Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

60. Sayı - Temmuz-Ağustos 2008

Düşüp Kalkarak,
Değişip Dönüşerek, Tıkanıp Açılarak
Yürüyoruz,
Yürümekten Başka Bir
Şansımız Yok!

Sevgili Yoldaş,
Bir kez daha yazıyoruz sana; hiç hafiflemeyen acımızla, iki yıl sonra…
Günler ağır, yıllar hızlı geçiyor.
Çocuklar büyüyor, gençler olgunlaşıyor…
Düşün ki, senin eline doğmuş olan o küçük erik, yakında mavi bir önlük ve beyaz bir yaka ile gezecek aramızda. Ve hala, üç şeker yese, dördüncüsünü gücü yettiğince göğe doğru fırlatıyor; senin yıldızlardan elini uzatıp onu tutabileceğine çocuk saflığıyla inanıyor.
Günler ağır, yıllar hızlı geçiyor…
Hasretimiz nasıl bitsin? İyi ya da kötü ne yaşasak, hep “ah bunu bir görebilseydi” diye geçiyor aklımızdan. Hele de bir şeyi başarmışsak, iyi yapmışsak…
Farkında mısın; iki yıldır sana böyle mektup yazmak için her oturduğumuzda, o yılın 1 Mayıs’ının gaz bulutları henüz yeni dağılmış oluyor. Her yazdığımızda 2006’nın 30 Nisan’ı geliyor aklımıza; hastane penceresini gösterip “bir yürüyüş kolunu da şuradan geçiremez misiniz” diye soruşunu anımsıyoruz.
Ve bu hep böyle olacak. Her 1 Mayıs bittiğinde dönüp yirmi gün sonra sana geleceğiz. Tam yirmi gün… İyiysek iyi olarak, üzgünsek üzgün olarak, başımız dikse başımız dik olarak. Bir tür mahkeme gibi; o yılın 1 Mayıs’ında kaç yanlış yaparsak tümünü yüzümüze vuracak ve bizi ayıplayacakmışsın gibi… Doğru şeyler yapmışsak eğer sarılıp bizi öpecekmişsin gibi…
Ama en çok bu yıl aramızda olmaman içimizi yaktı, biliyor musun? En çok bu yıl gözlerimiz seni aradı. O büyük günün akşamüstünde, gözleri gazdan kızarmış, yorgun ama deli gibi sevinçli çocuklar başarmanın keyfiyle birbirini kucaklarken, nasıl da hissettik yokluğunu… Çünkü, tanımayan bilmez, sevinince bütün gövdenle, saçlarının her teliyle, çocuklar gibi sevinirdin sen. “Bizimkiler” sözcüğü nasıl da kalbinden gelen bir çığlık gibi çıkardı dudaklarından: Bizimkiler! Bizimkiler! Bizimkiler!
O çocuklardan bazıları seni hiç tanımadılar, ne büyük kayıp onlar için; sen onlara elini dokunduramadın, ne büyük talihsizlik senin için… Nasıl dövüştüklerini görseydin, bir görseydin, ama bir görebilseydin…
