Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

51. Sayı - Mayıs 2007

Partinin En Parlak Yıldızı: BETÜL ALTINDAL
Bizim hiç bir hürriyetimiz yok,
Hiç bir hürriyetimiz,
Ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek,
Sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi,
Ben burda en büyük çileyi doldurayım,
Ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç.
Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
Ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım.


Bundan bir yıl önce devrimci sosyalist hareket, çok önemli bir değerini, asla yorulmak bilmeyen, direngen, kararlı, sevgi dolu bir militanını, Betül Altındal yoldaşı toprağa verdi.
Onun büyük düşlerle dolu kalbi uzun süre direndikten sonra 21 Mayıs 2006 günü lenf kanserine yenik düştü.
1976 yılında başlayan yaşamı, onun hiç istemediği bir yerde, bir hastane odasında sona erdiğinde, geriye derin ve bitmez tükenmez bir acıyla birlikte büyük bir onur duygusu kaldı. Onunla birlikte yaşamış, çalışmış olmanın sevinci bugün her devrimci sosyalistin kalbinin bir köşesinde capcanlı duruyor. 1998’den itibaren saflarında yer aldığı hareket, ondan çok şey kazandı, ona çok şey verdi.
Bugün, Betül Altındal dendiğinde ilk aklımıza gelen şey, coşkulu, sevgi dolu ve disiplinli bir parti kimliğidir. Devrimci sosyalist hareket, bütün tarihi boyunca parti kimliğini hiçbir zaman sıradan bir sıfat olarak görmedi ve bu konuda her zaman son derece “tutumlu” davrandı. Biz, hak edilmemiş boş kartvizitlerden hep nefret ettik. Ama işte o, Betül yoldaş, tam da o kimliğin hayattaki karşılığı olarak yaşadı. Parti, ona verdiği değerden dolayı hiçbir zaman pişman olmadı; o bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadı.
En zor zamanlarda geldi bizim saflarımıza...
En zor zamanlarda geldi ve neredeyse sıfır noktasından başladığımız yeni sürecimize bütün enerjisini koydu. Yeni sürecin öncü kadrosu olmak yönündeki isteğini ve kararlılığını hiç yitirmedi. Her hatadan bir kazanç çıkardı; her geri adımdan ileri bir sıçrama yarattı. Öyle ki, yeni sürecimizin başından beri yazılarda, seminerlerde, günlük sohbetlerimizde yüzlerce kez ölçütlerini ortaya koyduğumuz “kurucu kadro” tipinin pratikteki canlı ifadesi oldu.
O, devrimin ve partinin ta kendisiydi. Devrim ve komünizm davasına, yeniden inşa sürecine ve partiye bağlanmayan hiçbir şeye yaşamında yer yoktu. Onun yaşamının merkezinde Parti çalışması ve hedeflerimiz vardı, tüm yaşamı tereddütsüz biçimde buna göre biçimlenmişti.
Bir yıl sonra, hiç hafiflemeyen acımız ve sonsuz sevgimizle kucaklıyoruz onu...

Emperyalizme, Darbecilere,
Şovenizme Karşı
Hepimiz Deniziz, Yusufuz, Hüseyiniz!

35. yılda Denizler birçok yerde yapılan eylemlerle anıldı. Devrimci gençlerin 6 Mayıs 2007 saat 13.00'da Galatasaray Postanesi önünde yaptığı eylem de bunlardan biriydi.
"Emperyalizme, Şovenizme ve Darbecilere Karşı Hepimiz Deniz Yusuf Hüseyiniz" pankartının açılması ile başlayan eylemde, devrimci gençliğin Denizlerden kalan mirası sürdürdüğü ve halkın da bu mirasa sahip çıkması ve emperyalizme karşı mücadele etmesi çağrısı yapıldı.
Basın açıklaması okunurken sık sık "Yolumuz Denizlerin Yoludur", "Emperyalistler İşbirlikçiler 6. Filoyu Unutmayın", "Yusuf Deniz Hüseyin, Sürüyor Sürecek Mücadelemiz", "Türk Kürt Ermeni Yaşasın Halkların Kardeşliği" sloganları atıldı. Eylem, Gündoğdu Marşının okunması ile sloganlar eşliğinde sonlandırıldı. Eyleme Sosyalist Gençlik Derneği, DTP Gençliği, YÖGEH, Demokratik Gençlik Derneği, EHP Gençliği, Özgürlükçü Gençlik Derneği, Ekim Gençliği, Devrimci Sosyalist Gençlik ve Kaldıraç katıldı.

