Partinin En Parlak Yıldızı:
BETÜL ALTINDAL
Bizim hiç bir hürriyetimiz yok,
Hiç bir hürriyetimiz,
Ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek,
Sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi,
Ben burda en büyük çileyi doldurayım,
Ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç.
Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi
dur,
Ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım.
Bundan bir yıl önce devrimci sosyalist hareket,
çok önemli bir değerini, asla yorulmak bilmeyen,
direngen, kararlı, sevgi dolu bir militanını,
Betül Altındal yoldaşı toprağa verdi.
Onun büyük düşlerle dolu kalbi uzun süre direndikten
sonra 21 Mayıs 2006 günü lenf kanserine yenik
düştü.
1976 yılında başlayan yaşamı, onun hiç istemediği
bir yerde, bir hastane odasında sona erdiğinde,
geriye derin ve bitmez tükenmez bir acıyla birlikte
büyük bir onur duygusu kaldı. Onunla birlikte
yaşamış, çalışmış olmanın sevinci bugün her devrimci
sosyalistin kalbinin bir köşesinde capcanlı duruyor.
1998’den itibaren saflarında yer aldığı hareket,
ondan çok şey kazandı, ona çok şey verdi.
Bugün, Betül Altındal dendiğinde ilk aklımıza
gelen şey, coşkulu, sevgi dolu ve disiplinli bir
parti kimliğidir. Devrimci sosyalist hareket,
bütün tarihi boyunca parti kimliğini hiçbir zaman
sıradan bir sıfat olarak görmedi ve bu konuda
her zaman son derece “tutumlu” davrandı. Biz,
hak edilmemiş boş kartvizitlerden hep nefret ettik.
Ama işte o, Betül yoldaş, tam da o kimliğin hayattaki
karşılığı olarak yaşadı. Parti, ona verdiği değerden
dolayı hiçbir zaman pişman olmadı; o bizi hiç
hayal kırıklığına uğratmadı.
En zor zamanlarda geldi bizim saflarımıza...
En zor zamanlarda geldi ve neredeyse sıfır noktasından
başladığımız yeni sürecimize bütün enerjisini
koydu. Yeni sürecin öncü kadrosu olmak yönündeki
isteğini ve kararlılığını hiç yitirmedi. Her hatadan
bir kazanç çıkardı; her geri adımdan ileri bir
sıçrama yarattı. Öyle ki, yeni sürecimizin başından
beri yazılarda, seminerlerde, günlük sohbetlerimizde
yüzlerce kez ölçütlerini ortaya koyduğumuz “kurucu
kadro” tipinin pratikteki canlı ifadesi oldu.
O, devrimin ve partinin ta kendisiydi. Devrim
ve komünizm davasına, yeniden inşa sürecine ve
partiye bağlanmayan hiçbir şeye yaşamında yer
yoktu. Onun yaşamının merkezinde Parti çalışması
ve hedeflerimiz vardı, tüm yaşamı tereddütsüz
biçimde buna göre biçimlenmişti.
Bir yıl sonra, hiç hafiflemeyen acımız ve sonsuz
sevgimizle kucaklıyoruz onu...
Emperyalizme,
Darbecilere,
Şovenizme Karşı
Hepimiz Deniziz, Yusufuz, Hüseyiniz!
35. yılda Denizler birçok yerde yapılan eylemlerle
anıldı. Devrimci gençlerin 6 Mayıs 2007 saat
13.00'da Galatasaray Postanesi önünde yaptığı
eylem de bunlardan biriydi.
"Emperyalizme, Şovenizme ve Darbecilere
Karşı Hepimiz Deniz Yusuf Hüseyiniz"
pankartının açılması ile başlayan eylemde,
devrimci gençliğin Denizlerden kalan mirası
sürdürdüğü ve halkın da bu mirasa sahip çıkması
ve emperyalizme karşı mücadele etmesi çağrısı
yapıldı.
