Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 

 

8 (69). Sayı /Mart 2014

       AKP'nin rüşvet, yolsuzluk ve talanları artık gizlenemiyor. Neo-liberal sömürüde sınır tanımayan, bu sömürü düzenin hem ürünü, hem de yürütücüsü olan AKP, bir yandan "tek parti ve tek adam" anlayışıyla baskı ve şiddetini tüm topluma dayatıyor, öte yandan iktidar imkanlarını, devlet partisi olma gücünü yolsuzluk ve talan için kullanıyor. Kirli ve çürümüş ilişkiler, "büyüme ve gelişme" adı altında yapılan yolsuzluk ve talanlar AKP ile özdeşleşti; "İslam ve din" dillerden düşmüyor ama her şeyin para olduğu neo-liberal ahlak AKP üzerinden tüm topluma püskürtülüyor.
        Bir süredir AKP koalisyonu sancılar yaşıyordu. Bu sancılar dershane üzerinden yeni boyut kazandı ve açık bir çatışmaya dönüştü. Bir yanda AKP ve bunu destekleyen güçler, öte yanda AKP ile iktidar ortağı olan Fethullahçı cemaat; yeni bir çıkar çatışması, ekonomik ve politik mevzi savaşı yaşanıyor. Her gün yeni bir kirli ilişki, yolsuzluk, talan açığa çıkıyor, karşılıklı suçlama ve hamleler birbirini izliyor. Bu iktidar ve güç savaşında her şey kullanılıyor. Dillerden düşmeyen "demokrasi ve özgürlük", "yargının bağımsızlığı", "kuvvetler ayrılığı" gibi burjuva ölçüler yerle bir oluyor; devletin kendisinin bir çete olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Oligarşik devlet içinde çeteler savaşı her şeyin önüne geçiyor; tüm kirli ilişkiler açığa çıkıyor.
        Bu tablo, neo-liberal sömürünün, burjuva siyaset ve ahlak anlayışının geldiği son noktadır; çürüme, yalan, çeteleşme, özel savaş taktikleri, yolsuzluk, rüşvet, talanda sınır ve ahlak kalmamıştır, çeteler savaşı tüm hızıyla sürmektedir, yaşanan siyasal bir krizdir.
        Hiç şüphesiz, bu durum yeni ortaya çıkmadı. Tüm halkın gözü önünde yaşanan, büyük bir tiksinti ve öfke biriktiren bu çürüme, talan, çeteler savaşı, genel olarak yeni sömürgeciliğin, özel olarak 12 Eylül açık faşizminden bu yana uygulanan neo-liberal sömürünün, bu sömürü düzeni üzerinden biçim alan sömürge tipi faşizmin "yan ürünü" dür. Bu yoldan Evrenler, Özallar, Demireller, Çillerler geçti; şimdi devlet partisi olan AKP ve T. Erdoğan geçmektedir. Bu anlamda çöken sadece AKP ve T. Erdoğan değil, neo-liberal sömürü düzeni ve faşizmdir.
        11 yıllık iktidarıyla AKP ve koalisyon ortağı Fethullahçı cemaat, devrimcilere, sosyalistlere, Kürt yurtsever harekete birlikte saldırdılar, bin bir komplolar kurdular; hatta bu saldırı ve komplolar oligarşi içi iktidar kavgasında muhaliflerine, Ergenekonculara kadar taşıdılar. "Demokrasi ve özgürlük" adına bu iki çete iktidarı ve devleti birlikte ele aldılar, "yeniden yapılanma" adı altında iktidar odaklarını paylaştılar, ABD ve emperyalizmin çıkarlarını savundular. Birlikte neo-liberal sömürüden pay aldılar, yeni bir zenginler sınıfı yarattılar. Birlikte Gezi ve Haziran günlerinde halka saldırdılar, gaz attılar, sokakları savaş alanına döndürdüler, 5 devrimciyi şehit ettiler, 10 bin kişiyi yaraladılar, yüzlerce devrimciyi tutukladılar. 10 bin Kürt yurtseveri tutukladılar, Diyarbakır'da, Yüksekova'da, Şırnak'da, tüm Kürt coğrafyasında Kürt halkına saldırdılar. Roboski'de, Gezi'de ölen bizdik, bize bomba, kurşun, gaz atan onlardı. Şimdi, çıkarlar çatıştı, birbirine düştüler. Hırsızlar, arsızlar, haramiler köşeleri tutmuş, yer altı ve yer üstü tüm zenginlikleri talan ediliyor. Kentler, "imar", "kentsel dönüşüm, "TOKİ", "üçüncü köprü", "Galata-port", "kanal İstanbul"; doğa ise "altın arama", "HES" gibi adlar altında talan ve yağma ediliyor. Pervasız ve fütursuz oldular, "hizmet" adı altında Belediyeler, tüm devler organları kirli ilişki ve yolsuzluk yuvaları oldu. Burjuva muhalefetin etkisiz, devrimci hareketin zayıf olduğu bir dönemde, "ne istedilerse verdik", "dershaneleri kapatırsanız terör artar" diyenler, halk düşmanlığında, ABD işbirlikçiliğinde birleşenler şimdi ekonomik ve politik çıkar kavgasında her türlü ahlaksızlığı kullanıyorlar. Tüm bunlar karşısında "bize ne" diyemeyiz, "yesinler birbirini" diyerek bir köşeye çekilemeyiz. Tam tersine ortaya dökülen bu kirli ilişkileri deşifre etmek, hesap sormak için tarafız. Biz işçi ve emekçileriz, halkız, ezilenleriz. Biz, bu ülkede emperyalizm ve oligarşiye karşı dövüşenleriz; bu kavgada bedel ödeyenleriz. Emperyalizm ve oligarşi bizim düşmanımızdır; AKP ve tüm gerici cemaatler, tüm burjuva partiler halk düşmanıdır. Tayyip ve çetesi de, Fethulllah ve çetesi de, Ergenekoncu çeteler de halk düşmanıdır. Bunlar gücünü emperyalizm ve oligarşiden alıyor; tüm bunlara cepheden tavır alıyoruz. Bunların kasaları, ayakkabı kutuları, gizli hesapları, kendi ve aileleri üzerine aldıkları mal varlıkları, her şeyleri bizimdir; emeğimizdir, alınterimizdir, bizden çaldıklarıdır. Tümünü istiyoruz. Ortaya çıkanlar, her yere saçılanlar koca bir pislik düzenin bir kısmıdır, hem de küçük kısmıdır; bu pislik düzenini bir-iki onarma, birkaç bakanın istifası, Tayyibin bir kaç pansumanı değil, ancak devrim temizler. Şimdi, bu haramilerden yolsuzluk ve talanın hesabını sorma zamanıdır; hesap sokakta, alanlarda sorulur, hesabı halk sorar, biz sorarız.
        Gırtlaklarına kadar pisliğe batmışlar, bu pisliği devrim temizler; bunun için T. Erdoğan, hükümet istifa halk iktidara diyoruz.

