Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

 


Onlardan kimi zaman "bir elmanın yarısını teşkil ederler" diye bahsedilir. Kimi zaman ayaklarının altlarına "sahte cennetler" serilir, "Onlarsız devrim olmayacağından" sözedilir. Birçok zamansa onların "Sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmemek" gerektiği söylenir veya "Saçlarının uzun akıllarının kısa olduğu" ilan edilir. Onlar ki kadınlardır; "Anamız, avradımız, yarimiz" diye şiir dizelerine işlenen ama her gün çifte sömürünün altında ezilen kadınlar...
Tabi onların da bir tarihi var. İnsanın tarihiyle yaşıt. Ve uzun bir ezilmişlik destanı boyutlarında.
İnsanlığın gelişim tarihi incelendiğinde görülür ki anaerkil düzende hiç kimseyi ezmeyen kadına ilerleyen tarihsel süreç içerisinde iki tane efendi bağışlanmıştır, kapitalizmde bu efendilerden birincisi sermaye sahibi kapitalist iken ikincisi de erkekler olmuştur.
Kapitalist sistem kadını herzaman ucuz işgücü ucuz emek olarak algılamıştır. Bu nedenle de bu cins emeğe ihtiyaç fazla olduğu zamanlarda işe sürülmüş diğer zamanlarda ise evinde mahkum edilmiştir. Bu noktada dikkat çeken olgu şu olmaktadır: Kadının üretime katılıp üretimde pay sahibi olması onu özgürleştirmemiş tersine sömürüyü ikiye katlamıştır. Bunun nedeni ise kadına ikinci sınıf bir yer biçen çok boyutlu bir kültürün oluşturuluşudur. Bu kültüre göre kadının yeri evidir. Onun görevi çocuk doğurmak, çocuklarına bakmak, erkeğinin isteklerini karşılamak, daha ilerki tarihsel süreçte de buna ek olarak bir işte çalışmak olmuştur. Yani ona toplumda ve yozlaşmış aile değerleri içersinde bir metanın durumundan farksız bir değer biçilmiş, o en ucuz meta olarak algılanmıştır.
"Modern kapitalist toplum, ilk bakışta görülmeyen bir yığın yoksulluk ve zulüm olaylarının gizlendiği yerdir. Orta sınıf halkın dağınık aileleri, esnaflar, fabrika işçileri, katipler anlatılmayacak kadar yoksuldurlar ama en iyi zamanlarında bile kıt kanaat geçinirler. Bu tür ailelerdeki milyonlarca kadın birkaç kuruşla ailelerini doyurup giydirmek için çok fazla günlük çaba harcayarak, kendi emekleri dışında her şeyden tasaruf yaparak ailenin kölesi gibi yaşarlar.
"İşte kapitalistler en çok evde çalışan ve kendisi ve ailesi için bir dilim daha fazla ekmek 'kazanmak' için çok düşük bir ücrete razı olan bu kadınlar arasından işçi çalıştırmak arzusundadırlar. Bütün ülkelerin kapitalistleri en 'uygun' fiyatla istedikleri kadar cariyeyi yine bu kadınlar arasından seçmişlerdir. Fahişelik hakkındaki hiçbir 'ahlaki öfke' kadınların vücutları üzerindeki bu ticareti engelleyecek hiç bir şey yapamaz; ücretli kölelik var olduğu sürece fahişelik de kaçınılmaz olarak sürecektir. Toplum tarihi boyunca bütün ezilen ve sömürülen sınıflar, ezenlere ilk önce ödenmemiş emeklerini, ikinci olarak da karılarını 'efendileri'nin cariyeleri olarak vermek zorunda kalmışlardı" diyen Lenin kadının sömürü sistemlerine özgü yerini çok net ortaya koymuştur.


Ve Bugün Kadın, Ve Türkiye'de Kadın:
Bugün genel olarak kimi burjuva demokrasilerinin varolduğu ülkelerde kadının toplum içersindeki konumu birazcık ilerleme kaydetse de yine de sistemin özünden fazla bir şey kaybetmemiştir.
Az gelişmiş ülkelerde ise kadının konumunda fazla bir değişme olmamıştır. Eğer bu noktada Türkiye'ye değinilecek olursa Cumhuriyet'le birlikte seçme -seçilme hakkı, okuma-yazma hakkı gibi kimi nisbi-görüntüsel haklara karşın kadının durumu fazlaca değişmemiştir. Çünkü toplumda normal olarak egemen sınıfın egemen kültürü vardır. Bu kültüre göre "kadın erkeğin tarlasıdır", "saçı uzun aklı kısadır", kafası fazla bir şeye çalışmaz. Bu anlamda kadınların işte çalışmaları, okumaları, hatta bir bayan başbakanımızın bile olması bizi aldatmamalıdır.
Açık ve net olan odur ki kadın bugün daha fazla metalaşmıştır. Daha fazla cinsel tacize uğramaktadır. Artık kadın özellikle reklam sektöründe olabildiğince ön plana çıkartılmış, bir araba reklamında "otomobillendir beni Macit" diyen veya "yiyin beni" diye pirinç reklamı yapan kadınlar ön plana çıkmıştır.
Kendi istemlerine ulaşmayan, kendi varlıklarını ispatlayamayan kadınlar fuhuş sektörünün sermayesi olmuştur. Aslında fuhuşun artmışlığı, sistemin çürümüşlüğünden, kokuşmuşluğundan başka anlam ifade etmemektedir. Zaten sistem kadına biçtiği konum itibariyle onu bir fahişe olarak algılamaktadır. Eğer ki fahişeliğin bir kadının para karşılığında erkeklerle birlikte olması diye anlamı varsa kızların başlık parası adı altında alınan paralarla evlendirildiği, evliliklerin sevgi temeline değil para-mal-mülk ilişkisine dayandığı bir toplumda, topluma göre ya da sistemin değerlerine göre "fahişe" olup olmamakla gerçekte fahişe olup olmamak da tartışılır bir konudur.
Fakat bu konuda çok açık olan bir gerçek vardır. Toplumda ya da ülkede, ben kaldıracağım demekle ne bir kişi ne de bir parti fuhuşu kaldırabilecektir. Bu anlamda da RP'li bir belediye başkanının ya da başka bilmem kimin bu pisliği temizleyeceğiz sözleri ucuz demogojiden ibarettir. Çünkü bu sektörü sistem yaratmıştır. Sistemle birlikte varolmakta ve onunla birlikte çürümektedir. Ve bugün bu ülkede en yüksek vergiyi patroniçe Manukyan'ın verdiğiyle övünülmektedir. Birkaç yerin kapatılmasıyla fuhuşun biteceğinin sanılması bir yanılsama veya kendini kandırma olacak, sadece görüntü değişmiş olacaktır.
Öyle ya da böyle bu sorun sistemin bir ürünüdür ve onunla birlikte yok olacaktır. Bunu da ancak erkekle birlikte üreten ve onunla birlikte yaşayan, onunla omuz omuza verdiği mücadeleyle özgürleşen kadın yapacaktır. Ve bugünün kardelenleri yarının güzel günlerini hazırlayacaklarıdır.


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92