Sevgili Yoldaş,
Bir kez daha yazıyoruz sana; hiç hafiflemeyen
acımızla, iki yıl sonra…
Günler ağır, yıllar hızlı geçiyor.
Çocuklar büyüyor, gençler olgunlaşıyor…
Düşün ki, senin eline doğmuş olan o küçük erik,
yakında mavi bir önlük ve beyaz bir yaka ile gezecek
aramızda. Ve hala, üç şeker yese, dördüncüsünü
gücü yettiğince göğe doğru fırlatıyor; senin yıldızlardan
elini uzatıp onu tutabileceğine çocuk saflığıyla
inanıyor.
Günler ağır, yıllar hızlı geçiyor…
Hasretimiz nasıl bitsin? İyi ya da kötü ne yaşasak,
hep “ah bunu bir görebilseydi” diye geçiyor aklımızdan.
Hele de bir şeyi başarmışsak, iyi yapmışsak…
Farkında mısın; iki yıldır sana böyle mektup yazmak
için her oturduğumuzda, o yılın 1 Mayıs’ının gaz
bulutları henüz yeni dağılmış oluyor. Her yazdığımızda
2006’nın 30 Nisan’ı geliyor aklımıza; hastane
penceresini gösterip “bir yürüyüş kolunu da şuradan
geçiremez misiniz” diye soruşunu anımsıyoruz.
Ve bu hep böyle olacak. Her 1 Mayıs bittiğinde
dönüp yirmi gün sonra sana geleceğiz. Tam yirmi
gün… İyiysek iyi olarak, üzgünsek üzgün olarak,
başımız dikse başımız dik olarak. Bir tür mahkeme
gibi; o yılın 1 Mayıs’ında kaç yanlış yaparsak
tümünü yüzümüze vuracak ve bizi ayıplayacakmışsın
gibi… Doğru şeyler yapmışsak eğer sarılıp bizi
öpecekmişsin gibi…
Ama en çok bu yıl aramızda olmaman içimizi yaktı,
biliyor musun? En çok bu yıl gözlerimiz seni aradı.
O büyük günün akşamüstünde, gözleri gazdan kızarmış,
yorgun ama deli gibi sevinçli çocuklar başarmanın
keyfiyle birbirini kucaklarken, nasıl da hissettik
yokluğunu… Çünkü, tanımayan bilmez, sevinince
bütün gövdenle, saçlarının her teliyle, çocuklar
gibi sevinirdin sen. “Bizimkiler” sözcüğü nasıl
da kalbinden gelen bir çığlık gibi çıkardı dudaklarından:
Bizimkiler! Bizimkiler! Bizimkiler!
O çocuklardan bazıları seni hiç tanımadılar, ne
büyük kayıp onlar için; sen onlara elini dokunduramadın,
ne büyük talihsizlik senin için… Nasıl dövüştüklerini
görseydin, bir görseydin, ama bir görebilseydin…
Ve bir şey daha… Kaçırdın bunu, üzgünüz. Hani
2 Mayıs günü gazeteler hep “karnaval havasında
1 Mayıs” diye yazardı ve sen kızardın ya, “Rio
mu burası kardeşim” derdin hani; şükür olsun iki
yıldır artık o iş bitti. Karnavalcıların, davulcuların
sesi soluğu şimdilik kesildi. Şimdi, o hani geçmiş
1 Mayıs’larda hep en arkalarda yürütülen çocuklar
var ya, sapanları ve flamalarıyla sahneyi onlar
aldılar, zaten olmaları gereken yere geçtiler,
en öne! Öyle çok görmeni isterdik ki bunu… Onca
yıl her 1 Mayıs’ta çekiğin kahır sona ererdi;
işte derdin, işte: Buradayız, topun ağzında, namlunun
menzilinde, sokağın en başında, caddenin ortasında,
kavganın göbeğinde!
Ama başka şeyler de oldu bu arada. Sana nasıl
söyleyelim bilmiyoruz; ölüm bu aralar senin aşık
olduğun adamlara taktı kancayı.
