Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

BARİKAT : Grev öncesi sizleri greve doğru iten nedenler ve işyerindeki örgütlenme faaliyetleri hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz ?
Zihni Gönüller: Sözleşmeye başlamadan önce, taslak çalışmaları başladı. Taslak çalışmaları sonucu bir mini taslak ortaya çıktı. Taslağı biz bugüne kadar işverene karşı savunduk, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz. Aralık ayının 25'inde başlayan grup toplu iş sözleşmesinde İstanbul Cam işvereni, zaten iki dönemdir. Cam Grubundan ayrı bir politika izliyordu. Yani "Benim cam iş koluyla sözleşme koşullarını birlikte yürütmem ekonomik olarak mümkün değil" diye cam işkolu işverenlerinden ayrı bir tavır sergiliyordu. Prensipte ayrılmasına rağmen, aslında cam işverenleri sendikasına üyeliği devam ediyor. Bunun sonucunda işyeri düzeyinde görüşmeler yapılmaya başlandı. Zaten 25 Aralık'ta yapılan ilk görüşmeye işveren katılmadı. Daha sonra gerek sendika şubemiz, gerek işyeri temsilcileri olarak işyeri düzeyinde görüşmelerimiz devam etti. İlk görüşmede 9 ay "sıfır" sözleşme, ondan sonra %15 gibi komik bir rakam teklif etti. Bizim talebimiz taslakta belirlendiği gibi % 150 civarındaydı. Daha sonraki görüşmelerde farklı bir şey olmadı. 9 aylık "sıfır" sözleşme 6 aya düştü ve ikinci 6 ay içinse % 15 devam etti. Daha sonra işvereni toplu sözleşme masasına çekebilmek ve işvereni bu katı tutumundan caydırabilmek için işyerinde etkin birtakım eylem kararlan aldık. ilk önce işe 1.5 saat geç gelmeye başladık. Daha sonra genelde bir vizite eylemi yaptık. Sabah vardiyasındaki arkadaşlarımızın yapmış olduğu vizite eylemini diğer vardiyadaki arkadaşlarda iş saati içerisinde 2 saat işi durdurarak onlara destek verdiler. Yine daha sonra da eylemlerimiz devam etti. Vardiyalar halinde, sabah, gece ve 3-11 vardiyalarındaki kalifiye elemanları toplu viziteye çıktılar, zaten bizde kalifiye arkadaşların tümünün birden üretimden çekilmesi üretimin durması anlamına gelir. Bu eylemler sonucu işveren bir teklif daha getirdi. Teklifte ise yeni denebilecek hiç bir şey yoktu. %15, %25'e çıkmıştı. Zaten bizde grev aşamasına gelmiştik. Greve çıkmadan bir gün önce, işveren yeni bir teklif getirdi, son günde böyle bir teklif önerisiyle gelinmesi tüm arkadaşlarda bir umut yarattı.
Grevden bir gün önce yapılacak teklifin daha ciddi olacağı düşüncesiyle tartışma masasına oturuldu. Ama malesef, o toplantıda da % 25 olan teklif % 30'a çıktı. Bu şekilde biz ertesi gün (27 Nisan) greve başladık. Greve başlarken özellikle geçen seneden dersler çıkarmaya çalıştık.
Bu dönem özellikle işçi arkadaşlar arasında birlik ve beraberliği sağlamamız gerekiyordu. Bizde 26 delege arkadaşı aktif olarak olayın içerisine soktuk. Yani gerek alınacak kararlarda, gerek toplu iş sözleşmeleri müzakereleri aşamasında, en son aşamada yani toplu sözleşmenin bağıtlanması aşamasında da bu delege arkadaşların son sözü söylemelerini kararlaştırdık. Yani burada sözleşme imzalanacaksa önce bu komitenin onaylaması gerekiyor. Ve delege arkadaşları da grevin örgütlenmesi sürecine soktuğumuzdan dolayı işyerimizde fevkalade bir birlik ortaya çıktı. Şu anda grevimiz 16. gününde başarılı bir şekilde devam ediyor. İşçi arkadaşlarımız kararlı ve işverenin her türlü oyununa karşı da uyanıklar. Boyun eğmeyeceklerini ifade ediyorlar ve bu işi de sonuna kadar en iyi şekilde götürmenin mücadelesini hep birlikte vereceğiz diye düşünüyoruz.

BARİKAT: İstanbul Cam'da kaç işçi çalışıyor ?
Zihni Gönüller: Sendika üyesi olarak 226 üyemiz var.