Basın açıklaması okunurken sık sık "Yolumuz
Denizlerin Yoludur", "Emperyalistler
İşbirlikçiler 6. Filoyu Unutmayın", "Yusuf
Deniz Hüseyin, Sürüyor Sürecek Mücadelemiz",
"Türk Kürt Ermeni Yaşasın Halkların Kardeşliği"
sloganları atıldı. Eylem, Gündoğdu Marşının
okunması ile sloganlar eşliğinde sonlandırıldı.
Eyleme Sosyalist Gençlik Derneği, DTP Gençliği,
YÖGEH, Demokratik Gençlik Derneği, EHP Gençliği,
Özgürlükçü Gençlik Derneği, Ekim Gençliği,
Devrimci Sosyalist Gençlik ve Kaldıraç katıldı. |
Darağaçlarında Üç Yiğit
Militan: DENİZ YUSUF HÜSEYİN
6
Mayıs 1972.. Türkiye devrimci hareketinin üç devrimci
önderi… Üç kızıl karanfil… Deniz, Yusuf, Hüseyin
. Oligarşi 6 Mayıs sabahı bu üç devrimci önderi
darağaçlarında katlederken belki de her şeyin
bittiğini düşünüyordu. Ama bu ülkenin devrimci
gençleri onlardan aldıkları bayrağı sürekli yukarılarda
tuttular. Ölüme gülerek gitmeyi onlar öğretti
bize. Bugün bile yeni doğan çocuklara onların
isimleri veriliyor.
1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğan Deniz
Gezmiş, henüz lise öğrencisiyken devrimci düşünce
ile tanıştı ve kendini eylemlerin içinde buldu.
1966'da İÜ Hukuk Fakültesine giren Gezmiş, birçok
öğrenci eyleminde etkin rol aldı ve 1970 yılında
yoldaşlarıyla beraber THKO'yu kurdu.
1949 da Kayseri'nin Sarız ilçesinde doğan Hüseyin
İnan 1966’da ODTÜ İdari Bilimler bölümüne girdi.
THKO’nun kuruluşuna önderlik edenlerden olan İnan,
12 Mart açık faşizmi sırasında tutsak düştükten
sonra Deniz'le birlikte 6 Mayıs 1972 sabahı darağacına
çıkarıldı.
Yusuf Aslan ise 1947 yılında Yozgat'ın bir köyünde
doğdu. 1966’da ODTÜ’ye giren Yusuf çok geçmeden
boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde
gelen örgütçülerinden oldu ve THKO'nun kurucuları
arasında yer aldı.
6 Mayıs 1972, Türkiye devrimci hareketinin tarihinin
dönüm noktalarından biridir. Bu tarihi, ne “haksız
yere verilmiş bir ceza” ne de “iyi çocukların
yanlışlıkla öldürülmesi” olarak ele alamayız.
Bu, inançları uğruna ölümü göze almış devrimcilerin
daracık bir avluda yarattıkları bir direniş destanıdır.
İdam sehpasından cellatlarına küçümsemeyle bakan
ve son anlarında bile devrimci düşüncelerini haykırmaktan
geri durmayan bu üç yiğit militan, bize büyük
bir onur ve mücadele geleneği bıraktılar.
Türkiye devrimci hareketi bu onuru taşımasını
her zaman bilmiş ve daha sonraları da aynı idam
sehpalarında aynı kararlılığı göstermiştir. Bugünlerde
bol keseden “ulusalcılık” nutukları atılırken,
bir kez daha 6 Mayıs’a dönmek, emperyalizme karşı
mücadelenin nasıl bedellerle yürütüldüğünü görmek
açısından son derece önemlidir.
