Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

 

SOSYALİZME ADANMIŞ BİR YAŞAM: J. V. STALİN
Biri Stalin'den sözediyorsa eğer, ona şöyle bir bakmak gerekiyor; kimdir, nedir? Kendi tarihinin bir dönemine yönelip, bugün için ışık çubukları arayan bir sosyalist mi? Saçmalıkları ve beceriksizlikleriyle ülkesini mahvetmiş ve sorumluluk yıkacak yer arayan bir "partili" bürokrat mı? Stalin'in imgesinde örgüt denilen o sıkıcı fikri görüp yüzünü buruşturan tembel bir ukala mı?
.............
31 yıl önce öldü Stalin.
Tarihin zaman ölçüleri geniştir. Kendi aktörlerini kısa zaman dilimlerinde yargılamaz. Her şey soğur, demogoji fırtınalarının tozu dumanı gider ve ortada bilim kalır. O karar verir eğriye doğruya..
Ama dün ve bugün, bir şey kesindir: 7 Mart 1953'te öldüğünde, onun tek bir mülkiyeti vardır: Parti kartı!
..........
Sosyalizme adanmış bir yaşamın önünde saygıyla eğiliyoruz.

 


Geçtiğimiz aylarda "Living Marxism"in Kasım '93 sayısında yayınlanan bir yazı dizisini çevirmiş ve yayına hazırlamıştık. "Kapitalizmden Beter Ne Olabilir" üst başlıklı bu dizi, özellikle eski sosyalist ülkelerde bugün yaşanan berbat koşulları irdeleyen yazılardan oluşuyordu.
Ancak, çevirileri okudukça şöyle bir kaygımız da oluştu: Yazılar içerik olarak iyi olmakla birlikte, Avrupa solunun büyük kesimine egemen olan bir hastalıkla sakatlanmıştı. Troçkist söylemden geniş ölçüde etkilenen bir tavırla adeta bir gelenek haline gelmiş Stalin takıntısı her yazıya yansıyordu. Bizim, Avrupa solundaki bu kolaycı ve çarpık söylemi benimsemediğimiz biliniyor. Bizce Stalin dönemi, sosyalizmin bir dönemidir, hem de önemli bir dönemidir. Kuşkusuz tartışılabilir ama çarpık bir "anti..." söylemi her açıdan sakıncalıdır.
Üstelik, Avrupa Solu ve Living'te daha garip olan şey, Stalinizm kavramının da çarpık kullanımıdır. O zaman da iş çığrından çıkıp iyice saçma bir hale geliyor. Stalin'in adını parti literatüründen, ders kitaplarından bile silen, onu yalnızca sövmek için anan bir yönetici kuşağını Stalinizmle nitelemek doğrusu komik de oluyor.
Dizinin başlangıcında okurumuzun dikkatini bu çarpıklıklara çekmek istiyoruz. Ve bu benimsemediğimiz, çarpık söyleme karşın yine de yazıların yararına inanıyoruz. Eski sosyalist ülke halklarına sunulan "Kapitalist Cennet"in sonuçlarını görmek açısından çarpıcı yanları olduğu kesindir. Bu konu üzerine sosyalist basında doyurucu anlamda az şey yazıldığı için yazıların bir boşluğu da kapatacağına inanıyoruz.
Dizi, gelecek sayılarımızda, başka yazılarla sürecek.

Eski Sovyetler Birliği'nde, Batı Kazakistan'da büyük bir demiryolu istasyonu olan Makad'a yakın köylerde, veba basili bulundu. "Salgın hastalığın görüldüğü merkezden başlayarak, bir kilometre çaplı bir alan içersinde, tüm kemirici hayvanlar yokediliyor. Tüm kişisel eşyalar, evler ve develer dezenfekte ediliyor." (BBC, Summary of World Broadcasts, 30 Ağustos 1993)
Difteri tüm Rusya'da yayılıyor. 1992 yılının ilk 10 ayında, Moskova'da 732 vaka kayıtlara geçirildi, bu sayı, bir önceki yılınkinin iki katıydı. 1993 yılının ilk altı ayında, Rusya'da 4000 difteri olayına rastlandı, bu da tüm 1992 yılındakine aşağı yukarı eşitti. Ağustos aynının sonlarına doğru, 104 kişi difteriden öldü, bunların çoğu çocuktu.