BARİKAT : Grevin başarıya ulaşması için üretimi durdurmanın dışında ne gibi etkinlikler yapmayı düşünüyorsunuz?
Zihni Gönüller: Grevin başarıya ulaşması birinci derecede işçi arkadaşların meseleye sahip çıkmasıyla mümkün. Diğer bir yanı ise işverenin oyunları. Sanırım işverenin politikası grevi bir kaç ay uzatacak. Bunun da gerekçesi, işçi arkadaşları ekonomik olarak zayıf düşürmek ve bölünmelerini beklemek gibi bir politika sanırım. Bu politikayı bozmanın yöntemi ise birliği sağlayabilmek ve sürekli birarada olup, tartışıp, soru işaretlerine birlikte çözüm üretmemizdir. Bunun için her gün belli saatlerde burada toplanıyoruz. Birde işverenin taşeron firmalar kullanma, yani piyasadaki diğer cam fabrikalarına mamul mal yaptırma durumu var şu anda. Bir kaç fabrika adresi tespit ettik. Geçenlerde ARDA Cam'a gittik. Mahmutbeyköy'de bir cam fabrikası. İstanbul Cam kalıplarıyla üretim yaptığını duyduk. Şube yöneticisi ve işyeri temsilcisiyle birlikte gittik, kendileriyle görüştük. Kendisinin yapmadığını filan söyledi. Bizde kendilerine gereken mesajı verdik:" Biz bu konuda son derece kararlıyız, bu meseleyi sonuna kadar götürmeye niyetliyiz. İstanbul Cam işvereninin size fason mal yaptırmasını engellemek için her türlü gayreti göstereceğiz. Gerekirse basını buraya yığarız, o da yetmezse 200 işçi arkadaşımızı buraya yığarız. Sizin usulsüz çalıştığınızı da bölge çalışma kanalıyla kamuoyuna duyururuz" dedik. Böyle bir tehditle oraya gittik. Yapmıyorum falan dedi ama biz netleşemedik.
Çünkü kolileri açtığımızda içinden bizim İstanbul Cam'ın ambalajı çıktı. Demek ki yapmış, yani yapıyormuş. Çubuklu'da bir cam fabrikası var orda yoğun olarak fason ve usulsüz üretim yapılıyormuş. Bir de sanırım Kurtköy'de bir fabrikada ayın usulsüzlük icra ediliyormuş. Tabi bunlar grevin uzamasına ve işverenin de biraz zemin hazırlamasına güç veriyor. Biz bunları da engellemek için böyle bir yola başvurduk. Ama sonuç alır mıyız alamaz mıyız bilemiyorum.

BARİKAT : İşveren sanırım grevi; hem fırının tadilatı gibi büyük çaplı onarımları gerçekleştirmek için kullanıyor hem de üretimi, meşru olmayan biçimlerde sürdürmeye çalışıyor. Yani kendisi için büyük bir ekonomik sıkıntı yaratmadan toplu sözleşme dönemini kendisi için uygun bir şekilde tamamlamayı düşünüyor. İşverenin ekonomik durumu ile işçilerin eline geçen arasında bir karşılaştırma yapabilir misiniz ?
Zihni Gönüller: İşyerinin durumu ekonomik olarak bizim istediğimiz ücrete karşılık veremeyecek kadar düşük kapasitede değil. Yani son yılların en iyi imalatı yapılıyor ve en iyi üretim ve oldukça yoğun talep var. Yani son yıllarda İstanbul Cam kalitesi, üretimi ve satışı oldukça iyi. Ücretlerimiz ise bir hayli düşük. Yani aşağı yukarı 120'ye yakın arkadaşımız 1.200.000 ile 1.5 milyon arasında maaş alıyorlar. 90 ile 100 arasındaki kalifiye dediğimiz arkadaşların ise 2.5 ile 3 milyon civarında bir maaşları var.

BARİKAT : Ücretlerin dışında talepleriniz nelerdir ?
Zihni Gönüller: Şimdi, ücretlerin dışında bu dönem pek
fazla bir talebimiz yok. Çünkü bizim toplu iş sözleşmemiz aşağı yukarı 14. dönem toplu iş sözleşmesi. Demokratik maddelerde bir hayli kazanımlar, haklar elde etmişiz. Bu dönem gerek cam işkolunda gerekse İstanbul Cam'da ücretin dışında demokratik maddelerle ilgili pek fazla bir gelişme yok. Yani sırf ücrete dayalı bir politika izlendi, izleniyor.

