AKP'nin
rüşvet, yolsuzluk ve talanları artık gizlenemiyor.
Neo-liberal sömürüde sınır tanımayan, bu sömürü
düzenin hem ürünü, hem de yürütücüsü olan AKP,
bir yandan "tek parti ve tek adam" anlayışıyla
baskı ve şiddetini tüm topluma dayatıyor, öte
yandan iktidar imkanlarını, devlet partisi olma
gücünü yolsuzluk ve talan için kullanıyor. Kirli
ve çürümüş ilişkiler, "büyüme ve gelişme"
adı altında yapılan yolsuzluk ve talanlar AKP
ile özdeşleşti; "İslam ve din" dillerden
düşmüyor ama her şeyin para olduğu neo-liberal
ahlak AKP üzerinden tüm topluma püskürtülüyor.
Bir süredir AKP koalisyonu sancılar yaşıyordu.
Bu sancılar dershane üzerinden yeni boyut kazandı
ve açık bir çatışmaya dönüştü. Bir yanda AKP ve
bunu destekleyen güçler, öte yanda AKP ile iktidar
ortağı olan Fethullahçı cemaat; yeni bir çıkar
çatışması, ekonomik ve politik mevzi savaşı yaşanıyor.
Her gün yeni bir kirli ilişki, yolsuzluk, talan
açığa çıkıyor, karşılıklı suçlama ve hamleler
birbirini izliyor. Bu iktidar ve güç savaşında
her şey kullanılıyor. Dillerden düşmeyen "demokrasi
ve özgürlük", "yargının bağımsızlığı",
"kuvvetler ayrılığı" gibi burjuva ölçüler
yerle bir oluyor; devletin kendisinin bir çete
olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Oligarşik devlet
içinde çeteler savaşı her şeyin önüne geçiyor;
tüm kirli ilişkiler açığa çıkıyor.
Bu tablo, neo-liberal sömürünün, burjuva siyaset
ve ahlak anlayışının geldiği son noktadır; çürüme,
yalan, çeteleşme, özel savaş taktikleri, yolsuzluk,
rüşvet, talanda sınır ve ahlak kalmamıştır, çeteler
savaşı tüm hızıyla sürmektedir, yaşanan siyasal
bir krizdir.
Hiç şüphesiz, bu durum yeni ortaya çıkmadı. Tüm
halkın gözü önünde yaşanan, büyük bir tiksinti
ve öfke biriktiren bu çürüme, talan, çeteler savaşı,
genel olarak yeni sömürgeciliğin, özel olarak
12 Eylül açık faşizminden bu yana uygulanan neo-liberal
sömürünün, bu sömürü düzeni üzerinden biçim alan
sömürge tipi faşizmin "yan ürünü" dür.
Bu yoldan Evrenler, Özallar, Demireller, Çillerler
geçti; şimdi devlet partisi olan AKP ve T. Erdoğan
geçmektedir. Bu anlamda çöken sadece AKP ve T.
Erdoğan değil, neo-liberal sömürü düzeni ve faşizmdir.
11 yıllık iktidarıyla AKP ve koalisyon ortağı
Fethullahçı cemaat, devrimcilere, sosyalistlere,
Kürt yurtsever harekete birlikte saldırdılar,
bin bir komplolar kurdular; hatta bu saldırı ve
komplolar oligarşi içi iktidar kavgasında muhaliflerine,
Ergenekonculara kadar taşıdılar. "Demokrasi
ve özgürlük" adına bu iki çete iktidarı ve
devleti birlikte ele aldılar, "yeniden yapılanma"
adı altında iktidar odaklarını paylaştılar, ABD
ve emperyalizmin çıkarlarını savundular. Birlikte
neo-liberal sömürüden pay aldılar, yeni bir zenginler
sınıfı yarattılar. Birlikte Gezi ve Haziran günlerinde
halka saldırdılar, gaz attılar, sokakları savaş
alanına döndürdüler, 5 devrimciyi şehit ettiler,
10 bin kişiyi yaraladılar, yüzlerce devrimciyi
tutukladılar. 10 bin Kürt yurtseveri tutukladılar,
Diyarbakır'da, Yüksekova'da, Şırnak'da, tüm Kürt
coğrafyasında Kürt halkına saldırdılar. Roboski'de,
Gezi'de ölen bizdik, bize bomba, kurşun, gaz atan
onlardı. Şimdi, çıkarlar çatıştı, birbirine düştüler.