DEVRİM
ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR
İdam edilişlerinin 35. yılında Deniz Gezmiş,
Yusuf Aslan, Hüseyin İnan HKM, DSG, DTP,
HÖC, Partizan, SGD, EHP, TÖP, ESP, ÖMP,
PSKAD, ODAK, BDSP, Kaldıraç, Devrimci Hareket
tarafından yapılan eylemle anıldı. İstanbul
Beyazıt otobüs duraklarından başlayan yürüyüşte
"Deniz Yusuf, Hüseyin Mücadelemizde
Yaşıyor" pankartı açıldı. Yaklaşık
500 kişinin katıldığı eylemde, 1 Mayıs'ta
Taksim meydanını kazanmanın havası hakimdi.
"Emperyalistler İşbirlikçiler 6. Filoyu
Unutmayın", "Yusuf Hüyesin Deniz
Sürüyor Sürecek Mücadelemiz", Devrim
Şehitleri Ölümsüzdür" sloganları eylemde
sık sık atıldı. Okunan basın açıklamasında;
Denizlerin verdikleri anti-emperyalist mücadeleye,
Kürt halkı ile geliştirdikleri enternasyonal
dayanışmaya ve idam edildikleri sırada gösterdikleri
tavra değinildi. Açıklamanın arkasından
Grup Diyar, Vardiya Müzik Grubu ve Grup
Yorum sırayla sahne aldı. Açıklamaya sloganlarla
son verildi.
***
Avcılar
Devrimci Sosyalist Gençlik:
“Anti-emperyalist Mücadele Bayrağını Zafere
Kadar Taşıyacağız”
6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş,
Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için Avcılar
Devrimci Sosyalist Gençlik bir basın açıklaması
gerçekleştirdi. Marmara Caddesi'nden yürüyüşle
başlayan eylem, Avcılar Havuz’da yapılan
basın açıklaması ile devam etti. Açıklamada
“Denizlerin bilimsel sosyalizmin yılmaz
savunucuları olduklarına, enternasyonalizme
verdikleri öneme” değinilirken “ırkçılığa,
şovenizme, darbecilere, ve emperyalizme
karşı Deniz, Yusuf, Hüseyin olunması gerektiği”
vurgulandı. "Yolumuz Emperyalizme Karşı
Savaşanların Yoludur-Avcılar Devrimci Sosyalist
Gençlik" pankartının açıldığı eylemde
sık sık "Kahrolsun Emperyalizm, Yaşasın
Mücadelemiz", "Emperyalistler,
İşbirlikçiler 6. Filo'yu Unutmayın",
"Emperyalizm Yenilecek, Direnen Halklar
Kazanacak", "Devrim Şehitleri
Ölümsüzdür" sloganları atıldı. Basın
açıklaması "Biz Devrimci Sosyalist
Gençler, onlardan devraldığımız anti-emperyalist
mücadele bayrağını zafere kadar taşıyacağız.
İşte bu yüzden bir kez daha haykırıyoruz;
Kahrolsun ABD Emperyalizmi, Yaşasın Mücadelemiz.
Yolumuz emperyalizme karşı savaşanların
yoludur" sözleriyle bitirildi.
|
Halkın Öğrencisi Direnişin
Öğretmeni:
İBRAHİM KAYAKKAYA
“Gider, gider, nice koçyiğitler gider
Senin de içinde bir oğlun varsa çok değildir
Ey mavi gök! Ey yağız yer bilesin ki
Yüreğimiz kabına sığmamakta
Örsle çekiç arasında yoğrulduk
Hıncımız derya gibi kabarmakta”
Türkiye devrimci hareketinde işkencede direnişin
simgesi kimdir denilse herhalde verilecek ilk
yanıt İbo’dur. Gerçekten de İbrahim Kaypakkaya,
sarsılmaz inancı ve kararlılığıyla katilleri politik
olarak hezimete uğratmanın adıdır. 1948 yılında
Çorum’da doğan İbrahim Kaypakkaya, 1960 yılında
Hasanoğlan öğretmen okulunu başarıyla bitirdikten
sonra, 1965 yılında Çapa Yüksek Öğretmen Okuluna
kaydını yaptırdı. Kaypakkaya, bu günlerde okulundaki
Fikir Kulubü’nün başkanıdır ve Aydınlık, Türk
Solu gibi dergilere yazılar yazar. Bir süre sonra
ise TKP/ML TİKKO’yu kurar. Özellikle Dersim, Malatya,
Antep civarında çalışan İbrahim Kaypakkaya ve
arkadaşları, THKO’lu Sinan Cemgil, Kadir Manga
ve Alpaslan Özdoğan’ın katledilmesinde ihbarcılık
yapan köyün muhtarını sorgulayıp cezalandırır.
