Şehir
İnsanı Layığını Buldu !
|
Çöpler, çöpler ve çöpler altında kalan, ölen insanlar...
Her ölüm trajik midir? Bu, nereden baktığımızla, tarih
ve toplum karşısındaki konumumuzla ilgilidir. Çöpler
altında kalarak ölen insanların, önceden yazılmış bir
tarihin kaçınılmazlığı altında da kaldıkları gerçeği
dikkate alındığında, bu trajik bir ölümdür. Ve trajedinin
komediye yaklaşan bir aşırılığı vardır: Şehir insanı
layığını bulmuştur, ona en çok yakışan ölüm "sorgusuz
infazlar"dan, trafikten, hava kirliliğinden, vs.
değil, çöplerden gelecektir...
Çöpler, bizim çöplerimiz, tüketmek için ürettiklerimiz,
artıklarımız! Şehir insanı plastiklerden, naylonlardan,
teneke kutulardan, kağıtlardan, yemek artıklarından
oluşan dev bir buzdağının yaratıcısıdır. Şehir insanı
öyle bir tüketim alışkanlığı edinmiştir ki, gündelik
hayatında sadece kullandığı nesneleri değil, duygularını,
düşünceleri ve kendi hayatını da tüketmek üzere yaşar.
Şehir insanı, ürettiğini sandığı her şeyin içini oyar,
yarattığını sandığı her şeyi kemirir ve şehir, bu buzdan
saray, bir "çöp bombası" olarak patlar.
Şehrin dış görünüşü bile olanca çirkinliği ve pisliğiyle,
sanayi kapitalizminin artıklarının ve atıklarının toplamından
başka birşey olamadığını her gün yüzümüze çarpmaktadır;
şehrin dış görünüşü bile tahakkümün ve baskının kurumlaştığı
bir alandan başka bir şey olmadığını göstermektedir...
Ama şehrin dış görünüşünde egemen olan çirkinliğin,
pisliğin, tahakkümün ve baskının gündelik hayatımızı
örgütleyebilmesini sağlayan en önemli unsurlardan biri
her gün yeniden tüketebilmek için üretmemiz, her gün
yeniden çöpler ve artıklar yaratmamızdır ve bunların
sabaha karşı toplanıp götürülmesi, yeni günlerin yeni
çöplere ihtiyaç duymasındandır. Toplanıp götürülen çöplerin
patlaması ve ölümü getirmesi şehrin görüntüsüyle gerçeğinin
örtüşmesidir.
Şimdi sırada lağımlar var: Şehrin insanı boka layıktır!
İdrar denizlerinde yüzmek, dışkılar altında boğulmak
için tüketmeye devam!
Çöp dağlarında ve kanalizasyonlarda yaşayan insanlar
ise, bir gün tercihlerini değiştirir ve şehir
bombaları altında ölmektense kendi bombalarını patlatırken
ölmeyi göze alırlarsa, o zaman şehrin örgütlü tahakkümü
nereden geldiği belirsiz darbelerle çatırdar ve bu kez
ölüm, bir şenlik havasında, yine çöpler, çöpler ve çöpler
altında yaşanır...
|