Ve bir şey daha… Kaçırdın bunu, üzgünüz. Hani 2 Mayıs günü gazeteler hep “karnaval havasında 1 Mayıs” diye yazardı ve sen kızardın ya, “Rio mu burası kardeşim” derdin hani; şükür olsun iki yıldır artık o iş bitti. Karnavalcıların, davulcuların sesi soluğu şimdilik kesildi. Şimdi, o hani geçmiş 1 Mayıs’larda hep en arkalarda yürütülen çocuklar var ya, sapanları ve flamalarıyla sahneyi onlar aldılar, zaten olmaları gereken yere geçtiler, en öne! Öyle çok görmeni isterdik ki bunu… Onca yıl her 1 Mayıs’ta çekiğin kahır sona ererdi; işte derdin, işte: Buradayız, topun ağzında, namlunun menzilinde, sokağın en başında, caddenin ortasında, kavganın göbeğinde!
Ama başka şeyler de oldu bu arada. Sana nasıl söyleyelim bilmiyoruz; ölüm bu aralar senin aşık olduğun adamlara taktı kancayı.
Raul Reyes’i öldürdüler Betül, bunu neresinden anlatalım ki sana. Adeta dağda büyümüş, dağda olgunlaşıp yaşlanmış bir adam… Tam da senin düşlediğin gibi, senin düşlediğin yerde, gerilla kampında öldürüldü. Helikopterden indirilen kanlı gövdesini gördük ekranda; nasıl içimiz yandı.
Sonra o, yüzü garip bir biçimde Dersimlilere benzeyen şu genç adam; İvan Rios… Ruhunu şeytana satmış bir hain vurdu onu. Elini, koparılıp kanıt diye Uribe’ye götürülen incecik elini gördük ekranlarda; Che’ye de bunu yapmışlardı hatırlarsın.
Ve nihayet, aramızda “Marul yoldaş” diye andığımız o koca çınar… Manuel Marulanda… Ömrü dağlarda geçmiş o muazzam adam, yoldaşlarının kollarında yaşamını yitirdi, tam da olması gerektiği gibi.
Ve evet, “bizim Corc”, George Habbaş… Filistin halkının muazzam şeref anıtı. Ayrıldı gitti dünyamızdan.
Günler ağır, yıllar çabuk geçiyor.
Yürüyoruz, yoldayız.
Yürümekten başka bir şansımız yok. Korkunç bir irade ile yürümekten başka hiçbir şansımız yok.
Devrimci yenilenme davası sürüyor. Başka bir yol yok. Başka bir yoldan varabileceğimiz bir menzil yok. Düşüp kalkıp, inip çıkıp yürüyoruz. Kendimizi yeniden inşa etmemiz gerekiyorsa yeniden inşa edeceğiz; hiç çekinmeden, hiç tereddüt etmeden. “Vatanın bağrına dayamış düşman hançerini / Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini” diyordu ya hani şair; var! Biz bu toprakların, bu coğrafyanın umuduyuz.
Smolni Kız Enstitüsü’ndeki Sovyet kongresinde, 1917’de, “kim alacak iktidarı” diye sorulduğunda alnı açık, çenesi sakallı adamın biri ayağa kalkıp hani şöyle demişti: “Evet var böyle bir parti!”
Evet var; bu toprakların makus talihini değiştirecek bir yol, bir parti var. Biz bu yola uygun değilsek eğer, saniye tereddüt etmeden kendimizi değiştiririz ama yol var ve zor, sıkıntılı da olsa açık bir yol.
Oradan yürüyoruz. Düşüp kalkıp, değişip dönüşüp, tıkanıp açılıp, yürüyoruz, yürüyeceğiz.
Yoksa nasıl geliriz her yıl, 1 Mayıs’tan yirmi gün sonra senin yanına? Boynumuz eğri olmaz mı, utanmaz mıyız kendimizden?