Darağaçlarında Üç Yiğit Militan: DENİZ YUSUF HÜSEYİN
6 Mayıs 1972.. Türkiye devrimci hareketinin üç devrimci önderi… Üç kızıl karanfil… Deniz, Yusuf, Hüseyin . Oligarşi 6 Mayıs sabahı bu üç devrimci önderi darağaçlarında katlederken belki de her şeyin bittiğini düşünüyordu. Ama bu ülkenin devrimci gençleri onlardan aldıkları bayrağı sürekli yukarılarda tuttular. Ölüme gülerek gitmeyi onlar öğretti bize. Bugün bile yeni doğan çocuklara onların isimleri veriliyor.
1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğan Deniz Gezmiş, henüz lise öğrencisiyken devrimci düşünce ile tanıştı ve kendini eylemlerin içinde buldu. 1966'da İÜ Hukuk Fakültesine giren Gezmiş, birçok öğrenci eyleminde etkin rol aldı ve 1970 yılında yoldaşlarıyla beraber THKO'yu kurdu.
1949 da Kayseri'nin Sarız ilçesinde doğan Hüseyin İnan 1966’da ODTÜ İdari Bilimler bölümüne girdi. THKO’nun kuruluşuna önderlik edenlerden olan İnan, 12 Mart açık faşizmi sırasında tutsak düştükten sonra Deniz'le birlikte 6 Mayıs 1972 sabahı darağacına çıkarıldı.
Yusuf Aslan ise 1947 yılında Yozgat'ın bir köyünde doğdu. 1966’da ODTÜ’ye giren Yusuf çok geçmeden boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütçülerinden oldu ve THKO'nun kurucuları arasında yer aldı.
6 Mayıs 1972, Türkiye devrimci hareketinin tarihinin dönüm noktalarından biridir. Bu tarihi, ne “haksız yere verilmiş bir ceza” ne de “iyi çocukların yanlışlıkla öldürülmesi” olarak ele alamayız. Bu, inançları uğruna ölümü göze almış devrimcilerin daracık bir avluda yarattıkları bir direniş destanıdır. İdam sehpasından cellatlarına küçümsemeyle bakan ve son anlarında bile devrimci düşüncelerini haykırmaktan geri durmayan bu üç yiğit militan, bize büyük bir onur ve mücadele geleneği bıraktılar.
Türkiye devrimci hareketi bu onuru taşımasını her zaman bilmiş ve daha sonraları da aynı idam sehpalarında aynı kararlılığı göstermiştir. Bugünlerde bol keseden “ulusalcılık” nutukları atılırken, bir kez daha 6 Mayıs’a dönmek, emperyalizme karşı mücadelenin nasıl bedellerle yürütüldüğünü görmek açısından son derece önemlidir.

DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR

İdam edilişlerinin 35. yılında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan HKM, DSG, DTP, HÖC, Partizan, SGD, EHP, TÖP, ESP, ÖMP, PSKAD, ODAK, BDSP, Kaldıraç, Devrimci Hareket tarafından yapılan eylemle anıldı. İstanbul Beyazıt otobüs duraklarından başlayan yürüyüşte "Deniz Yusuf, Hüseyin Mücadelemizde Yaşıyor" pankartı açıldı. Yaklaşık 500 kişinin katıldığı eylemde, 1 Mayıs'ta Taksim meydanını kazanmanın havası hakimdi.
"Emperyalistler İşbirlikçiler 6. Filoyu Unutmayın", "Yusuf Hüyesin Deniz Sürüyor Sürecek Mücadelemiz", Devrim Şehitleri Ölümsüzdür" sloganları eylemde sık sık atıldı. Okunan basın açıklamasında; Denizlerin verdikleri anti-emperyalist mücadeleye, Kürt halkı ile geliştirdikleri enternasyonal dayanışmaya ve idam edildikleri sırada gösterdikleri tavra değinildi. Açıklamanın arkasından Grup Diyar, Vardiya Müzik Grubu ve Grup Yorum sırayla sahne aldı. Açıklamaya sloganlarla son verildi.

***

Avcılar Devrimci Sosyalist Gençlik:
“Anti-emperyalist Mücadele Bayrağını Zafere Kadar Taşıyacağız”

6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için Avcılar Devrimci Sosyalist Gençlik bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Marmara Caddesi'nden yürüyüşle başlayan eylem, Avcılar Havuz’da yapılan basın açıklaması ile devam etti. Açıklamada “Denizlerin bilimsel sosyalizmin yılmaz savunucuları olduklarına, enternasyonalizme verdikleri öneme” değinilirken “ırkçılığa, şovenizme, darbecilere, ve emperyalizme karşı Deniz, Yusuf, Hüseyin olunması gerektiği” vurgulandı. "Yolumuz Emperyalizme Karşı Savaşanların Yoludur-Avcılar Devrimci Sosyalist Gençlik" pankartının açıldığı eylemde sık sık "Kahrolsun Emperyalizm, Yaşasın Mücadelemiz", "Emperyalistler, İşbirlikçiler 6. Filo'yu Unutmayın", "Emperyalizm Yenilecek, Direnen Halklar Kazanacak", "Devrim Şehitleri Ölümsüzdür" sloganları atıldı. Basın açıklaması "Biz Devrimci Sosyalist Gençler, onlardan devraldığımız anti-emperyalist mücadele bayrağını zafere kadar taşıyacağız. İşte bu yüzden bir kez daha haykırıyoruz; Kahrolsun ABD Emperyalizmi, Yaşasın Mücadelemiz. Yolumuz emperyalizme karşı savaşanların yoludur" sözleriyle bitirildi.