        İşçiler, Emekçiler, Tüm Ezilenler;
        Merkezinde T. Erdoğan'ın olduğu bu rüşvet, yolsuzluk ve talanların hesap sormak için bir başka burjuva partisine, bir başka hırsıza, rüşvetçiye, haramiye ihtiyacımız yok. Talan edilen kentler, dereler, akarsular bizimdir. Biz üretiyoruz, bizim emeğimiz var, onlar çalıyor, talan ediyor. Şimdi bizden çaldıklarını paylaşırken ve iktidarda daha fazla mevzi tutmak için kavga ediyorlar. Bu hırsızların, çetelerin savaşıdır. Bu savaşta, Gezi ve Haziran halk direnişi günlerinde olduğu gibi yalan, tehdit, şantajlar yapılıyor, "iç ve dış düşman" söylemiyle kirli hesaplar, talan ve yolsuzluk gizleniyor. Gezi ve Haziran direnişi yolu açtı, korku duvarı yıkıldı; şimdi sokağa çıkıp bu haramilerden hesap sormak zamanıdır. İşçi, emekçi, esnaf, memur, Kürt, Türk, Alevi, genç, kadın, yaşlı kısaca tüm halk, haramilere ve AKP'ye karşı sokakta, barikat başlarında el ele olalım, hesap soralım!

