SEÇİMLERE
İLİŞKİN DOĞRU TAVRI BELİRLİYELİM!
|
Mart 1994'te yapılması gereken yerel seçimlerde izlenecek
tavrın ne olması gerektiğine ilişkin çeşitli alternatifler
bol olmakla birlikte, somut duruma uygun doğru tavır,
kazanımlar açısından yaklaşımda ifadesini bulmalıdır.
Buna göre belli başlı alternatifleri sorgulayarak gücümüzle
orantılı doğru tavrı belirleyebiliriz.
Bir seçimdeki genel alternatifler nelerdir:
1-Seçimlerin protesto edilmesi.
2-Seçimlere her yapının kendisinin belirlediği adaylarla
mı katılmalı?
3- Bulunulan bölgede dürüst, halkın güvenine layık bir
adayın desteklenmesi.
4- Belirli yapı veya yapılarla seçim ittifakına girerek
birlikte saptanan bir adayın desteklenmesi.
5-Saptanan genel seçim politikasının kendi içinde çeşitlilikler
içermesi, koşulların, gücün, adayların ve ittifakların
özelliklerine göre de her bölgede, o bölgeye özgü bir
tavrın örgütlenmesi.
Kuşkusuz başka özel seçenekler de bunlara eklenebilir:
Devrimci-demokrat muhalefet seçimleri hangi koşullarda,
nasıl protesto eder?
Devrimci-demokrat muhalefet eğer seçimleri protesto
kararı almışsa bu protesto aktif olmak durumundadır.
Yani, yalnızca sandık başına gitmeme biçiminde beliren
pasif yöntem seçim espirisini ve niçin protesto edildiğini
açıklamaya yetmez. Protesto, sandık başına gitmemenin
yanı sıra seçim aldatmacasının emekçi halk yığınlarının
umudunun mevcut kurulu düzene bağlanmasının yanlış olduğu
gerçeğini meydanlarda, insanların toplu olarak bulundukları
yerlerde en faal biçimde açıklamayı, yayın organları,
bildiriler, vb. propaganda araçlarıyla kavratmayı ve
protestoyu maddi bir somutluk olarak ortaya koymayı
gerektirir. Çünkü, egemen sınıflar seçim oyununu işçi,
köylü ve diğer emekçilerin devrime yüz çevirmelerini
(köylülüğün etkilenme oranı çok daha fazladır) sağlamanın
bir aracı olarak oynamaktadır.
Cuntalar aracılığıyla faşizmin açık icrasına geçilmediği
dönemlerde, parlamenter sistemle gizli biçimde yürütülen
terörün hüküm sürdüğü bir ülkede, parlamento, oligarşinin
en gerici, ırkçı, zora dayalı diktatörlüğünün gerçek
yüzünü saklamak için öne çıkarılmış cılız bir uydu olmaktan
başka bir şey değildir. Ve faşizmin açık uygulama koşullarının
dayattığında, hükmedildiğinde kolayca kaldırılıp bir
kenara atılabilmektedir. Bu yönüyle, reformizmin "sol"
adına "legalize olmuş devrim modeli", oligarşinin
icazeti altındadır. Onun çizdiği sınırların dışına çıkmak
istediği anda moleküllerine ayrılır.
Ve değil devrim, sosyal-siyasal dönüşüm adına hiçbir
şey yapma olanağı yoktur, iki reformist hareketin yasal
mücadele için bir araya gelerek oluşturdukları TBKP'nin
uğradığı akıbet ülkemiz gerçeğini yansıtan ilginç bir
örnektir.
Buna göre, oligarşinin seçim oyununu boşa çıkarmak amacıyla
gündeme getirilen protesto taktiğinin uygulanabileceği
koşullar nasıl olmalıdır?
1- Devrim dalgasının yükselmeye başladığı süreçlerde
aktif protesto taktiği egemen sınıfların seçim oyununu
boşa çıkararak, gerçek yüzünün ortaya çıkmasını sağlar.
2- Yükselen devrim dalgasının düşmanın saldırılarıyla
dağıldığı, birbirinden kopuk direniş odaklarının var
olduğu koşullarda, dağınık, birbirinden kopuk direniş
odaklarını birleştirme ve tek bir merkezden kontrol
ederek düşmana karşı derli toplu, sonuç alıcı darbenin
vurulabilmesi için taktik bir adım olarak benimsenebilir.
