Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

51. Sayı - Mayıs 2007

Parti ve Kültür:
Yoldayız...
Gözlerinden Öpüyoruz Seni!

Aradan bir yıl geçti değil mi? Sensizliğin acısıyla geçen bir yıl; hiç kabuk bağlamayan derin bir yara…
2007 yılının Mayıs ayındayız...
İnanmakta zorlanacaksın biliyorum ama daha birkaç gün önce, 1 Mayıs’ta, tam da senin hayal ettiğin yerde, Taksim’deydik. Cehenneme çevrilmiş, işgal edilmiş bir kentin orta yerinde mavi gaz bulutlarına boğulmuş çocuklar, bu kez “devlet dersi”ni geçtiler ve her köşeden, her kuytudan çıkarak, on kere yirmi kere zorlayarak, kaldırımlara kanlarını akıtarak geldiler ve “Şahmeran’ın Mağarası”na akın ettiler. Bu kez düzgün kortejler, deniz gibi sallanan bayraklar yoktu; ama onlardan daha önemli, daha sevinç veren bir şey vardı: durmadan denemek, durmadan yürümek vardı, mavi şapkalarıyla göz göre göre, senin dediğin gibi “bodozlama dalmak” vardı…
Ve senin yokluğun, yanı başımızda kocaman bir boşluktu.
Varlığın, çocuklarımızın gözlerinde bir gelecek parıltısıydı.
Oradaydık, senin olmak istediğin, olmayı bin kez hak ettiğin yerde. İçimizde bir kırıklık vardı, içimizde bir gurur vardı. Sen yoksan kaç eksiktik biz acaba?

Aradan bir yıl geçti…
Alışamadık…

Yazdıklarımızı hep senin eksikliğinle yazdık. Tuşlara dokunurken zaman zaman yanılsamaya düşüp “şunu bir de Betül okusa” diye düşündüğümüz ve sonra acımasız gerçeğin duvarına çarptığımız oldu. Toplantılar yaparken seni beklediğimiz oldu ve sonra yine o korkunç gerçekle karşılaştık. Göremediklerin, “olsaydı ne derdi acaba” diye düşündüklerimiz birikti durmadan zihnimizde.
Parti ve Kültür… Senin ilk okuduğun, yalayıp yuttuğun sayfa…
Dört yılı aşkın süredir insanımıza sesleniyor, onu sorguluyor, didikleyip eleştiriyor, yerden yere vuruyor ve ondan öğrenip, biriktirip ona öğretiyor.
Şimdi sen varsın orada; çünkü parti, insan demektir. Parti, tuğlaları insanlardan oluşan bir evdir. Şimdi sen varsın bu sayfada; çünkü parti seninle birlikte düşündüğümüz, senin varlığından ayrı olmayan bir şeydir.

Aradan bir yıl geçti…
Sensiz büyüyen çocukların acısıyla…
Yoldayız… Yürüyüşümüz sürüyor…

