Değerli Basın Emekçileri ve Kamuoyuna
|
19.3.1993 tarihinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın
Doğum Kliniği'nde görev yapan personel Nevriye Güney
15-23 vardiyasına gelerek nöbetine başladı. Nöbeti esnasında
Uz. Doktor Tamer Erer tarafından hastalar, hekimler,
hemşireler yanında saat 17.30'da insanlık dışı bir uygulamayla
karşı karşıya kalıyor. Uz.Dr. Tamer Erer sağlık emekçisi
Nevriye Güney'e tekme tokat dayak atmıştır. Sağlık emekçisi
Nevriye Güney Acile gidip tedavisini yaptırıyor ve Acilden
Adli Tıbba sevkediliyor. Bu esnada Doktor Tamer Erer
Acil Kliniğini, Aksaray Emniyet Müdürlüğü'nü telefonla
arayarak hekim kimliğini baskı aracı olarak kullanıp
engellemeye çalışıyor. Nevriye Güney nöbet yerini terk
etti diyerek tutanak tutup nöbetçi hemşireye imzalatıp
bölüm sorumlusuna iletiyor. Nevriye Güney olayı kişisel
bazda ele almıyor. Bugün bana yapılan yarın başkasına
yapılır düşüncesiyle ollayları Tüm Sağlık-Sen'e getiriyor.
Sendika İstanbul Tabibler Odasına adı geçen doktoru
şikayet ediyor. Adli Tıp Raporuyla Fatih Cumhuriyet
Savcılığına , Aksaray Emniyet Müdürlüğü'ne suç duyurusunda
bulunarak bu insanlık dışı suçu işleyen kişi kim olursa
olsun, düşüncesi ne olursa olsun buna karşı sağlık emekçilerinin
ortak tavır takınması gerekiyor.
Madem ki bizler, bir ekip olarak hizmet veriyorsak,
ekip olarak öğretim görevlisi, asistan, hemşire, teknisyen,
personel v.b. bu onur kırıcı olayı protesto edip herkesten
kınama mektubunu Dekanlığa vermesini ve yaygınlaştırılmasını
istiyoruz.
Türkiye, dünyada dünü ve bugünü ile insan haklarının
en çok ihlal edildiği, yok sayıldığı ülkelerden biridir.
Ucuz işgücü cenneti ünvanıyla, sömürünün, barbarlığın,
açlığın, sefaletin yaşandığı Arjantin, Şili, Güney Afrika,
İsrail gibi ülkeler arasında yer almaktayız.
12 Eylül'le birlikte, tamamen sindirmeye yönelik asimilasyon,
sokak infazları, katliamlar, kuşa çevrilen iş ve çalışma
yasaları yeni haliyle bile sermaye tarafından lüks görülüyor
ve uygulanmıyor. Grevler erteleniyor, hak arayanların
işine son veriliyor. Örgütlenme özgürlüğü deniliyor,
kamu emekçilerinin sendikal çalışmaları var güçleriyle
bastırılmaya çalışılıyor.
Özelleştirmeyi kısmen oluşturan Döner Sermaye sisteminde
pay, hizmeti pahalılaştırmak, yap-işlet-devret anlayışıyla
sağlık sektörünü de ticarethaneye dönüştürüp, zengini
biraz daha zengin , fakiri biraz daha fakir yapmayı
hedefleyen sistem, parası olana iyi hizmet ve tedavi,
olmayana ise kapı dışarı diyebilen bir uygulamadır.
Devletin diğer alanlardaki sömürü sistemini, sağlık
hizmeti üreten hastanede yoğun bir şekilde uygulayarak
faturasını sağlık emekçilerine ve halka çıkarmaya çalışılıp,
sanki bu sorunları biz yaratıyormuşuz gibi halkımızla
yabancılaştırılmaya çalışılıyor, parası olana özel bakılıyor,
parası olmayan hastane köşesinde sürünüyor, rehin kalıyor.
Grevli, toplu sözleşmeli sendikal mücadelemize yönelik
baskılar, sürgünler alabildiğine artmıştır. Daha dün
Haseki Hastanesi'nde arkadaşlarımız sürgün edilmiş,
Diyarbakır'da Sendika Temsilcilerimiz çeşitli illere
sürgüne gönderilmiştir. Sendikal mücadelemizin olduğu
diğer illerde bu tür baskılar, sürgünler yaşanmaktadır.
Özelleştirme politikası nedeni ile daha dün Süleymaniye
Doğumevi'nde çok sayıda sağlık emekçisinin sürgünü yaşandı.
Bu tür baskılar sürgünler sendikal örgütlülüğümüzü yok
etmek, örgütsüz suskun bir toplum yaratma politikasıyla
bizleri ölüme mahkum eden bu zihniyete karşı, ancak
örgütlü bir mücadeleyle önlenebileceği bir gerçektir.
Değerli Sağlık Emekçileri !
Bahar eylemlilikleriyle işçilerin başlattığı şanlı mücadelesine
devletin de verdiği %25'lik zamlarla biz kamu emekçileri
de eylemliliklerini yurt çapında yayarak grevli tolu
sözleşmeli sendikal haklarla pekiştirerek sendikalarımızı
kurduk. Bu dişediş mücadele ile bugüne geldik. Ama bugün
bizimle bereber çalışan bir bayan arkadaşımız doktor
tarafından dövülüyor, ve sağlık emekçilerinin sayfasında
tarihi bir kara günde bize gelecek sıra . Bügün arkadaşımız
yarın bir başka arkadaşımıza bir başka günde bize gelecek
sıra.Bu dayakçı doktorun ve zihniyetin mahkum olması
ancak bizim örgütlü gücümüzle olacaktır. Eğer biz bir
yumruk ve bir vücut olursak bu zihniyete karşı koyma
gücümüz olacaktır.
Biz sağlık çalışanları olarak, işyerinde dayak, sürgün
v.b. her türlü anti-demokratik uygulamaların kaldırılmasını
istiyoruz. Ve Hastane yönetimi tarafından derhal adı
geçen doktora soruşturma açılmalı, cezalandırılmalı
ve hatta görevden alınmalıdır.
Üreten Biz Yönetende Biz Olacağız!
Dr. Tamer Erer Mutlaka Cezalandırılmalıdır!
Sürgünle, Baskınlar Bizleri Yıldıramaz!
Yaşasın Tüm Sağlık Sen!
C.T.F.
Tüm Sağlık Sen
İşyeri Temsilcileri
|