Hırsızlar, arsızlar, haramiler köşeleri tutmuş,
yer altı ve yer üstü tüm zenginlikleri talan ediliyor.
Kentler, "imar", "kentsel dönüşüm,
"TOKİ", "üçüncü köprü", "Galata-port",
"kanal İstanbul"; doğa ise "altın
arama", "HES" gibi adlar altında
talan ve yağma ediliyor. Pervasız ve fütursuz
oldular, "hizmet" adı altında Belediyeler,
tüm devler organları kirli ilişki ve yolsuzluk
yuvaları oldu. Burjuva muhalefetin etkisiz, devrimci
hareketin zayıf olduğu bir dönemde, "ne istedilerse
verdik", "dershaneleri kapatırsanız
terör artar" diyenler, halk düşmanlığında,
ABD işbirlikçiliğinde birleşenler şimdi ekonomik
ve politik çıkar kavgasında her türlü ahlaksızlığı
kullanıyorlar. Tüm bunlar karşısında "bize
ne" diyemeyiz, "yesinler birbirini"
diyerek bir köşeye çekilemeyiz. Tam tersine ortaya
dökülen bu kirli ilişkileri deşifre etmek, hesap
sormak için tarafız. Biz işçi ve emekçileriz,
halkız, ezilenleriz. Biz, bu ülkede emperyalizm
ve oligarşiye karşı dövüşenleriz; bu kavgada bedel
ödeyenleriz. Emperyalizm ve oligarşi bizim düşmanımızdır;
AKP ve tüm gerici cemaatler, tüm burjuva partiler
halk düşmanıdır. Tayyip ve çetesi de, Fethulllah
ve çetesi de, Ergenekoncu çeteler de halk düşmanıdır.
Bunlar gücünü emperyalizm ve oligarşiden alıyor;
tüm bunlara cepheden tavır alıyoruz. Bunların
kasaları, ayakkabı kutuları, gizli hesapları,
kendi ve aileleri üzerine aldıkları mal varlıkları,
her şeyleri bizimdir; emeğimizdir, alınterimizdir,
bizden çaldıklarıdır. Tümünü istiyoruz. Ortaya
çıkanlar, her yere saçılanlar koca bir pislik
düzenin bir kısmıdır, hem de küçük kısmıdır; bu
pislik düzenini bir-iki onarma, birkaç bakanın
istifası, Tayyibin bir kaç pansumanı değil, ancak
devrim temizler. Şimdi, bu haramilerden yolsuzluk
ve talanın hesabını sorma zamanıdır; hesap sokakta,
alanlarda sorulur, hesabı halk sorar, biz sorarız.
Gırtlaklarına kadar pisliğe batmışlar, bu pisliği
devrim temizler; bunun için T. Erdoğan, hükümet
istifa halk iktidara diyoruz.
İşçiler, Emekçiler,
Tüm Ezilenler;
Merkezinde T. Erdoğan'ın
olduğu bu rüşvet, yolsuzluk ve talanların hesap
sormak için bir başka burjuva partisine, bir başka
hırsıza, rüşvetçiye, haramiye ihtiyacımız yok.
Talan edilen kentler, dereler, akarsular bizimdir.
Biz üretiyoruz, bizim emeğimiz var, onlar çalıyor,
talan ediyor. Şimdi bizden çaldıklarını paylaşırken
ve iktidarda daha fazla mevzi tutmak için kavga
ediyorlar. Bu hırsızların, çetelerin savaşıdır.
