Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

 

27 Mart seçimlerinden büyük bir hezimetle çıkan koalisyon hükümeti 5 Nisan'da çaresizliğini açığa çıkardı. İşçi ve emekçiler bu kararları büyük bir tepkiyle karşıladılar. Çaresizlik içinde kıvranan oligarşiden beklendiği gibi, KİT'lerin özelleştirilmesi ya da kapatılması zam, KDV gibi "istikrara yönelik cesur kararlar" çıktı. Ve bu bunalımın kısa süreceği", herkesten fedakarlık istendiği gibi safsatalar yapıldı. İMF ve uluslararası emperyalist tekellerin emretmesiyle birlikte alınan "cesur kararlar"la hükümet halka karşı savaş ilan etti. Var olan düzen emperyalizme bağımlı yapısıyla yıllardan beri hiç bir zaman istikrara kavuşamamış, krizin yükünü her zaman olduğu gibi emekçi halkın sırtına bindirmiştir. Yapılan zamlar, işçiden memura, emekliden esnafa kadar tüm halkı etkilemiş, yoksulluk içine itmiş, kapatılacak olan KİT'leri beraber sokağa atılacak olan işçiler, işsizler ordusuna katılacaklardır.
Yeni paketi "Kurtuluş Savaşı"na benzeten oligarşinin sözcüsü Madam Çiller, bir kez daha "yapamayacağını" söylediği şeyi yapıyordu. Kurtuluş savaşı emperyalizme karşı yürütülmüştür, yani emperyalizme karşı çıkmadır. KİT'leri emperyalist tekellere peşkeş çekmeyi "istikrara yönelik çözümler"e eşit tutmak ikiyüzlülüktür, demogojidir.
Bugün sofradaki zeytinden sigaraya kadar fiyatlar yüzde yüz arttı. Enflasyonu azdıracak diye, toplu sözleşmeleri çıkmaza sokanlar maaş ve üretimi durduranlar, halkın alım gücünü göz önüne almıyorlar. "Ben köşeyi dönmeyi bilenlerin iktidarıyım" diyen hükümet, köşe kapmacada halkın ezilmesini umursamıyor. Onlar büyük tekellerin nasıl daha fazla kazanabileceğini, talanı yaygınlaştırmanın yollarını arayarak politika üretiyorlar.
Bundan 15 yıl önce de, dönemin hükümeti, "fedakârlık" demagojisiyle bir takım ekonomik kararlar almıştı. "24 Ocak Kararları'nın mimarı, dönemin başbakanlık müsteşarı Turgut Özal, alınan kararlar konusunda şunları söylüyordu: Bu güne kadar fiyatlar piyasa tarafından belirlenmiyordu. Bundan dolayı kriz oluştu. Serbest piyasanın konuları hayata geçerse, devlet zam yapmak zorunda kalmazdı. Pazar kendi kendisini düzenlerdi. Özal bunları söylerken, krizden doğan zorlukların herkese dağıtlacağını ve herkesten fedâkarlık beklediğini söylüyordu. O dönemler adına "Ulusal Politika" denilen 24 Ocak kararları Özal tarafından uygulanmaya koyulmuş ve serbest piyasa ekonomisi" adı altında ülke kaynakları emperyalizme peşkeş çekilmişti. Enflasyonu indireceğiz diye ücretler dondurulmuş, fiyatlar yükseltilmiş, TL döviz karşısında eriyip gitmiş, faizler, vergiler, taban fiatları, bütçe, doların "emir komuta" zincirinin birer halkası halini almıştı. 15 yıldır uygulanan serbest piyasa ekonomisinin sonuda, oligarşi yeni bir istikrar paketiyle, üstelik 24 Ocak kararlarından çok daha "acı" bir reçeteyle, kamuoyunun önüne çıktı.