BARİKAT : Toplumsal anlamda bir dayanışmanın olmaması grevi nasıl etkiliyor ? Mesela Zonguldak'ta bir grev olduğunda bakkaldan manifaturacıya, ev sahibinden manava kadar tüm şehir halkı grevden etkileniyor ve bu noktada herkes ortak bir tavır alış içerisine giriyor. Yani, gözlemleyebildiğimiz kadarıyla ise bir işyerinde 270 işçi greve çıkıyor ve sadece bu 270 insan tek başına kalıyor. Yani iktidarın zaten hedeflediği de işçileri o noktada yalnızlaştırabilmek ve bu yolla etkisizleşmelerini sağlamak. Bu politikayı kırabilmek için, toplumsal dayanışmanın sağlanabilmesi için, işçilerin birliğinin sağlanabilmesi için ne yapılması gerekiyor, ya da ne yapılıyor ?
Zihni Gönüller: Grevlerin başarıya ulaşabilmesi için gerek maddi, gerekse manevi desteğe ihtiyaç var. Biz greve çıkarken İstanbul cam işçisinin belli ölçülerde desteği sağlanmıştır. Gerek Paşabahçe'den, gerek Topkapı Şişe-Cam'dan ve kardeş fabrikalardan bir hayli destek sağlandı. Manevi bir destekti bu. Biz 270 işçiyiz ama greve çıktığımız gün hemen hemen 900'e yakın insan vardı. Bir miting halinde geçti. Tabi bu işçi arkadaşlara biraz daha güven ve moral getirdi. Bundan sonra hem manevi desteğin devamı sözkonusu, hem de ekonomik destek gündeme geliyor. Şu anda 1-1.5 ay kadar İstanbul Cam işçisinin ekonomik desteğe ihtiyacı yok. Ancak şu anda şubelerimiz çakmak filan bastırıyorlar, bir dayanışma içerisindeler. Demokratik kuruluşlara ve partilere dağıtılacak, dayanışmayı sağlamayı düşünüyoruz.

-BARİKAT : Maddi ve manevi desteğin yanında fiili bir destek ihtiyacı da var. Her ne kadar yasalarla sınırlanmış olsa bile, dayanışma grevleri ve genel grev bu fiili desteğin ve gerçek anlamda sınıfın dayanışmasının en somut örnekleri sanırım. Böylesi bir fiili desteğin eksikliği sizce nasıl giderilebilir ve bu eksikliğin kaynakları nelerdir?
Zihni Gönüller: Söylediğiniz güzel şeyler. Yani, Türkiye'de o sınıf kavramını en iyi şekilde kavrayan, bilen, onun öncülüğünü yapabilecek sendikacılar, öncüler olması gerekiyor. Türkiye'de sınıf kavramı ya içi boşaltılarak kullanılıyor, ya da onun yerini daha çok "çağdaş sendikacılık"tan bahsedenler almış durumda. Yani bana göre, insanları doğrulara yönlendirmek, kitlelere belli bir hedefe doğru yol göstermek bir görev olmalı. Ancak günümüz Türkiye'sinde sendikacılık şöyle yapılıyor; "işçilerin ruh hali böyledir, işçiler bunu düşünüyor, bizde ona göre davranırız". Yani böyle yapılıyor. İşçiler ne derse doğrudur, onun dışında herhangi bir şey yapmak yanlıştır olayı var Türkiye'de. Bu aslında "işçi kuyrukçuluğu" anlamına geliyor. Ancak sınıf sendikacılığında insanları belli doğrularda örgütlemede, belli alanlarda o insanları, kitleleri çekebilecek ve o insanları yönlendirebilecek kapasitede olması lazım ve öncünün rolünün de bu olması lazım diye düşünüyorum. Örneğin şimdi şu sağlanabilir cam işkolunda; mesela İstanbul Cam Sanayi grevde, İstanbul Cam Sanayi cam iş-koluyla birlikte toplu sözleşme müzakeresine girerse, o da aynı işverenler sendikasına üye, topyekün cam işkolunda toplu sözleşmeleri bitirmeme gibi bir eğilime girebilirler, ancak bunu yapabilecek kapasiteleri yok. Onu yapabilmek için çok fazla inanmak lazım, çok iyi inanmak lazım, çok iyi insanları adapte etmek lazım.Yani bu sınıf bilincini çok iyi kavramak, kavratmak lazım. Şimdi toplu sözleşme sonucuna göre ortaya çıkabilecek bir refah seviyesi işçilerin gelişmesini engelliyor gibi geliyor bana. Örneğin, bizim ücretlerimiz de cam iş-kolundaki ücretler seviyesinde olsa, belki bizim arkadaşlarımızda bu kadar aktif olmayabilirler. Yani meseleye bu kadar sahip çıkmayabilirler. Şimdi cam işkolunu gözlüyoruz, o arkadaşlarımızın günün koşullarındaki alım gücü hesabına göre 5-6 milyon gibi bir ücretleri var, artı bunun üzerine enflasyon farkı isteniyor. Yani zaman zaman aklımdan şu geçiyor benim, kendi kendimle belki çelişkiye düşüyorum ama acaba ekonomik rahatlık işçi sınıfını her gün geriye mi götürüyor. Çünkü cam işkolunda toplu iş sözleşmeleri geliyor, işverenin yoğun katı tutumu devam ediyor, çoğu işçi arkadaşımızdan yani aktif gördüğümüz işçi arkadaşlarımızdan bile bir hareket gelmiyor. Bunu sırf onlara bağlamak yanlış olur diye düşünüyorum. Öncülere görev düşüyor, öncü insanlar bu insanları harekete geçirmek durumundalar ama az öncede söylediğim gibi sendika yöneticileri gelişen süreçte belli bir alım gücü sağlanmışsa ve ücretler biraz dengelenmişse ücret sendikacılığına dönüşen bir ortam içerisinde sürükleniyorlar şu anda. Tabi ki bu son derece yanlış.

