"HER
ALANDA SALDIRIYA HER ALANDA BARİKAT"
|
İstanbul 3.Nolu Bölge (Anadolu yakası) Merkez Şube
Kongresi'nin yapılmasının ardından, Şubenin Onur Kurulu
(Disiplin Kurulu) başkanlığına getirilen Nurşen DEMİRCİ
ile sendikal konular üzerine söyleştik.
BARiKAT: DİSK Genel-İş Sendikası içinde nasıl
bir sendikal anlayışı savunuyorsunuz?
NURŞEN DEMİRCİ: Bu sorunun yanıtı için önce bazı
hususlara değinmek gerekir.
Bugün ülkemiz ekonomik ve siyasi bunalım içinde. Herkesin
bildiği ve ifade ettiği gibi kaynağını kapitalist olmasından
ve bağımlı olmasından alıyor.
Yaşanılan bunalımın faturası ise biz emekçilere kesilmiş
durumda. Fatura ağır ve bizlere ödettirilmek isteniyor.
Nedir bu fatura?
Demokrasiye hayır deniliyor, insan hak ve özgürlükleri
baskı altında tutuluyor.
Özelleştirme adı altında yıllarca sermayeye kaynak aktaran
kurumlarda olsa, yüzbinlerce işçinin çalıştığı KiT'ler
doğrudan sermayenin emrine verilmek isteniyor. Bunun
sonucu ise yüzbinlerce işçinin sokağa atılması olacak.
Ve böylece bir taşla iki kuş vuracaklar. Bunun peşinden
sendikasızlaştırmayı yaygınlaştıracaklar.
İşkenceler yaygın olarak devam ediyor. Ve artık ülkede
kanıksanır bir hâl aldı.
Kayıplar hâlâ bulunmadı. Onlarca insan cesetleriyle
birlikte kayıp edildi. Hükümet ve yetkililer kılını
kıpırdatmıyor.
Faili meçhul cinayetler ortada duruyor. Milletvekillerine
kadar uzanan cinayetler unutuldu.
Hâlâ düşüncelerinden dolayı insanlar cezalandırılıyor.
Özellikle muhalif basın üzerinde yoğun bir baskı sürdürülüyor.
Ağır hapis ve para cezaları veriliyor.
Kamu emekçilerinin en doğal hakları olan toplu sözleşmeli
ve grevli sendikal hakları kabul edilmiyor ve emekçiler
oyalanıyor.
İşte ülkemizin belli başlı gerçeklerinden bazıları kısaca
bunlar.
Bu gerçeklerin bilincinde olmayan ve belirttiğimiz konularda
mücadele etmeyen ve aktif tavır almayan bir sendika,
düzenin bir parçası olmaktan öteye gidemez.
Öncelikle belirttiğimiz bu ülke gerçeklerinden hareketle
mücadeleci, kararlı ve bilinçli bir sendikayı savunuyor
ve istiyoruz.
Sendikanın ekonomik mücadele veren yada toplu sözleşmeler
imzalayan bir örgütlülük olarak görülmesine karşıyız.
İşçi sınıfının sendikası demokrasi mücadelesi de vermek
zorundadır, işte böyle bir sendika istiyoruz.
Sınıf ve kitle sendikacılığından bürokratik sendikacılığı
ya da protokol sendikacılığı anlamıyoruz, işçi sınıfı
ile içice olan ve işçilere yabancılaşmayan bir sendikacılığı
savunuyoruz ve istiyoruz.
İşçi sınıfına bilinç taşıyacak ve ülke sorunlarıyla
yakından ilgilenmeye çalışacak bir sendika istiyoruz.
BARİKAT: Peki Genel-İş'in bir bütün olarak bu
niteliklere sahip bir sendika olduğu söylenebilir mi?
NURŞEN DEMiRCi: Genel-İş'in bir bütün olarak
bu niteliklere sahip olduğunu söylemek gerçekçi olamaz.