Orta Çağ
Kolera da bütün hışımıyla geri döndü. Yalnız Temmuzda, Rusya'da 125 kolera olayı görüldü, bunlardan 20'si Moskova'daydı. Kolera salgını Tacikistan'ın Pyanj ve Kolhozobad bölgelerinde patlak verdi, ateşli tifo ise Volgodonsk bölgesinde 106 kişiyi yere serdi.
Veba, malarya, tifo, antraks, difteri, kolera ve çocuk felciyle eski Sovyetler Birliği, sağlıklı, çağdaş bir toplum olma yönünde ilerlemek şöyle dursun, Orta Çağ'a dönüyor sanki.
Rusya, çarlığın karanlık günlerinden beri, böyle bir hastalık patlaması yaşamamıştı. O zamanlarda, her yıl yüz binlerce insan ölüyor, milyonlarcası sakat kalıyordu. 1993 yılında tutulan kayıtların ortaya koyduğu bulaşıcı ve diğer türden hastalıklardaki artış, 90'lı yılların, çarlık günlerindeki gibi dehşet verici olacağını gösteriyor.

İlkel Tedavi Yöntemleri
Kapitalizm, Sovyetler Birliği'ne sağlık koşulları getireceğine dair verdiği sözü tutmadı. Stalin zamanında halk sağlığına daha fazla özen gösteriliyordu. Bir Amerikan tıp dergisinde yazılanlara göz atalım: "Sovyetler Birliği'nde sağlık sistemi, bulaşıcı hastalıklar ve salgınlarla mücadelede büyük başarı kazanmıştı. Yeni kurulan tıbbi yardım sistemi sayesinde, temel servislere kolayca ve bedava olarak ulaşılabiliyordu. Tüm yurttaşlar için aşılar, doğum yardımı ve çocuk bakımı parasız olarak sağlanıyordu." (D Rowland ve AV Telyukov, Health Affair, 1991 Sonbaharı).
Victoria Clark "1965'le 1971 arasında," diye yazıyordu. "Sovyetler Birliği'nde difteriden ölüm vakası görülmemeşti; sosyalizm, üçüncü dünya ülkelerinde her yıl 100 kişiyi öldüren bu hastalığı yenmişti" (Observer 29 Ağustos 1993).
Gerçekte, Stalinist ekonominin bürokratik biçimde uygulandığı yıllarda, bütün diğer hizmetler gibi, sağlık sistemi de berbat durumdaydı. Binlerce hastahane ve boş yatak vardı, ama ancak en ilkel tedavi biçimleri uygulanabiliyordu. Pahalı modern araç-gerecin bulunduğu hastahane sayısı sınırlıydı ve büyük ameliyatlar, radyoterapi gibi tedaviler yapılamıyordu.
90'lı yıllarda, SSCB sağlık hizmetlerine, ABD'den de az para ayırdı. Bütçenin yüzde 4,5'u, oysa ki aynı oran ABD'de yüzde 10'du. Bir Sovyet yurttaşı Amerikalı çağdaşından beş yıl önce öleceğini hesaplayabilirdi. Yaşamı da pek sağlıklı geçmiyordu. Doğum kontrolü yöntemleri hemen hemen hiç uygulanmıyordu. Kürtaj, istenmeyen gebelikleri önlemenin tek yoluydu, bu operasyon anestezisiz yapılır ve temizliğe hiç dikkat edilmezdi.

Kullanılmış İğneler
Bazı hemşirelere eğitimleri sırasında hâlâ hacamat yapma, sülükle kan alma gibi Ortaçağ yöntemleri öğretiliyordu. Aileler, hastahanelere yeni bulaşıcı hastalıklar taşımasın diye, hastaları ziyaret etmelerine izin verilmezdi. Bu yüzden anne-babalar, çok zorunlu olmadıkça çocuklarını hastahanelere yatırmak istemiyordu.
Bundan beterinin ne olabileceğini düşünmek bile güç. Ama eski Sovyetler Birliği'nde şimdiki sağlık durumunun çok daha kötü olması, kapitalizme geçiş girişiminin başarısızlığa uğradığının bir işareti sayılabilir.
Pazar ekonomisinin gelişi, hastalıkların yayılması için elverişli koşulları yarattı. Salgınların başlıca nedenleri arasında, sağlık kurallarına dikkat edilmemesi, yetersiz beslenme, ilaç ve aşıların bulunmayışı ve enjeksiyon iğnelerinin birçok hastaya tekrar tekrar kullanılması sayılabilir. Tüm bu sorunlar, serbest piyasa reformundan sonra ortaya çıktı. Kâra dayalı yeni sisistemin talepleri, devlet hizmetlerinin dağılmasına, fiyatların hızla yükselmesine ve yaşam standartlarının birdenbire düşmesine yolaçtı.

