IKİP Açıklaması, sözkonusu partinin
internet sitesinden alınmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri’nin saldırganlığıyla
Kürt Hareketinin Stratejisinin birleştirilmesi
Kürdistan halkının amaçlarına uygun değildir!
8 Eylül’de her iki önderliğin iki gün süren görüşmelerinden
sonra Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan
Yurtseverler Birliği ortak bildirgelerinde olağanüstü
önemde tarihsel bir görüşme gerçekleştirdiklerini
belirttiler. KDP ve KYB, daha sonra düzenledikleri
basın açıklamasında, anlaşmalarının önündeki tüm
engelleri ortadan kaldırmak konusunda uzlaştıklarını
açıkladılar. Anlaşılan, açıkladıkları kadarıyla,
çoğu önemli konu üzerinde anlaşmaya vardılar ve
ikincil önemdeki konular da diğer heyetler tarafından
görüşülmeyi bekliyor. Ancak, dökülen göz yaşları
ve şatafata, her iki liderin halkı bilgilendirirken
çıkardıkları gürültü patırtıya, Kürdistan’ın bazı
merkezlerindeki kutlamalara rağmen, bildirgenin
içeriğine alelacele bir göz atıldığında anlaşmanın
yapaylığı görülebilir. Kürdistan halkı, iki parti
arasındaki geçmiş yıllara ait problemlerin sınırlardan
kaynaklanmadığını, bu anlaşmazlıkların daha çok
derin sorunlara ilişkin olduğunu biliyordu. Hâlâ
çözümlenmemiş bu sorunların birkaç yıl önce Washington’da
oluşturulan özel komitelere havale edildiği iddia
edilmektedir.
KYB ve KDP’nin söz konusu bildirgede ve sonraki
açıklamalardaki asıl amacı ABD’nin insanlık karşıtı
politikasına ve Irak’daki olası değişim hazırlıklarına
yön vermektir; anlaşma ve görüşme trafiği, sadece
KDP ve KYB için değil, neredeyse muhalif parti
ve grupların tümü için önemlidir. Bu bildirgenin
de kanıtladığı gibi, Kürdistan’da egemen olan
bu iki parti, Irak’ın gelecekteki iç yapılanışında
konum elde etme mücadelesi vermektedirler. Aynı
zamanda, kendi askeri güçleri hakkında ABD’ye
verdikleri imajı garantiye alabilmek için, Kürdistan
halkının ayrımcılık gözetmeyen safdil talepleri
üzerine yanıltıcı bir umut yaymaktadırlar.
Onlar, ABD’nin karanlık senaryolarında yer almak
için halkın bu politikaları izlemesini istiyorlar.
Anlaşmanın tümü aslında içerik olarak gerici ve
yanıltıcıdır. Fakat bir mucize olduğunu ve anlaşmanın
da samimi olduğunu, iki partili ortak bir parlamentonun
yeniden kurulduğunu, birleşik bir hükümetin oluşturulduğunu
varsayalım. Şüphesiz bunlardan hiçbiri Kürdistan
halkının ihtiyaçlarını karşılamayacaktır; bunların
hiçbiri ne Kürdistan halkının gelecek korkusu
ve endişelerine bir son verecek ne de temel hak
ve özgürlükleri koruyan sivil toplumun kurulmasına
yönelik bir adım olacaktır. Bu iki gücün bir daha
bir arada olup olmayacağının bile garantisi yoktur.
Bir gün çıkarlar yüzünden hükümet bölünür, başka
bir gün öteki tarafa geçilir, vb... Mevcut hükümet
bir imzayla oluşturulmuştur ve bir kurşunla dağıtılacaktır.
Bu duruma bir son verilmesi, ulusal baskı ve politik
ataleti ortadan kaldıracak bir alternatifin yaratılmasına
ve Kürdistan’ın iradi gücüne dayanarak devrimci
bir politika doğrultusunda yürünmesine bağlıdır.
Dine ve ırka dayanmayan modern bir devlet, halkın
politik haklarının gerçekleşmesini sağlar. Bunların
tümü Komünist İşçi Partisi’nin plan ve programlarında
ele alınmıştır.
Onlar ittifak yaparlar ya da hükümeti feshederler.
Kürdistan halkı ise şüphesiz her zaman gerici
savaşı lanetlemiş, kalıcı, güvenli ve huzurlu
koşulları tercih etmiş, insanların savaş ateşiyle
yok olduğu koşullara bir son verilmesini istemiş
ve Kürdistan halkının asıl sorunun başka şeyler
olduğunu dile getirmiştir. Kendinden menkul parlamento
artık geçerli değildir. Daha düne kadar kendi
çıkarları doğrultusunda KDP ile mücadele ederken
parlamentonun meşruluğuna inanmayan KYB şimdi
parlamentonun çalışmasını istiyor. Bugün parlamentonun
meşruluğunu halka nasıl anlatacaklar? İki partili
hükümet iki özerk hükümetten başka bir şey olmayacaktır
ve her ikisi de halkın gereksinimlerinden koparak
temel insan haklarını çiğneyecektir. Asıl önemli
olan ne KYB ne de KDP yönetiminin ve bunların
ortak hükümetlerinin bir meşruluğunun olmamasıdır.
İktidar oyunları oynamak gibi bir hakları kesinlikle
yoktur. On bir yıllık askeri yönetim boyunca tüm
meşruiyetlerini kaybettikten sonra, eğer demokrasiyi
biraz olsun hayata geçirmiş olsalardı halkın yönetimde
belirleyici olması gerektiğini göz önüne alarak
söz hakkını tanırlardı. Barzani ve Talabani iktidar
oyunu oynama ve halkın kaderini tayin etme hakkını
hangi demokrasi ölçütlerine göre elde etmişlerdir?
Kürdistan halkı, bu ikili yönetimin, şöyle ya
da böyle hiçbir meşruiyetinin olmadığını; bunun
askeri bir iktidar olduğunun ve bu partilerin
bu defaki çağrılarının da aslında (ABD’nin gerici
politikalarına eklemlenerek Kürdistan halkını
bir insanlık trajedisine sürükledikleri) 1991
senaryosunun bir tekrarı olduğunun farkında olmalıdır.
Yine Kürdistan halkı bu partilerin, üstünlük elde
edebilmek için ABD’nin insanlık karşıtı politikalarına
hizmet etmeyi amaçladıklarının farkında olmalıdır.
Bunlar sevgi dolu Kürdistan halkının özgürlük
idealleri değildir ve halkın protestolarıyla teşhir
edilmelidirler. Halkın asıl sorunu, kendi politik
ve sivil haklarını elde etmek, Kürdistan’nın kaderinin
halkın iradi çabası yoluyla tayin edilmesi için
mücadele vermek ve bunu KDP ve KYB’nin (ya da
ortak hükümetin) yüzüne haykırmaktır. İster Kürdistan
halkının kurtuluşu için isterse de faşist Baas
rejimini devirmek için olsun bu mücadelede zaferin
garantisini sağlamaya yönelik her türlü avantajdan
faydalanmanın yolu alternatif ve komünist politika
etrafında birleşmektir.
Irak Komünist İşçi Partisi
11 Eylül 2002
|