Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

 

BARİKAT: Bildiğimiz kadarıyla dolar yıllardır zaten kendi sürekli yükselirdi. Bu son olay ise oldukça ilginç değil mi?
A.B Kafaoğlu: Evet. Şimdi, dolarda olmasa başka bir yerde olurdu. Ortada, hükümetin harcama politikalarının yanlışlığından dolayı büyük bir para şişkinliği var. Serseri para var ve ortada dolaşıyor. Niye dolaşıyor? Çünkü hükümet durmadan para basıyor ve bunları verimli olmayan projelere harcıyor. Çok uzun vadede 10 senede, 20 senede, 50 senede sonuç verecek projelere harcıyor. Ve buradan ortaya serseri bir para kütlesi çıkıyor. Asıl sebep bu ve bu serseri para kütlesine hükümetin hükmetmesi imkansız. Çünkü sağlam bir gelir vergisi sistemini koymamış. Koyamadığı içinde bu serseri para kitlesi bir bakıyorsunuz borsayı 15 gün içinde 15.000 puan yükseltiyor. Ondan sonra bir haber çıkıyor, borsa 15.000 puan geriliyor, dolar akıl almaz bir şekilde yükseliyor. Asıl mesele, bu serseri yüksek bir para volümünün, hacminin olmaması, bu da ancak sağlam bütçe politikalarıyla mümkün. Sağlam bütçe politikası, ve sağlam harcama politikaları lazım. Sağlam harcama politikası şu: Her yatırım aslında enflasyonisttir. Çünkü, para harcarsınız, daha gelir yoktur. Kurulan tesis gelir getirince, üretim yapınca mal çıkar. Aslında ikitisadi hayatta yatırım olmadığı zaman, ne kadar üretim yaparsanız onun kadar da para harcadığınızdan bunlar birbirine denk gelir. (Askeri harcamalar falan hariç). Askeri harcamalarda enflasyonisttir. Şimdi bir yandan askeri harcamalar nedeniyle para sürüldüğü için, bir yandan da yatırıma başlamasıyla, mal ve hizmet üretmesi arasındaki müddet uzun olan alanlara yatırım yapıldığı için piyasada korkunç bir serseri para var. Bu serseri para, hükümetin kredi notu düştü denince ve bu kredi notunun düşüşü basın tarafından panik üretecek tarzda körüklenince ve hükümetçe de buna karşı çıkılmayınca vurdu dolara. Herkes ne kadar parası varsa aldı bunu dolara yatırdı.

BARİKAT: Uluslararası kredi notu kavramının tam anlamı ne?
A. Kafaoğlu: Bakın şimdi, bu kredi notunun falan hiç önemi yok. Kapitalizm sıkışmış, bunalmış halde, kim istese para veriyor. Bu eskiden önemli bir olaydı, şimdi ise hiç önemi kalmamıştır. Bugün %3000 enflasyon yaşayan Brezilya bile para buluyor. Amerika o kadar çok para bastı ki bunalımdan kurtulmak için, dünya dolar doldu. Bu kredi notunun hiç önemi yok. Başvekil cehaletiyle bunu bilmiyor. Müşavirleri eski... 84'den evvel bunun önemi vardı. Şimdi herkes para buluyor. Çünkü herkes mal satmak için kredi veriyor. Bunu bilecek bir hükümet olacaktı ve bunu çıkıp televizyondan söyleyecekti, dolar 1 kuruş yükselmezdi. Doların 1 kuruş yükselmesi için bile hiç bir sebep yok. Birinci hata yanlış harcamadan dolayı serseri paranın ortaya çıkması, ikincisi ise hükümetin çıkıp "bu kredi notu çok önemli değildir" diyecek bilgiye sahip olmayışı, bilakis Tansu o günlerde orda burda gazetecilerden kaçar oldu. Çünkü, sanıyor ki bu önemlidir. Söyledik, başvekil yardımcısına ilettik, başvekil yardımcısı da inanmadı. Şimdi kredi notunun hiç değeri olmadığını anladılar. Boşuna paniğe kapıldıklarını anladılar. Fakat, panik bir kere geldi miydi gitmez, çünkü ortada kudurgan, rant'a alışmış çok yüksek bir para kütlesi var. Şimdi ilk yapılacak iş nedir? İlk yapılacak iş, derhal döviz mevduatına son vermek. Enflasyon içindeki bir ülkenin, hele bizim gibi bir ülkenin, yabancı para mevduatına yer vermesi deliliktir. Mesela, Almanya'da bizdeki kadar rahat dolar yatıramazsınız bankaya. Biliyor musunuz bunu?... Amerika'da yatıramazsınız Alman markını ya da Japon yenini. Her Amerikan bankası almaz. Size iktisadın çok önemli ve zor meselelerini basitleştirerek anlatayım. Şu daktilonun fiyatı neye göre belirlenir? Bunun başka bir şey daha yaptığı ortaya çıkarsa bunun kıymeti artar. Dolar, mali alışverişinde değişim aracı oldukça bir kulanım değeri var. Neye göre? Değişim aracı olduğuna göre. Siz enflasyon hüküm süren ve bunun %65'ten aşağı düşmediği bir ülkede dolara mevduat hakkı tanırsanız, dolar eskiden (hatta şimdi de) altının olduğu gibi aracı olur. Bir işe daha yarar. Bir işe daha yaraması ise değerinin artması demektir. Enflasyonu bizim gibi olan ülkelerde doları, markı mevduat olarak kabul etmek büyük cinayettir.

