"Yalnızca ücretleri düşüren adamların makinelerini
kırıyorlardı; ücretleri düşürmeyenlerin makinelerine
dokunulmuyordu. Dün gece bir evde, altı makineden
dördünü kırdılar, ücretlerini düşürmeyen iki ustaya
ait olan diğer iki makineye dokunmadılar."
Makine Kırıcılığı, Luddizm…
İşçi sınıfının tarihinde çok uzaklarda kalmış
bir sayfa…
Kapitalizmin serpilme yılları… 1733'te İngiliz
John Kay'in seyyar mekiği icat etmesiyle birlikte
makineleşme, sanayi devrimi diye kabul edilen
süreçte sıçrama yapmakta, özellikle dokumacılıkta
hızlı bir makineleşme yaşanmaktadır. Serbest rekabet,
yığınsal mülksüzleştirme ve proleterleştirme sanayinin
gelişmesiyle ortaya çıkmakta, zanaatkarlar burjuvanın
hizmetine girip, atölyeler kapandıkça fabrika
sistemine girişin bir sonucu olarak daha çok iş
gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Makineleşme ve serbest
rekabetin eziciliği insanları köyden kente göçe
zorlamakta ve böylelikle ihtiyaç duyulan iş gücü
kaynağı ortaya çıkmaktadır. Kırlardaki yeomanlar
makineleşme ve serbest rekabetin sonucunda ürettikleri
iplik veya dokumayı satamamaya başlamışlardır.
Kır, kentin egemenliğine boyun eğmek zorunda kalmıştır
nihayetinde.
Sanayi devriminin merkezinde makine vardı. Tek
aleti kullanmaya yetenekli işçi, birden fazla
aletin yerini aldığı makineyle yer değiştirdi
ve makinenin bir uzantısı haline geldi. Böylece
emeğin vasıfsızlaştırılmasında ve yabancılaştırılmasında
en önemli adım atılmıştır.
Mülksüzleşen ve işleri elinden alınan yığınların
ilk tepkisi de güvencesizleştirilmelerinin nedeni
olarak gördükleri makinelere karşı oldu.
Kapitalizmin manifaktür dönemindeki en önemli
işçi hareketi "makine kırıcıları" böyle
ortaya çıkmıştır. 1790'da ortaya çıkan hareket,
1811 - 1812'de tepe noktasına tırmanmış ve 1830'larda
da sona ermiştir. Leicestershirelı bir kalfa olan
Ned Ludd liderliğinde başladığı için "Luddculuk"
olarak da anılır.
Aslında bu hareket, zamanlama olarak manifaktür
döneminden çok sanayi kapitalizmi dönemine girer.
Ancak işçi sınıfı mücadele tarihinde çok önemli
bir dönüm noktası olan makine kırıcılığı doğuş
nedenleri ve karakteri açısından manifaktür kapitalizmi
dönemini temsil etmektedir.
Luddculuk hareketi, o dönemin en yaygın üretim
alanı olan dokumacılık (tekstil) sanayinde kendini
göstermiştir. Makineler zanaatkar ve işçilerin
elinden hünerlerini aldıkça bu büyük bir tepkiye,
makine kırıcılığı hareketine dönüşmüştür. Artık
makine neredeyse, kırıcıları da oradadır.
Elbette bu hareketi değerlendirirken sadece kırıp
dökme olarak anlamamak gerekiyor. Makineyi bir
şeytanmışçasına karşısına alan işçilerin, makineye
karşı şiddetten çok, onları mülksüzleştirip işlerini
elinden alan "makinenin ardındaki gücü''
görme yetilerini de göz ardı edemeyiz. Yani bu,
sadece ilkel bir ayaklanma değildi. Luddist hareket
topraklardaki ipoteği kaldırma, ücret seviyesini
koruma, vergileri düşürme gibi hedefleri ortaya
koyuyordu.
İşçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yere
sahip olan bu direniş, başıboş bir hareketten
çok disiplinli ve gerektiğinde de radikaldir.
Ancak Luddist işçiler henüz hangi ortamda ve nasıl
bir düşmana karşı mücadele edildiğinin bilincini
kazanmış değillerdi. Bu dönemde gerçek bir sınıf
mücadelesi henüz yoktur. İşçi sınıfı henüz doğma
aşamasındadır ve Luddizm aslında çok dar meslek
örgütlenmeleri olarak ortaya çıkmıştır. Ancak
makineler iş niteliğini silip süpürdükçe dar meslek
sınırları gittikçe anlamsızlaşmış, bunlar arasındaki
rekabet gücünü yitirmiş ve sınıfın oluşumu gelişmeye
başlamıştır.
Makine kırıcılığı işçi sınıfının mücadele tarihinde
zanaatkarların atölyelerden çıkıp modern proletarya
olması arasındaki aşamadır, bir geçiş aşamasıdır.
Bu hareket artık yeni bir tarihsel mücadelenin
açıldığının ilanı anlamındadır.
|