BARİKAT : Hatırlarsınız, Türkiye'de darphane işçilerinin grevi vardı. İşveren statüsünde olan devlet, her zamanki işçi düşmanlığıyla grevi kırmak için Meksika'dan para basımı talep ediyor. Meksika'daki matbaa işçileri ise buna tavır alıyorlar ve " Biz grev kırıcılığı yapmayız, onlar bizim kardeşimizdir, her ne kadar arada binlerce kilometre ve okyanusta olsa biz kardeşiz onlarla, çünkü hepimiz işçiyiz. Tüm dünya işçileri kardeştir" diyorlar. Bu sözlere birde sizin grevinizde de haykırılan "işçiler kardeş, işveren kalleş" sloganı da buradan eklenen bir ses oluyor. Sınıfın kardeşliği, fiili dayanışması ve bu dayanışmanın önündeki yasal engeller hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Zihni Gönüller: Aşağı yukarı 140'tan fazla arkadaşımızla Topkapı Şişe Cam'ın yürüyüşüne dayanışma olarak katıldık. O arkadaşlarımız grevimize büyük bir dayanışma örneği göstererek kitlesel olarak katıldılar. Biz de bunu çok iyi işledik arkadaşlara. Topkapı işçisi İstanbul Cam'a dayanışma yapmışsa biz neden yapmayalım, düşüncesi yerleşti. Ve arkadaşlarımız sabah 6.30'da hepsi Tozkoparan'daki yürüyüş başlangıç noktasında yerlerini aldılar. Yani bunu sıcak tutmak lazım.

BARİKAT : Şimdi bu, "bilinç" diye tanımladığımız varlığını ve toplumsal konumlanışını kavrama olgusu olaylara ekonomik olarak bakıldığı takdirde giderek sığ kalıyor, daha doğrusu sığlaştırılıyor. Sonuçta olaylara sadece ekonominin sığ penceresinden bakış işçilerin birliğinin ortadan kalktığı bir ortam doğuruyor, zaten devlette böyle bir ortam istiyor ve hatta bunun için özel çaba gösteriyor. İşçileri dar bölgelerde, fabrikalarda, işyerlerinde sıkıştırmak. Bu anlamda işçilerin birliği ve dayanışması önündeki engelleri kurabilmenin koşulu yasaların ötesinde yaşadığı koşulları bilerek , duyarlı olabilen fabrikalar, fabrikaların içerisinde komiteler oluşturmak ve bu koşullarda örgütsel anlamda birliktelik sağlamak lazım. Örneğin, bir grev ziyaretine gittiğimde grevci arkadaşlar aynı şeyi söylüyor, "işte, biz yanı başımızda bir grev varken hiç ilgilenmedik, şimdi de bizim yanımıza kimse gelmiyor". Aslında hiç uğramasalar bile uğrayıp, o şeklide bir bilincin gelişmesi ve birlikteliğin sağlanması mümkün olabilir.
Zihni Gönüller: En azından tabi ki biri bunların öncülüğünü yapmalı. Basın yayın kuruluşlarına bakıyoruz, ufak tefek işçilerin okuyabileceği gazeteler, dergiler olayımıza yer veriyorlar, ilgileniyorlar ama büyük gazeteler grevimizi bile yazmadılar. Onlarda baskı altında diye düşünüyorum.

BARİKAT : Barikat dergisi adına teşekkür ediyor ve grevinizin daha güzel yarınlar için bir basamak olmasını diliyoruz.
Zihni Gönüller: Ben teşekkür ederim. Hep birlikte dayanışma içerisinde başaracağız.



 

 

 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92