BARİKAT: Bu panik sürecinde bazıları vurgun vurdu, bazıları da avucunu yaladı...
A. Kafaoğlu: Her işte bazıları vurgun vurur, bazıları da avucunu yalar. Ben bankacı olsam o gün bulabildiğim kadar parayı dolara yatırırdım. Eğer o bankayı kâr etmek için açmışsa, milletin birbirine düştüğü anda Merkez Bankası bu parayı satıyorsa almamak aptallıktır. Ben, kendi müşterim olan bankaya (adını burada vermeyeyim) bir gün önce, bu sallantıdan da 1 gün önce para aldırdım ve bütün borsa portföyünü tasfiye etti, onun yerine döviz aldırdı. Onlardan daha akıllı o bankacı. Yani, tiyoya filan da lüzum yok. Piyasa 24 bine kadar çıkmış. Mahmutpaşa'ya gidiyorsunuz, Tahtakale'ye gidiyorsunuz para yok ve sana diyorlar ki; "Dolar satıyorlar, 15 binden". Kim almaz? Almayan aptaldır. Tiyoya gerek yok, tiyo meydanda. Ben bu şeylerin tiyo vermekle, vurgun vurmakla falan alâkalı olduğunu sanmıyorum, bu tam bir şaşkınlık. Şaşkın olmasa, 17:00'de dolar satıp da, 20:00'de devalüasyon kararı almaz. Yani, son sattığı dövizin daha makbuzunun mürekkebi kurumadan, 3 saat sonra devalüasyon yapıyor. Bu ancak şaşkınlıkla olur.

BARİKAT: Peki hocam, bütün bunlar her ekonomide olan kızamık türü bir şey mi, yoksa kapitalizmin genel bir özelliği olarak mı yaşanıyor?
A.Kafaoğlu: Hayır. Hayır. Tamamen, bu hastalık doğrudan doğruya yanlış harcama politikalarından ve dolara mevduat hakkı tanımalarından kaynaklanıyor (enflasyon durmadığı halde). Bu iki madde birleşince daima öbür madde elde edilir. Kimyasal formül gibidir. Bu harcama politikalarına devam ederlerse, dolara bu enflasyon içinde mevduat hakkı tanırlarsa bu devam eder. Bağımlılığa gider. Durup dururken senin boçların 170 trilyon artıyor. Ne anlamı var?

BARİKAT: Peki, şimdi bir yanda savaş var. Savaşın ekonomiye etkisi nedir? Bir hava operasyonu 1 trilyon...
A. Kafaoğlu: Hiç manası olmayan, hiç kimsenin kimseden hesap sormadığı, parlamentoda partilerin her birinin "yüzün kara, seninki benden kara" diye ortaya çıktıkları bir düzen. Buradan ancak sosyalizm çıkar. Ahmet yerine, Mehmet zengin olmuş hiç önemli degil. Memleketin ekonomisi zayıflamıştır. Ondan herkes nasibini almıştır. O kazanan bile bazı şeyleri kaybetmiştir. Olayı makro incelemeyi sosyalistler öğrenmeli. Onlar birbirleriyle kavga ederken, birbirine söyledikleri lafları silah diye almamalı. Biz kendi tahlilimizi yapmalıyız.