Yetersiz Beslenme:
Düşük gelirler ve kuduran enflasyon yüzünden, çoğu Ruslar, doğru dürüst yemek bile yiyemez oldular. Büyük çoğunluk, et, süt ve taze meyve gibi besinleri ancak haftada bir ya da en çok iki kez görüyor. Rusların ortalama yüzde 20'si gereğinden az kalori ve yüzde 40'ı gereğinden az vitamin alıyor. Bunun sonucunda, özellikle çocuklar ve yaşlılar için, korkunç derecede bozuk sağlık koşulları ortaya çıkıyor.
Ağır raşitizm, allerjik cilt bozuklukları, dizanteri, sarılık, büyümede duraklama, mide-barsak sisteminde işlevsel bozukluklar, Rusya'da çocukların yüzde 60'ını etkisi altına almış bulunuyor. Rusya'da, yaşamlarının ilk beş yılında, çocuklardan ancak üçte bir sağlıklı kalabiliyor. Salgınların kontrolü komitesi üyesi uzmanlardan Profesör Oleg Bogomolov, yetersiz beslenme ve kötü sağlık koşulları yüzünden yaşılılar arasında ölüm oranının hızla yükseldiğine inanıyor.

Kirlilik ve Bulaşma:
Tüm eski Sovyetler Birliği'nde halk sağlığı sistemi tam bir çöküşe uğradı. Sulama ve kanalizasyon sistemlerini ayakta tutabilmek için gerekli paranın bulunamayışı salgın tehlikesini arttırıyor. Malarya taşıyan sivrisineklerin şimdi Moskova varoşlarındaki su birikintilerinden türediği söyleniyor. Kullanılan suyun azlığı, Rusya, Ukrayna, Özbekistan ve Tacikistan'da kolera salgınlarına yolaçıyor. Kabarovsk kentinde büyük sulama merkezlerinin kapatılması su kaynaklarını azalttığından, çocuklar arasında menejitin yayılmasına neden oldu.
Etlerin de temiz olmaması, hastalıkların hızla yayılmasını kolaylaştırıyor. Yiyecek dağıtım ve ulaşım sistemin dağıldığı için, ithal edilen etler limanlarda ya da tren istasyonlarında kokuşuyor. Bu sırada, hastalıklı hayvanların etleri pazarlarda satılıyor, Güney Altay ve Sibirya'da, Barnaul'da, Antraks, Moskova, Saratov, Tula ve Kalmikaya ve Mordova bölgelerinde ağır gıda zehirlenmeleri görülüyor.

Aşı yok:
Moskova sağlık yetkililerinin sözcüsü Igor Nadejdin, difteri salgınının nedeninin, halkın yeterince aşılanamaması olduğuna inanıyor. 1989'da, medyada bazı aşıların bozuk olduğu, aynı iğnenin çok kişiye kullanıldığı ve aşıların düşük kaliteli olduğu konusunda halk uyarıldı. Anne-babaların çocuklarını aşılatmaması istendi.
Ağustosta, Salgın hastalıklar uzmanı, Milletvekili Vadim Monisov, yerel aşılanmaların yetersizliğinin difteri salgınına neden olduğunu, sağlık yetkililerinin aşı getirtmekten aciz kaldığını ve ellerinde yeterince şırınga bulunmadığını açıkladı. (RFE/RL Research Reports, 20 Ağustos 1993) Üstelik, çocuk felci salgını çıkması da bekleniyor. Moskova'da bir yaşından küçük çoçukların üçte birinden azı çocuk felcine karşı aşılandı ve felç biçiminde yeni olaylara rastlandı.
Yetkililer, şimdi aşı programlarına hız vermeye çalışıyor. Yine de, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bazı virüslerin yeni türlerinin alışılagelmiş ilaç tedavilerine karşı direndiği uyarısında bulundu. En tehlikeli virüsler, yoksulluğun fazla ve sağlık koşullarının kötü olduğu bölgelerde türer, eski Sovyetler Birliği'ndeki koşullar da aynen böyle.
ABD'de Hastalıklardan Korunma ve Kontrol Merkezi'nde Bakteriyel Hastalıklar Şefi olan Dr. Mitcehell Cohen bu konuda, şu görüşü öne sürmüştür: "Biz bu hastalıkların çoğu için, çok etkili kontrol programları uyguluyoruz, ama eski Sovyetler Birliği'nde olduğu gibi halk sağlığı sistemi bir kez çökünce, salgınlar da ortalığı kaplar, bu kez mikro-organizmalar da biçim değiştirmiştir ve kontrolü daha da zordur."(Observer, 29 Ağustos 1993)
Dünya Sağlık Örgütü'nde, salgınların önlenmesi için yeni ilaçlar geliştirmenin milyonlarca dolar gerektireceği hesaplandı. Ama, kendi çıkarından başka birşey düşünmeyen Batı bu ilaçların hazırlanması ve Rusya'da dağıtılması için gereksinim duyulan para yardımını yapmakta pek de acele etmiyor.