        Tüm Devrimciler;
        Devrimci hareketin zayıf olması bu haramilere güç veriyor. Burjuva muhalefet evlere şenlik, çapsız ve ufuksuz; zaten bizim bunlarla işimiz yoktur. Devrimci hareket zayıf; bu kader değildir. Gezi ve Haziran direnişinin dersleriyle gücümüzü birleştirirsek, halkla aramızdaki mesafeyi azaltabilir, devrimci hareketi yeni bir düzeye taşıyabiliriz. Düzen ve onun özeti olan AKP her alanda çöküyor; Haziran günlerinden bu yana bu gerçek her gün derinleşiyor. Artçı değil, öncü olmalıyız; eğer biz program ve örgütlü irademizle öncü olamazsak çöken bu düzeni bir başka harami doldurur. Devrim ve sosyalizm ufkuyla, mücadelenin merkezine AKP'yi koyarak güçlerimizi birleştirmeli ve mücadele içinde yeni bir ilişki düzeyi kurmalıyız. Devrimci güçler, ortaya dökülen bu talan ve yolsuzluklara, çetelere karşı birlikte mücadeleyi yükseltirse, tüm ezilenler AKP ve yolsuzluk, talan düzenine karşı yan yana daha güçlü olabilirler. Küçük hesaplar, basit yaklaşımlar değil, binleri, milyonları düşünerek devrimin çıkarlarını öne almalıyız. Bu kirlenmiş düzende tek temiz güç devrimcilerdir; bunu milyonlara taşımalıyız. Bunun için merkezi ve yerel her alanda yan yana olmalı, güçlerimizi birleştirmeli ve AKP'den, çetelerden hesap sormalıyız.

        Tüm Devrimci Kurtuluşçular;
 
      Bu günler mücadele günleridir; bir an, bir gün bile durmadan önümüze koymuş olduğumuz hedefler için mücadele etmeliyiz. Gezi ve Haziran günlerinden bu yana eşitlik, adalet ve özgürlük talepleri daha somut öne çıkmışır; bunlarla sıkı ilişki içinde yolsuzluk ve talanda bu taleplere eklenmektedir. Tüm bu demokratik taleplere sahip çıkalım, bu taleplerin halk içinde somut biçim alması için çalışalım; örgütlenelim ve mücadelede en önde yerimizi alalım.
        Dost ve düşmana ilan ediyoruz; devrimci ve sosyalist bir çizgimiz var, politik bağımsızlığımız her şeyin önündedir. Bu çizgimizde yürüyoruz. Devrimci parti ve devrimci halk hareketini inşa etme gibi ana görevimiz var; bu ana göreve sımsıkı sarılalım ve halkın açığa çıkan öfkesinin sesi, vicdanı olup güncel görevlere sahip çıkalım. Dönemsel görevlerle güncel görevler arasında sıkı bağ var; güncel görevler başarılamadan dönemsel görevler başarılamaz.
        O halde, militan bir devrimcilik bugünün görevidir. Öne çıkan taleplere sahip çıkıp, halkın öfkesinde öncü olalım, en ön saflarda, sokaklarda, barikat başlarında dövüşelim. Bu mücadelede, kendi şiar ve bayraklarımızla yerimizi alıyoruz, başta devrimci güçler olmak üzere tüm direnişçi güçleri kucaklıyor, birlikte direniyor, birlikte dövüşüyoruz.
        Gün haramilerden hesap sorma günüdür; hesap soracağız!
        Birleşelim, örgütlenelim, dövüşelim!

        KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!

 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
YönetimYeri: Şehit Muhtar Mah. Yoğurtçu Faik Sokak No: 12-14 Kat: 4
Beyoğlu/İSTANBUL