Raul Reyes’i öldürdüler Betül, bunu neresinden
anlatalım ki sana. Adeta dağda büyümüş, dağda
olgunlaşıp yaşlanmış bir adam… Tam da senin düşlediğin
gibi, senin düşlediğin yerde, gerilla kampında
öldürüldü. Helikopterden indirilen kanlı gövdesini
gördük ekranda; nasıl içimiz yandı.
Sonra o, yüzü garip bir biçimde Dersimlilere benzeyen
şu genç adam; İvan Rios… Ruhunu şeytana satmış
bir hain vurdu onu. Elini, koparılıp kanıt diye
Uribe’ye götürülen incecik elini gördük ekranlarda;
Che’ye de bunu yapmışlardı hatırlarsın.
Ve nihayet, aramızda “Marul yoldaş” diye andığımız
o koca çınar… Manuel Marulanda… Ömrü dağlarda
geçmiş o muazzam adam, yoldaşlarının kollarında
yaşamını yitirdi, tam da olması gerektiği gibi.
Ve evet, “bizim Corc”, George Habbaş… Filistin
halkının muazzam şeref anıtı. Ayrıldı gitti dünyamızdan.
Günler ağır, yıllar çabuk geçiyor.
Yürüyoruz, yoldayız.
Yürümekten başka bir şansımız yok. Korkunç bir
irade ile yürümekten başka hiçbir şansımız yok.
Devrimci yenilenme davası sürüyor. Başka bir yol
yok. Başka bir yoldan varabileceğimiz bir menzil
yok. Düşüp kalkıp, inip çıkıp yürüyoruz. Kendimizi
yeniden inşa etmemiz gerekiyorsa yeniden inşa
edeceğiz; hiç çekinmeden, hiç tereddüt etmeden.
“Vatanın bağrına dayamış düşman hançerini / Yok
mudur kurtaracak baht-ı kara maderini” diyordu
ya hani şair; var! Biz bu toprakların, bu coğrafyanın
umuduyuz.
Smolni Kız Enstitüsü’ndeki Sovyet kongresinde,
1917’de, “kim alacak iktidarı” diye sorulduğunda
alnı açık, çenesi sakallı adamın biri ayağa kalkıp
hani şöyle demişti: “Evet var böyle bir parti!”
Evet var; bu toprakların makus talihini değiştirecek
bir yol, bir parti var. Biz bu yola uygun değilsek
eğer, saniye tereddüt etmeden kendimizi değiştiririz
ama yol var ve zor, sıkıntılı da olsa açık bir
yol.
Oradan yürüyoruz. Düşüp kalkıp, değişip dönüşüp,
tıkanıp açılıp, yürüyoruz, yürüyeceğiz.
Yoksa nasıl geliriz her yıl, 1 Mayıs’tan yirmi
gün sonra senin yanına? Boynumuz eğri olmaz mı,
utanmaz mıyız kendimizden?
***
“Betüş annem hiç yaşlanmayacak” diyor o senin
eline doğmuş olan küçük eriğin: “bir gün geri
geldiğinde onu tanıyabileceğiz; yıldızlarda zaman
diye bir şey yok ki!”
Biz, hepimiz, Taksim’in, Pangaltı’nın dövüşken
çocukları, onun kesinlikle doğru söylediğine inanıyoruz.
Bir gün aramıza geri geldiğinde, seni gerçekten
tanıyabileceğiz. Çünkü sen, biz her neye inandıysak,
her neyi sevdiysek, her ne için dövüştüysek, onların
toplamısın. İnandığımız, sevdiğimiz, uğruna dövüştüğümüz
şeyleri nasıl tanıyorsak, seni de öyle tanıyacağız.
Günler ağır, yıllar çabuk geçiyor…
Umutla yürüyoruz.
Seninle yürüyoruz.
Gözlerinden öpüyoruz.
Not: Belki biliyorsundur ama yine de yazalım
dedik; Plüton’u gezegenlik statüsünden düşürdüler.
Cüceymiş meğer. Tuhaf oldu doğrusu; insanın memuriyet
derecesinin düşürülmesi gibi bir şey.
Not: Bu yıl artık “Fidel görevinin başında” diyemiyoruz.