***
“Betüş annem hiç yaşlanmayacak” diyor o senin eline doğmuş olan küçük eriğin: “bir gün geri geldiğinde onu tanıyabileceğiz; yıldızlarda zaman diye bir şey yok ki!”
Biz, hepimiz, Taksim’in, Pangaltı’nın dövüşken çocukları, onun kesinlikle doğru söylediğine inanıyoruz. Bir gün aramıza geri geldiğinde, seni gerçekten tanıyabileceğiz. Çünkü sen, biz her neye inandıysak, her neyi sevdiysek, her ne için dövüştüysek, onların toplamısın. İnandığımız, sevdiğimiz, uğruna dövüştüğümüz şeyleri nasıl tanıyorsak, seni de öyle tanıyacağız.
Günler ağır, yıllar çabuk geçiyor…
Umutla yürüyoruz.
Seninle yürüyoruz.
Gözlerinden öpüyoruz.

Not: Belki biliyorsundur ama yine de yazalım dedik; Plüton’u gezegenlik statüsünden düşürdüler. Cüceymiş meğer. Tuhaf oldu doğrusu; insanın memuriyet derecesinin düşürülmesi gibi bir şey.
Not: Bu yıl artık “Fidel görevinin başında” diyemiyoruz. Raul var şimdi; ama Fidel’in de eli boş durmuyor, sıhhat ve afiyettedir, merak etme.

 

Sevgili dostlar,
Bugün buraya 2006 yılında elim bir hastalık nedeniyle yitirdiğimiz çok ama çok büyük bir değerimiz olan Betül yoldaşı anmak, onunla yaşadığımız anılarımızı paylaşmak için toplandık.
Aramızda onu çok yakından tanıyan yoldaşlarımız da var. Hiç görmediği halde onun mücadele içindeki yaşamını onurlu duruşuna çok saygı gösteren arkadaşlarımızda var. Onu bugün ilk defa duyacak, tanıyacak belkide onun mücadele azminden feyz alacak arkadaşlarımızda var. Hepiniz hoş geldiniz.
Sevgili Betül Yoldaş, seni anlatmanın hem zor, hem de kolay olacağını düşünemezdim. Çünkü seni anlatmak için kelimelerin bu kadar yetersiz, bu kadar sade kalabileceğini düşünemedim.
Bütün ömrünü mücadeleye ve devrime adamış, kendini çok iyi yetiştirmiş bir devrimcinin zamansız ayrılığını kabullenmek gerçekten çok zor. Kısa ama onurlu bir yaşam cümlesi aslında seni çok iyi anlatıyor.
Çünkü kısacık yaşamında, bütün insanlığın kurtuluşu için yüreği mücadeleden yana atanların dostu olmak senin yaşam biçimindi. Aldığın görevleri zamanında yerine getirmek, düşmana karşı başı dik ve acımasız bir irade, dostuna karşı samimi içten güvenilir bir devrimciydin. Devrim mücadelesinde bitmez bir enerji, dinmez bir coşku üşenmez bir bilinçtin sen. Büyük bir özveriyle davranır, bunu da hiç abartmazdın. İyi bir devrimci olduğun kadar, iyi bir dosttun aynı zamanda. Dostluğuna, sevecenliğine, samimiyetini hemen hissettirir, karşısındaki insana hemen güven verir, özgüven kazandırırdın. Ne kadar sevecen, ne kadar mütevaziydin. Seni bütün dostların, arkadaşların çok özlüyoruz. Onurlu yaşamının bir bölümünde bende olduğumu için kendimi çok şanslı hissediyorum seninle ve kendimle gurur duyuyorum. İyi ki böyle dostlukların içinde yer aldım ve seni tanıdım. Bazen hayatın içindeki olumsuzluklardan dolayı kendimde bir yılgınlık yada bezginlik hissettiğim zaman hemen sen aklıma geliyorsun, sen o hastalığında, ağrılarında, sancılarında bile bir gün "of" demedin, birgün bile "bu işe gidemem" demedin. Acılarını kimselere hissettirmedin. O kadar onurlu ve inançlıydın ki, seni hiçbir şey durduramazdı. Sancılarınla her eylemde vardın. Bu nasıl bir inançtı, bu nasıl bir direngenlikti. İşte ben "of" dediğim zamanlarda seni düşününce kendimden utanıyorum. Aramızda fiziki olarak yoksun, ama biliyorum ki herkesin yanıbaşında, yüreğindesin, en ufak bir duraksamada, tetikleyen, ilerletensin. Ben şimdi sana nasıl yoksun diyebilirim ki. Sen varsın, hep varolacaksın.
Betül Yoldaş, duru bir sınıf bilincine dayanan sonsuz bir devrimci inancın somut bir örneğiydi.
Betül Yoldaş, devrimci coşkunun, çalışkanlığın ve enerjinin parlak bir ifadesiydi.
Betül Yoldaş, hepimizi utandıran olağanüstü bir öğrenme isteği ve azmine sahip, başta yoldaşlarına olmak üzere, tüm devrimci dostlara ve emekçilere karşı büyük bir sevginin taşıyıcısıydı. Betül Yoldaş, daha kelimelere sığdıramadığım pek çok devrimci niteliğin ileri bir bütünüydü.
Betül Yoldaş bu nitelikleri ve güzellikleri bir anda kazanmadı. Bu onun açısından, tam da bir mücadele süreci olarak gelişti. Betül Yoldaş olmak için iradeli, planlı ve örgütlü bir emek süreci yaşamak, özne olmak gerekir.
Betül Yoldaş, kendisindeki düzen öğeleriyle yoldaşlarındaki, geri yanlarıyla mücadele ederek ve oligarşiye karşı savaşımın en önemli safında, tereddütsüz biçimde yer alarak bu nitelikleri kazandı. Betül Yoldaşın o güçlü bilinç ışıltısını, devrime adanmışlığını, o muhteşem coşkusunu, direngenliğini, sevgi dolu yüreğini, yoldaşlığın olanca gücü ve sıcaklığı ile kucaklıyoruz.
HKM Kadın Komisyonu


