Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

26 Temmuz Hareketi’nin bir avuç adamla Granma yatına binerek Küba kıyılarına doğru yol almaya başladığından bu yana neredeyse yarım yüzyıl geçti. Çalkantılar ve iniş çıkışlarla dolu bu yarım yüzyıllık zaman dilimi, genel olarak dünya solu bakımından olduğu kadar Latin Amerika devrimci hareketi bakımından da son derece önemli gelişmelere tanık oldu. Bu müthiş deneyimden esinlenerek kendi yollarını bulmaya çalışan ve klasik revizyonist partilerin cenderesini kırmaya çalışan bir dizi gerilla pratiği bu dönemi karakterize etmiş, Che’nin Bolivya’da katledilmesi gibi trajik olaylar da arayışların hızını kesmemiştir.
½üphesiz öncelikle Nikaragua, Küba sonrası dönemin ilk iktidar pratiği olarak söz konusu sürecin en çarpıcı unsuruydu. Gözkamaştırıcı yükselişi ve umutsuzluk yaratıcı düşüşüyle Nikaragua devrimi, bütün dünya devrimcilerinde karmaşık duygular yaratırken, geleneksel sol kesimlerde de “bu tür deneyimlerin kaçınılmaz sonu” üzerine teorilerin yeniden canlanmasınına neden oldu. Devrimin başarısından daha birkaç ay önce FSLN’yi hâlâ “beyni kızışmış goşistler” diye tanımlayan Nikaragua’nın resmi KP’si gibileri artık ne dese azdı.
Oysa, sorunun daha derin olduğu, zaman içersinde ortaya çıkmaya başlıyordu. İktidarın ilk günlerindeki röportajlarında “seçim yapacak mısınız?” sorusunu “silahlar ve halk seçimini yapmıştır” diye yanıtlayan Borge ve Wheelock gibi önderleri tuzağa doğru iten nedenler, dönemin en gelişkin politik hareketi olan El Salvador gerillasının anlaşma masasına oturması ve Tupamaros’un yeni konsepti, Şili MIR’inin durmadan bölünerek etkisizleşmesi gibi örneklerle daha çok tartışılmaya başlandı ve genel bir gerilemenin muhasebesi ihtiyaç olmaya başladı.
Böylece aslında Türkiye’deki geleneksel çizgilerin genel olarak “Latin Amerika maceracılığı” dediği şeyin, kendi içinde tam bir bütünlük oluşturmadığı, bu ülkelerin devrimci hareketlerinin maksist leninist ekolden çeşitli ulusalcı-sosyal demokrat eğilimlere dek bir çok akımı barındırdığı da ortaya çıktı. Ve tabii bu akımların daha sonradan türlü-çeşitli sivil-toplumcu versiyonlara dönüşmesi, kendi yaşadıkları boğuntudan marksizm leninizmi sorumlu tutmayı bir marifet zannetmesi de yeni dönemin olguları oldu.
Bu sorun bir yana, bölgenin devrimci sosyalist hareketlerinin de 80’lerden başlayarak bugüne dek etkileri görülen bir krizi yaşadığı inkâr edilemez bir gerçekti. Reel sosyalizmin çöküşünün geriletici etkisi reddedilemez olsa da bu hareketler, yeni sömürgelerde başlatılan 1980’lerin restorasyon döneminde de, kendilerini yenilemeyerek ciddi düşüşler yaşadılar. Bu, suçu “leninizm”e yıkan yarı-liberter akımlar ya da ağızlarını her açışta “maceracılık”tan bahseden revizyonist KP’lerin ucuz değerlendirmelerinden daha başka, daha ciddi bir sorundu.
Marta Harnecker’in “Latin Amerika Solu Kendini Sorguluyor” başlığı altında topladığı söyleşiler ve değerlendirmeler, bu tartışma bakımından anlamlı ve önemli. Tartışmaları aktarırken kendi politik eğilimini de metne yansıtmaktan geri durmayan Harnecker’in kitabı, şüphesiz birçok bakımdan “dikkatli okunması gereken” bir yapıt. Dönemi değerlendirirken “leninist parti ve öncülük” kavramlarını da, (bir dizi hareketteki olumsuz deneyimleri kanıt olarak göstererek) yer yer “tasfiye eden” kitap, ayrıca katılımcılarının şu andaki durumları açısından da tartışmalı yönler barındırıyor. Örneğin El Salvador/FMLN adına konuşurken “öncülüğe” değinen Villalobos gibilerin bugün sosyal demokrasiye ulaşmış olmaları çarpıcıdır.
Kısacası, son derece anlamlı ve önemli tartışmaları barındıran kitap, parti ve örgüt üzerine marksist leninist literatürle birlikte, o kuramsal ve pratik bilgiye yaslanarak okunması halinde çok ciddi yararlar içeriyor. En azından, Sosyalist Barikat okurunun üzerinde durduğu zemin bakımından biraz da “anlatılan bizim hikayemiz”se eğer, bu hikayeyi doğru bir perspektifle okumak, anlamak, tartışmak, geleceğin örülmesi çabası boyunca önemlidir.

 

 
 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul