeşliğine yapılmıştır. Halklara yapılan
devlet destekli bu katliamları protesto ediyoruz. Tüm
demokrasi güçlerini dayanışmaya mücadeleye, çağırıyoruz."
dedi.
Konuşmanın ardından Devrim Şehitleri için saygı duruşu
yapıldı. Park anıtına siyah çelenk bırakılarak kitle
dağıldı.
İZMİR BARİKAT
*****
MADENCİNİN SESİ: ÖZELLEŞTİRMEYE HAYIR
Ege'nin işçi kenti Soma geçtiğimiz günlerde yeni bir
işçi eylemine daha tanık oldu. Linyit işletmelerinin
özelleştirilmesine karşı duyulan yoğun tepki sokağa
taştı ve binlerce insanın tavrına dönüştü. Sendikaların
organize ettiği ve yaklaşık 6 bin kişiye yaklaşan mitinge
maden işkolu dışındaki sendikaların ve kitle örgütlerinin
destek vermesi ayrı bir önem taşıyordu. Yürüyüş sonrası
Cengiz Topel alanına toplanan binlerce işçi özelleştirmeye
karşı sloganlar haykırdılar. Özellikle IMF'ye yönelik
sloganlar Soma madencilerinin doğru hedefi yakaladığını
gösteriyordu.
Ve tabii miting, gelecek süreçte Soma çevresinde işçi
hareketinin daha da ısınacağının bir göstergesiydi.
Soma'dan bir Barikat Okuru
*
ESENLER'DE NEWROZ
Gazi ve Ümraniye katliamının öfkesi henüz yerli yerini
bulmuşken 21 Mart Newroz bayramı yaklaşıyordu. Bunun
için hazırlıklar yapıldı ve 21 Mart saat 19.00'da ateşin
yakılmasıyla başlayan Newroz şenliği, 60-70 kişilik
bir kitlenin katılımıyla coşkulu bir biçimde kutlandı.
Kutlamada şarkılar ve sloganlar eşliğinde halaylar çekildi.
Kutlamaya katılan ev kadınlarının coşkusu ise şenliğe
ayrı bir hava katmıştı. Yarım saat süren kutlamada şu
sloganlar atıldı:
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ YAŞASIN
NEWROZ BİJİ NEWROZ
ESENLER'DEN BİR BARİKAT OKURU
******
KAYSERİ CEZAEVİ'NDE DİRENİŞ
Yozgat ve Konya Cezaevi'nden sonra saldırılarını Kayseri
Cezaevi'nde de sürdürmeye çalışan egemen güçler, siyasilerin
direnişi ile karşılaşmışlardır.
Günbegün ekonomik-siyasi krizin derinleşmesi artarak
sürerken TC'ne yapacağım bilmez hale gelmiştir. Bir
taraftan Kürdistan'daki kirli savaşın faturasını emekçi
halka çıkartan oligarşi bir taraftan militarist güçleri
ile halka saldırmayı ihmal etmiyor. Bu saldırılar dün
olduğu gibi bugün de devam etmektedir. Bu saldırılar
barikatlar kurularak ve direnerek geri püskürtülmektedir.
Yozgat, Konya ve Kayseri Cezaevinde yapılan baskılar
geri püskürtülmüştür. Her saldırıda büyük bir direniş
gösteren siyasiler cezaevi yönetimini geri adım atmaya
zorluyorlar ve böylece gasp edilen haklarını söke söke
geri alıyorlar. 28 Mart'ta Kayseri Cezaevi idaresi ve
askeriye koğuşlara saldırıp koğuşlara asılı pankart,
afiş, resim, vb. şeylerin indirilmesi ve siyasilerin
temsilciliğini cezaevi idaresi kabul etmeme olayı dolayısı
ile asılı olan pankart, afiş, resim, arama sırasında
indirilmesini istiyor ve bu sırada saldırıp geçiyorlar.
