Bilindiği gibi Türkiye'de kamu emekçilerine toplu
sözleşmeli ve grevli sendika hakkı tanınmıyor,
tanınmak istenmiyor. Uluslararası sözleşmelere
ve İLO sözleşmelerine karşın ikiyüzlülük örneği
olarak kamu emekçilerinin taleplerine sırt çeviriliyor.
Aslında bugünkü haliyle bile sendika hakkını kabul
ettikleri söylenemez. Onbinlerin örgütlenmesi
ve mücadelesi sonucu ve fiili olarak kurulmasından
dolayı kabul etmek zorunda kalıyorlar. Ellerinden
gelse ilk fırsatta sendikaları ortadan kaldıracaklar.
İstediklerini yapamayınca, sendikaları sendika
olmaktan çıkarıp birer danışma kulübü haline dönüştürmek
istiyorlar. İktidar utangaç bir şekilde sendikaları
tanımak zorunda kalıyor ama toplu sözleşmeli ve
grevli sendikal haklara yanaşmıyor. Oligarşi biryandan
örgütlenmeleri engellemeye çalışırken, diğer yandan
ise oyalama taktiği ile kamu emekçilerinin mücadelesini
frenlemeye ve söndürmeye çalışıyor. Bunu başaramayacağını
anlayınca güdümlü sendikal yasalarla sendikaları
denetim altına almak için yasa hazırlıklarına
giriştiler. Ama inanıyoruzki kamu emekçileri sağlıklı
politikalar ve perspektiflerle örgütlenip mücadelelerini
kararlı bir şekilde sürdürürlerse oligarşi kamu
emekçilerinin isteklerini kabul etmek zorunda
kalacaktır.
Hemen hemen her kamu işolunda kamu emekçileri
örgütlenmiş durumda. Ve onbinlere varan eylemliliklerle
toplu sözleşmeli ve grevli sendikal haklarını
istiyorlar . Kendilerinin artık "657"lik
değil kamu emekçileri olduğunu haykırıyorlar.
İşte biz de bu talebi sonuna kadar destekliyor,
bu mücadelenin içinde kamu emekçileriyle omuz
omuza yürüyoruz.
Kamu Emekçileri Sendikalar Platformu, grevli toplu
sözleşmeli sendika hakkı, insan hakları ihlallerinin
son bulması ve kirli savaşa son verilmesi için
gerçekten görkemli bir miting düzenlediler. Ne
var ki oligarşinin ve onun beslemelerinin gerçekleştirdiği
Sivas vahşeti nedeniyle kamuoyunda gereken yerini
alamadı ve yeterince ilgi uyandıramadı. Oysa ki
miting son yılların en büyük mitinglerinden birisi
oldu. Hem de başbakanlığın kapısına dayanan bir
eylem.
Kamu emekçileri İstanbul, İzmir, Samsun, Malatya
ve Mersin'den (beş koldan) 1 Temmuz'da yola çıktılar.
Kimi yerlerde yürüyerek, kimi yerlerde polisin
saldırılarına uğrayarak 3 Temmuz'da Ankara'ya
ulaştılar. Büyük miting 3 Temmuz sabahı başladı.
Türkiye ve Kürdistan kentlerinden gelen binlerce
kamu emekçisi ve onları destekleyenler sabah saat
10.00 civarında eski Hipodrom meydanında toplandılar.
10.30 sıralarında yürüyüş başladı. Şehir merkezine
doğru elele tutuşup güvenlik çemberi oluşturup
pankartlarla yürüyüşe geçen emekçiler 30-35 bin
civarındaydı. Talatpaşa Bulvarı'ndan Kızılay'daki
Zafer Çarşısı önüne geldiklerinde, burada korteje
Ankara kamu emekçileri ve değişik yerlerden gelen
emekçiler katıldılar. Yürüyüşçülerin sayısı 40
bine ulaştı. Kortejin önünde "SİVAS KATLİAMINI
LANETLİYORUZ" pankartı yer alırken, hemen
arkasında üzerinde "657 ÖLDÜ" diye bir
yazı bulunan sembolik bir tabut yer aldı. Yürüyüş
sırasında "Sivas'ın Hesabı Sorulacak"
, "Toplu Sözleşme Hakkımız Grev Silahımız"
, "İşçi Memur Elele Genel Greve" , "Kirli
Savaşa Hayır" , "Devlet Güdümlü Sendikaya
Hayır" , "Yaşasın Halkların Kardeşliği"
, "Yargılı -Yargısız İnfazlara Hayır"
, "Vur Vur İnlesin, Ankara Dinlesin"
, "Yaşasın Sendika, Yine Geldik Ankara"
, "Sivasın Sorumlusu Devlettir" , "Kağıthane
İşçisi Yanlız Değildir" , "Kürdistan
Faşizme Mezar Olacak" gibi sloganlar sıkça
atıldı.
Kamu emekçileri Başbakanlığa yürümek isteyince,
polis panzer ve otolarla yolu kesti ve barikat
kurdu. Burada Sivas katliamında ölenler için saygı
duruşunda bulunuldu ve polis barikatının açılması
için uğraşıldı. Kalabalık muhteşemdi ve hükümetin
de katılımın bu boyutta olacağını beklemediği
anlaşılıyordu. Yarım saatlik bir engellemeden
sonra polis barikatı açmak zorunda kaldı. Kamu
emekçileri saat 14.00'de Başbakanlık önünde toplandılar.
Başbakanlık önünü dolduran kamu emekçileri taleplerini
ve protestolarını sloganlar ve alkışlarla sürdürdüler.
Bu gelişmeler üzerine, kamu sendikalarının başkanları
başbakanlığa çağrıldılar. Hükümet adına Yıldırım
Aktuna ve Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe ile sendika
yetkilileri görüşürken, slogan sesleri başbakanlığı
inletmeye devam etti. Sendika yetkilileri daha
sonra yaptıkları açıklamalada taleplerini hükümete
ilettiklerini ifade ettiler. Başbakanlık önünde
yapılan konuşmalara, DİSK, Mühendisler Odası ve
Tabipler Birliği adına kamu emekçilerine destek
konuşmaları eklendi. Sivas katliamının da her
fırsatta kınandığı konuşmaları sloganlar tamamlarken,
14.30'da miting sona erdirildi.
Mitingin ardından söyleneceklere gelince, her
şeyden önce miting katılım açısından olumluydu.
Basında yer aldığının aksine (ki kendi sayımlarımıza
göre) katılım 40 binin üzerindeydi. Sivas olaylarının
yoğun olarak yaşandığı ve kamuoyunun burada yoğunlaştığı
bir ortamda kamu emekçilerinin eylemlilikleri
kamuoyunda yeterince yer alamadı. Basın tarafından
da adeta geçiştirildi.
Kamu emekçileri taleplerini kabul ettirme doğrultusunda
adım atmak istiyorsa, bundan sonra atacağı adımı
iyi hesap etmelidir. Kamu sendikaları, kamu emekçileri
mücadelelerini bir üst boyuta sıçratmalıdır. Bu
eylem biçimi ise, iyi örgütlenmiş ve organize
edilmiş GENEL GREV'dir. Kamu emekçileri emekten
ve üretimden gelen güçlerini kullanmak durumundadır.
Kamu emekçileri, bundan sonraki eylemliliklerinde,
özellikle genel grev gibi eylemliliklerde işçi
sınıfı ile sıkı bir dayanışma içinde olmak durumundadır.
İşçilerle elele, işçilerin desteğinde gerçekleşecek
eylemler daha güçlü sonuçlar yaratacağından bu
perspektifle hareket etmek gerekir.
|