Sosyalist Barikat Bütün
YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda |
|
|
|
|
Barikat
Okurlarına ve
Tüm Devrimcilere
|
* Devrimci Sol içerisinde gelişen
ve giderek çok ciddi bir savaş haline gelen çatışmanın
boyutları biliniyor. Dergimizin baskıya girdiği
ana kadar bir dizi devrimci insan bu çatışmalarda
hayatını yitirdi, çok sayıda insanda yaralandı.
Ama bu, kuşkusuz işin kamuoyuna en çok yansıyan
bölümüdür. Gerçekte onlarca evin basıldığı, onlarca
insanın gözaltına alınıp dövüldüğü de biliniyor.
* Barikat, işin henüz çok vahim noktalara tırmanmadığı
bir süreçte, genel olarak olayları kınayan bir tavır
almıştı. Geçen sayımızdaki ilgili yazı da, olayları
ele almaktan çok, kendi okurumuza kendi örgütsel
mantıklarımızı açmaya çalışan bir anlayışın ürünüydü.
Ancak zaman içerisinde, özellikle "Devrimci
Çözüm" dergisinin basılmasından sonra artık
çok net bir tavır alış gereksinimi doğdu. Ve Barikat,
saldırıyı düzenleyen D. Karataş çevresi ile her
düzeyde muhataplık ilişkilerini kesme ve aynı platformlarda
bulunmama kararı aldı. Daha sonra, "Dergiler
Platformu" olarak toplanan bir dizi devrimci
basın kuruluşu da aynı türden bir tavır alıyordu.
* Bu tavrın herhangi bir biçimde herhangi bir tarafı
desteklemediği açıktı. Bizi devrimci güçlerin prestijinin
ilgilendirdiği, sözkonusu sorunda kimin haklı-haksız
olduğu sorunuyla ilgilenmediğimiz net olarak ifade
edilmişti. Nitekim "Halkın Gücü" dergisi
müdürü Rıza Güneşer'in B.Yağan'ın çevresi tarafından
katledilmesinin hemen ardından aynı "ilişki
kesme" tavrının bu çevreye de uygulanması kararlaştırıldı.
"Savunma", "meşru müdafa" gibi
söylemlerin ciddiye alınır bir tarafı yoktu. Sözkonusu
olan ilkelerdi ve "savunma" adı altında
kimseye devrimci öldürme ayrıcalığı vermezdi.
* Devrimci Sol çevresinin bütün politik hayatı boyunca
kendi dışındaki güçlerin uyarı ve eleştirilerine
saygı duymadığı biliniyordu ve bu bakımdan hiç kimse
yapılanların-söylenenlerin çok etkili olacağına
inanmıyordu. Pratikte de böyle oldu. Olaylar cezaevinde
bir devrimcinin öldürülmesine ve Aydınlar matbaasının
yakılmasına dek tırmandı.
* Aynı süreçte başkalarını ve Barikat'ı da polemiklerin
içine çekme, koyduğumuz politik tavrı sanki şunun
ya da bunun desteklenmesiymiş gibi gösterme çabalarına
tanık olundu. Cezaevlerindeki "Devrimci Sol
Tutsaklarından" mektup kampanyaları örgütlendi
vb.
* Oysa durum çok netti. Kimsenin iç sorunları "iç
sorunlar" olarak kaldığı sürece bizi hiç ilgilendirmiyordu.
Sokaklarda insanlar öldürülmese, yaralanmasa, sosyalist
hareketin genel prestijini zedeleyen şeyler olmasa,
doğrusu Devrimci Sol'un içindeki herhangi bir soruna
bir anlık bile ilgi duymazdık. Bugün de konu bizi
sorunlar ya da haklılar-haksızlar temelinde değil,
devrimci hareketin genel zararı açısından ilgilendiriyor.
* Ayrıca konu bizi çok ciddi olarak devrimci hareketin
genel zayıflaması açısından da ilgilendiriyor. Çok
basit "bakkal mantığıyla" düşünülünce
belki, bir devrimci hareketin zayıflığı başkaları
için avantajlı gibi görünür; ama bu tam da bakkal
hesabıdır. Gerçekte ise oligarşi cephesi karşısında
konumlanmış yapılardan herhangi birinin güç yitirmesi
bir şekilde geneli etkiler, genel bir zayıflamaya
yol açar. Oligarşiye karşı konumlandırıldığında
genel düzeyde yararlı olacak bir dizi imkan ve malzemenin,
böyle bir "savaş" içinde kullanımı ve
üstelik böylece oligarşinin darbelerine açık hale
gelmesi hiç bir devrimcinin arzu etmeyeceği bir
olaydır. Aynı şekilde, bu "savaş" içinde,
uzun yıllarını devrimci harekete vermiş birikimli
insanların ölüyor olması (bizim onların politik
görüşlerini benimseyip benimsemememiz ayrı bir konudur)
son derece yaralayıcıdır.
* Biz, THKP-C'nin artık herkes tarafından bilinen
"devrimci hareketin trafik polisliğini yapmama"
geleneğine hep uymaya çalıştık. Bugün de öyle. Kimsenin
devrimciliğini tartışmıyoruz, "halk safları"
vs. gibi şu geçmişte çok görülen saçmalıklardan
uzağız. Ortada facia haline dönüşen bir yanlış var,
tavır alma gereği duyuyoruz, tavrın bu yanlışı bir
ölçüde önleyebileceği umudunu koruyoruz, korumak
istiyoruz. Derdimiz budur. BARİKAT geleneğinin bu
konulardaki samimiyeti dost-düşman herkesin bildiği
bir gerçekliktir.
* Bu açıdan, her satırı ayrı bir hakaret içeren
kampanya mektuplarının yararlı olduğu düşünülmemelidir.
Bu kampanya yazanlar açısından bir kağıt ve zaman
israfı olduğu gibi doğrusu bizim için de çok anlam
taşımamaktadır. BARİKAT, inandığı doğruları savunmayı
sürdürecektir.
* İşin doğrusu biz, herşeyden önce kendimizle meşgulüz,
kendi önümüze koyduğumuz programımız, devrimci görevler
zincirimiz bugün esas ilgi odağımızı oluşturuyor.
İlgimizi bu odaktan başka bir yere yöneltmek niyetinde
de değiliz. Kendimizi Türkiye'de kendi ekolümüze
uygun bir devrim hareketini inşa etmekle yükümlü
sayıyoruz ve bunun dışındaki sorunlar bizim için
ayrıntıdan ibaret kalıyor.
* Sözkonusu "savaş" konusunda yaptığımız
ise, devrim yürüyüşüne onulmaz yaralar açan bir
yanlışın sona erdirilmesi çağrısından ibarettir.
"İlişki kesme" tavrımızdan söylediğimiz-yazdığımız
her şeye kadar bütün çizgimiz bu içtenlik çerçevesindedir.
Ve yine söylüyoruz. Sorunun tarafları bunca ölünün
ardından oturup yeniden düşünmeli ve bu kan banyosunu
sona erdirmelidirler. Şimdiye kadarki bütün süreçte
gözlenen, bu "savaş"tan yalnızca bir tek
gücün, devletin yararlandığı ve hoşnut olduğudur.
Bugünün zor koşullarında devletin işini kolaylaştırmanın
doğru olmadığını düşünüyoruz.
BARİKAT
|
|
|
|
|
|
|
|