25 Mayıs 2008 Pazar günü saat 15.00'de Kağıthane Halk Kültür Merkezi emekçileri iki yıl önce lenf kanseri nedeniyle aramızdan ayrılan Betül Altındal yoldaş için bir anma düzenledi. Sahneye "Devrim Mücadelesinin Yılmaz Savaşçısı Betül Altındal Yoldaş Kavgamızda Yaşıyor" pankartının asıldığı anma bütün devrim şehitleri nezdinde yapılan saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun hemen ardından bir HKM emekçisi sahneye çıkarak Halk Kültür Merkezleri, Devrimci Sosyalist Gençlik ve Sosyalist Barikat adına ortak metin okudu. Yaşamının bütün hücresiyle devrim mücadelesinde yerini alan Betül Yoldaş için söylenen son söz şunlardı; "Evet, aradan iki yıl geçti; kavga daha da büyüdü. Onunla birlikte hayal ettiğimiz gelecek özgür günler bizim mücadelemizle daha da büyüyecek. (...) Şimdi bir kez daha diyoruz ki, çok teşekkür ederiz sana Betül yoldaş çok teşekkür ederiz. Gelip bizi buldun ve hayatımıza dokundun." Bu metinden sonra HKM Sinema Kolektifi'nin Betül Yoldaş için hazırladığı Sinevizyon gösterimi alkışlarla sona erdi.
Sonra, Kağıthane Halk Kültür Merkezi Şiir Grubu Betül Yoldaşın sevdiği şiirleri izleyicilerle paylaşarak, Betül coşkusunu ve heyecanını yüreklerde bir kez daha dillendirdi.
Bu arada Betül’le yaşanmışlıklar izleyicilerle paylaşılırken, bazen göz bebeklerden yaşlar süzüldü, bazen de yürekler şaha kalktı. Betül'ün hastane günlerini izleyicilere aktaran bir yoldaşı, 2006 1 Mayısı'nda Betül'ün cep telefonundan duyduğu sloganlara kattığı heyecanın, çok özel bir anlamı vardı…
Sıra Betül Yoldaşın sevdiği şarkılara gelmişti. Şarkılar katılımcıların da eşlik etmesiyle tek bir ağızdan söyleniyordu. Bu arada, küçük bir çocuğumuz, papatya isimli şarkıyı söyleyerek, hemen arkasında bulunan ve kendisine gülümseyen Betül Yoldaşına selam gönderdi.
Anma, etkinliğe katılan Kaldıraç Dergisi'nden dostlara ve katılımcılara teşekkür edildikten sonra bitirildi.