Aylardır beklenen ekonomik paket 5 Nisan günü açıklandı. Açıklanan bu paket aslında yıllardır uygulanan İMF reçetelerinden farklı değil. Fakat bu sefer bu reçete benzeri görülmemiş bir acımasızlıkla uygulanmaya başlandı. Acımasızlık, bu güne kadar görüldüğü gibi sadece yoksul emekçi halka karşı. Sosyal hakların rafa kaldırıldığı, KİT'lerin kapatılmasına en kısa zamanda kilit vurulmasının kararlaştırıldığı, maaş ve ücret artışlarının durdurulduğu, zamların yüzde ellileri aşan oranlarda uygulandığı, işsiz sayısının artmasının planlandığı bu paket, oligarşinin çaresizliğini ortaya koyduğu gibi, içinde bulunduğu krizin de boyutunu ifade ediyor.
Oligarşinin açmazı ve her gün biraz daha derinleşen ekonomik, siyasi ve sosyal kriz karşısındaki çaresizliği, artık "demokrasi" sahtekârlıklarına da olanak tanımıyor. Çiller, kendisinin "istikrar paketi" dediği, aslında emekçi halkımız için yoksulluk, zam, zulüm ve daha fazla sömürü paketinden başka bir şey olmayan 5 Nisan tarihinde açıklanan "cesur kararlar" için "Bana üç ay verin, inşallah memleketi düzlüğe çıkarırım" diyor.
Bu sözlerin yabancısı değildir işçi ve emekçi halkımız. Daha önce de bu sözleri, yalanları çok duyduk. Daha önce de, "500 günleri" duymuştuk, "şu ayın sonunu bu mevsimin başını" beklememiz istenerek bu zamanın sonunda ekonomik krizin atlatılacağı söylenmişti. Değişen bir şey yok. Yine süre isteniyor, fedakarlık isteniyor, "biz bu kararları halkın refahı için aldık" diyorlar. Ama yalan söylüyorlar. Daha başbakan olmazken "size hiç yalan söylemiyeceeğim diyen Tansu Hanımın, o gün bile yalan söylediği ortaya çıkıyor.
Şimdi hükümet, "kararlı ve cesur" olduğunu göstermek için kolları sıvamış durumda. Kararlılığı konu sunda Turgut babayı örnek alıp paket açıp İMF'ye yaranmaya çalışıyor. Kararlılığını gösterdiği en önemli konulardan biri KİT'lerdir. Zonguldak ve Karabükün kapatılması gündemde iken bu kapatma listesine Türkiye Zirai Donatım kurumu DMO, Tekel'in Ankara ve Bomonti Bira Fabrikaları, Cibali Sigara Fabrikası, Sümerbank'ın 7 fabrikası, Petkim Yarımca Tesisleri, Petlas Turban'a ait 5 otel, Testaş'ın Aydın işletmeleri, İstanbul Haliç Camialtı ve İzmir Alaybey tersaneleri, Et Balık Kurumu'nun bazı kombinaları da eklendi. Üstelik bu işletmelerin bu yıl sonuna kadar kapatılmasının takvime bağlandığı açıklandı. Bir yandan KİT'ler emperyalizme peşkeş çekilirken, diğer yandan istikrarı sağlama hayallerinin, yalanlarının faturasını emekçi halkımız ödüyor. KİT'lerin kapatılmasıyla sokağa atılacak işçiler, işsizler ordusuna katılacaklardır.