Kapının arkasına barikat kuran siyasiler saldırıyı engellemeye
çalışıyorlar ve bu çaba başarı ile sonuçlanıyor. Cezaevi
idaresi ile siyasiler tartışmayı sürdürüyorlar. Siyasilerin
istekleri yerine getirildikten sonra barikat kaldırılıyor.
Bu arada duvarda asılı olan pankart, afiş ve resimler
arama sırasında indiriliyor, arama bittikten sonra tekrar
yerlerine asılıyor. Yine de gerginlik bitmiş değil.
Siyasiler her an için saldırı olabileceğini bilmektedirler.
KAYSERİ'DEN BİR BARİKAT OKURU
Bir
Işkence Yuvası: Yozgat Cezaevi!
Yozgat Cezaevinde 12. koğuşta ortaya çıkarılan tünelden
sonra hak gaspları ve saldırılar yoğun bir şekilde
tekrar gündeme gelmiştir. Tünel 12. koğuşta ortaya
çıkarıldıktan sonra; tüneli TKP(ML) TİKKO davasından
Cemal Çakmak MLKP-K ve TDKP davasından ismi öğrenilemeyen
birer kişi üstlenmiştir. Bu tutuklular birkaç gün
tek kişilik tecrit hücresine konmuşlardır. Hücre
cezasından sonra bu tutuklulara 3 ay mektup ve görüş
yasağı konmuştur. Hücreden koğuşlarına geri dönerken
gardiyanlar tarafından kalas ve coplarla saldırılmıştır.
Bu üç tutuklu tünel olayını üstlenmelerine rağmen
cezaevi idaresi Nevşehir Cezaevi firarisi Hasan
Durna'yı sorumlu tutmakta ve sürekli olarak bu şahsa
saldırmaktadır. Hasan Durna bu saldırılar sonucu
ağır yaralanıp sağlık durumunun kötü olduğu öğrenilmiştir.
Ayrıca Tünel 12. koğuşta çıkmasına rağmen gardiyanlar
diğer koğuşlara da saldırmış ve bu saldırı sonucu
3 DHKP-C tutuklusu Cumhur Bircan, Serdar Demirel,
Selmani Özcan ağır şekilde yaralanmışlardır. Tünel
olayı sonucu geçmişte kazanılmış tüm haklarının
yeniden ellerinden alınması, diyetli yiyeceklerin
alınmaması, hasta olanların tedavisi yapılmamakta,
ilaçları verilmemekte, avukat görüşünde hem görüşe
giderken, hem de görüş çıkışında arama yapılmaktadır.
Cezaevi idaresi tarafından verilen 2'şer battaniyeleri
geri alınmıştır. Sabun ve yapıştırıcı fırınları
geri alınmıştır. Ayrıca gece saat 03'ten sonra sabaha
kadar koğuş kapıları mazgallar ve pencerelere sabaha
kadar vurularak tutukluların uyumaması için baskılar
yapılmaktadır.
Diğer yandan tutukluların görüşe çıkmayacaklarını
söyleyen gardiyanlar görüş yasağı olduğunu belirtip
çelişkili açıklamalar yapılmaktadır. Bunun üzerine
tutuklu yakınları yazışmak istediklerini bildirmişler
ancak yazışmaya da yanıt alamamışlardır.
Nizamiye kapısına görüş sözü üzerine aileleri burada
tutuklu yakınlarının aralarına provokatör sokup
PKK tutukluları görüşecek diye spekülasyon yapılmaktadır.