Bu savaşta, Gezi ve Haziran halk direnişi günlerinde
olduğu gibi yalan, tehdit, şantajlar yapılıyor,
"iç ve dış düşman" söylemiyle kirli
hesaplar, talan ve yolsuzluk gizleniyor. Gezi
ve Haziran direnişi yolu açtı, korku duvarı yıkıldı;
şimdi sokağa çıkıp bu haramilerden hesap sormak
zamanıdır. İşçi, emekçi, esnaf, memur, Kürt, Türk,
Alevi, genç, kadın, yaşlı kısaca tüm halk, haramilere
ve AKP'ye karşı sokakta, barikat başlarında el
ele olalım, hesap soralım!
Tüm Devrimciler;
Devrimci hareketin
zayıf olması bu haramilere güç veriyor. Burjuva
muhalefet evlere şenlik, çapsız ve ufuksuz; zaten
bizim bunlarla işimiz yoktur. Devrimci hareket
zayıf; bu kader değildir. Gezi ve Haziran direnişinin
dersleriyle gücümüzü birleştirirsek, halkla aramızdaki
mesafeyi azaltabilir, devrimci hareketi yeni bir
düzeye taşıyabiliriz. Düzen ve onun özeti olan
AKP her alanda çöküyor; Haziran günlerinden bu
yana bu gerçek her gün derinleşiyor. Artçı değil,
öncü olmalıyız; eğer biz program ve örgütlü irademizle
öncü olamazsak çöken bu düzeni bir başka harami
doldurur. Devrim ve sosyalizm ufkuyla, mücadelenin
merkezine AKP'yi koyarak güçlerimizi birleştirmeli
ve mücadele içinde yeni bir ilişki düzeyi kurmalıyız.
Devrimci güçler, ortaya dökülen bu talan ve yolsuzluklara,
çetelere karşı birlikte mücadeleyi yükseltirse,
tüm ezilenler AKP ve yolsuzluk, talan düzenine
karşı yan yana daha güçlü olabilirler. Küçük hesaplar,
basit yaklaşımlar değil, binleri, milyonları düşünerek
devrimin çıkarlarını öne almalıyız. Bu kirlenmiş
düzende tek temiz güç devrimcilerdir; bunu milyonlara
taşımalıyız. Bunun için merkezi ve yerel her alanda
yan yana olmalı, güçlerimizi birleştirmeli ve
AKP'den, çetelerden hesap sormalıyız.
Tüm Devrimci Kurtuluşçular;
Bu günler mücadele
günleridir; bir an, bir gün bile durmadan önümüze
koymuş olduğumuz hedefler için mücadele etmeliyiz.
Gezi ve Haziran günlerinden bu yana eşitlik, adalet
ve özgürlük talepleri daha somut öne çıkmışır;
bunlarla sıkı ilişki içinde yolsuzluk ve talanda
bu taleplere eklenmektedir. Tüm bu demokratik
taleplere sahip çıkalım, bu taleplerin halk içinde
somut biçim alması için çalışalım; örgütlenelim
ve mücadelede en önde yerimizi alalım.
Dost ve düşmana ilan
ediyoruz; devrimci ve sosyalist bir çizgimiz var,
politik bağımsızlığımız her şeyin önündedir. Bu
çizgimizde yürüyoruz. Devrimci parti ve devrimci
halk hareketini inşa etme gibi ana görevimiz var;
bu ana göreve sımsıkı sarılalım ve halkın açığa
çıkan öfkesinin sesi, vicdanı olup güncel görevlere
sahip çıkalım. Dönemsel görevlerle güncel görevler
arasında sıkı bağ var; güncel görevler başarılamadan
dönemsel görevler başarılamaz.
O halde, militan bir
devrimcilik bugünün görevidir. Öne çıkan taleplere
sahip çıkıp, halkın öfkesinde öncü olalım, en
ön saflarda, sokaklarda, barikat başlarında dövüşelim.
Bu mücadelede, kendi şiar ve bayraklarımızla yerimizi
alıyoruz, başta devrimci güçler olmak üzere tüm
direnişçi güçleri kucaklıyor, birlikte direniyor,
birlikte dövüşüyoruz.
Gün haramilerden
hesap sorma günüdür; hesap soracağız!
Birleşelim, örgütlenelim,
dövüşelim!
KURTULUŞA KADAR
SAVAŞ!
|