Halkın Öğrencisi Direnişin Öğretmeni:
İBRAHİM KAYAKKAYA

“Gider, gider, nice koçyiğitler gider
Senin de içinde bir oğlun varsa çok değildir
Ey mavi gök! Ey yağız yer bilesin ki
Yüreğimiz kabına sığmamakta
Örsle çekiç arasında yoğrulduk
Hıncımız derya gibi kabarmakta”

Türkiye devrimci hareketinde işkencede direnişin simgesi kimdir denilse herhalde verilecek ilk yanıt İbo’dur. Gerçekten de İbrahim Kaypakkaya, sarsılmaz inancı ve kararlılığıyla katilleri politik olarak hezimete uğratmanın adıdır. 1948 yılında Çorum’da doğan İbrahim Kaypakkaya, 1960 yılında Hasanoğlan öğretmen okulunu başarıyla bitirdikten sonra, 1965 yılında Çapa Yüksek Öğretmen Okuluna kaydını yaptırdı. Kaypakkaya, bu günlerde okulundaki Fikir Kulubü’nün başkanıdır ve Aydınlık, Türk Solu gibi dergilere yazılar yazar. Bir süre sonra ise TKP/ML TİKKO’yu kurar. Özellikle Dersim, Malatya, Antep civarında çalışan İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları, THKO’lu Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan’ın katledilmesinde ihbarcılık yapan köyün muhtarını sorgulayıp cezalandırır. Daha sonra Dersim’e geçen Kaypakkaya ve yoldaşları, 24 Ocak 1973 günü faşist devletin askerleriyle Vartinik mezrasında çatışmaya girer. Bu çatışmada Ali Haydar Yıldız ölürken, İbrahim Kaypakkaya bir süre sonra yaralı olarak yakalanır; 3.5 ay boyunca düşmana “ser verip sır vermeyerek” faşizme boyun eğmez. Bu arada ayakları kangren olduğu için kesilir. Sonunda Kaypakkaya, 18 Mayıs 1973’te kurşuna dizilerek katledilir ve bir direniş simgesi olarak tarihe geçer.

Nurhak'tan Doğan Güneş:
SİNAN KADİR ALPASLAN

Türkiye’nin ilk kır gerillaları... Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan...
1971 yılında gerçekleştirmeye başladığı şehir gerillası eylemleri sonrasında Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) düşman tarafından kuşatılan alanlarda kır gerilla savaşının hazırlığının başlatılması ve sürdürülmesi kararı alarak kır savaşının zeminlerini yaratmaya karar verir. Şehirlerde bulunan kadrolar kırlara geçmeye başlarlar.
Kıra geçerken, THKO yönetici ve savaşçılarından Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan'ın yakalanması, elbette ciddi bir kayıp olarak görülmektedir. Ancak tüm bunlara rağmen geçişler yapılmış ve birlikler oluşturulmuştur.
Örgütün yöneticilerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'la birlikte 17 kişinin idam cezası alması üzerine THKO gerillaları faaliyete geçme kararı alır. 1971 Mayıs sonlarında Kürecik Amerikan Radar üssünü basmaya karar verirler.
Bu kararla birlikte Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alparslan Özdoğan, Mustafa Yalçıner, Hacı Tonak'ın bulunduğu gerilla birliği bu eylem için görevlendirilir. Diğer birlikler ise, bu eylem sonrasında yapılacak operasyonları göğüsleyebilmesi için başka alanlara kaydırılır.
31 Mayıs 1971 Pazartesi günü saat 13.00 haberlerinde radyolardan bir ses duyulmaya başlar. Adıyaman'ın Gölbaşı İlçesi İnekli Köyünde jandarmalarla girdiği çatışma sonrasında Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alparslan Özdoğan şehit düşmüştür. Sinan ve Alparslan ODTÜ'de, Kadir ise Erzurum Atatürk üniversitesinde öğrencidir. Ama aynı zamanda onlar Türkiye silahlı devrim tarihine kocaman bir çentik atmış devrim komutanı ve askerleridir.
Ayrıca bu olay ve sonrasında Türkiye devrimci hareketinin en önemli dayanışma geleneklerine de tanık olunmuştur. Örneğin THKP-C, Deniz’lerin idamını önlmek için Ünye'de üç İngiliz ajanını esir aldıktan sonra Kızıldere’de şehit düşerlerken, İbrahim Kaypakkaya ise Sinan’ları ihbar eden muhtarı cezalandırmıştır.
Türkiye devrimi onları hiç unutmayacak!

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19