Raul var şimdi; ama Fidel’in de eli boş durmuyor,
sıhhat ve afiyettedir, merak etme.
Sevgili dostlar,
Bugün buraya 2006 yılında elim bir hastalık
nedeniyle yitirdiğimiz çok ama çok büyük
bir değerimiz olan Betül yoldaşı anmak,
onunla yaşadığımız anılarımızı paylaşmak
için toplandık.
Aramızda onu çok yakından tanıyan yoldaşlarımız
da var. Hiç görmediği halde onun mücadele
içindeki yaşamını onurlu duruşuna çok saygı
gösteren arkadaşlarımızda var. Onu bugün
ilk defa duyacak, tanıyacak belkide onun
mücadele azminden feyz alacak arkadaşlarımızda
var. Hepiniz hoş geldiniz.
Sevgili Betül Yoldaş, seni anlatmanın hem
zor, hem de kolay olacağını düşünemezdim.
Çünkü seni anlatmak için kelimelerin bu
kadar yetersiz, bu kadar sade kalabileceğini
düşünemedim.
Bütün ömrünü mücadeleye ve devrime adamış,
kendini çok iyi yetiştirmiş bir devrimcinin
zamansız ayrılığını kabullenmek gerçekten
çok zor. Kısa ama onurlu bir yaşam cümlesi
aslında seni çok iyi anlatıyor.
Çünkü kısacık yaşamında, bütün insanlığın
kurtuluşu için yüreği mücadeleden yana atanların
dostu olmak senin yaşam biçimindi. Aldığın
görevleri zamanında yerine getirmek, düşmana
karşı başı dik ve acımasız bir irade, dostuna
karşı samimi içten güvenilir bir devrimciydin.
Devrim mücadelesinde bitmez bir enerji,
dinmez bir coşku üşenmez bir bilinçtin sen.
Büyük bir özveriyle davranır, bunu da hiç
abartmazdın. İyi bir devrimci olduğun kadar,
iyi bir dosttun aynı zamanda. Dostluğuna,
sevecenliğine, samimiyetini hemen hissettirir,
karşısındaki insana hemen güven verir, özgüven
kazandırırdın. Ne kadar sevecen, ne kadar
mütevaziydin. Seni bütün dostların, arkadaşların
çok özlüyoruz. Onurlu yaşamının bir bölümünde
bende olduğumu için kendimi çok şanslı hissediyorum
seninle ve kendimle gurur duyuyorum. İyi
ki böyle dostlukların içinde yer aldım ve
seni tanıdım. Bazen hayatın içindeki olumsuzluklardan
dolayı kendimde bir yılgınlık yada bezginlik
hissettiğim zaman hemen sen aklıma geliyorsun,
sen o hastalığında, ağrılarında, sancılarında
bile bir gün "of" demedin, birgün
bile "bu işe gidemem" demedin.
Acılarını kimselere hissettirmedin. O kadar
onurlu ve inançlıydın ki, seni hiçbir şey
durduramazdı. Sancılarınla her eylemde vardın.
Bu nasıl bir inançtı, bu nasıl bir direngenlikti.
İşte ben "of" dediğim zamanlarda
seni düşününce kendimden utanıyorum. Aramızda
fiziki olarak yoksun, ama biliyorum ki herkesin
yanıbaşında, yüreğindesin, en ufak bir duraksamada,
tetikleyen, ilerletensin. Ben şimdi sana
nasıl yoksun diyebilirim ki. Sen varsın,
hep varolacaksın.
Betül Yoldaş, duru bir sınıf bilincine dayanan
sonsuz bir devrimci inancın somut bir örneğiydi.
Betül Yoldaş, devrimci coşkunun, çalışkanlığın
ve enerjinin parlak bir ifadesiydi.
Betül Yoldaş, hepimizi utandıran olağanüstü
bir öğrenme isteği ve azmine sahip, başta
yoldaşlarına olmak üzere, tüm devrimci dostlara
ve emekçilere karşı büyük bir sevginin taşıyıcısıydı.
Betül Yoldaş, daha kelimelere sığdıramadığım
pek çok devrimci niteliğin ileri bir bütünüydü.
