Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

"Bundan sonra ömrüm bana lazım değil, Türkiye'ye lazım. Teveccüh gösterilirse..."
Başkalarını bilemem, ama ben, yukarıya alıntıladığım sözleri Demirel'in ağzından duyduğumda deliler gibi katıla katıla gülmeye başladım. "Aman ömrün senin olsun!" Demirel'in sözlerine ilk tepkim böyle oldu. Dahası var: Demirel'in "korkarım benim üstümde kalacak" sözlerine ne demeli peki? İşte o gün bugündür, şu Demirel meselesi kafamı sürekli meşgul etti. Bu nedenle, bu zat-ı muhterem hakkındaki düşüncelerimi başka insanlara iletme kaygısıyla kâğıda kaleme sarıldım.
Bizim Demirel hem çoban hem mühendis... Çoban+mühendis: Mühendis. Veya iki kelimeden oluşan bu cümlenin yapısını değiştirerek ifade edelim: Mühendis çoban. Mühendis çoban da olurmuymuş diye parlamayın! Burası Türkiye; her türlü acayipliğin yaşandığı ve kendisini her dakika, her saniye yeniden ürettiği "verimli toprak" parçası...
İsterseniz, sözü daha fazla uzatmadan, bizim çoban Sülü'nün siyasal geçmişini nakletmeye başlayalım. (Ama zorunlu olarak çok özet bir anlatımla yetinmek durumundayız).
Yaklaşık olarak kırk yıldır Türkiye siyaset arenasında bulunan, 1964 yılından beri kimi zaman Başbakan, kimi zaman anamuhalefet partisi lideri, kimi zaman da askerlerin hışmına uğramış siyaset adamı. Altı kez gidip yedi kez yeniden başa geçen, toplam oniki yıl Başbakanlık yapan, emperyalist devletlerin, ulusal ve uluslarötesi tekellerin has adamı olduğu için devamlı olarak makyajı tazelenip sahneye çıkarılan siyasal portre. Her sıkıştığında uslu çocuk edasıyla şapkasını kapıp kaçan, askeri yönetimlere boyun eğen, sesi soluğu kesen, darbe sonralarında ise hep büyük bir pişkinlikle demokrasi havarisi olarak meydanlara dönen siyasal kadavra. Ama her nedense sistemin bir türlü vazgeçemediği siyasal aktör...
Öyle sanıyorum ki, şimdi sıralayacağım Demirel'in karekteristik özellikleri konusunda toplumun çok çeşitli kesimlerinde bir mutabakat vardır. Demirel, akıllıdır.. Demirel, çıkarcıdır... Demirel, demagogdur.. Demirel, şovencidir.. Demiril, ihtiraslıdır... Demirel, bencildir...Demirel, eskimiştir... Demirel, bitmiştir.
Ve zaten, siyasal olarak eskidiği ve tükendiği içindir ki, Çankaya'ya çıkmak, çıkarılmak zorundadır. Bir de, yalınkat bir gerçek var ki, altını çizmeden geçmeyeceğim. Demirel, değişmez, değişemez. Hasan PULUR, bu gerçeği, kendine has üslûbu ile şöyle dile getiriyor: "Öyle bir tarih ki çevir çevir aynı sayfa, ne yazarı değişiyor ne de çizeri, hikaye hep aynı hikaye." (15 Nisan 1993 tarihli Milliyet).
Türkiye'de Cumhurbaşkanı olmanın iki ön koşulu vardır: Ya emekli Genelkurmay Başkanı olacaksın -ki, bunların da darbeci olanı makbuldür- ya da siyasal desteği tükenmeye yüz tutmuş başbakan olacaksın... Siyasal desteğini yitirmeye başlamış bir Başbakan için Çankaya bir kaçıştır, bir sığınaktır. 1989 yılında T. ÖZAL kaçıp sığınmıştı oraya, şimdi de aynı oyunu S. DEMİREL tekrarlıyor.
Şu sözleri, T. ÖZAL'ın Çankaya'ya sığındığı günlerde (1989 yılının sonbaharında) S. DEMİREL sarfetmişti: "Türkiye'yi içinden çıkılamaz duruma düşürüp manzarayı görünce kendisi de korkup kaçtı". Belki dünyada değil ama, herhalde Türkiye'de "tarih tekerrür ediyor". 1989 yılında yapılan "genel yerel seçimler"de oy yüzdesi 21.8'e kadar düşen ANAP Genel Başkanı ve Başbakan T. Özal, çareyi, arkasına bile bakmadan kaçıp Çankaya'ya sığınmakta bulmuştu. 1989 yılında T. ÖZAL'ın yaşadığı türden ve boyuttan bir açmaza ve tükenmişliğe gelip dayanan DEMİREL, çırağının sahnelediği oyunu sahneliyor 1993 yılında...