Betül Altındal Yoldaş Mezarı Başında Anıldı...
Betül Altındal Yoldaş, yoldaşlarıve ailesi tarafından mezarı başında anıldı. 21 Mayıs 2008 Çarşamba günü saat 16:00'da yapılan anmada "Devrim Mücadelesinin Yılmaz Savaşçısı Betül Altındal Yoldaş Kavgamızda Yaşıyor" yazılı pankart açıldı. Betül Yoldaş'ın şahsında, bütün devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuyla başlayan anmada "Betül Yoldaş Ölümsüzdür" sloganı atıldı. Anma, daha sonra Halk Kültür Merkezleri sözcüsünün yaptığı konuşma ile devam etti.
Betül Yoldaşa dair yapılan konuşmalar ve okunan basın açıklamasından sonra anma, karanfillerin bırakılmasıyla sona erdi.

Maltepe HKM’de Betül Yoldaş İçin...
25 Mayıs 2008 Pazar günü saat 16.30'da Maltepe HKM emekçileriyle, Betül Altındal Yoldaşımızın dostları onu anmak için bir araya geldi.
Anma, Betül Yoldaş şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinde şehit olmuş bütün değerlere ithaf edilen saygı duruşu ile başladı. Bir HKM emekçisi Betül Yoldaş'ın yaşamından kesitler anlattıktan sonra, sözü onu daha yakından tanıyan yoldaşlarına bıraktı. Betül yoldaş ile yaşamda bir şeyleri paylaşanlar için zor bir andı. Zor da olsa, Betül yoldaşın devrimci enerjisi ve gücü, genç arkadaşlara iletilmeliydi.
Maltepe HKM Kadın Komisyonu'ndan bir arkadaş, Betül Yoldaş'a yazdığı mektubu paylaştı.
Sinevizyon gösteriminden sonra, bir HKM emekçisi orada bulunanlarla duygularını paylaşırken şunları söylüyordu; "Şu zamana kadar, duyduğum en büyük korku buydu, onu anlatamamak, belki abartı sanabilir tanımayanlar ancak onu tanıyanlar bilir ki, bunlar abartı değil, onu eksik anlatabilmek korkusu, şu anda her şeye baktığımda hazırlanan filme ve her şeye evet, eksik…"
Anma programı, "Betül Yoldaş, Yaşıyor, Yaşayacak" sloganı ile son buldu.

Çukurova HKM'de Betül Yoldaş Selamlandı
Betül Altındal yoldaş 24 Mayıs 2008 Cumartesi günü Çukurova HKM'de yapılan bir anma etkinliği ile selamlandı. Saat 14.00'te Betül yoldaş şahsında tüm devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunun ardından onun onurlu yaşamını anlatan bir metin okundu. Metnin ardından “Papatya Yüzlüme" adlı şiir izleyicilerle paylaşıldı. Daha sonra HKM Sinema Kolektifi'nin hazırladığı kısa film gösterildi ve yine bir yoldaşının yazdığı "Betül'e" isimli şiir okundu. Anmanın ikinci bölümünde HKM müzik grubu Grup Diyar sahne aldı. Grup Diyar söylediği türküler ve marşların yanı sıra son bestesi olan "Yanımızdasın Betül Yoldaş" şarkısını da katılımcılarla paylaştı.
Anmaya Partizan, BDSP ve Halkevleri de katıldı.

DSG O'nu, Nurtepe Betül Altındal Parkı'ndan Selamladı
Betül yoldaşı onun adını verdiğimiz Nurtepe Betül Altındal Parkı'nda şiirlerimizle, türkülerimizle, marşlarımızla selamladık. Tüm devrim ve sosyalizm şehitleri için yapılan saygı duruşunun ardından, onun en çok görmek istediği genç militanlar devrim ve sosyalizm inançlarını ve Betül yoldaşı anlatan yazılar şiirler okudular ve Mahir, Deniz, İbo'lardan Haziran şehitlerine, Serpil'lerden, Betül yoldaşa kadar uzanan zincirin ve mücadele değerlerinin günümüzdeki taşıyıcıları olduğumuzun bilinciyle, 'Devrim Şehitleri Ölümsüzdür', 'Betül Yoldaş Yaşıyor, Yaşayacak', 'Betül Yoldaş Onurumuzdur' sloganlarını atarak eylemimize son verdik…
devrimci sosyalist gençlik

 

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19