Adana
Devrimci Sosyalist Basın Platformundan Protesto
|
Parlamentoda gerçekleşen son ortak icraat düzen partilerinin
gerçek yüzlerini deşifre eden açık bir örnek oldu. Sistemin
demokratik muhalefet üzerindeki baskıları tırmanarak
2-3 Şubat tarihleri arasında Demokrasi Partisi Başkanı
Hatip Dicle ve aynı partiden milletvekilleri Orhan Doğan,
Selim Sadak, Sırrı Sakık, Leyla Zana'nın dokunulmazlıkları
Meclis oylamasıyla düşürülmüştür. Milletvekillerinin
kararın Resmi Gazetede onaylanması bile beklenmeden
gözaltına alınmaları düzen çerçevesinde dahi gayri-kanuni
olup, oligarşinin sınırlarını nasıl belirlediğinin delilidir.
Bu çerçevede 5.3.1994 tarihinde Adana Devrimci Sosyalist
Basın Platformu gelişmeler karşısında hassasiyetiyle
DEP Adana İl Merkezine dostluk ve destek ziyaretinde
bulundu ve konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Demokratlıktan, şeffaflıktan ve insan haklarından
dem vuran egemenler ve onların temsilcisi olan düzen
partilerinin gerçek yüzleri bir kez daha açığa çıktı.
Tükendikçe daha da saldırganlaşıyorlar. Gözaltılar,
işkenceler, yerinde infazlar, köy boşaltmalar ve katliamlar
artık olağan hale geldi. Devlet özellikle Kürdistan'da
halkın desteğini yitirdiğinin tamamen farkında. Düzenden
kopuş hızla artmaktadır.
Seçimleri, yitirdiği prestiji yeniden kazanıp, halkı
tekrar düzen içine çekmenin aracı olarak gören devlet,
ülkede demokrasinin sesi olan DEP üzerindeki baskılarını
artırarak ortamı kendi lehine dönüştürme amacını güttü.
Baştan kaybetme rolünü kabul etmeyen DEP demokratik
olmayan koşullarda seçime girmeyi protesto ederek devletin
çizdiği sınırlar içinde kalmayı kabul etmedi.
Son olarak daha da azgınlaşan baskılar sonucu DEP milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması gündeme sokuldu. MGK
emir verdi, meclis onayladı, polis meclisin kapısınndan
çıkar çıkmaz milletvekillerini gözaltına aldı. Meclisin
sadece bir kılıf olduğu ülkenin MGK ve diğer güçler
tarafından yönetildiği açıkça ortaya çıktı.
Biz, Adana Devrimci-Sosyalist Basın Platformu olarak
bu ve bunun gibi faşist tüm saldırıları kınıyor, açılan
topyekün saldırıya karşı topyekün direnmeyi örgütlemeye
tüm demokrat, devrimci, yurtsever ve sosyalist kişi
ve çevrelere çağrıda bulunuyoruz.
Parti binalarının bombalandığı, insanların düşüncelerinden
dolayı işkence, hapis ve yargısız infazlarla cezalandırıldığı,
ilerici-yurtsever muhalefetin baskı ve şiddet yöntemleriyle
susturulmak istendiği bir ülkede yaşıyoruz. Milletvekili
sıfatıyla görev yapan ve temsil hakkını halkların iradesinden
alan yetkililerin bu şekilde uygulamalara maruz bırakılmaları
oligarşinin özgür düşünceye karşı duyduğu korku ve öfkenin
açık bir göstergesidir.
Biz Barikat çalışanları olarak insanlık dışı tüm uygulalmaları
her zaman kınadık ve son bulana kadar kınamaya devam
edeceğiz. Baskılar ezilen ve sömürülen halkların özgürlüğe
kavuşmalarını engelleyemeyecektir.
|