Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Siyaset arenamızda, sürece dayanamayan, eskiyen yüzlerin sürekli yenileriyle maskelendiği günleri yaşıyoruz. Artık iktidar ortakları tutunamıyorlar... Farklı farklı görüntülerle kitlenin karşısında konumlanmayı doğal bir zorunluluk olarak görüyorlar. Türkiye halkı en aciz bir sivil iktidarla karşı karşıya. Genareller, boş fezlekelerin altına, milletvekillerine imza attırarak güya halkın iradesini uygulamış oluyorlar.
Olabildiğine kaygan zeminlerde yıpranmanın yoğunlaştığı süreçte ordunun da imaj ve prestij kaybına uğradığı ortadadır. UKM karşısında geleneksel kör şiddet politikasından başka çıkar görmeyen genaraller, çığ gibi büyüyen mücadelenin karşısında apışıp kalmışlardır. Tüm bunlara rağmen yine de kör şiddet politikasında ısrarlılar. Ne de olsa Ankara'nın klimalı halıfleksli odalarında karar almak çok kolay. Ve Anadolu'nun yoksul insanlarının yüreğine evlat acısı kor gibi düşerken kendi çocukları paralı askerlik yapıp sayfiye kentlerinde vatan borcunu ödemekteler. Kendilerine maddi ve manevi yönden bedel ödetilmiyor. Bedel kirli savaşta çıkarı olmayan halkın sırtına (tabii ki para ve can olarak) bindiriliyor...
Yukarıdaki yazılanlardan kirli savaşın sadece genarellerin marifeti olduğu sanılmasın.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki kör savaşın ardındaki gerçek güç tekelci burjuvazidir. Ordu ise alınan kararların gönüllü uygulayıcısıdır. Her alanda çözümsüzlüğü yaşayan TC burjuvazisi çivinin çiviyi sökeceği saptamasıyla katliam politikasını adım adım uyguluyor ve yaygınlaştırıyor. Burjuvazi tarihsel körlüğü ile askerin ipine daha sıkı sarılarak sorunların üstesinden gelebileceğini sanıyor.
Tarihten ders alma yetisi yok, duyu organları felç...Her gün yaptıklarıyla karşı şiddeti daha da yoğunlaştırıyor. Çözümün ne olduğunu çok iyi biliyor... Ama çıkarına ters geldiği için inanası gelmiyor. Kendini paronayak bir hastanın kurduğu dünya içinde avutuyor. Savaşı kazanamayacağını bile bile tahribat ve kıyım yaparak soluklanmak istiyor. Yeni yeni baskı ve şiddet aygıtları geliştirerek süreci geriletmeye çabalıyor. Bunlardan bir tanesi de ÖZEL ORDU uygulaması... Özel Ordu teşkilat ve uygulama olarak yeni birşey değil.. Yıllardır yeni sömürge ülkelerde eli kanlı diktatörlerin yegane imha aracı oldu.
Ülkemizde de eskiden beri böyle bir eğilim olduğu ortadadır.
Nitekim Kenan Evren'de bu mühim meseleye arasıra parmak basmaktaydı. Fakat o günün koşulları içersinde buna pek gereksinim duyulmuyordu. Ne de olsa kalabalık iç savaş ordusu ciddi bir direniş sergileyemeyen devrimci örgütleri fiilen silmiş, toplumsal muhalefeti tırpanlamıştı. Gelinen noktadaysa durum farklı. Karşılarında sayıları onbinlerele ifade edilen gerilla birlikleri ve topyekün Kürt halkı var.
İç savaş ordusunun tecrübesizliği ve inançsızlığı ordunun imajını da halkın gözünde netleştiriyordu. Egemenler bu kırık dökük orduyla sonuç alamayınca, terörist medya araçlarıyla gündeme özel ordu meselesini getirdiler. Her uygulamada olduğu gibi işin psikolojik yönü öncelikle ele alınarak, güçlü ve yıkılmaz RAMBO'ların marifetleri peşi sıra mehmetçik basında yer almaya başladı.
Bu psikolojik savaşın bir boyutu olmakla birlikte yeni ordunun halka tanıtılarak halkla ilişkiye sokulmak istenmesiydi. Oluşturulacak olan özel ordunun biçimi Özel Tim uygulamasının genişletilmesinden başka bir şey değildi. Özel Orduya Kontr gerilanın merkezi, Mehmet Ağar'ın memleketi üs olarak seçildi. Gerekli hazırlıklar tamamlanarak imha ordusunun öğrenime başlayacakları duyuruldu. Arazi şartlarında halkla ilişki içinde bir gerilla gibi davranacağı söylenen birliklerin halkın desteğini kazanacağı belirtiliyor. Özel ordunun embiryonu olan Özel Tim'in uygulamalarına bakılırsa, bu diyaloğun nemenem bir şey olduğunu görerek insanın tüyleri diken diken oluyor.
Terörle mücadelede uzmanlaşacağı söylenen bu özel cinayet şebekeleri TC'nin çözümsüzlüğünün son ürünüdür. Ve yoğunlaşan şiddetin dozajının artırılmasından başka bir şeyde değildir. İşsiz lümpenlerden kurulacak özel kıyım ordusu hangi halktan destek alacak acaba? Patoganya halkından mı? Bizim bildiğimiz halk tercihini yapmıştır. Onun dışında ağa ve korucu kesimden bahsediyorlarsa zaten bu hainler çetesi yüzyıllardır egemenlerin uşağı olagelmişlerdir.
Yaşayıp göreceğiz; kör şiddet politikası devam ettiği sürece hakiki Amerikan Rambolarını getirseler de var olan durumu değiştirmeyecek, halkın kalkınışı sürecektir. Egemenlerin hanesine ise her zaman olduğu gibi insanlık suçu yazılacak, bunun infazı da zaferle alınlarına yazılacaktır.