1991 yılı "genel seçimleri"nde %27 oy oranıyla birinci parti olarak çıkan ve SHP ile koalisyon hükümeti kuran DYP'nin genel başkanı S. DEMİREL, şimdi T. ÖZAL'ın 1989'da yaptığı türden bir emrivaki ile Reis-i Cumhur olmaya hazırlanıyor. ÖZAL cumhurbaşkanı seçildiğinde hiç değilse arkasında ANAP'ın 263 milletvekili ve % 21.8'lik oy desteği vardı. Oysa DEMİREL'in arkasındaki milletvekili desteği (partisi DYP'yi baz olarak alırsak) sadece 180 ve partisinin oy oranı yalnızca %16'dır.
1989 yılında T.ÖZAL'ın arkasındaki % 21.8'lik oy oranı ve 263 milletvekilini Cumhurbaşkanı seçebilmek için yetersiz gören bay DEMİREL, bugün sadece yüzde 16 oy ve 180 milletvekilini Çankaya'ya çıkmak için yeterli görüyor. Buna ne demeli? Bırakalım 263 milletvekili. Bu durum, DEMİREL'in ünlü bir sözünü akla getiriyor: "Dün dündür, bugün bugündür."
Bir insan, nasıl bu denli pişkin olabiliyor? Hayret! Anlaşılan o ki, kendi dışındaki herkesi aptal, kör ve sağır sayıyor, sanıyor. Aslında, DEMİREL'in kişiliğini ve siyasal karekterini doğru değerlendiren insanlar için şaşılacak hiç birşey yok. O, öylesine bir ihtirasa sahip ki, öylesine fırsatçı ve bencil ki... Hırs, fırsatçılık ve bencillik onda tedavisi kabil olmayan hastalıklardır.
T. ÖZAL'ın beklenmedik ölümü ile önündeki Çankaya engelleri kendiliğinden ortadan kalkmış oldu. Şimdi o Çankaya'ya çıkmaya mecbur. Bunun dışında bir amacı, bir düşüncesi de yok. Yok meydanlarda verdiği sözlermiş, yok siyasal ve ekonomik vaatlermiş, yok başsız bırakacağı koalisyonun ve DYP'nin durumu ve geleceğiymiş... DEMİREL'den sonrası tufan.
Şimdi anladınız mı, üzerinde kızılca kıyamet koparılan ÖZAL-DEMİREL sürtüşmesinin gerçek nedenini... Bütün bunlardan sonra kavrıyoruz ki, ÖZAL'ı Çankaya'dan indirmeye yönelik onca başarısız girişimlerin hepsi, meğer DEMİREL'in o koltukta oturma sevdasından kaynaklanıyormuş. Boşuna DEMİREL akıllı adamdır demedik, tabii ki siyasi ihtirasını açıkça değil de "bundan sonra ömrüm bana lazım değil, Türkiye'ye lazım" biçiminde ifade edecekti. (Sanki yıllar yılı Türkiye'yi yöneten kendisi değil de, başkasıymış gibi...)
Hem sonra bütün bunları bir yana bırakalım. DEMİREL'in ve yakın çevresinin ahlâki bilançosu ne durumda? Namuslu hiç bir kimse, DEMİREL ve yakın çevresinin sicilinin T. ÖZAL ve ailesinin sicilinden daha temiz olduğunu iddia edemez. Çok değil, daha bir ay önce İLKSAN skandalı patlak vermedi mi? İLKSAN olayında, halkın parasını rüşvet biçiminde çarçur ederken suçüstü yakalanan DEMİREL bakın kendisini hangi sözlerle savunmuş? "Verdiysem verdim, ben verdim, ne olmuş?" Sanki verdiği halkın parası değil de, kendi parası...
Yolsuzluk, rüşvet, kayırma...bu ve benzer konularda DEMİREL'in, ailesinin ve siyasal çevresinin sicili öylesine bozuk ve kirli ki...
Hadi diyelim, erken seçim şantajı ile Meclis'ten Cumhurbaşkanı seçilebilmek için yeterli desteği aldı. Peki, siyasal şantaj ve emrivaki ile Cumhurbaşkanlığı için kazanılan seçim zaferi (!) demokratik ve meşru olarak görülebilir mi? Ve kitleler böylesi bir seçimi hazmedebilir mi? Eğer şantaj, emrivaki ve politik dalaverelerle kazanılacak Çankaya hazmedilebilirse, bize sadece şu yorum yapmak düşecek:
Böyle başa, böyle traş!

27 NİSAN 1993

 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92