Ama tutuklu aileleri idarecilerin kendilerini bölmek
istediklerini söyleyip bu tür oyunlara gelmeyeceklerini
belirtmişlerdir. Bu durumdan sonra gardiyanlar tutuklu
yakınlarına hakaret ve küfür etmişlerdir. Aileler
görüş olursa tüm tutuklularla görüşme istekleri
yoksa bu şekilde görüş yapamayacaklarını ve cezaevi
önünden ayrılmayacaklarını bildirmişlerdir. Cezaevi
önündeki çabalar sonuçsuz kalınca Cumhuriyet Savcılığı'na
başvurulmuş, oradan da cevap alamayınca Ankara İHD'de
basın açıklaması yapmışlardır. Ancak, Adalet Bakanlığı
ile bir takım temaslarda bulunulmasına rağmen bir
sonuç alınamamıştır. Tutuklular üzerindeki baskılarda
hiçbir iyileşme olmayınca 21.3.1995 tarihinde süresiz
açlık grevine başlamışlardır. Gasp edilen hakların
tümü geri verilinceye kadar açlık grevini sürdüreceklerini
bildirmişlerdir.
|
*
KÜLTÜR MERKEZLERİ DEVLETİN HEDEFİ!
Devlet, sosyalist dergi ve gazetelere saldırırken arada
devrimci kültürü üretmeye çalışan kültür merkezlerine
de sataşmayı ihmal etmiyor. Bunun son örneği de Genç
Ekin Sanat Merkezi olayında görüldü.
5 Nisan 1995 günü Genç Ekin Sanat Merkezi kurucularından
SONGÜL YÜCEL, önce gözaltına alındı sonrada İstanbul
DGM tarafından çıkarıldığı mahkemede sudan gerekçelerle
tutuklanarak Sağmalcılar Cezaevi'ne gönderildi.
Bunun üzerine biraraya gelen birçok kişi, kurum ve kuruluş
15 Nisan 1995 günü İHD'de bir basın açıklaması yaparak,
devletin bu tutumunu protesto etti. Devrimci kuruluşlar,
halkın kültürüne yapılan bu saldırıların da genel faşist
saldırganlığın bir parçası olduğunu vurguladılar.
KAHROLSUN DEVLET TERÖRÜ YAŞASIN DEVRİMCİ GÜÇLERİN DAYANIŞMASI!
*
İZMİR'DE NEWROZ ATEŞİ
HADEP'in 26 Mart pazar günü valilikten izin alarak yapacağı
Newroz gecesi son anda valilik tarafından ertelendi.
Geceye katılmak üzere Fuar Ekiciöver önünde toplanan
kalabalık polis tarafından dağıtılarak gecenin yapılacağı
yerden uzaklaştırıldı. Daha sonra insanların HADEP binası
Önünde toplanmasından çok önce bütün girişleri polis
kapatmıştı. Aramalardan geçen yaklaşık 5.000 kişilik
kitle toplanarak "Katil Devlet" "Kahrolsun
Faşizm" "Yaşasın Halkların Kardeşliği "gibi
sloganlar attı. MKM çocuk halkoyunları ekibi yöresel
halkoyunlarını oynadılar. Daha sonra Genel Başkan Murat
Bozlak yaptığı konuşmasında "Newroz Barıştır, Kardeşliktir,
Direniştir." dedi. Ve polislere yönelerek "halktan
bu kadar korkmanıza neden yoktur, bu korkunuz boşunadır"
dedi. Konuşmasının sonunda Newroz'u gelecek sene açık
alanlarda kutlamak dileğinde bulundu. Tüm Kürt ve Türk
Emekçilerinin Newroz bayramını kutladıktan sonra kitleden
sessizce dağılmasını istedi. Devrim şehitleri için saygı
duruşu yapan kitle bir süre sonra dağıldı.
İZMİR/BARİKAT
*
FAŞİST KATLİAMLAR SÖKE DE DE PROTESTO EDİLDİ
23 Mart 1995 tarihinde demokratik kitle örgütleri bazı
partiler ve sendikaların katılımıyla faşist katliamlar
ve son İstanbul katliamı protesto edildi.
