Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 


Böyle biri var son günlerde işte... Aramızda dolanıp duruyor... Kokusuz, renksiz... Kocaman başlıklar atılıyor onun için, "fazla mesai" yaptığı söyleniyor örneğin ya da "tur attığı" iddia ediliyor.
Şekli şemali üzerinde henüz tam bir anlaşma sağlanamadı. Bu konuda rivayet muhtelif! Normal şartlar altında ve karikatür sanatının şimdiye kadarki tanımlamalarına göre aslında yakalan kalkık bir siyah pardesüye sahip olması ve mutlaka koyu renk gözlük kullanması gerekir. Ama bilinmez ki! Herkes kendi meşrebince tanımlıyor onu. Sakallı olduğu söyleniyor örneğin, kot pantolonlu ve parkalı olduğu da iddialar arasında...
Böyle biri işte...
Şekli üzerinde anlaşılamıyor ama buna karşın o çoktan ulusal kahramanımız oldu bile. Herkesin ağzında artık, herkes ondan sözediyor. Yani bir yabancı, salt şu son günlerdeki gazeteleri okuyarak Türkiye üzerine bilgilenmeye kalksa, kesinlikle ülkemizdeki en güçlü siyasal mihrakın bu "provokatör" denilen şahıs olduğuna rahatça inanabilir.
Eskiden, yani bir zamanlar, yalnızca solcular tanırdı onu. Severlerdi üstelik. Çünkü her bir derdin devası olurdu bu garip yaratık, olayları çözümleme gibi zor işleri hafifletirdi biraz. Biraz da "aşırı" unsurların nitelenmesinde işe yarardı. Bir kısım solcu milletinin özelliğiydi sanki bu, hele de yaş kemale erdikçe ve sağ şeride doğru iyice kaydıkça her yerde daha fazla miktarda "provokatör" ve "aşırı" görmek bir gelenek gibiydi.
Ama artık durum değişti. Artık herkesin ağzında... Koca devlet büyüklerinden faşist parti yöneticilerine dek herkesin ağzı bu lafa iyice alıştı. Böylece bir çok şey kolaylaşmış oldu. Bir çok şey açıklanabilir hale geldi.
Ortalıkta biri var! Provokatör! İşleri karıştırıp duruyor...
Ve tabii ki, hiç kuşkunuz olmasın, mutlaka onun da arkasında "dış güçler" var! Bu konuda yorumlar değişiyor biraz. Kimilerine göre Yunanistan var örneğin, kimilerine göre ise Gümrük Birliği'ne girmemizi istemeyen başka güçler...
Böylece herşeyin üstü örtülmüş oluyor. Koca bir katliam böylece siyasal açıdan "çözümlenmiş" oluyor. Katliamın sorumluları da yeni pislikler planlamak için şimdiden hesaplar yapmaya başlıyorlar.
***
Ama yine de bu "provokatör" masalının asıl sevdalıları her zaman solculardır. Şu, eski solcular... Pek severler bu lafı...Otuz yıldır böyledir bu, nerede bir kıpırdanış olsa, dağarcıklarından arayıp bulurlar bu kavramı ve sevgiyle sarılırlar hemen.
Devletlerini çok severler aslında. Ona toz konsun istemezler. Katliamlar olur, onlarca insan ölür. Bir türlü inanamazlar devlet güçlerinin halkı kurşunlayacağına. Bir devletin kendi yurttaşlarını katletmesi mümkün değildir ki! Böyle bir şey olamaz!
Arayış başlar hemen... Kötü niyetli devlet görevlileri vardır örneğin. Polisimizin tümünü bu işten "tenzih etmek" gerekir. Partizanca kadrolaşmalar vardır, kendini bilmezler vardır, yoksa nihayetinde halktan oluşan bir şey değil midir polis?
Ve provokatörler... Aşırı gruplar... Aşırı grupların içersine sızmış ajanlar...
En çok da taşrada konuşulur bunlar. Eski solcuların gittiği "tekaüt kıraathaneleri" vardır, bilirsiniz. Ne inciler döktürülür orada, ne büyük gerçekler keşfedilir! Söylentilerin bini bir paradır, her zaman göstericilerin arasına karışmış birileri vardır örneğin, ateş edip kıyıya çekilen tiplerdir bunlar. Ateş edip çekilirler ve karışır ortalık...
Hep tahrik vardır! Sanki polisin tahrik olmaya çok ihtiyacı varmış gibi! Ama olsun, gereklidir yine de bu tahrik söylemi; çünkü polisin kendiliğinden böyle bir şey yapmayacağı inancı kesindir onlar için. Devletin durduk yerde tutup katliam yapmayacağına inanırlar. Mutlaka birşeyler olmalıdır, birileri kışkırtmalıdır polisi...
Provokatörler!
Hatta polisin içinde bile provokatörler vardır! Yanlış duymadınız, orada da vardırlar. Gerçekte polis teşkilatının çoğunluğu, özellikle de çevik kuvvet polisleri kuş beslemeyi ve klasik müzik dinlemeyi seven munis aile babalarıdırlar. Arasıra ağaçta kalmış bir kediyi kurtarmak gibi işler de olmasa bütün gün can sıkıntısından patlarlar. Yani öyle ateş etmek, insan öldürmek gibi şeyler akıllarının ucunda bile yoktur. Zaten yüce ve büyük şefleri silah kullanmama konusunda "kesin"(!) emirler vermiştir. Zaten sabahtan akşama dek aldıkları "halka sevgi gösterme" eğitimi de bu emirlerle tam bir uyum halindedir!
Ama provokatörler! Hemen karışırlar aralarına ve birden ne olursa olur... Zaten öteki yandaki provokatörler yeterince kışkırtma yapmışlardır, bu yanda da bir kaç kendini bilmez polis başlar karşılık vermeye...
Sonuç katliamdır... Olan masumlara olur her zaman
***

