Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

50. Sayı - Nisan 2007

Bilindiği gibi Küba devrimci önderi Fidel Castro, bir süredir hasta ve görevlerini yerine getirmekte zorlanıyor. Ancak buna rağmen, dergimiz yayına hazırlanırken rastladığımız bu kısa yazı, onun dünya sorunları üzerine yoğun ilgisini ve bilgi düzeyini göstermek açısından anlamlı. Bu yüzden kısa sürede çevirerek okurlarımızla paylaşmayı uygun bulduk.

Bugün dünyada 3 milyardan fazla insan açlıktan ve susuzluktan dolayı erkenden ölmeye mahkum edilmiyş durumda. Bu bir abartı değil; tersine gayet iyimser bir rakam. Başkan Bush’un ABD’li otomobil imalatçıları ile yaptığı toplantıdan sonra bu konuda uzun uzun düşündüm.
Geçen Pazartesi, 26 Mart’ta, gıda maddelerini yakıta çevirme fikri, açıkça ABD’nin dış politikasının bir ekonomik stratejisi olarak ortaya çıkarıldı. AP ajansı tarafından yayınlanan bir haber tam olarak şöyle diyordu:

WASHINGTON (AP) 26 Mart - Başkan Bush, Pazartesi günü kendi enerji planlarına desteği arttırmak için otomobil imalatçılarıyla yaptığı toplantıda etanol ve biodizel ile çalışan “esnek yakıtlı” araçların faydalarını övdü. Bush, yerel otomobil üreticilerinin esnek yakıtlı araçların üretimini ikiye katlamaya yönelmelerinin sürücülerin benzinden vazgeçmesini sağlayacağını ve böylece ülkenin ithal yakıta bağlılığının azalacağını söyledi.
Bush, üç adet alternatifi inceledikten sonra, “Bu, ülke için büyük bir teknolojik dönüm noktası. Eğer ülkemiz benzin kullanımını azaltmak istiyorsa, tüketici rasyonel bir seçim yapabilecek durumda olmalı” dedi.
Başkan Bush, hükümetin yakın zamanda teklif ettiği “2017 ye kadar 35 milyar galon alternatif yakıt kullanımını ve otomobiller için daha yüksek ekonomik standartları” öngören yasa üstünde, meclisin hızlıca çalışmasını ısrarla istedi.
Bush, General Motors Şirketinin başkanı ve yöneticisi Rick Wagoner, Ford Motor Şirketi yöneticisi Alan Mulally ve DaimlerChrysler AG Chrysler Group yöneticisi Tom Asorda ile bir araya geldi. Esnek yakıta destek verme, bioyakıtlar gibi alternatif kaynaklardan etanol elde etme çabaları ve hükümetin petrol tüketimi 10 yılda yüzde 20 azaltma teklifi üzerinde tartıştılar.
Bu tartışmalar yükselen petrol fiyatları ile beraber ortaya çıktı. Lundberg Survey’in araştırması ülke genelinde ortalama benzin fiyatının son iki hafta içinde 6 sent artarak 2,61 dolara geldiğini ortaya çıkardı.