KİT'ler

Petkim Yarımca

Petlas

Turban'ın 5 Oteli

Testaş Aydın Tesisi

Haliç, Camialtı, Alaybey Tersanesi

EBK Bazı Kombinaları

TEKEL'in 3 Fabrikası

Karabük Demir-Çelik

Türkiye Zirai Donanım Kurumu

Devlet Malzeme Ofisi

Çalışan İşçi Sayısı

2600

1000

1000

200

2000

2000

1546

6000

2800

1000


Daha önce özelleştirme fırtınasıyla beraber işçi kıyımı yaşanmış, binlerce işçi sokağa atılmıştı. Yeni Dünya Düzeniyle birlikte uygulamaya konulan özelleştirme sadece Türkiye'de de denenmedi. Brezilya, Arjantin, İngiltere Amerika gibi ülkelerde de işçiler sokağa atıldı. Askeri harcamaları fazlalaştıran hükümet işçi ve emekçi halkımızın sırtından, her yıl Kürdistan'a trilyonlarca harcama yapmaktadır. Çayımızdan, sigaramızdan, suyumuzdan, hakkımızdan kesilen her kuruşu, burada yürütülen kirli savaşa kullanmaktadır.

Zamlar:
Hükümet kararlığını zamlarda da gösterdi. Başlıca tüketim maddelerine ve enerjiye %50-100 arasında zamlar yapılarak hükümetin kararlı olduğu gösterilmeye çalışıldı. Bu arada, resmi kur üzerinden devalüasyon yapılarak (%38,5) dolar 23 bin TL'den 40 bin TL'ye kadar yükseltildi. Bu arada işçi sınıfının eski bir kazanım olan emeklilik süresi de ortadan kaldırıldı. İşçi emeklilik süresi 5 bin iş gününden, kadınlar için; 7 bin 200 erkekler için de 9 bin güne çıkartıldı. Böylece emeklilik meselesi çözülmüş oldu. Çünkü böyle bir ülkede bu sürede emekli olmak imkansız...
İMF'nin yıllardır istediği "maaş ve ücretler dondurulsun, KİT'ler kapatılsın" emirleri bir kez daha kusur yapılmadan hayata geçirildi. 5 Nisan günü bu ekonomik kararlar açıklanırken, bu kararların, zamdan, zulümden ağır vergilerden, işszlikten başka bir içeriğinin olmadığı görüldü. Pakette başta akaryakıt, Tekel malları, şeker, PTT ve ulaşım olmak üzere, KİT ürünleri fiatlarına %100'e varan oran zam yapıldı. Paket çok sayıda KİT'in 1994 yılında kapatılmasını hedefliyor. "istikrar paketi"nden çıkan zamlar Çiller ve ortağı Karayalçın'ın açıkladıkları gibi; akaryakıtta %90; şeker fiatları %50 ile 62 arasında; çay fiatları da %72 aranında arttırıldı.

6 Nisan'da Soyguna "Dur" denildi:
Emekçi kitlerin yaşam standartlarında ki düşüş, sefaletin, işsizliğin artışı, zamlar, krizin halk için hiçbir zaman atlatılmadığını ortaya koymakta. Çünkü emekçi halkımızın sefaleti her geçen gün biraz daha derinleşiyor. 10 yılda bir atlatılan ise egemen sınıfların krizidir.
Böylesi bir ortamda açılan "istikrar paketi" 6 Nisan günü memur, işçi kısaca tüm emekçilerin tepkisine yol açtı. Her taraftan "soygun paketine hayır" sloganları yükseldi. Baştan kapatılacağı söylenen kurumlar olmak üzere yurdun her yanından emekçiler öfkelerini sokağa taşıdılar. Hiç bir çağrı yapılmamasına karşın Kırşehir'de esnaf kepenk kapatarak Petalas'ın kapatılmasını protesto etti. Aynı saatlerde, İstanbul'da Haliç ve Camialtı, İzmir de Alaybey tersanelerinin işçileri sokağa dökülüp tersanelerinin kapatılamayacağını haykırıyorlardı. 7 Nisan da da Cibali sigara fabrikası işçileri öfkelerini sokaklara taşıdılar. Paketin açıklanmasıyla beraber Yarımca Petkim işçileri de tesisi işgal edip tepkilerini ifade etmeye çalıştılar 8 Nisan'da da Zonguldakta kitlesel miting örgütlenip, hayata geçirildi. Bu mitinge Ereğli ve Karabük işçileri de katıldı.
Ama bu eylemler, salt soygun paketine karşı duyarlı olduğumuzu göstermek için yapılmamalı. İşçisinden memuruna, esmafından öğrencisine kadar tüm emekçiler bu soygun paketini, hak alma mücadelesini yükselterek işlevsiz kılabilir.
Evet oligarşi bu gün büyük bir kriz yaşıyor. Ama hiç bir pisliğinden vazgeçeceği ihtimali de yok. Emekçilerin hak alma taleplerine karşı copla cevap veren iktidarın gündeminde "istikrar" yoktur. 5 Nisan da açıklanan soygun paketinin içindeki tüm politikalar, düzen için daha fazla baskıyı copu, işkenceyi, terörü zorunlu kılmaktadır.
Koalisyon'un yaptıkları açıktır. Demokrasi, insan hakları vaadleriyle iktidara gelen hükümeti kamuoyunun bir bölümünü demokratikleşme beklentisine sokarak, faşist politikalarını uygulamaya devam ettiler. Binlerce insan katledilirken, köyler bombalanırken hep işçi ve memurun cebinden çıkan kuruşlar kullanılmak üzere askeri harcamalara ayrılmıştı.
Böylesine acımasızca uygulanan soyguna dur demek gelinen aşamada herkesin görevidir. Seçim aldatmacasından sonra iyice azgınlaşan oligarşi, halkımızın cebindeki son kuruşu da alırken, bunları emperyalist tekellere ve en önemlisi Kürdistan'da yürütülen kirli savaşaaktardığını unutmamak gerekir. Genel bir muhalefet örneğiyle "soygun"a hayır demek gerekir. Tıkanıklık oligarşinin tıkanıklığıdır, acizlik oligarşinin acizliğidir. İşçilerin, emekçilerin çözümü devrimdir. Halkımızın gerçek kurtuluşu, bu kokuşmuş düzenden kurtulmanın tek yolu Devrimci Kurtuluş mücadelesinden geçer. Oligarşinin bütün bu saldırıları, soygunları, talanları Devrimci Kurtuluş mücadelemizi engeleyemeyecektir.


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92