İBRAHİM TURHAN LiSESi'NDE GAZİ ATEŞİ
15 Mart 1995 Çarşamba günü Gazi olaylarını protesto amacıyla Esenler İbrahim Turhan Lisesi Öğrenci Birliği tarafından bir eylem düzenlendi. Eylem 60 öğrenci ve ailelerin katılımıyla başladı. Tüm devrim şehitleri adına saygı duruşu yapıldı. Daha sonra okulun yan çıkışına doğru, sloganlar eşliğinde yürüyüş yapıldı. Sloganlar atılırken sınıflarda olan öğretmen ve öğrencilerin alkışlı desteği gözlendi. Yürüyüş yan kapıdan çıkışta dağılırken polis müdahale etti ve 6 öğrenciyi gözaltına aldı. Öğrenciler karakola götürülüp isim ve adresleri alındıktan sonra okula tekrar getirilip serbest bırakıldılar.
Bizler, İbrahim Turhan Lisesi öğrencileri olarak olayın sorumlusunun faşist katiller olduğunu söylüyor ve bir gün hesabının sorulacağını bildiriyoruz.
ESENLER İBRAHİM TURHAN LİSESİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ

Yani genel olarak manzara şöyledir: Bir yanda halk vardır, diğer yanda da polis...
Halk, aklı selim sahibidir, öfkelidirler evet, azıcık kızgındırlar tabii. Kahveleri taranmıştır birazcık, birazcık ölenler olmuştur. Tepkileri vardır. Biraz yürümek ve tepkilerini şöyle bir ortaya koyup evlerine gitmek istemektedirler. Hava soğuktur zaten, bir önceki günün maç tartışmaları da henüz sonuçlanmamıştır. Ağır çekimlerde pozisyonları izleyip hakem hatalarını tespit etmek gereklidir...
Herneyse, durum böyledir işte... Ama, ne olursa o zaman olur işte. Bu hafif kızgın ama karakola yürümeyi de pek düşünmeyen kalabalık birden kışkırtılır. Gazi karakolunun bir işkence ve cinayet yuvası olması ve kahveleri tarayan katillerin bu işi karakolun özel korumasında yapmış olmaları yeterli bir kışkırtma değildir çünkü! Gazi halkı koyundur elbette ve kendiliklerinden öfkelenemezler onlar, ille de birilerinin ortalığı alevlendirmesi şarttır.
Ve yürüyüş başlar... Gazi halkı onca anti-faşist sloganı nereden bilsin? Hep o provokatörler vardır, onlar bağırır, halk da bağırmak zorunda kalır. Pankartları da o provokatörler hazırlar. Gerçi, pankartların hazırlanması için birden ortaya çarşaflar filan çıkar ama yine de bunlar halkın bu işlere karıştığını kanıtlamaz. Daha sonra kurulan barikatlarda çocukların ve kadınların görev alması da tabii ki ciddi bir kanıt sayılamaz.
Hem, bellidir bu provokatörler. Resimler yayınlanır gazetelerde çarşaf çarşaf, yüzü atkılı insanların resimlerinin altına manşet atılır "KİM BUNLAR?" diye. Resmi çeken muhabir o çocukların Gazi'nin çocukları olduğunu aslında domuz gibi bilir. O çocuklarla konuşmuştur çünkü, resim çekebilmek için köpek gibi yalvarmıştır o çocuklara. Ama sorar yine de: KİM BUNLAR?
Sorarlar... Gırtlaklarına dek öylesine yalana gömülmüştürlerdir ki! Barikata girerken üstlerini arayan çocuklara "komiteye bağlılığını" bildiren televizyoncu, akşam haberlerinde yine "semt dışından provokatörler"den sözedebilir rahatça...
***
İşin kötüsü, milyonlarca insana yayılır bu provokatör masalları... Üstelik tutar da. Afyon'daki, Kırşehir'deki adam Gazi'yi bilmez çünkü. Hatta Taksim'deki de tanımaz Gazi'yi, Gazi halkının nasıl bir halk olduğunu bilmez. Gazi mezarlığının nasıl bir devrimci şehitlik olduğunu hiç bilmezler. Gazi halkının son yılları ne acılar ve ne onurlarla yaşadığını bilmezler.
Örneğin, kahvelerin taranmasından yarım saat sonra insanların birden karakolun önüne yığılması... Mümkün değildir böyle bir şey! Ve eğer mümkün olabilmişse, mutlaka işin içinde birşey vardır.
İnsanlar bilmez çünkü bunun Gazi'de çok normal bir durum olduğunu. Hatta daha kısa sürede ve daha büyük bir kalabalığın toplanmamış olması gariptir Gazi açısından...
***
Evet, ortalıkta biri var...
Çok ünlü biri: provokatör!
Halk koyundur ve polis zemzemle yıkanmıştır...
Her şey iyidir ve her şey yolundadır.
Yalnızca bir tek kötü var ortalıkta: provokatör!
Bir bilsek kim olduğunu!..

 

 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92