Ben, yakıt ve elektrik ile çalışan makinelerin geri dönüşümünün ve azaltılmasının bütün insanlık için temel bir gereksinim olduğuna inanıyorum. Çıkmaz sokak ise enerji masraflarının azaltılmasında değil, gıda maddelerinin yakıta dönüştürülmesindedir.
Bugün kesin olarak biliyoruz ki, bir ton mısırdan sadece 413 litre (109 galon) etanol elde edilebilir, bu rakam etanolun yoğunluğuna göre de değişebilir.
ABD limanlarında bir ton mısırın ortalama fiyatı 167 dolara ulaştı. Yani, (Bush’un hedeflediği) 35 milyar galon etanol üretimi 320 milyon ton mısır gerektirmektedir. Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre ise Amerika’nın 2005 yılındaki mısır üretimi 280.2 milyon tona ulaşmıştır.
Her ne kadar Başkan Bush, mısırdan bioyakıt üretimi hakkında konuşuyor olsa da, herkes bu terimlerin gerçek olmaktan çok uzak olduğunu anlayabilir. Iyi dinleyin: 35 milyar galondan söz ediyor Bush! 35 ve tam 9 tane sıfır!
Deneyimli ve iyi örgütlenmiş Amerikalı çiftçilerin ulaştığı hektar başına adam verimliliğinin güzel örnekleri daha sonra geliyor. Mısır etanole çevrilecek, mısır artıkları %26’lık proteinle hayvan gübresi gaz/yakıt üretimi için hammadde olarak kullanılacak. Tabii ki bunların hepsi bir çok yatırımdan sonra olacak, ki bu yatırımlar da sadece çalışmaları elektrik ve petrol tüketimine dayalı olan en güçlü şirketler tarafından yapılabilecek. Bu reçeteyi Üçüncü Dünya ülkelerine bir uygulayalım bakalım; o zaman dünya ne kadar çok aç insanın mısır tüketimine son vereceğini görecektir! Daha da kötüsü, yoksul ülkelere, mısırdan ya da başka bir gıda maddesinden etanol üretebilecek finans yardımı yapıldığını düşündüğümüzde eğer, kısa süre sonra insanlığı iklim değişikliğinden koruyacak tek bir ağaç bile kalmayacaktır.
Başka zengin ülkeler sadece mısırı değil, buğdayı, ayçiçeğini, kolza tohumunu ve diğer gıda maddelerini de yakıt üretiminde kullanmak için planlar yapmış durumdalar. Örneğin Avrupalılar için, dünyanın ürettiği bütün soya fasülyelerini, otomobillerinin yakıt masraflarını azaltmak için ithal etmek ve bütün temel amino-asit çeşitlerini içeren bu baklagilin atıklarıyla da hayvan beslemek iyi bir iş olurdu!
Küba’da alkol şeker kamışı suyunun 3 kere işlenmesiyle üretilirdi. İklim değişikliği halihazırda şeker üretimimizi etkiliyor. Ağır kuraklılar art arda gözlemleniyor ve bu, ülkemizin kış boyunca 100 günlük bir süre için neredeyse hiç şeker üretememesine sebep oluyor. Bunun için Küba’da, şeker kamışının her tonundan ya daha az şeker üretiyoruz ya da hektar başına kamış üretimimiz, ekim ve hasat zamanlarına denk gelen uzun süreli kuraklıklar yüzünden azalmakta.
Anladığım kadarıyla Venezuella alkol ihraç etmeyecek, alkolü kendi yakıtının çevresel güvenliğini korumak için kullanacak. Bundan dolayı, Brezilyanın alkol üretimi için tasarladığı üstün teknolojiye rağmen, bunun Küba’da seker kamışından alkol üretmek için kullanılması bir hayalden, böyle fikirlerden hoşlananların saçmalıklarından başka bir şey değildir. Bizim ülkemizde, bu yöntemle sadece alkol üretimi için kullanılabilecek olan toprak, daha ziyade halkımız için gıda üretiminde ve cevre korumasında kullanılacaktır.
Dünyanın bütün ülkeleri, zengin ya da fakir ayrımı olmaksızın, sadece akkor lambaları florasan lambalarla değiştirerek trilyonlarca dolarlık yakıt ve yatırım tasarrufu yapabilirler; Küba bunu ülkenin bütün yerleşim alanlarında yaptı. Bu, gezegenimizdeki yoksul insanları açlıkla öldürmeden iklim değişikliğiyle başa çıkmamıza çok yardımcı olurdu. Görüldüğü üzere bu dünyanın sahibi durumuna gelmiş olan sistem ya da kişileri tanımlayacak sıfatlar kullanmıyorum. Bu görev, bilgi uzmanları, insan türünün bugünü ve geleceğini derinlemesine araştıran/düşünen bir çok dürüst sosyolog, ekonomist ve siyaset bilimcisi tarafından yapılacaktır. Bir bilgisayar ve artan sayıdaki internet grupları bunun için yeterlidir. İlk kez olarak dünyamızda gerçekten küreselleşmiş bir ekonomi ve ekonomik, siyasi ve askeri alanda imparatorlar tarafından yönetilen antik Roma’ya hiçbir şekilde benzemeyen bir baskın güç vardır.
Bazıları neden açlık ve susuzluktan bahsettiğimi merak ediyor olabilir. Bunun yanıtı şu: Sözünü ettiğimiz şey, bir paranın iki yüzü gibi basit değil; bambaşka bir objeden, belki 6 yüzlü bir zardan ya da çok daha fazla yüzü olan bir çokgen prizmadan söz ediyorum. Bu sefer, resmi bir haber ajansından alıntı yapacağım, genel olarak dünyanın ekonomik ve sosyal problemlerine aşina olan, 1945’te kurulmuş TELAM (Arjantin Resmi Haber Ajansı) tam olarak şöyle diyor: “İyimser bir hesapla 18 yıl içinde, yaklaşık 2 milyar insan suyun çok uzak bir anı olarak görülebileceği ülkelerde ve bölgelerde yaşıyor olacaklar. Dünya nüfusunun üçte ikisi, su eksikliğinin sosyal ve ekonomik tansiyonu artırıp halkların bu değerli “mavi altın” için savaşa sürüklenebileceği yerlerde yaşayacaklar.
Geçtiğimiz yüzyıl içinde, su tüketimi nüfus artış oranının iki katı bir hızla arttı. Dünya Su Konseyi’ne (WWC) göre bu ciddi durumdan etkilenecek olan insanların sayısı 2015 yılında 3,5 milyara ulaşacak.23 Mart’ta, Gıda ve Tarım Örgütü’nün de desteğiyle, su kaynaklarının azalmasının büyüyen önemini ve su kaynaklarının sürdürülebilir ve yeterli yönetimi için daha güçlü bir entegrasyon ve işbirliğinin gereğini vurgulamak amacıyla BM, Dünya Su Günü’nü bütün dünya ülkelerini su sıkıntısıyla mücadeleye davet ederek kutladı.Gezegendeki bir çok bölge ciddi su sıkıntısıyla karşı karşıya, öyle ki buralarda kişi başına düşen yıllık su miktarı 500 metreküpten bile az. Her geçen gün bu hayati kaynağın kronik eksikliğinden dolayı acı çeken bölgelerin sayısı artmaktadır. Gıda üretimi için gereken değerli sıvının yetersizliği, endüstrinin, kentsel alanların ve turizmin kötü gelişimi ve sağlık problemlerinin hızla artması su kıtlığından ortaya doğabilecek olan sonuçların bazılarıdır.
Telam Haber ajansına tebrikler! Bu kadarını söylemek bile yeterli! Bu arada, Grönland’da ve Antarktika’da eriyen buzlardan, ozon tabakasının uğradığı zarardan, ve sıradan halkların besin maddelerinden olan bir çok balık türünde artan oranda bulunan cıvadan daha söz etmiş bile değilim.
Ve tabii, başka başlıklar da ele alınabilir, ama ben şimdilik bu bir kaç cümlede sadece Başkan Bush’un ABD’li otomobil üreticisi şirketlerle yaptığı toplantı hakkında bazı yorumlar yapmak istedim.

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19