Yani, kısaca, ML bir parti, seçimleri protesto taktiğini
devrimci dalganın yükseldiği koşullarda, geniş halk
yığınlarını politize etme ve devrimci mücadeleye katma
amacıyla benimsemeli, uygulamalıdır. Lenin, Buligin
'Danışma Duması'nı protesto etmenin doğruluğunu, yükselen
devrim dalgası ile açıklar. Bolşeviklerin bu protestosu
maddi bir sonuç doğurmuş Buligin Duması'nın yıkılmasını
sağlamıştır. Bununla birlikte, protesto taktiğinin yenilgi
döneminin taktiği olamayacağını da Lenin şöyle belirtir:
"1905 yılında Bolşeviklerin 'parlamentoyu' boykotu,
açık ve gizli, parlamento içinde ve dışında yapılan
savaşım biçimlerinden vazgeçmeyi bilmenin, bazen yararlı
ve hatta zorunlu olduğunu göstermekle devrimci proletaryayı
olağanüstü değerde bir deneyimle zenginleştirdi... 1906
yılında Bolşeviklerin Duma'yı boykotu, küçük ve kolay
düzeltilebilir bir hata olmakla birlikte, gene de bir
hataydı... Tek tek kişilere uygulanabilen şeyler gerekli
değişikliklerle politikaya ve partilere de uygulanabilir.
Akıllı kişi hatalar işlemeyen kişi değildir. Böyle insan
yoktur, olamaz da. Akıllı kişi, önemli hatalar işlemeyen,
hatalarını kolayca ve çabucak düzeltmesini bilen kişidir."
Ülkemiz devrimcilerinde kendi gücünü doğru değerlendirememe,
abartma alışkanlığı yaygındır. Dolayısıyla sık sık yanlış
taktikler üretilerek var olan sınırlı potansiyel de
gereksiz biçimde harcanır. Teoriyi doğru kavrayamamaktan,
devrimci mücadelelerin deneyimlerini son derece yüzeysel
öğrenmek, cümle ve "taktik" ezberlemekten
kaynaklanan bu alışkanlıkların sonucunda özellikle son
yirmi yıldır sık sık "seçimleri boykot" veya
yine aynı mantıktan kaynaklanan "haydi genel greve"
sloganlarını duyarız.
Genel seçimlere ilişkin bu perspektifler yerel seçimlere
nasıl uygulanmalıdır?
Yerel yönetim birimleri bütün içerisinde parçayı ifade
eder ve devrimci dalganın yükselmesine bağlı olarak
devrimci hareketin kontrolüne geçmesi gereken alanlardır.
Devrimci-demokratik muhalefetin zayıf olduğu yenilgi
sonrası dönemde ise, devrimci hareket bir programla
yerel yönetimleri etkilemeyi önüne koymalıdır.
Ülkemizde yerel yönetimler, yasal düzenlemelerle bağlı
bulundukları kurum ve yükümlülükler içerisinde değerlendirildiklerinde
ortaya çıkan sonuç, devlete ve hükümete bağımlılıklarıdır.
Belediye başkanları İçişleri Bakanlığı'nın karar yetkisi
ile sürebilir veya değiştirilebilirler. Yani, içişleri
Bakanı, gidişini 'yanlış' bulduğu bir belediye başkanını
görevinden alma yetkisi ile donatılmıştır. Bununla birlikte,
yerel yönetimler giderlerinin yaklaşık yüzde 65'lere
varan bölümünü hükümetten karşılamak durumundadırlar.
Hükümetle uyumsuzluk gelir kaynaklarının bozulmasına
ve istikrarsızlığa sürüklenmelerine neden olabilmektedir.
Yerel yönetim birimleri, ülkemizde, önemli tatlı vurgun
alanlarından biri olarak görüldüğünden, burjuva partilerinin
ve mafyanın ilgi odağı olagelmiştir. Bu kesimler, kendi
adaylarını seçtiremedikleri bölgelerde, seçilen yönetimi
ya baskı ile sindirmeye, ya da mümkünse satın almaya
çalışırlar.
Burjuva partileri için önemli bir gelir kaynağı olan
yerel yönetimler, aynı zamanda karşı-devrimci çalışmanın
da üsleri durumuna getirilmişlerdir. İSKİ olayı ve son
yerel seçimlerden sonra RP'nin, kazandığı bölgelerde
ev ev dolaşarak yoksul halkın dini duygularını istismar
yoluyla gerici örgütlenmeyi yaymaya çalıştığı bilinen
bir gerçektir. Bununla birlikte, yakalarına "devrimci"
etiketi takarak, bölgede etkin olduklarına inandıkları
şu ya da bu burjuva partisinden (onlar için önemli olan
kazanmaktır, partinin niteliği değil) adaylığa soyunanların,
kazandıklarında, (örneğin Küçükçekmece Belediyesi'nde
yaşandığı gibi), "halkın malı deniz yemeyen domuz"
anlayışıyla en usta yiyicilere bile taş çıkardıklarından
halkımız haberdardır.