Betül Yoldaş bu nitelikleri ve güzellikleri
bir anda kazanmadı. Bu onun açısından, tam
da bir mücadele süreci olarak gelişti. Betül
Yoldaş olmak için iradeli, planlı ve örgütlü
bir emek süreci yaşamak, özne olmak gerekir.
Betül Yoldaş, kendisindeki düzen öğeleriyle
yoldaşlarındaki, geri yanlarıyla mücadele
ederek ve oligarşiye karşı savaşımın en
önemli safında, tereddütsüz biçimde yer
alarak bu nitelikleri kazandı. Betül Yoldaşın
o güçlü bilinç ışıltısını, devrime adanmışlığını,
o muhteşem coşkusunu, direngenliğini, sevgi
dolu yüreğini, yoldaşlığın olanca gücü ve
sıcaklığı ile kucaklıyoruz.
HKM Kadın Komisyonu
|
Kalbimizin Yarısı Hala
Seninle Çarpıyor!..
25 Mayıs 2008 Pazar günü saat 15.00'de
Kağıthane Halk Kültür Merkezi emekçileri
iki yıl önce lenf kanseri nedeniyle aramızdan
ayrılan Betül Altındal yoldaş için bir anma
düzenledi. Sahneye "Devrim Mücadelesinin
Yılmaz Savaşçısı Betül Altındal Yoldaş Kavgamızda
Yaşıyor" pankartının asıldığı anma
bütün devrim şehitleri nezdinde yapılan
saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun
hemen ardından bir HKM emekçisi sahneye
çıkarak Halk Kültür Merkezleri, Devrimci
Sosyalist Gençlik ve Sosyalist Barikat adına
ortak metin okudu. Yaşamının bütün hücresiyle
devrim mücadelesinde yerini alan Betül Yoldaş
için söylenen son söz şunlardı; "Evet,
aradan iki yıl geçti; kavga daha da büyüdü.
Onunla birlikte hayal ettiğimiz gelecek
özgür günler bizim mücadelemizle daha da
büyüyecek. (...) Şimdi bir kez daha diyoruz
ki, çok teşekkür ederiz sana Betül yoldaş
çok teşekkür ederiz. Gelip bizi buldun ve
hayatımıza dokundun." Bu metinden sonra
HKM Sinema Kolektifi'nin Betül Yoldaş için
hazırladığı Sinevizyon gösterimi alkışlarla
sona erdi.
Sonra, Kağıthane Halk Kültür Merkezi Şiir
Grubu Betül Yoldaşın sevdiği şiirleri izleyicilerle
paylaşarak, Betül coşkusunu ve heyecanını
yüreklerde bir kez daha dillendirdi.
Bu arada Betül’le yaşanmışlıklar izleyicilerle
paylaşılırken, bazen göz bebeklerden yaşlar
süzüldü, bazen de yürekler şaha kalktı.
Betül'ün hastane günlerini izleyicilere
aktaran bir yoldaşı, 2006 1 Mayısı'nda Betül'ün
cep telefonundan duyduğu sloganlara kattığı
heyecanın, çok özel bir anlamı vardı…
Sıra Betül Yoldaşın sevdiği şarkılara gelmişti.
Şarkılar katılımcıların da eşlik etmesiyle
tek bir ağızdan söyleniyordu. Bu arada,
küçük bir çocuğumuz, papatya isimli şarkıyı
söyleyerek, hemen arkasında bulunan ve kendisine
gülümseyen Betül Yoldaşına selam gönderdi.
Anma, etkinliğe katılan Kaldıraç Dergisi'nden
dostlara ve katılımcılara teşekkür edildikten
sonra bitirildi.
Betül Altındal
Yoldaş Mezarı Başında Anıldı...
Betül Altındal Yoldaş, yoldaşlarıve ailesi
tarafından mezarı başında anıldı. 21 Mayıs
2008 Çarşamba günü saat 16:00'da yapılan
anmada "Devrim Mücadelesinin Yılmaz
Savaşçısı Betül Altındal Yoldaş Kavgamızda
Yaşıyor" yazılı pankart açıldı. Betül
Yoldaş'ın şahsında, bütün devrim şehitleri
için yapılan saygı duruşuyla başlayan anmada
"Betül Yoldaş Ölümsüzdür" sloganı
atıldı. Anma, daha sonra Halk Kültür Merkezleri
sözcüsünün yaptığı konuşma ile devam etti.