Belediye Otopark Meydanında düzenli bir kortej oluşturan
kitleler saat 12:30'da "Yaşasın Halkların Kardeşliği"
sloganları atarak yürümeye başladılar. Göstericileri
caddelerden halk ilgiyle izlerken trafik tıkandı. Aydın
caddesini izleyen yürüyüş. Belediye parkı önünden Cumhuriyet
Meydanına doğru ilerlerken "Kahrolsun Faşizm, Yaşasın
Devrimci Mücadelemiz" sloganları yükseliyordu.
Demokratik kitle örgütlerinin imzalarını ve sembollerini
taşıyan pankartların yanında "Yaşasın Özgürlük
Mücadelemiz, Yaşasın Halkların Kardeşliği, Kahrolsun
İşbirlikçi Halk Düşmanları, İstanbul'un Hesabı Sorulacak...
vb" daha birçok pankartlar ellerde taşınıyordu.
Katılım fazlaydı ve kortej uzundu. Yürüyüşün en arka
saflarında başörtülü anaların kucaklarındaki çocuklar
dikkati çekiyordu. Onlar da yürüyordu.
Meydan doldurulduktan sonra Devrim Şehitleri için bir
dakikalık saygı duruşu yapıldı ve "Devrim Şehitleri
Ölümsüzdür" sloganları atıldı.
Konuşmacılar tarihten beri olduğu gibi son katliamlarında
emperyalizmin varlığını göstermesi için işbirlikçileri
tarafından gerçekleştirildiğini dile getirdiler. Bu
arada "Faşist Polis, Faşizme Karşı Omuz Omuza,
Kahrolsun Faşizm Yaşasın Devrimci Mücadelemiz"
sloganları atıldı.
Çok sayıda emniyet güçlerinin ve jandarmanın gözlendiği
yürüyüşte olay çıkmadı. Ayrıca 21 Mart gecesi Söke'de
ve Söke'nin Sazlıköy ve Savıca Köyünde Newroz kutlamaları
yapıldığı dağlarda Newroz ateşleri yakıldığı öğrenildi.
Söke Sazlıköy'den Barikat Okuru
*
"HASAN OCAK KAYBEDİLMEK İSTENİYOR!"
Hasan Ocak, 21 Mart'tan bu yana kayıp. En son Newroz
günü görülen fakat yine o günkü randevusuna gitmeyince
polis tarafından gözaltına alındığı düşünülen Hasan
Ocak'ın Kumkapı civarında gözaltına alındığı sanılıyor.
Fakat bölgedeki hiçbir karakolda, ne görülmüş ne de
kaydı var. Ocak'ın Gayrettepe'den Aksaray'a taşınan
yeni Terörle Mücadele Şubesi'nde olduğuna dair duyumlar
var. Hasan Ocak'ı şubede gördüğünü, yanındaki hücreden
adının Hasan Ocak olduğunu söyleyen bir insanla konuştuğunu
söyleyen birçok insan var.
Bu duyumların olması ya da olmaması, devletin Hasan
Ocak'ı gözaltına aldığı gerçeğini ne kesinleştirir ne
de siler. Gözaltında kaybetme devletin yıllardır devrimcileri-demokratları-yurtseverleri
hatta sadece muhalifleri sindirmek, yıldırmak için kullandığı
bir yöntemdir. Dikkat edilirse her dönem yeni bir sindirme
yöntemi öne çıkmaktadır. Özellikle Beşiktaş'ta üç devrimcinin
infazından sonra gözaltında kaybetmeler devletin gözde
yöntemi olmuştur. Bunun öncesinde yargısız infazlar
ön plandaydı. Faşizm kirliliğini gizleme gereği duymaz
hiçbir zaman. Geçmişte resmiyeti zorlayarak idamlarla
yapmak istediğini, yargısız infazlarla, gözaltında kaybetmelerle
yapabilmektedir. En son İsmail Bahçeci'yi hedef alan
faşizm, şimdi de Hasan Ocak'ı kaybetmek istemektedir.