Ancak bugün Genel-İş sendikası içinde doğruların mücadelesi
yaşanmaktadır. Sınıf ve kitle sendikacılığı doğrultusunda
mücadele ve çalışmaların varlığı bir gerçektir.
BARiKAT: Belediye iş kolunda, Türk-İş'e bağlı
Belediye-İş sendikası da sözkonusu. Belediye-İş değil
de neden Genel-İş Sendikası'nda yer alıyorsunuz?
NURŞEN DEMiRCi: Bu geniş bir konudur. Kısaca
açıklamak gerekirse, ilk olarak, biz, Türk-İş ve DİSK'i
farklı değerlendiriyoruz. Türk-İş, Türkiye'de adeta
sermaye partilerinden biridir. 12 Eylül'ün baş destekçilerindendir
ve ülke işçi sınıfının başına beladır. Türk-İş'in ülke
işçi sınıfının başından uzaklaştırılması gerekiyor.
Bu perspektiften hareketle Türk-İş'e bağlı bir sendika
yerine DİSK Genel-İş'i tercih etmek gerekiyor. Belediye-İş'e
üye olan sınıf kardeşlerimiz ve şubelerde yer alan sağlıklı
insanlara karşın bu gerçeklerin bilincinde olmayan ve
belirttiğimiz konular Türk-İş'e yönelik perspektiften
dolayı Belediye-İş yerine Genel-İş Sendikası'nı tercih
ediyoruz.
DİSK'e gelince, DİSK geçmişinde ve günümüzde sınıf ve
kitle sendikacılığını harekete geçiren bir oluşum değil
ama emek cephesinde sermayenin karşısında bir yere oturmuştur,
işçi sınıfının mücadelesinin içinde ve ona daha yakın
olmuştur. Birçok eleştirimize ve olumsuzluklarına karşın
Türk-İş'le aynı kefeye konamaz.
DiSK ve bağlı sendikaların yeniden faaliyete başlaması
elbette istenilen düzeyde ve savuna geldiğimiz sendikal
anlayışa tam uymasa da, bir sendikal alternatif ortaya
çıkmadığı sürece tercih edilmesi gerekiyor. Türk-İş'i
ayakta tutmamak için bu tercihe yönelmek doğru olandır.
İkinci olarak DİSK, bağlı bulunduğu sendikalar ve DİSK'te
yer alanlar, nitelikleri nedeni ile, Türk-İş'ten daha
ilericidir, işçi sınıfının mücadelesine ve sorunlarına
yabancı değildir.
Üçüncü olarak, Türk-İş yönetiminin niteliği ve ülke
de üstlendiği misyon gereği Türk-İş ve bağlı sendikaları
işçi sınıfının mücadelesinde ileri mevzilere yöneltmek
mümkün değildir, işçi sınıfının bilinçli ve seviyeli
insanlarının ve binlerce işçinin varlığına karşın direniş
ve mücadelesinin önünde engel olarak her zaman Türk-İş
vardır, var olacaktır. Kimse Türk-İş'i dönüştürebileceği
hayallerini kurmamalıdır. Onun arkasında sermaye ve
sistem vardır. Türk-İş'i dönüştürme yaklaşımı ancak
ayakta tutmaya yarar ve yarayacaktır.
BARiKAT: Türk-İş'in niteliği ortada. DİSK'in
sağlıklı politikalar üretebildiği söylenebilir mi?
NURŞEN DEMiRCi: Buna evet diyemeyiz. Biz DİSK'i
ve bağlı sendikaları, emek cephesinde yer tutan bir
sendikal örgütlenme olarak görüyoruz ve saflarında yer
alıyoruz, ama DİSK'in perspektifi ile ve politikaları
ile yeterli olduğunu söylemiyoruz. Keza yukarıda doğru
sendikacılıktan ne anladığımızı ve dolayısıyla "nasıl
bir DiSK?" soruna yanıt olabilecek konuları ifade
etmeye çalıştık.
BARiKAT: Genel-İş Sendikası'nın Birinci Olağan
Kongresi'ni nasıl değerlendiriyorsunuz?
