Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 


Düşünsenize şöyle bir; barikatın öte yanındasınız ve içeri girmek istiyorsunuz. Bir çocuk durduruyor sizi önce, "kenardan gel!" diye bağırıyor. İstenen yerden geçiş yapıyorsunuz özgür toprak parçasına ve aynı çocuk kimliğinizi görmek istiyor, çıkarıp gösteriyorsunuz. Sonra bir güzel arama yapıyor. Gazeteci ya da televizyoncuysanız dikkatle soruyor hangi gazete ya da kanal olduğunu, Sonra giriyorsunuz içeriye...
Bütün bunlar olurken, aklınıza hep şu izinli mitinglerdeki polis araması geliyor. Nasıl küstahça bir üstünlük havasıyla yaparlar o aramayı. Herşeyin denetimlerinde olmasından nasıl da kıvançlıdırlar...
Aynısını yapıyor çocuklar Gazi barikatında... Üstelik bunu yaparken müthiş keyif aldıkları her hallerinden belli oluyor.
Ve bu sizi de çok keyiflendiriyor. Bu özgürlüğün bir biçimi çünkü. Hatta o çocuklar tarafından aranmak zorunluluğu işte o özgürlük dediğimiz şeyin ta kendisi oluyor. Yıllardır ilk kez, bizim kendi öz çocuklarımız önümüze dikilip kimlik soruyor, düşünebiliyor musunuz bunun keyfini?
***
Düşünsenize şöyle bir; devlet yok! Evet, kısa bir süre için ve çok dar bir alanda belki, ayrıca sınırlı bir yokoluş bu. Ama olsun, devlet yok yine de. Şöyle ya da böyle yok işte. Siz varsınız, dostlarınız var... Senin gibi insanlar yönetiyor seni. Belki çok beceriklice yapmıyorlar bunu, onlar da yaparken öğreniyorlar çünkü. Ama, senin gibi insanlar bunlar, Gazi'nin çocukları... "Barikata ateşle yaklaşma hemşerim!" diyor biri sertçe, kızmıyorsun, şu kadarcık olsun kızmıyorsun. Müthiş keyiflendiriyor seni üç gündür lastik ateşleriyle yüzü kararmış bu uykusuz çocuk tarafından azarlanmak. Senin insanın yapıyor çünkü bunu ve çok mantıklı bir gerekçesi var sert olmak için...
***
Düşünsenize şöyle bir; görünürde çok karmakarışık olan bir insan yığınının içindesiniz. Herkesin elinde birşeyler var. Birinde bir yerden sökülmüş bir su borusu, diğerinde inşaattan sökülmüş bir tahta parçası. Yorgun ama öfkeli yüzler... Onlarca ölü verilmiş ama yine barikatın arkasında herkes ve "gelirlerse gelirler" diyor yüzü atkılı biri, çok kararlı... "Gelirlerse gelsinler..."
***
Düşünsenize şöyle bir; ilk kez en hızlı kararlarını veriyor devrimciler. Sorun çıkıyor ve hemen çözülüyor. Panzerin saldırısında bu kadar kolayca ve hızla hareket edebilmesi herkesi çok sinirlendirmiş örneğin. Hemen çevreye bakılıyor, bir tomruk atölyesi ilişiyor göze. Beş-on dakika sonra o müthiş büyüklükteki tomruklar yolun ortasına taşınıyor, böylece ilk kez gerçekten panzerin bile geçmekte çok zorlanacağı bir barikat çıkıyor ortaya. Bütün bunlar büyük bir hızla olup bitiyor. Sonra bir yerlerde tahtalar keşfediliyor, sonra bir harç makinesi sürüklenip getiriliyor yolun ortasına...
Her şey öyle pratik ve hızlı ki...
***
Düşünsenize şöyle bir; gecenin bir vakti... Elinde koca bir demlikle bir kadın yaklaşıyor ateşin başındakilere. İlaç gibi geliyor herkese çaylar... Bir başkası elinde ekmek dolu bir kutuyla dolanıyor ortada... Kimsenin bir karşılık beklediği yok bunları yaparken... Herşey kardeşçe ve kendiliğinden...
***
"... öyleyse -diyordu Marks- devrim, yalnızca egemen sınıfı başka yoldan devirmek olanaklı bulunmadığı için değil, aynı zamanda onu devirmekte olan sınıf ancak bir devrimle geçmişin tüm kirinden kurtulmayı ve toplumun yeniden kurulmasına yetenekli duruma gelmeyi başarabileceği için gereklidir"
Bir devrim değil bu elbette, yalnızca bir direnişten sözediyoruz. Ama yine de nasıl arınıyor insan, nasıl tertemiz bir kokuyu soluyor lastik dumanlarının arasında... Nasıl hükmünü yitiriyor her gün kafamıza sokuşturulan bütün o bireyci düşünceler, köşe dönmeci propagandalar...
Belki yalnızca üç gün... Belki daracık bir alanda...
Ama bir arınma yine de bu. En azından arınma dediğimiz şeyin nasıl olabileceğinin işaretini veriyor bize açıkça.
***
Kaç metrekareye sıkışmış olursa olsun, kaç güne kaç saate sığmış olursa olsun, yıllar sonra ilk kez bahar geldi bu ülkenin topraklarının bir parçacığına...
Az şey değil bu...
Ölülerimiz içimizi yakıyor... Çok ağır bir bedel ödendi bütün bunlar için...
Ama, tarihin bütün süreci içinde bu bahar gününün önemi kuşkusuz daha derinden anlaşılacaktır...


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92