Daha sonra Dersim’e geçen Kaypakkaya ve yoldaşları,
24 Ocak 1973 günü faşist devletin askerleriyle
Vartinik mezrasında çatışmaya girer. Bu çatışmada
Ali Haydar Yıldız ölürken, İbrahim Kaypakkaya
bir süre sonra yaralı olarak yakalanır; 3.5 ay
boyunca düşmana “ser verip sır vermeyerek” faşizme
boyun eğmez. Bu arada ayakları kangren olduğu
için kesilir. Sonunda Kaypakkaya, 18 Mayıs 1973’te
kurşuna dizilerek katledilir ve bir direniş simgesi
olarak tarihe geçer.
Nurhak'tan Doğan Güneş:
SİNAN KADİR ALPASLAN
Türkiye’nin ilk kır gerillaları... Sinan Cemgil,
Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan...
1971 yılında gerçekleştirmeye başladığı şehir
gerillası eylemleri sonrasında Türkiye Halk Kurtuluş
Ordusu (THKO) düşman tarafından kuşatılan alanlarda
kır gerilla savaşının hazırlığının başlatılması
ve sürdürülmesi kararı alarak kır savaşının zeminlerini
yaratmaya karar verir. Şehirlerde bulunan kadrolar
kırlara geçmeye başlarlar.
Kıra geçerken, THKO yönetici ve savaşçılarından
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan'ın yakalanması,
elbette ciddi bir kayıp olarak görülmektedir.
Ancak tüm bunlara rağmen geçişler yapılmış ve
birlikler oluşturulmuştur.
Örgütün yöneticilerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan
ve Hüseyin İnan'la birlikte 17 kişinin idam cezası
alması üzerine THKO gerillaları faaliyete geçme
kararı alır. 1971 Mayıs sonlarında Kürecik Amerikan
Radar üssünü basmaya karar verirler.
Bu kararla birlikte Sinan Cemgil, Kadir Manga,
Alparslan Özdoğan, Mustafa Yalçıner, Hacı Tonak'ın
bulunduğu gerilla birliği bu eylem için görevlendirilir.
Diğer birlikler ise, bu eylem sonrasında yapılacak
operasyonları göğüsleyebilmesi için başka alanlara
kaydırılır.
31 Mayıs 1971 Pazartesi günü saat 13.00 haberlerinde
radyolardan bir ses duyulmaya başlar. Adıyaman'ın
Gölbaşı İlçesi İnekli Köyünde jandarmalarla girdiği
çatışma sonrasında Sinan Cemgil, Kadir Manga,
Alparslan Özdoğan şehit düşmüştür. Sinan ve Alparslan
ODTÜ'de, Kadir ise Erzurum Atatürk üniversitesinde
öğrencidir. Ama aynı zamanda onlar Türkiye silahlı
devrim tarihine kocaman bir çentik atmış devrim
komutanı ve askerleridir.
Ayrıca bu olay ve sonrasında Türkiye devrimci
hareketinin en önemli dayanışma geleneklerine
de tanık olunmuştur. Örneğin THKP-C, Deniz’lerin
idamını önlmek için Ünye'de üç İngiliz ajanını
esir aldıktan sonra Kızıldere’de şehit düşerlerken,
İbrahim Kaypakkaya ise Sinan’ları ihbar eden muhtarı
cezalandırmıştır.
Türkiye devrimi onları hiç unutmayacak!
|