NURŞEN DEMİRCİ: Kongrenin birçok talihsizliği
ve olumsuzluğu dolayısıyla eleştiriyi taşıdığı bir gerçektir.
Kongre her şeyden önce alelaceleye getirilmiştir. Kongrenin
yapılacağı delegeler tarafından son günlerde öğrenilmiştir.
Daha önce sendikalar, delegeler
ve işçiler arasında yeterli diyalog ve tartışmalar olmadığından
bu durum sonuçlarıyla kongreye yansımıştır. Yönetim
ister istemez birbirini yeterince tanımayan insanlar
tarafından oluşturulmak zorunda kalınmıştır. Ki bu sendikamız
için önemli bir eksikliğimizdir. Keza delegelerin yönetim
organlarını iyi tanıdığı söylenemez. Bu da başka bir
önemli eksikliğimizdir.
Kısacası kongrenin bütün yönleri ile sağlıklı ve yeterli
işlevler gördüğünü söylemek gerçekçi olmaz. Sonuçlarını
nasıl değerlendirirsek değerlendirelim bu noktadan sonra
örgütlenme ve mücadele sorunlarına sıkı sıkıya sarılmak
zorundayız.
BARiKAT: Sendikanızın mücadele ve örgütlenme
koşullarını ve yapması gerekenleri kısaca ifade eder
misiniz?
NURŞEN DEMiRCi: Her şeyden önce önümüze sağlıklı
ve doyurucu bir program koyarak işe başlamalıyız. Bu
program ise gerek belediye işçilerinin sorunlarına çözümler
arayan, gerekse de işçi sınıfının mücadelesine katkıyı
öngören, ülkedeki demokratik sorunlar için duyarlı ve
aktif olan bölgeler arası dayanışma ve kaynaşmayı sağlayan,
yönetimi denetlettirme imkanları sunan ve mücadelede
aktif olarak yer almaya hizmet eden öğelerden oluşmalıdır.
Bu program merkez şubenin, şubelerin ve işçilerin katılımı
ile oluşturulmalı ve hayata geçirilmelidir.
İşçi sınıfı çok yönlü saldırı ve çeşitli tuzaklarla
karşı karşıya bulunuyor. Buna karşılık ellerimizi ovuşturarak
oturamayız. Her alanda ve her birimde bu saldırılara
karşı içinde çeşitli aktiviteleri içeren işçi barikatları
oluşturmalıyız, işçi sınıfına, biz işçilere yapılan,
yapılmak istenen saldırılara karşı biz de her alanda
barikatlar kurmalıyız.
DİSK-GENEL-İŞ 3. BÖLGE KONGRESİ
Disk Genel-İş Sendikası'nın, İstanbul 3, Bölge Merkez
Şubesi 12 Eylül sonrası ilk kongresini Üsküdar'da
yaptı.
Genel-İş 3. Bölge, Anadolu yakasında bulunan Genel-İş
Sendikası şubelerinin bağlı olduğu merkez şube konumunda.
Kongre Üsküdar, Sarıgazi, Kartal, Gebze, Darıca,
Güzeltepe, Dilovası ve Kadıköy Belediyesi'nde işçi
delegelerinin katılımıyla gerçekleşti ve kongreye
180 delegeden 120 delege katıldı.
Kongrede tek aday listesi ile seçimler yapılırken
Genel-İş Merkezi'ni seçecek olan Üst Kurul Delegeleri
de seçildi.
Kongrede başkanlığa Âgah Işıldak seçilirken, Yönetim
Kurulu'na Vedat Öztürk, Alhas Yıldırım, Kasım Kalay,
Güven Güler, Ali Can, Terzi, Metin Kan, Eyüp Yalçın
ve Abit Dibek seçildiler. Denetim Kurulu Mustafa
Çoban, Aydın Özölkü ve Göksel Eken'den oluşurken,
Onur Kurulu (Disiplin Kurulu) Nurşen Demirci, Yusuf
Tekbaş, Ahmet Akça, Hulusi Dursun, İsmail Kaya ve
Recep Seven'den oluştu. |
|