Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

60. Sayı - Temmuz-Ağustos 2008

Neoliberal kapitalist sömürü düzeninin temel kuralı şu: Sosyal güvence kurumlarını yok et, emekçilerin sosyal haklarını ortadan kaldır; bunun yerine sadakayı ve hayırseverlik gösterilerini, tarikat vakıflarını, vb. koy!
Buna karşın ise geliştirilen sosyal dalavere, üç-dört kanaldan yürüyor.
Birinci kanal, tabii ki yine emekçilerden alınan vergiler ve kesintilerle yaratılan devlet fonları. Fak-Fuk-Fon gibi kurumlar bu paraları toparlayıp tekel bankalarında kullanıma soktuktan sonra sadaka dağıtımını organize ediyor.
İkinci kanal, yine emekçileri ve dini eğilimi güçlü olan orta sınıftan insanları sömüren, onların yardımlaşma-hayırseverlik duygularını kullanan tarikat vakıfları, vb. gibi kurumlardır. Bu tür kurumlara, ilk bakışta “temiz” görünen ama birazcık araştırılınca pis kokular saçan “Deniz Feneri” gibi sadaka dağıtım ağları da dahildir.
Üçüncü kanal ise doğrudan AKP’ye akıtılan katrilyonlarla ilgilidir. Bilindiği gibi kamuoyu genel olarak daha çok kişisel rüşvet ve yolsuzlukları dikkate alır, kimin ne kadar “götürdüğüne” bakar; çünkü hepimiz tek tek insanların zenginleşmesine öfke duyarız. Oysa dinci partilerin en önemli yeteneği, bütün devlet ihale ve işlerinden, içerde ve dışarıda “takipçiliğini” yaptıkları her işten, örneğin bir yabancı devletle bağlanan her müteahhitlik anlaşmasından, vs. muazzam paraları parti kasasına aktarmasıdır. Üstelik bu para, (Erbakan’ın ünlü kayıp trilyon davasında olduğu gibi) resmi kasada da tutulmaz; kasa yerine kullanılan bazı tüccarlar, vs. elinde toplanır ve seçimler yaklaştıkça bin türlü yerden parti teşkilatlarına, belediyelere, vb. aktarılır.

Sadaka Devletinin Fonları
Sadece AKP iktidarı altında geçen 2003-2007 yılları arasında kamuoyunda ‘Fak-Fuk-Fon’ olarak bilinen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu’ndan 6.1 milyar YTL yardım yapılmıştır. Fonun verileri, yaklaşık 7.5 milyon kişinin her yıl düzenli olarak devletten yardım alarak geçindiğini gösteriyor.
Peki, Fak-Fuk-Fon’un gelir kaynakları nelerdir? Türkiye’nin iliğini sömüren büyük patronlar mı? Elbette değil. Bu kaynaklar, yine vergilerden oluşan bütçe fonları, trafik cezaları, normal vergilerin üzerine eklenen yüzdelikler, alış-verişlerden, arazi, vb. satışlarından yapılan kesintiler, bağışlar, vs. vs. dir. Yani tam olarak ifade edersek, düpedüz emekçilerin ve halkın cebinden alınan para, bir biçimde siyasi ihtiyaçlar için sadaka dağıtımına aktarılmaktadır. Şüphesiz siyasi ihtiyaçlar; çünkü Türkiye’de yaşayan herkes iyi bilir ki, bu tür kaynaklardan yararlanmak için çoğu kez en yerel yetkililerden başlayarak başvuru yapmanız gerekir ve orada da işler mevcut iktidar partisinin denetiminde yürür.
Örneğin dini bayramlar öncesi yapılan gıda yardımlarına aynı yıllar içersinde 470 milyon YTL harcanmıştır; sadece 2003’te 1 milyon, 2007’de 1.9 milyon kişiye kömür dağıtılmıştır.
İlk ve ortaöğretimdeki çocukların okul ihtiyaçlarının karşılanması için aynı yıllarda harcanan para, toplam 190 milyon YTL’dir. Aynı şekilde Fon, son dört yılda üniversite öğrencilerine yaklaşık 410 milyon YTL dağıtmıştır.
Çocukların okutulmasını teşvik için annelere verilen “şartlı nakit transferi” kapsamda 2003’te 59 bin çocuk için 1.6 milyon; 2004’te 697 bin çocuk için 67 milyon; 2005’de 1 milyon 266 bin çocuk için 180 milyon, 2006’da da 240 milyon YTL kaynak aktarılmıştır.
Sadece 2007’de Fon’un desteklediği 45 aşevine 6.6 milyon YTL kaynak aktarılmıştır. Yeşil Kart’a aynı yıllarda aktarılan kaynak ise 900 milyon YTL’dir.
Ve böyle devam ediyor…
İlk bakışta her şey masum ve normal görünüyor. Ama aslında olan şey, yoksullaştırılan, sosyal güvenceden yoksun halde çukurun dibine itilen insanlara dilenci muamelesi yapmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Böylece, tam da IMF’nin istediği gibi, patronlardan ve doğrudan devlet kesesinden yapılan harcamaların azaltılması ve “hayırseverlik” adı altında toplumun yozlaştırılması amaçlanmaktadır.
Ve şüphesiz bunlar, sadece Fak-Fuk-Fon’a ait resmi rakamlardır ve Türkiye’deki büyük sadaka düzeninin, siyasi sömürüye dayalı “yardım” dağıtımının yalnızca bir parçasıdır. Madalyonun diğer yüzünde ise büyük tarikat vakıfları, gayrı-resmi tarikat fonları, yurtdışından ve başka kaynaklardan sağlanan paraların resmi olmayan “kasa”larda toplanıp parti ve belediyelere aktarılması, yoksul çocuklarının tarikat okullarının ağına düşürülmesi, “büyük yardim kampanyaları” adı altında toplanan paraların sadece belli kesimlere dağıtılması, vs. vs... var.
Yani deveyi hamuduyla yutanlar, birkaç kırıntıyı da yoksulların önüne atıyorlar ki, sussunlar ve kaderlerine razı olsunlar.
Şimdilik sürüyor bu dilencilik ve sadaka düzeni; ve sürecek. Emekçiler ayağa kalkıp, kendilerinin olanı gerçekten isteyinceye dek…


 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19