“Vamos Bien” diyebilir miyiz Fidel gibi? Evet, tabii ki diyebiliriz.
Ama siyasette durumdan memnun olmak pek hayırlı bir şey değildir; bunu en iyi sen bilirsin. “Kendisiyle barışık olmak” gibi laflar tek tek insanlar açısından çok anlamlı gibi görünür ama iş özellikle siyasete gelince çoğu kez beş paralık değer ifade etmezler. Bunun yerine içimizde her zaman derin bir huzursuzluk, bitip tükenmeyen bir eksiklik duygusu vardır. Kafamıza koyduğumuz noktaya ulaşana dek asla sona ermeyecek bir huzursuzluk her adımda bizi takip eder. Bir adım, bir adım, bir adım daha… Bazen geriye doğru bir adım, bazen ağır bir yanlış, sonra yeniden, ısrarla, umutla yürüyüş…
Bugün, -askeri benzetmeler çoğu kez iyi değildir ama hadi söyleyelim- bir kışlada eğitim yapan askerler gibiyiz; tam olarak bir kışla değil, daha çok geniş bir alan gibi; ve burada zaman zaman bir şeyler rutin gibi görünüyor. Yani sanki bir eğitim, bir de savaş dönemi varmış gibi... Ama işte askeri benzetmeler bu yüzden iyi değildir; çünkü hayat bu söylediğimizden daha karmaşık yürür. Evet, sürecin daha hızlı aktığı ve sertleştiği bir “savaş düzeni” vardır, böyle bir dönemden söz edebiliriz ama bu bir durumun bittiği bir diğerinin başladığı mekanik bir olgu değildir. Biz her adımda başka adımları hesaplayan, bir süreçten ötekine kesintisiz biçimde geçen bir gelişme çizgisi izlemek zorundayız.
O yüzdendir ki memnuniyetimiz ile memnuniyetsizliğimiz hep aynı süreçte kendini ortaya koyar. Hep karnı ağrıyan insanlar gibi hoşnutsuz bir yüzle görürler bizi; içimizdeki büyük sevinci dışa vurmakta zorlanırız.
“Vamos Bien” diyebilir miyiz Fidel gibi? Evet, diyebiliriz. Ama yine de suratımız ekşidir, sen bize bakma, biz böyleyiz.

Aradan bir yıl geçti…
Yoldayız… Seni özlüyoruz…

Senin sözlerini anımsıyoruz. “Biz yapacağız” diyordun hani; evet öyle, biz yapacağız. Tarih bu kez böyle hükmetti. Biz, olağanüstü yeteneklere sahip olmayan ama her gün bir adım ileri yürümekten de vazgeçmeyen insanlar, yoldayız.
Devrim, mükemmel insanların işi değil.
Devrim, bilgisayar oyunu da değil. “Yeniden Başlat” yok, “durdur” ya da “vazgeç” seçenekleri de yok. Düşe kalka yürüyeceğiz. Erken yitiklerimiz de oluyor, olacak. Tarih kitaplarının asla yazmayacağı kendi kişisel trajedilerimiz de olacak. Yitiklerle, onların acılarıyla, anılarıyla yürüyeceğiz. Hep yanımızda olsun istediklerimiz olacak.
Ama devrimciler, bir büyük aşiret gibi fertlerin birbirinden, ocağın başından hiç ayrılmadığı bir kalıcılık içinde yaşamazlar. İşler, görevler, ayrılıklar, hasretler ve kayıplar…
“Biz yapacağız!”
Bu senin sözün…
Ama parti de budur zaten, biz yapacağız, kimse kalmasa da biz yapacağız diyen insanların topluluğudur.

Aradan bir yıl geçti…
Yoldayız… Gözlerinden öpüyoruz seni…

Senin gibi bir yoldaşımız olduğunu bilmek, nasıl da kıvanç verici. Biri senden saygıyla söz ettiğinde hem içimiz acıyor, hem de büyük bir onur duygusu sarıyor kalbimizi. “O bizimle birlikteydi, biz onunla yaşadık, onunla yürüdük” demek hem çok zor hem de çok sevinçli şey.
Gözlerinden öpüyoruz seni. Taksim sana yakışırdı evet, sen Taksim’e yakışırdın. Üzgünüz…

Betül Altındal.
Parti seni hasretle kucaklıyor.
Ellerin ellerimizdedir.

Not: Sen şimdi merak edersin, yazalım; bu aralar -en azından biz cahillerin izleyebildiği kadarıyla- yeni bir gezegen, yeni bir takımyıldız keşfedilmedi. Yalnızca Mars’ın yüzeyinde su kanalları gibi şeyler bulundu; hepsi o kadar. Dün de bir süpernova patlaması belirlenmiş, şimdiye kadarkilerin en büyüğü. Bir de son zamanlarda parayı bastıran çıkıp şöyle bir tur atıyor uzayda. Bir zamanlar parayla bisiklete binerdik biz, kendi bisikleti olan çocuklara da katil bakışlar fırlatırdık; işler o noktaya geldi artık.
Not: Yine merak edersin diye yazıyoruz; Fidel görevinin başında!



 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19