Yerel yönetimler, sosyal-kültürel-ekonomik-siyasal etkinlik-olanaklarıyla
toplumumuzda önemli bir boyut oluşturur, oluşturabilir.
Halkla ilişkilerin yaygın bir alanı olan yerel yönetimlerde
yaşanan talan, vurgun, hak gaspları düzenin mantığının
yansımasıdır. Bunun kırılması ve halkla birlikte halk
için birşeylerin yapılabilmesi ise, dürüst, düzenin
mantığını reddeden devrimci-demokrat yapıların desteği
ile seçilecek devrimci-demokrat adaylarla mümkündür.
Buna göre, bugün örneğin, Kürt Ulusal Hareketi örnekleri
görülen türden yerel yönetimler oluşturmanın olanaklarını
yaratmak devrimci mücadelenin bölgelerde yükselmesini
sağlamanın araçlarından biri olabilecektir. Yerel yönetim
olanakları böyle bir görev üstlenebilir.
2- Bugün, Kürt Ulusal Hareketi dışında hiçbir yapı (bir
kaç bölge dışında) tek başına ve kendi programıyla
bağımsız aday çıkarabilecek potansiyele sahip görünmüyor.
Ancak, her yapı kendi adayını çıkarabileceği güce sahip
olduğu bölgelerde (bu durumu gerçekçi değerlendirmek
ve belli sayıdaki gücü tekrar tekrar bölmemek kaydıyla)
bu olanağı değerlendirmelidir. Kendisi o bölgede ağırlıklı
kitle gücüne şu an için sahip olmayan diğer yapılar
da devrimci-demokrat bir adayın kazanması için, genel
devrimci çıkarlar açısından, seçim ittifakına girmeli,
değişik adaylar ileri sürerek burjuva partiler karşısında
güçlerin bölünmesine zemin hazırlamamalıdırlar. Aynı
şekilde, devrimci-demokrat bir adayın var olduğu bir
bölgede bir burjuva partisi adayını desteklemekte devrimci
çıkarlara zarar verici olarak görülmelidir.
3- Devrimci-demokrat muhalefetin kendi bağımsız adayını
çıkaramadığı bölgelerde izlenmesi gereken tutum, mevcut
adayların seçime girdikleri partinin kimliğiyle değerlendirerek
belirlenmelidir. Anti-faşist, anti-emperyalist, anti-sömürgecilik
ilke olmalıdır. Yalnız bu arada, kimliğine gerçek anlamda
güven duyduğumuz adayların, başka bir alternatif geliştiremediğimiz
durumlarda partisinin özellikleri birinci dereceden
baz alınmaksızın desteklenmesi de söz konusu olabilir.
Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin yükseldiği fakat Batı'da
henüz savaşın gelişmediği bugünkü koşullarda ülkemizde
demokratlığın çok önemli kriteri Kürt sorununa yaklaşımda
ifadesini bulmaktadır. Dolayısıyla bazı bölgelerde de
mevcut legal siyasi partiler içerisinde eksik, yanlış,
hatalı yönelimleri de olmasına rağmen şehitler pahasına
bir mücadele sürdüren DEP'in adaylarının desteklenmesi
düşünülebilir.
4- Devrimci-demokrat muhalefetin belirli ilkeler çerçevesinde
biraraya gelebilecek yapılarla bir seçim ittifakı oluşturarak
ortak aday saptaması ilk seçenek olmalıdır. Biraraya
gelebilecek yapıların sınırı anti-faşizm, anti-emperyalizm,
anti-sömürgecilikle çizilmelidir. Bu bir demokratik
muhalefettir ve çerçevesini demokratik mücadele koşulları
belirlemelidir.
Biz, bulunduğumuz bölgelerde devrimci-demokrat bir adayın
kazanması için çalışacağız. Bu çalışma, geniş halk yığınlarına
devrimin propagandasının yapılması ekseni üzerinde yükselecektir.
Bölgemizde bu seçimler için kendi adayımızı gösterme
olanağına sahip değiliz. Ancak, mevcut olanaklarımız
geniş halk yığınlarına devrimin propagandasını yapmak
için yeterlidir.
Bölgemizde ilkelerde anlaşabileceğimiz bir seçim ittifakı
oluşturabilirsek, bunun olanakları çıkarsa, değerlendireceğiz.
DEVRİMCİ KURTULUŞA
DEVRİMCİ YEREL YÖNETİMLERİ KATALIM!
YAŞASIN DEVRİMCİ KURTULUŞ
MÜCADELEMİZ!
FAŞİZME, SÖMÜRGECİLİĞE OY YOK!
KÜÇÜKCEKMEC E BÖLGESİ
DEVRİMCİ KURTULUŞ TARAFTARLARI
|