BARİKAT: Savaşın ekonomi üzerine etkileri nelerdir?
A.Kafaoğlu: 400 trilyon. 2 senenin askeri harcaması, yani benim ve eski maliyeci yakınlarımızın yaptığı hesap, 2 senede Kürt savaşına harcanacak para 400 trilyon ...
Ölüm getiriyor. Artı götürdüğü çok şey var. Oralar boşalıyor, ekilen topraklar ekilmez olmuş, hayvancılık ölmüştür. Yani bu savaş da enflasyonisttir.

BARİKAT: Bugün olanların yarına işaretleri nedir? Sosyalizmin dışında, daha yakın gelecekte?
A. Kafaoğlu: İşçiye bir şevk gelmeye başlamıştır. Sendikası ne olursa olsun, sendikalı işçi bu düzenin büyük ölçüde karşısına geçmiştir.

BARİKAT: Biz kendi payımıza sosyalist hareketin dibe doğru gidişinin durduğuna inanıyoruz...
A. Kafaoğlu: Evet, o durdu. Şimdi Macaristan seçimleri var, eski solcular kazanacak. İtalya'da solcular kazandı. Polonya'da solcular kazandı. Aslında bildikleri halde kasten gerçeği saklıyorlar, son Rus seçimlerinin de galibi komünistlerdir. Bir kere katılımı % 52'ye düşürmüşlerdir. Biliyorsunuz biz geçmişte katılımı düşürmek için ne kadar çalışmış başarı kazanamamıştık. %52 korkunç bir düşürmedir. Bunu başarmışlardır.

BARİKAT: Jirinovski'de fazla abartılıyor zaten. %52'nin %10 'u gibi çok düşük bir oy kitlesi var...
A. Kafaoğlu: %18. Yani nüfusun %9'u... Zaten bizdeki Refah'ın seçim kazanmalarında da olduğu gibi, katılım düşük olunca bu partiler seçimde varlık gösterirler. Seçime katılım mesela %80 olsa, komünist adaylar ve komünist seçmenlerde katılsa solda sıfır kalırlar. Ben öyle düşünüyorum. Time dergisinin geçen hafta çıkan sayısında Avrupa, Amerika ve Japonya'nın talihi ne olacağı yazılı. 94'de 30 milyon insan işsiz kalacak bu memleketlerde.

BARİKAT: Son krizi sadece hükümetlerin beceriksizliğine bağlamak doğru olur mu sizce?
A. Kafaoğlu: Tamamen öyle. ANAP vs meselesi değil ama mesela Demirel olsa kesinlikle olmazdı. Bir de tabii bunu itiraf edemediler. Niye itiraf edemediler? Çünkü, dediler ki, "Biz çok iyi idare ettiğimiz için artık bize kredi veriyorlar, kredi notumuz yüksek". Yok, ondan değil. Kapitalist düzen vermeye mecbur olduğu için veriyor. Herkese de verdi. Dediğim gibi % 3000 enflasyon varken Brezilya'ya verdiler. Verecekler, mecburi verecekler, kredi notu düşmüş halde de verecekler. Onlar, ABD'nin dolar basmadığı zamanki titizliği var sanıyorlar. Halbuki Amerika, 1982'den 89'a, 7 senede, 82'de bastıkları paraya göre 3,5 kat fazla para bastı. Ortada dolar bolluğu var. Bunu bilerek politika yapmak lazım. Fakat dünyadan haberleri yok. Ne bileyim, bir haftalık Amerikan dergilerini okusalar kavrarlar. Öyle bir telaşa, öyle bir ikincil meselelerle uğraşma telaşına girmişler ki birincil şeyleri göremiyorlar. Ve tamamen yıkım halindeler. Bilhassa Türkiye'de. Burda yapılacak şey bizim sakin olup askeri diktayı getirmeyecek bir şekilde, gerçekten anlamayanın kafasına bir kez daha vurup anlatmak, bir daha anlatmak, bir daha anlatmak... durmadan anlatmaktır. Bir de sosyalistler artık klişeleri bırakıp, mesela aydınları, benim gibi, günlük olaylar üzerinde kafa yormalılar. "Bu kapitalizm, zaten günlük olaylar falan filan vs" değil... Günlük olaylarda onların hatalarını ortaya çıkarma, yani sosyalist felsefeden olmayan insanlara bile ilk önce bunların hep hatalı olduğunu, sonra niye hatalı olduklarını ve olmaya mecbur olduklarını anlatmak lazım. Ve bizim elimize geçtiğinde iktidar, kuzu kuzu bu ülkeyi idare ederiz.


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92