TERHİSLER ERTELENDİ, ÖLÜME DEVAM!

Bütün kurum ve kuruluşlarıyla MGK'nın emrinde olan hükümet kısa bir zaman önce bu kurumun isteği üzerine öğrencilerin askere alınmasını karara bağlamıştı. Bu karar seferberlik anlamını taşımaktaydı.
Bu kararın alınışının üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra 7 Ocak tarihinde de terhislerin ertelendiği, emeklilik ve istifaların da durdurulduğu açıklandı. Daha sonra da gerekirse askerliğin uzatılacağı sözleri ifade edildi. Bu, askerliği kısaltacağız diye iktidara gelip askerliği kısaltan bugünse tekrar uzatan koalisyon hükümetinin kararsızlığının, iradesizliğinin bir ifadesidir. Bu kararsızlığın ve iradesizliğin nedeni ise koalisyon hükümetinin MGK'ya güdümlü olarak hareket etmesindendir.
İşte bu sebeple MGK'nın proje ve kararları doğrultusunda askerlik sürecini kısaltan hükümet bugün de aynı mekanizmanın isteği doğrultusunda askerlik süresini uzatmıştır. Yapılan bu değişikliğin, aslında MGK'nın bir düşüncesi olan ve sürekli hükümet tarafından sarfedilen "bahara kökünü kazıyacağız, bu işi bitireceğiz" düşüncesinin gerçekleştirilmesi hazırlıkları olarak yorumlanması da mümkündür. Yani Kürdistan'ın yerle bir edilmesi, toplu katliamların tırmandırılması düşüncesinin...
Zaten bu kararın alınışıyla ilgili yaptığı açıklamada T. Çiller kararın alınış gerekçesini "MGK böyle istedi biz de gerçekleştirdik" diye ifade etmektedir. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe'de bu karara karşın "askerlerin morallerinin çok yüksek olduğunu, basından daha önce bilgilenen mehmetçiklerin büyük bir hırsla görevlerine devem ettiklerini" söylemiştir. Oysa durumun hiçde ifade edildiği gibi toz pembe olmadığı kısa sürede ortaya çıkmıştır. Bazı yerlerde askerler emirlerin yerine getirilmesini askıya alırken bazı yerlerde toplu firarlar gerçekleşmiş, intihar teşebbüsünde bulunanlar, intihar edenler, protestolarını daha değişik biçimlerde ifade edenler ortaya çıkmıştır. Paşaların çocukları, zenginlerin çocukları tatil yaparken, uydurma kağıtlarla askerlikten yırtarken hergün ölümle yüzyüze gelen insanlar ilk defa tepkilerini daha kapsamlı bir şekilde dile getirmişlerdir.
Onların bu tepkileri devlet yetkilileri tarafından "firar ve intihar eden askerlerin akli dengeleri bozuktur" açıklamasıyla yorumlanmaktadır. Yani askerlik hakkında ağzını açanı askeri mahkeme önüne çıkaranlar kalkıp bu seferde "savaşmak istemiyorum" diyeni deli ilan etmişler, bu karara karşı çıkanı "Türk milletinin karşısında" ilan etmişlerdir.
Oysa böyle bir durumun bile TC'yi haklı çıkarması mümkün değildir. Çünkü akli dengesi bozuk olanlar askere alınmayacağına göre bunca insanın akli dengesini, psikolojisini kim, ne amaçla bozmuştur? TC bu sorunun cevabını vermek zorundadır.
Ve artık asker açıkça ifade etmektedir: "Gazetelerden okuduğumuza göre PKK'nin peşine takılacağız. Bu askerden bir şey beklemesinler. Hepimiz sapır sapır döküleceğiz"
O halde bu son kararda bir kez daha göstermiştir ki TC ne yaparsa yapsın sürdürdüğü kirli savaşta tam bir çıkmazın içerisine girmiştir. Ve yükselen devrimci kurtuluş mücadelesi onu eninde sonunda bu çıkmazın içerisinde boğmayı bilecektir.


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92