Betül Yoldaşa dair yapılan konuşmalar ve
okunan basın açıklamasından sonra anma,
karanfillerin bırakılmasıyla sona erdi.
Maltepe HKM’de Betül
Yoldaş İçin...
25 Mayıs 2008 Pazar günü saat 16.30'da Maltepe
HKM emekçileriyle, Betül Altındal Yoldaşımızın
dostları onu anmak için bir araya geldi.
Anma, Betül Yoldaş şahsında devrim ve sosyalizm
mücadelesinde şehit olmuş bütün değerlere
ithaf edilen saygı duruşu ile başladı. Bir
HKM emekçisi Betül Yoldaş'ın yaşamından
kesitler anlattıktan sonra, sözü onu daha
yakından tanıyan yoldaşlarına bıraktı. Betül
yoldaş ile yaşamda bir şeyleri paylaşanlar
için zor bir andı. Zor da olsa, Betül yoldaşın
devrimci enerjisi ve gücü, genç arkadaşlara
iletilmeliydi.
Maltepe HKM Kadın Komisyonu'ndan bir arkadaş,
Betül Yoldaş'a yazdığı mektubu paylaştı.
Sinevizyon gösteriminden sonra, bir HKM
emekçisi orada bulunanlarla duygularını
paylaşırken şunları söylüyordu; "Şu
zamana kadar, duyduğum en büyük korku buydu,
onu anlatamamak, belki abartı sanabilir
tanımayanlar ancak onu tanıyanlar bilir
ki, bunlar abartı değil, onu eksik anlatabilmek
korkusu, şu anda her şeye baktığımda hazırlanan
filme ve her şeye evet, eksik…"
Anma programı, "Betül Yoldaş, Yaşıyor,
Yaşayacak" sloganı ile son buldu.
Çukurova HKM'de
Betül Yoldaş Selamlandı
Betül Altındal yoldaş 24 Mayıs 2008 Cumartesi
günü Çukurova HKM'de yapılan bir anma etkinliği
ile selamlandı. Saat 14.00'te Betül yoldaş
şahsında tüm devrim şehitleri için bir dakikalık
saygı duruşunun ardından onun onurlu yaşamını
anlatan bir metin okundu. Metnin ardından
“Papatya Yüzlüme" adlı şiir izleyicilerle
paylaşıldı. Daha sonra HKM Sinema Kolektifi'nin
hazırladığı kısa film gösterildi ve yine
bir yoldaşının yazdığı "Betül'e"
isimli şiir okundu. Anmanın ikinci bölümünde
HKM müzik grubu Grup Diyar sahne aldı. Grup
Diyar söylediği türküler ve marşların yanı
sıra son bestesi olan "Yanımızdasın
Betül Yoldaş" şarkısını da katılımcılarla
paylaştı.
Anmaya Partizan, BDSP ve Halkevleri de katıldı.
DSG O'nu, Nurtepe
Betül Altındal Parkı'ndan Selamladı
Betül yoldaşı onun adını verdiğimiz Nurtepe
Betül Altındal Parkı'nda şiirlerimizle,
türkülerimizle, marşlarımızla selamladık.
Tüm devrim ve sosyalizm şehitleri için yapılan
saygı duruşunun ardından, onun en çok görmek
istediği genç militanlar devrim ve sosyalizm
inançlarını ve Betül yoldaşı anlatan yazılar
şiirler okudular ve Mahir, Deniz, İbo'lardan
Haziran şehitlerine, Serpil'lerden, Betül
yoldaşa kadar uzanan zincirin ve mücadele
değerlerinin günümüzdeki taşıyıcıları olduğumuzun
bilinciyle, 'Devrim Şehitleri Ölümsüzdür',
'Betül Yoldaş Yaşıyor, Yaşayacak', 'Betül
Yoldaş Onurumuzdur' sloganlarını atarak
eylemimize son verdik…
devrimci sosyalist gençlik
|
|