Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 

 

7 (68). Sayı /Kasım-Aralık 2013

       İSTANBUL FORUMLAR KOORDİNASYONU bünyesinde oluşturulan SİYASİ TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK ÇALIŞMA GRUBU, ÇHD İSTANBUL ŞUBESİ ile birlikte, 24 Kasım Pazar günü saat 13:00'te, İstanbul Barosu Orhan Adli Apaydın Konferans Salonu'nda adalet ve özgürlük temalı bir "İSTANBUL FORUMU" düzenledi.
        Foruma konuşmacı olarak Marksist Akademisyen Temel Demirer, Av. Kazım Bayraktar, Av. Güray Dağ, Av. Gülizar Tuncer, Av. Fikret İlkiz ve Gazeteci İsmail Saymaz katıldı. Forum Siyasi Tutsaklara Özgürlük Çalışma Grubu adına Cihan Kaplan'ın açılış konuşmasıyla başladı. Çalışma komisyonu olarak geldikleri noktada bu forumu örgütlediklerini ve bu forumun ardından artık bir nitelik sıçraması ihtiyacının olduğunu vurgulayan Kaplan, bu forumda alınacak kararların ön açıcı olacağını vurgulayarak bilgilendirme konuşmaları sonrası yapılacak forum bölümünün öneriler üzerine yoğunlaşması gerektiğini belirtti.
        Daha sonra ise bilgilendirme konuşmalarından ilkini yapmak üzere Temel Demirer söz aldı. Devlet ve hukuk ilişkisine değinen Demirer en büyük teröristin kapitalist devletler olduğuna vurgu yaptı. Gezi Parkı'ndan başlayan şeyin bir ayaklanma olduğunu söyleyen Demirer, yaşananın Gezi Parkı ile lokalize edilerek değerlendirilmesini eleştirdi ve biz Ankara'da ayaklandık dedi. Başbakanlığın duvarına tırmanan bir liseli gencin "Teslim Ol Tayyip" diye haykırdığını aktaran Demirer, daha sonra hukuğun egemen sınıfların sömürüsünün devamlılığı bağlamındaki işlevini örneklerle açıkladı ve temel noktanın sınıf mücadelesinde yattığını belirtti. Devlet teröründen güncel ve tarihsel, Türkiye'den ve dünyadan örneklerle zenginleştirdiği konuşmasında AİHM'den adalet beklemenin tutarsızlığına da değindi.
        Demirer'den sonra söz alan Av. Kazım Bayraktar ise olağanüstü mahkemeler konusuna odaklandı. Osmanlı'dan bu yana ortaya çıkan çeşitli siyayasal gelişmeler ekseninde ortaya çıkan "İstiklal Mahkemeleri", "Devlet Güvenlik Mahkemeleri", "Sıkıyönetim Mahkemeleri", "Özel Yetkili Mahkemeler" gibi uygulamaların arka planlarını ayrıntılı biçimde ortaya koyan Bayraktar, özcesi bunların tamamının halka saldırı araçları olduğuna vurgu yaptı.
        Av. Güray Dağ ise konuşmasında olağanüstü mahkemelerdeki yargılama süreçlerinde yaşanan hukuksuzlukları örneklerle ortaya koydu ve günümüz mahkemelerinin 12 Eylül Sıkıyönetim Mahkemelerini arattığını vurguladı. Geçmişte suçtan suçluya gidilen bir yöntem varken bugün ise önce bir "suçlu"nun bulunduğu, daha sonra ise bu "suçlu" ne kadar yatırılacaksa cezaevinde, ona göre bir "suç" ayarlandığını; tüm bunlar yapılırken polis ve yargı işbirliğinin ayyuka çıktığını örneklerle ortaya koydu. AKP İktidarı sonrasında ülkede bir "terörist" patlaması olduğunu da vurgulayan Güray Dağ, tüm bunların muhalifleri bastırma noktasında toplumun sindirilmesi için yapıldığını da vurguladı.
        Av. Fikret İlkiz ise oldukça teknik bir konuşma yaptı. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'ndan başlayarak günümüze değin çıkarılan yasalar aracılığıyla yaşanan gelişmeleri anlatan İlkiz, son yargı reformu paketlerini de ele aldı. Örneklerle zenginleştirdiği konuşmasında MİT'in talebiyle Adana Ağır Ceza Mahkemesinden tüm telefonların dinlenmesi kararının çıkarttırıldığını, bunu açıklayan gazeteciye dava açıldığını da örnekleri arasında vurguladı.
        Av. Gülizar Tuncer ise konuşmasında özellikle F Tipi Cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerine yer verdi. Devletin cezaevlerindeki devrimcilere rehabilite edilmesi gereken hasta olarak baktığını belirten Tuncel, kapatarak cezalandırmanın kapitalizme özgü olduğunu ve batı ülkelerinden uyarlanan tecrit politikalarının kapatarak, özgürlüğünden mahrum kılarak cezalandırmayı daha da boyutlandırarak işkenceye dönüştürdüğüne vurgu yaptı. F tiplerinde yaşanan birçok örneği sıralayan Tuncel, kişiye özel olarak İmralı Cezaevinde uygulanan tecriti de dile getirirken İmralı Cezaevine özgü, sadece bu cezaevi için geçerli, dolayısıyla kişiye özgü bir yönetmelik de çıkarıldığını sözlerine ekledi. Cezaevlerinin yönetilmesinde yasalar kadar yönetmeliklerin de etkili olduğunu vurgulayan Tuncel, F tiplerindeki uygulamaların parasız tutsaklar için ayrıca bir zulum olduğunu da belirtti.