Hasan Ocak'ın bulunmasına yönelik olarak, ailesi tarafından
bir çok eylem yapılmıştır. İstanbul Valiliği önünde
oturma eylemi, Taksim Meydanı'ından İstiklal Caddesine
yürüyüş, Akın Birdal ve Ali Yıldırım'ın mahkemesinde
pankart açma, Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması
ve daha bir çok eylemlilik, ailesi, insan hakları kuruluşları,
demokratik kitle örgütleri tarafından organize edilerek,
Hasan Ocak'a sonuna kadar sahip çıkılacağı, faşizmin
suratına haykırılmıştır. Ayrıca Beyoğlu CHP, Avcılar
HADEP, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği şubeleri, İHD
gibi kuruluşlarda açlık grevler yapılmaktadır.
*KAYIPLAR BULUNSUN,HESAP SORULSUN!
*HASAN OCAK'I SAĞ ALDINIZ, SAĞ İSTİYORUZ!
*
BASIN AÇIKLAMASI
Özelleştirmeler, taşeronlaştırmalar, iş cinayetleri,
köy yakmalar ve boşaltmalar, katliamlar, yargısız infazlar,
faili meçhuller, gözaltında kayıplar, işçi direnişlerine,
üniversitelere yapılan faşist saldırılar. Tüm ezilenler
için kan, gözyaşı ve daha yoğun sömürüden başka anlamı
olmayan ve zulüm düzeninin devletince yeni bir işgalle
boyutlandırılan haksız ve kirli savaş.
İşçilerin, emekçilerin, tüm ezilenlerin ve devrimcilerin
üzerine yağan ve sıradanlaşan bu zulüm yağmuruna militan
bir şekilde "dur" diyen Gazi ve l Mayıs'ın
emekçi halkı, korku duvarlarının aşılmasına sessizliğin
yırtılmasında yol gösterdiler ve mücadelede yeni bir
dönem başlattılar.
l Mayıs'ın bu yeni dönemde mücadelenin önemli bir kilometre
taşı olacağı inancıyla biz aşağıda imzası olan Düşünceye
ve Basına Özgürlük Platformu diyoruz ki,
* l Mayıs, alanlarda militan bir eylemlilikle kutlanmalıdır.
* l Mayıs, gününde ve işçi sınıfının, tüm ezilenlerin
enternasyonal birlik, dayanışma ve mücadele günü anlayışıyla
içeriğine uygun kutlanmalıdır. Bu anlayışla, sendika
bürokratlarının ve devletin içini boşaltarak devlet
töreni biçimiyle kutlamak istemesine izin verilemez.
Her hangi bir sebeple bu anlamlı günün l Mayıs dışında
bir güne kaydırılması kabul edilemez.
* l Mayıs tek alanda, bütün çevreleri, sınıfın ve emekçilerin
örgütlülüklerini kapsayacak şekilde birlikte hareket
edilerek kutlanmalıdır.
Bu anlayışla;
İşçi ve emekçileri, tüm ezilenleri, işçi sınıfının,
emekçilerin enternasyonal birlik, dayanışma ve mücadele
günü olan l Mayıs'ı, Gazi ve l Mayıs halkının barikatlarda
yaktığı isyan ateşini alanlara taşıyarak kutlamaya çağırıyoruz.
YAŞASIN l MAYIS!
YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ BİRLİK, DAYANIŞMA VE MÜCADELE
GÜNÜ!
BİJİ YEK GULAN!
DÜŞÜNCEYE VE BASINA ÖZGÜRLÜK PLATFORMU
E. Alınteri, Atılım, Barikat, Devrim, Devrimci Mücadele,
Devrimci Yaşam, Direniş, Jiyana Nü, Kaldıraç, Kızıl
Bayrak, Medya Güneş, Newroz, Odak, Özgür Gelecek, Özgür
Halk, Sosyalist Alternatif, Sterka Rızgari
|