Doktor Yok, İlaç Yok...
Rus mallarını dünya kapitalizmi pazarlarında daha rekabete girebilir kılmak için, çok kısa bir sürede ve çok büyük bir oranda rublenin değeri düşürüldü. Bu da, ilaç ve tıbbi malzeme fiyatlarının aniden yükselmesine yolaçtı ve hastahanelerin fonlarını tüketti. İlaç, ameliyat malzemesi, eğitimli hemşire ve uzmanlık eğitimi yapan doktor bulunmayışı, sağlık sisteminin temelden çöküşüne neden oldu ve salgınlara zemin hazırladı.
Hastahanelerde, antibiyotikler gibi pahalı ilaçlar çok zor bulunuyor. Hırsızlık ve ahlak bozukluğu yüzünden, çoğu ilaçlar sonunda karaborsaya düşüyor. Orta Asya'da yetiştirilen pamuk, özellikle pahalı ve az bulunur bir malzeme oluşturuyor. Yatak örtüleri ve temizlik malzemesinin kıt oluşu, sağlığı tehdit ediyor ve daha çok enfeksiyon tehlikesi yaratıyor. Kan da çok güç bulunuyor. Hastalar için çoğu kez aileleri yada doktorlar kendi kanlarını bağışlar. (British Medical Journal, 3 Nisan 1993)
Rublenin böyle birdenbire değer kaybetmesi, doktorların devletten aldığı ücretlerin de değerini düşürdü. Bugün Rusya'da doktorlar, çiftliklerden başka yerlerde çalışan işçilerin ücretlerinden yüzde 70 oranında daha az ücret alır. Sonuçta, doktorlar işlerini bırakıyor, çoğu yurtdışına göç etmenin yollarını arıyor. Zaten daha önceleri de az ücret alan hemşirelerin yaşam standartları yeni ücret kesintileri yüzünden iyice kötüleşti, bunlardan çoğunun daha iyi para kazanabilecekleri işlere girmek için görevlerinden ayrılması sağlık hizmetlerindeki bunalımı arttırıyor. Devlet desteklemeleri azaldıkça, yerel tıp merkezleri ve araştırma enstitüleri de birer birer kapanıyor. Obninsk'te, 1993'ün ilk yarısında, tıp hizmetleri birimi, federal devletten alacağı desteğin ancak beşte birini elde edebildi. Ağustos başlarında, bu konuda Rusya'daki en büyük kuruluş olan, yerel onkoloji ve radyoterapi merkezi, fonlarının tükenmesi yüzünden kapanmak zorunda kaldı.
Bugün, Moskova'da çalışanların yüzde 80'i sağlık giderlerini kendileri karşılamak zorundadır. Rusların çoğu doğru düzgün beslenmeyi bile sağlayamadıklarına göre (bir yılda yiyecek maddelerinin fiyatlarındaki yüzde 1000'lik artış yüzünden), tıbbi bakım için para bulmak, ancak küçük bir azınlığın ulaşabildiği bir lükstür. Halkta para az olduğundan, hastalıkları başlangıç halindeyken çare arayamıyorlar. Bir tıp uzmanı "bu yüzden, gelecek iki yılda, müzmin hastalıklarda halk, piyasa ekonomisinin bedelini kendi sağlıklarıyla ödeyecek.


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92