        Son olarak söz alan gazeteci İsmail Saymaz ise basındaki tekelleşmeden ve bu tekelleşme sonucu ortaya çıkan yandaş medyadaki saçmalama yarışından örnekler verdi. Kimi zaman AKP'ye bile "bu kadar da olmaz" dedirtecek bu yalakalık yarışından örnekler salonda gülüşmelere yol açtı. Basının toplumsal rolünü oynayabilmesinin de tekelleşme aracılığıyla giderek engellenmeye çalışıldığını vurgulayan Saymaz, her alanda olduğu gibi bu alanda da direnişin hiç bitmediğini ve bitmeyeceğini vurguladı.
        Bilgilendirme konuşmalarının bitmesinin ardından kısa bir ara verildi ve forum bölümüne geçildi.
        Forum bölümünde birlikte neler yapılabilir tartışmaları önce çıktı. Gezi şehitlerinin duruşmalarının daha yoğun sahiplenilmesi çağrısı genel kabul gördü. Daha çok insana ulaşma çabalarına yoğunlaşılması önerildi.
        Forumda söz alan Emek ve Özgürlük Cephesi temsilcisi ise Temel Demirer'in konuşmasında değindiği Roma Hukuku'ndan yola çıkarak köleci toplumdan beri özel mülkiyete dayalı hukuğun temelde değişmediğini, egemen sınıfların sömürüsünün bir aracı olduğunu vurgulayarak tarihin bundan ibaret olmadığını anımsatan bir giriş yaptı. Yakın tarihte Gazi Mahallesi olayları sırasında İstanbul Valisinin sokağa çıkma yasağı ilan etmesine rağmen ertesi gün sokağa çıkan binlerce insanın bu yasağı paçavraya çevirdiğini söyleyen konuşmacı, konuşmalarda bahsedilen 141-142 maddelerin de 80 öncesinde ortaya çıkan devrimci mücadele ile anlamsızlaştırıldığı örneklerini verdikten sonra Gezi'de sayısız yasanın boşa çıkarılmasından hareketle yeniden sokaklara dönme çağrısı yaptı. "Bunu yapan bizlerdik, yine yapabiliriz, yapmalıyız. Biz o sokakları zaptettiğimiz zaman onların hukukları, yasaları, mahkemeleri, polisleri, yargıçları birer hiçtir. Gezi bunun örneğidir. O halde siyasi tutsakları özgürleştirmenin de kendi özgürlüğümüzü elde etmenin de yolu sokaklardan geçer..." biçiminde sonlanan konuşmanın ardından salondan yoğun bir alkış yükseldi.
        EÖC'ün konuşmasında geçen direnişin sönümlenmesi görüşüne katılmayan Temel Demirer, sönümlenmenin değil yeni bir atılım için mayalanmanın yaşandığı görüşünü dile getirdi. Ankara'nın emekçi mahallelerindeki bilinçlendirme çalışmalarını anlatan Demirer, yaşananın daha ileri sıçrayabilmek için hafifçe geri çekilmeden ibaret olduğunu söyledi.
        Daha sonra söz alan bir katılımcı 19 Aralık'ın yaklaştığını ve o gün yapılacak kitlesel bir eylem için şimdiden, buradan bir çalışmanın başlatılmasını önerdi.
        Kocamustafapaşa forumu adına söz alan katılımcı ise yerelleşme eleştirisi yerinde olsa da yerelde de yapılabilecek çalışmalar olduğunu ve bunun çok farklı dinamikleri harekete geçirebileceğini vurguladı. Forumlarının bu anlamda yaptıkları çalışmaları örnekleyen konuşmacı, muhtarlık seçimleri hazırlıklarından da bahsetti.
        Başka bir konuşmacı cezaevleri ile dayanışmak için mektup göndermeyi önerdi.
        Av. Gülizar Tuncel evrensel bir hak olan direnme hakkına vurgu yaparak devletin bizi sokmak istediği suçlu psikolojisine asla kapılmayarak bu hakkı sonuna kadar savunmak ve kullanmak gerektiğine vurgu yaptı.
        ÇHD duruşması için çağrı da yapılan forumda varolan tutsak yakınları örgütlerinin birleştirilmesi önerisi de yapıldı.
        Forumun sonunda salonda oylama yapılarak çalışma grubunun devamına ve gelecekte bu çalışmada kimlerin gönüllü olarak görev alacağına karar verildi. Alınan iletişim bilgileri aracılığıyla çalışmanın genişletilmesi daha fazla duyurulması, yeni boyutlara taşınması kararlarıyla forum sona erdi.

 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
YönetimYeri: Şehit Muhtar Mah. Yoğurtçu Faik Sokak No: 12-14 Kat: 4
Beyoğlu/İSTANBUL